Bânisinin kim olduğu tesbit edilemedi; kesme taşdan dört duvar ve 8 pencereli bir kasnak üzerine oturtulmuş bir büyükkubbeden ibârettir. Son cemaat yeri dört mermer sütun üstüne atılmış kemerler üzerinde iki yandakiler yarım küre, ortadaki beşik şeklinde üç küçük kubbe ile örtülmüş, bir ruvak altıdır; bu kubbeciklerin ikisi delik deşik olmuş, sağdaki ise tamâmen çökmüş bulunuyordu. Ali Paşa Camii Balkan Harbinde ağır hasara uğramış, o tarihden bu yana da evkafca kadro dışı edilmişdir. 1934-1935 arasında bu harabe mâbed, askerî hurda anbarı olarak kullanılmakda idi ki, 1935 yazında askerlik görevini levâzım yedek subay olarak Çatalcada îfâ eden Reşad Ekrem Koçunun bir çok günleri bu hurda anbarı camii açıp kapamakla geçmişdir. Yazar, Çatalca hâtıraları arasında Ali Paşa Camiini şu satırlar ile anıyor: “1935 yazını askerlikle Çatalcada geçirdim, ve bir çok günlerim enkaz anbarı olan Ali Paşa Camiinde geçdi. “Ali Paşa Camii kasabanın İstanbul tarafındaki kenarına düşer; kubbesi çatlak, bağçesinin duvarı yıkık, çeşmesinin suyu tükenmiş, mezarlığını adam boyu baldıranlar, yılan yasdıkları kaplamışdı. Camilerin etrafında güvercin görmeye alışmışızdır. Ali Paşa Camiinin yuva olabilecek boşluklarını çaylâklarla kargalar yerleşmişlerdi. Binanın içi dışından harabdı. Bütün yazı ve nakışla...

Bânisinin kim olduğu tesbit edilemedi; kesme taşdan dört duvar ve 8 pencereli bir kasnak üzerine oturtulmuş bir büyükkubbeden ibârettir. Son cemaat yeri dört mermer sütun üstüne atılmış kemerler üzerinde iki yandakiler yarım küre, ortadaki beşik şeklinde üç küçük kubbe ile örtülmüş, bir ruvak altıdır; bu kubbeciklerin ikisi delik deşik olmuş, sağdaki ise tamâmen çökmüş bulunuyordu. Ali Paşa Camii Balkan Harbinde ağır hasara uğramış, o tarihden bu yana da evkafca kadro dışı edilmişdir. 1934-1935 arasında bu harabe mâbed, askerî hurda anbarı olarak kullanılmakda idi ki, 1935 yazında askerlik görevini levâzım yedek subay olarak Çatalcada îfâ eden Reşad Ekrem Koçunun bir çok günleri bu hurda anbarı camii açıp kapamakla geçmişdir. Yazar, Çatalca hâtıraları arasında Ali Paşa Camiini şu satırlar ile anıyor: “1935 yazını askerlikle Çatalcada geçirdim, ve bir çok günlerim enkaz anbarı olan Ali Paşa Camiinde geçdi. “Ali Paşa Camii kasabanın İstanbul tarafındaki kenarına düşer; kubbesi çatlak, bağçesinin duvarı yıkık, çeşmesinin suyu tükenmiş, mezarlığını adam boyu baldıranlar, yılan yasdıkları kaplamışdı. Camilerin etrafında güvercin görmeye alışmışızdır. Ali Paşa Camiinin yuva olabilecek boşluklarını çaylâklarla kargalar yerleşmişlerdi. Binanın içi dışından harabdı. Bütün yazı ve nakışları dökülmüş, onların yerine kubbenin üstündeki bir aylandos ağacının, kubbenin çatlaklarından içeriye giren kökleri, garib vahşî nakışlar, esrârengiz sihir, büyük yazısı hâlinde yazılmışlardı. Döşemeler sökülmüş, neferler her gün yerde, duvarların üstünden akreb toplarlardı...” (R. E. Koçu, Çocuklar, 1938). Klasik Türk yapı sanatının bir güzel eseri, 1962 de ahır olarak kullanılmakda idi. Çatalca Ali Paşa Camii (Resim : S. Bozcalı; Plân : B. Cantok)