Adı “Karonya” okunur; dünyaca tanınmış lüks turistik gemilerden biridir; Cunard büyük gemiler işletme İngiliz şirketinin malı olup 34172 gros tonluk ve uzunluğu 230 metro alan bir teknedir, 1948 de inşâ edilmiş, 22 mil sür’ate sâhibdir; içinde tiyatrosu, sineması, bir yüzme havuzu, lüks kamara ve solanları bulunan gemi 600 kadar yolcu taşır, mürettebâtı ise 698 kişidir. Bu meşhur ve güzel transatlantik 16 ekim 1959 cuma günü, 586 yolcu ile Akdenizden İstanbula gelmiş, ve limanımızda durmayyıp Boğazdan Karadenize çıkarak Odesaya gitmiş, 19 ekim pazartesi günü Karadenizden dönerek, büyüklüğü dolayısı ile rıhtıma yanaşamadığı için Dolmabağçe açıklarında demirlemiştir; geminin içindeki turistleri karaya çıkarmak için acentası tarafından iki deniz otobüsü kiralanmışdır. Yolcularının arasında profesörler, hariciler, doktorlar, jeologlar, ressamlar, hariciyeciler, doktorlar, jeologlar, ressamlar, fabrikatörler, 17 gazeteci, 4 foto muhâbiri ve 4 zengin kasab bulunuyordu; 52 gün sürecek olan bu turistik seferi için biletleri türk parası tutar ile 10-20 bin liraya satılmış bulunuyordu; Caronia İstanbulda iki gün kalmışdır. Transatlantik çok tecrübeli ve şöhretli İngiliz kaptanlarından Frederic J. Story’nin kumandasında idi, 16 ekim cuma günü Akdenizden gelip Boğazı çıkarken büyük bir kaz...

Adı “Karonya” okunur; dünyaca tanınmış lüks turistik gemilerden biridir; Cunard büyük gemiler işletme İngiliz şirketinin malı olup 34172 gros tonluk ve uzunluğu 230 metro alan bir teknedir, 1948 de inşâ edilmiş, 22 mil sür’ate sâhibdir; içinde tiyatrosu, sineması, bir yüzme havuzu, lüks kamara ve solanları bulunan gemi 600 kadar yolcu taşır, mürettebâtı ise 698 kişidir. Bu meşhur ve güzel transatlantik 16 ekim 1959 cuma günü, 586 yolcu ile Akdenizden İstanbula gelmiş, ve limanımızda durmayyıp Boğazdan Karadenize çıkarak Odesaya gitmiş, 19 ekim pazartesi günü Karadenizden dönerek, büyüklüğü dolayısı ile rıhtıma yanaşamadığı için Dolmabağçe açıklarında demirlemiştir; geminin içindeki turistleri karaya çıkarmak için acentası tarafından iki deniz otobüsü kiralanmışdır. Yolcularının arasında profesörler, hariciler, doktorlar, jeologlar, ressamlar, hariciyeciler, doktorlar, jeologlar, ressamlar, fabrikatörler, 17 gazeteci, 4 foto muhâbiri ve 4 zengin kasab bulunuyordu; 52 gün sürecek olan bu turistik seferi için biletleri türk parası tutar ile 10-20 bin liraya satılmış bulunuyordu; Caronia İstanbulda iki gün kalmışdır. Transatlantik çok tecrübeli ve şöhretli İngiliz kaptanlarından Frederic J. Story’nin kumandasında idi, 16 ekim cuma günü Akdenizden gelip Boğazı çıkarken büyük bir kazâ yapmış, o tarihlerde Boğaz üzerine gerilmekde olan hâvâi elektrik teline direği ile çarparak bu teli koparmışdır. Geminin süvârisi kaptan F. J. Story bu kazâ hakkında şu ifâdeyi vermişdir: “Cuma günü İstanbul’dan Odesaya müteveccihen hareket etmiştik. Yanımızda Türk kılavuz kaptanı da vardı. 8-9 mil süratle Boğaza doğru seyrediyorduk. Orada kablo bulunduğundan katiyen haberdar değildik. Bana hiçbir ikazda bulunulmadı. Sadece gayet sarkık şekilde çekilmiş havai hat bölgesine yarım mil kala telleri görebildim. 34 bin tonluk koca bir teknenin böyle kısa bir mesafede durmasına veya manevra yapmasına imkân yoktur. Nitekim su kesiminden itibaren 58 metre yükseklikteki direğimiz bu sarkık kabloya çarptı, kopardı. Hâdiseden sonra bizi ikaz eden olmadığı için yolumuza devam ettik... Tecrübeli bir kılavuz kaptan olan Hasan Mumcu şunları söylemişdir: “İngiliz turist gemisini Çanakkaleden Büyükdere dışına kadar götürecektim. Yeşilköy önlerine gelince yolumuzu düşürdük ve 10 mille seyretmiye başladık. Kızkulesini, Beşiktaş ve Kuruçeşmeyi geçerek telin bulunduğu mahalle geldik ve gemiyi telin altından geçirirken birdenbire gürültü koptu ve gemi derhal rotasını kaybetti. Bunun üzerine Caronia’yı durdurduk. Bir de baktık ki çelik tel kopmuş. Gemide yalnız telsiz telleri yerinde yoktu. İki dakika kadar durdukdan sonra yolumuza devam ettik. Şayet ilgililer bizi evvelden ikaz etmiş olsalardı, gemiyi telin altından geçirmez, Caronia’yı İstanbul limanında demirlerdik. Kabahat tamamiyle bizi ikaz etmiyenlerdedir. Kırkyedi yıldanberi kılavuz kaptanlığı yapmaktayım, bu işde ihtisasım vardır. Tel koptuktan sonra gemiyi gene Karadeniz Boğazındaki ağların dışına kadar çıkardım. “Bütün bununla beraber şunu da söyliyeyim ki Caronia’nın kaptanı tele yaklaştığımız zaman sordu: “Ben de kendisine: — Şayet böyle bir durum olsa idi, bizi ikaz ederlerdi diye cevap verdim. Sizin anlıyacağınız, geminin direği, çelik teli kopardı.” Bu kazâ hakkında günlük gazetelerde verilen haberlerin hulâsası şudur: Caroninanın 3,5 santim kalınlığındaki çelik teli koparan direğinde hiç bir hasar olmamış, sâdece geminin telsiz telleri kopmuşdur; çelik telin kopması, gerek Anadolu ve gerekse Rumeli sâhilinde büyük hasar yapmış, 3 evin damını kısmen çökertmiş ve o civardan geçen 5 kişinin de hafif sakatlanmasına sebep olmuştur. Bunlardan başka Anadolu sahilindeki tellerin kuvvetini gerek angraj direği 6 metre betondan sökülerek devrilmiştir. Bebek sahilinde bulunan baraka da telin ağırlığı sebebiyle yerle bir olmuştur. Bu kazâ Eti Banka 275,000 liralık bir zarara mal olmuş, mahkeme yolu ile tazmin ettirilmesine gidilmişdir (B.: Boğaziçi Atlama İstasiyonu). Caronia Transatlantiği (Resim : Behcet Cantok)