Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
CELLÂD MEZADI
Bir mahkûm cellâda verildi mi, esvabiyle beraber üzerinden çıkan her şey cellâdların olurdu; bu eşyalar toplanır ve senede bir veya iki defa büyü bir mezad ile satılır, tutar bedelleri cellâdlar arasında taksim edilirdi. Buna “Cellâd mezadı” denilirdi. Cellâd mezadlarında ekseriya çok kıymetli eşya bulunurdu ve sahibleri cellâd elinde can verdiklerinden, bir uğursuzluk yorularak hakikî değerlerinden çok ucuza satılırdı, fakat cellâd mezadından bir şey satın almak da her kişinin yapabileceği şey değildi. Bazı devlet adamları, zenginler, cellâdın pençesi yakalarına yapışmada üzerlerinde buluna kıymetli kürkleri, yüzükleri, saatleri, keselerini çıkarırlar, orada bulunanlara “Beni anar. Bir fatiha okursunuz!” diye hediye ederlerdi. Müverrih Peçevili İbrahim Efendi cellâd mezadı ve uğursuz eşya üzerine fevkalâde şayanı dikkat bir fıkra naklediyor.
İstanbul’da Atatürk Bulvarı üzerinde Bozdoğan Kemerinin hemen yanıbaşında Belediye Müzesi yapılmış güzel medresenin bânisi, Onaltıncı asır sonu saray ricalinden Kapı Ağası Gazanfer Ağadır. Padişah üçüncü Murad üzerindeki sonsuz nüfuzu ile rüşvet yolundan büyük bir servet yapmıştı. O zamanlar İstanbulda Rasim Ağa isminde namlı bir saatçi ve kuyumcu vardı. Hakikaten büyük sanatkârdı. Gazanfer Ağa bu zata fevkalâde kıymetli elmaslarla müzeyyen...
⇓ Devamını okuyunuz...
Bir mahkûm cellâda verildi mi, esvabiyle beraber üzerinden çıkan her şey cellâdların olurdu; bu eşyalar toplanır ve senede bir veya iki defa büyü bir mezad ile satılır, tutar bedelleri cellâdlar arasında taksim edilirdi. Buna “Cellâd mezadı” denilirdi. Cellâd mezadlarında ekseriya çok kıymetli eşya bulunurdu ve sahibleri cellâd elinde can verdiklerinden, bir uğursuzluk yorularak hakikî değerlerinden çok ucuza satılırdı, fakat cellâd mezadından bir şey satın almak da her kişinin yapabileceği şey değildi. Bazı devlet adamları, zenginler, cellâdın pençesi yakalarına yapışmada üzerlerinde buluna kıymetli kürkleri, yüzükleri, saatleri, keselerini çıkarırlar, orada bulunanlara “Beni anar. Bir fatiha okursunuz!” diye hediye ederlerdi. Müverrih Peçevili İbrahim Efendi cellâd mezadı ve uğursuz eşya üzerine fevkalâde şayanı dikkat bir fıkra naklediyor.
İstanbul’da Atatürk Bulvarı üzerinde Bozdoğan Kemerinin hemen yanıbaşında Belediye Müzesi yapılmış güzel medresenin bânisi, Onaltıncı asır sonu saray ricalinden Kapı Ağası Gazanfer Ağadır. Padişah üçüncü Murad üzerindeki sonsuz nüfuzu ile rüşvet yolundan büyük bir servet yapmıştı. O zamanlar İstanbulda Rasim Ağa isminde namlı bir saatçi ve kuyumcu vardı. Hakikaten büyük sanatkârdı. Gazanfer Ağa bu zata fevkalâde kıymetli elmaslarla müzeyyen altın bir koyun saati yaptırmıştı (ceb saatinin daha büyüğü, koynundan muhafaza edilen saat), saatin cevahirii de kendisi vermişti. Kapı Ağası Gazanfer Ağa bir askerî hitilâlde cellâda verilince, Ağanın meşhir murassa altın saati koynundan çıkmış, cellâd eline düşmüştü. (B.: Gazanfer Ağa). Cellâdlar, başlı başına bir servet olan bu saat için bir mezad yaptılar. Saati cellad mezadından Tırnakçı Hasan Paşa da îdam olundu, saat gene cellâd mezadına düştü. Bu sefer de Gazanfer Ağanın meş’um saatini Sadırâzam Derviş Paşa satın aldı ve küçük kardeşine hediye etti. Tarih kaynakları bu zatın ismini yazmıyorlar, pek genç yaşında, yani tüysüz bir delikanlı iken Sadırâzamın himayesiyle Eğriboz Sancak Beyliğine tâyin edildiği için “Civan Bey” diye lâkab takılmış ve adı unutulmuştur.
Müverrih Peçevili İbrahim Efendi Civan Beyle Eğribozda bey konağının deniz üstüne kurulmuş salaş taraçasında sohbet ediyorlarmış. Söz saatten açılmış, İbrahim Efendi de saat meraklısı imiş, Civan Bey koynundan murassâ bir saat çıkararak müverrihe göstermiş; İbrahim Efendi: “Ömrümde bu kadar güzel saat görmedim!” deyince Civan Bey de o güzel ve kıymetli saatin başından geçenleri anlatmış. Peçevili elindeki saati hemen bırakarak: “Böyle uğursuz saati insan düşmanına vermez... Paşa nasıl olmuş da size hediye etmiş!..” demiş. Bu söz Civan Beye tesir etmiş, hemen hançeriyle saatin elmaslarını çıkarmış ve bir kekiç ile de çarklarını kırarak denize atmış...
Denizin dibinde saatin parıltısı görülüyormuş; Beyle İbrahim Efendi taraçada oturuyorlarrmış. Bir atlı gelmiş, Civan Beye vazifesinden azledildiğini tebliğ etmiş, Civan Bey şaşırmış: “Azlimi mucib bir şeyimiz yok idi...” demiş... Gelen adam: “Beyim... Beyim!.. Derviş Paşa îdam olundu... Sizin dahi îdamınız için ferman çıkıp bostancılarla gönderildi... Sonra şefaatçileriniz himmet ettiler... İkinci bir ferman ile ben gönderildim ve îdamınıza memur olanlara yarım saat evvel yetişebildim!..” cevabını vermiş.
Tema
Diğer
Emeği Geçen
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Kod
IAM060777
Tema
Diğer
Tür
Ansiklopedi sayfası
Biçim
Baskı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Tanım
Cilt 6, sayfalar 3428-3429
Bakınız Notu
B.: Gazanfer Ağa
Tema
Diğer
Emeği Geçen
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.