Kumkapuda Sirkeci – Florya sahil yolu üzerinde ve tren istasyonuna yakın bir yerde içkili restorandır; 1961 yılında 160 metrekarelik bir sahaya inşâ edilmiştir. Sahibi olan İbrahim Ünal eski sanâyicilerdendir; Türkiye’de ilk defa düdüklü tencere ile Ünal marka “Alâeddin” tipi gaz sobalarını imâl eden bu zattır. Fakat, 1956- 57 senelerinde tahsisatsızlıktan fabrikasını kapama zorunda kalmış ve bu lokantayı açmışdır. Rüstik bir yapıdan lokanta binâsının bulunduğu yer, eskiden buzhaneydi, yeni yol için istimlâk edildi. İbrahim Ünal önce, burada bir kahvehane yapmayı tasarlamış, İmar Müdürlüğünden bu iş için ruhsat verilmeyince, bir dostunun da teşvik ve büyük yardımlarıyla küçük bir içkili lokanta açmışdır. Şimdiki giriş kapısından sonraki kısım bilâhare ilâve edilerek mutbak da modern bir hale sokulmuştur. Öğle ve akşam servisleri yapılan restoran, gece yarısına kadar açık olup kömür sobasıyla ısıtılır. Salonun tavanı, bir orijinallik olarak, hasır ve balık ağlarıyla tezyin edilmiştir. Duvarlar da, bu lokale ayrı bir hava veren muhtelif deniz hayvanı ve kabuklarıyla süslenmiştir. Zemin taştır ve kilimlerle döşenmiştir. Salonda umumiyetle eksantrik bir loşluk hâkimdir. Ayrıca, giriş kapısının hemen sol tarafına isabet eden duvarda, Kumkapı mendireğiyle balıkçılarını temsil eden b...

Kumkapuda Sirkeci – Florya sahil yolu üzerinde ve tren istasyonuna yakın bir yerde içkili restorandır; 1961 yılında 160 metrekarelik bir sahaya inşâ edilmiştir. Sahibi olan İbrahim Ünal eski sanâyicilerdendir; Türkiye’de ilk defa düdüklü tencere ile Ünal marka “Alâeddin” tipi gaz sobalarını imâl eden bu zattır. Fakat, 1956- 57 senelerinde tahsisatsızlıktan fabrikasını kapama zorunda kalmış ve bu lokantayı açmışdır. Rüstik bir yapıdan lokanta binâsının bulunduğu yer, eskiden buzhaneydi, yeni yol için istimlâk edildi. İbrahim Ünal önce, burada bir kahvehane yapmayı tasarlamış, İmar Müdürlüğünden bu iş için ruhsat verilmeyince, bir dostunun da teşvik ve büyük yardımlarıyla küçük bir içkili lokanta açmışdır. Şimdiki giriş kapısından sonraki kısım bilâhare ilâve edilerek mutbak da modern bir hale sokulmuştur. Öğle ve akşam servisleri yapılan restoran, gece yarısına kadar açık olup kömür sobasıyla ısıtılır. Salonun tavanı, bir orijinallik olarak, hasır ve balık ağlarıyla tezyin edilmiştir. Duvarlar da, bu lokale ayrı bir hava veren muhtelif deniz hayvanı ve kabuklarıyla süslenmiştir. Zemin taştır ve kilimlerle döşenmiştir. Salonda umumiyetle eksantrik bir loşluk hâkimdir. Ayrıca, giriş kapısının hemen sol tarafına isabet eden duvarda, Kumkapı mendireğiyle balıkçılarını temsil eden bir duvar resmi vardır. Şehirle irtibatı çok kolay olan Canlıbalık Restoranı, bilhassa mehtaplı yaz gecelerinde dolup taşar. Kış mevsiminde 150 - 200 kişiyi alabilen salonda 25 masa vardır. Yazın bahçenin de açılmasıyla 500 kişiye servis yapılabilir. Balık, buranın bir özelliğidir; hususiyetleri arasında balık çorbasıyla Türkiye’de ilk defa burada yapılıp çok meşhur olmuş balıklarını, salatalarını ve taramalarını görenler yılbaşı pastaları zan ederler; pek zevkli sofralar hazırlanır. Kış aylarında beş müstahdem çalışmakta olup bu adet yazları fazlalaşır. Gün görmüş, efendi kişi olan İbrahim Ünalın gözü müşterilerinin kesesinde değil, gönlü onların hoşnut ayrılmalarında iş adamıdır. Halûk AKBAY Canlıbalık Restaurant (Resim : Behcet Cantok)