Üçüncü Sultan Selim’e bir müddet tebdil hasekiliği yapmış bir adam; aslı arnavud olup henüz onbeş yaşında gaayetle dilber mürâhik bir oğlan iken İstanbul civarında Alibey Deresi vâdisinde Pirinci Köyü mandırasında çobanlık yapar iken bir gün o taraflarda tebdil dolaşan Sultan Selim’e rastlamış, hem yüz güzelliği ve vücud yapısı düzgünlüğü, hem de sesinin halâveti ile bu büyük pâdişâhın nazarı dikkatini çekmiş, Celil’e bir kaç kaayabaşı türküsü söyleten Sultan Selim, köyünde kimsesi olmayan çocuğu o gün alıp Sarayı Hümayuna getirmiş, sarayda çobanlıkdan gelme güzel delikanlıya “Arnavudoğlu” ve “Mandıralı” lâkabları takılmışdır (Hicrî 1208, milâdî 1788 - 1789). Mandıralı Celil gereken sara terbiyesini gördükden ve kendi hevesi ile okuma yazma öğrendikden sonra hicrî 1215 de (milâdî 1800 - 1801) 27 - 28 yaşlarında iken Sultan Selim’e tebdil hasekisi olmuşdur; fakat haşmetli ve âlicenab efendisinin îtimat ve muhabbetini sûistimal etmiş, şundan bundan aldığı rüşvetlerle bâzı yolsuz işlerin sarayca halline tavassut etmiş, buna, Enderunu Hümâyunda Mehter Mehmed adında güzel bir çocuğa aşk u alâkası dedikodusu da eklenince, bizzat Sultan Selim tarafından tokatlandıktan sonra saraydan tard edilmişdir. Üsküdarda Vâlideiatik Camii civarında bir ev alan Mandıralı Celil Ağa bir müddet kabzıma...

Üçüncü Sultan Selim’e bir müddet tebdil hasekiliği yapmış bir adam; aslı arnavud olup henüz onbeş yaşında gaayetle dilber mürâhik bir oğlan iken İstanbul civarında Alibey Deresi vâdisinde Pirinci Köyü mandırasında çobanlık yapar iken bir gün o taraflarda tebdil dolaşan Sultan Selim’e rastlamış, hem yüz güzelliği ve vücud yapısı düzgünlüğü, hem de sesinin halâveti ile bu büyük pâdişâhın nazarı dikkatini çekmiş, Celil’e bir kaç kaayabaşı türküsü söyleten Sultan Selim, köyünde kimsesi olmayan çocuğu o gün alıp Sarayı Hümayuna getirmiş, sarayda çobanlıkdan gelme güzel delikanlıya “Arnavudoğlu” ve “Mandıralı” lâkabları takılmışdır (Hicrî 1208, milâdî 1788 - 1789). Mandıralı Celil gereken sara terbiyesini gördükden ve kendi hevesi ile okuma yazma öğrendikden sonra hicrî 1215 de (milâdî 1800 - 1801) 27 - 28 yaşlarında iken Sultan Selim’e tebdil hasekisi olmuşdur; fakat haşmetli ve âlicenab efendisinin îtimat ve muhabbetini sûistimal etmiş, şundan bundan aldığı rüşvetlerle bâzı yolsuz işlerin sarayca halline tavassut etmiş, buna, Enderunu Hümâyunda Mehter Mehmed adında güzel bir çocuğa aşk u alâkası dedikodusu da eklenince, bizzat Sultan Selim tarafından tokatlandıktan sonra saraydan tard edilmişdir. Üsküdarda Vâlideiatik Camii civarında bir ev alan Mandıralı Celil Ağa bir müddet kabzımallık etmiş, bekâr hayatı sürmüş, Erzincanlı Cezmi adında tâzerû bir uşağı ile oturduğu evinde hicrî 1239 (milâdî 1823 - 1824) yılında 50 yaşında ölmüşdür. Mirascısı olmadığı için Üsküdardaki evi Beytülmal Hazînesine intikal etmiş ve oraca eski sadırazamlardan Abdullah Paşanın baştebdili Kara Süleyman Ağa’ya satılmışdır. İki sene sonra bu evde bir define bulunarak İstanbul’da dedikodusu haftalarca süren bir vak’a olmuştur. (B.: Celil Haseki Definesi Vak’ası). Bibl.: İslimyeli Kamer Efendi, Vekaayii Mültakita.