Yenikapu Mevlevîhânesi şeyhlerinden; bu dergâhın şeyhlerinden Osman Salâhaddin Dedenin oğludur; 1849 da İstanbulda, o mevlevîhânede doğdu, Davudpaşa Rüşdiyesinde okudu; 1869 da babasının inzivâya çekilmesi üzerine şeyh vekili, Osman Efendinin 1887 de vefâtı üzerine de Yenikapu Mevlevîhânesi şeyhi oldu. Tarikat an’anesine uyarak, mukaabele günlerinde mesnevî tahrir ederdi. 1908 de vefat etti. Ciddiyeti, vekaarı ile tannımşı bir zât idi. Devrinin seçkin mûsikişinaslarındandı, ve çok güzel tambur çalardı. Rauf Yektâ Bey Şeyh Mehmed Celâleddin Efendi için şunları yazıyor: “Fenni mûsikideki iktidârı ilmî ve amelîsi îtibâriyle eslâfı ızâmına tekaddüm etmişdir. Tanbur nevazlıkda asrının cidden ferîdi idi. Mûsikimize müteallik olarak şimdiye kadar mübhem ve meşkûk kalmış birçok mesâili nazariye, müşarünileyhin himmmetiyle münkeşif olmuşdur. Bestelediği Dügâh Âyini ise mûsikimizin eşsiz şâheserlerindendir”. Arada şiir ile de meşgul olan Mehmed Celâleddin Dede Efendi şiirlerinde “Şeyhî” mahlasını kullanmışdır. Aşağıdaki mısrâlar şiir diline örnek olarak bir gazelinden alınmışdır: Âşık hemîşe nâle vü âh eylemek gerek Yârin yolunda cismi tebâh eylemek gerek Can vermeyince şâhidi aşk eylemez zuhûr Bâşın fedvyi arbedegâh eylemek gerek Gönlüm asıldı kaldı seri târi perçeme Girdi hatâye...

Yenikapu Mevlevîhânesi şeyhlerinden; bu dergâhın şeyhlerinden Osman Salâhaddin Dedenin oğludur; 1849 da İstanbulda, o mevlevîhânede doğdu, Davudpaşa Rüşdiyesinde okudu; 1869 da babasının inzivâya çekilmesi üzerine şeyh vekili, Osman Efendinin 1887 de vefâtı üzerine de Yenikapu Mevlevîhânesi şeyhi oldu. Tarikat an’anesine uyarak, mukaabele günlerinde mesnevî tahrir ederdi. 1908 de vefat etti. Ciddiyeti, vekaarı ile tannımşı bir zât idi. Devrinin seçkin mûsikişinaslarındandı, ve çok güzel tambur çalardı. Rauf Yektâ Bey Şeyh Mehmed Celâleddin Efendi için şunları yazıyor: “Fenni mûsikideki iktidârı ilmî ve amelîsi îtibâriyle eslâfı ızâmına tekaddüm etmişdir. Tanbur nevazlıkda asrının cidden ferîdi idi. Mûsikimize müteallik olarak şimdiye kadar mübhem ve meşkûk kalmış birçok mesâili nazariye, müşarünileyhin himmmetiyle münkeşif olmuşdur. Bestelediği Dügâh Âyini ise mûsikimizin eşsiz şâheserlerindendir”. Arada şiir ile de meşgul olan Mehmed Celâleddin Dede Efendi şiirlerinde “Şeyhî” mahlasını kullanmışdır. Aşağıdaki mısrâlar şiir diline örnek olarak bir gazelinden alınmışdır: Âşık hemîşe nâle vü âh eylemek gerek Yârin yolunda cismi tebâh eylemek gerek Can vermeyince şâhidi aşk eylemez zuhûr Bâşın fedvyi arbedegâh eylemek gerek Gönlüm asıldı kaldı seri târi perçeme Girdi hatâye varsa günâh eylemek gerek Bibl.: M. Kemal İnal, Son Asır Türk Şâirleri.