Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
CÂNİB EFENDİ (Mehmed Sâlih)
İkinci Sultan Mahmud devri ricâlinden pek seçkin bir simâ; asıl adı Mehmet Salihtir. 1755 (Hicrî 1169) da İstanbulda doğmuştur; enderunu hümâyundan yetişmiş ve tersane canibdarlığı denilen kaptan paşaların hususî kalem âmirliği diyebileceğimiz bir memuriyetle çırağ edilmiş olan bir zatın oğludur; babası tarafından “oğlum Mehmet” terkibi arap harfleri ve ebced hesabiyle doğumuna tarih düşürülmüştür.
Çocuk denilecek yaşlardan itibaren babasının yazı işlerine yardım ettiğinden vazifesini iyice kavramış, meşhur Gazi Hasan Paşanın kaptan paşalığında da, henüz pek genç iken, babasının ihtiyarlığı ve emektarlığı ve kendisinin de çalışkanlığiyle doğruluğu göz önüne alınarak emekliye ayrılan babasının yerine tayin edilmişti; uzun müddet bu vazifeyi muvaffakiyetle başarmış “Canib” mahlâsını da bu münasebetle almıştı. Moralı Osman efendinin defterdarlığında defterdar kesedarı (Devlet baş veznedarı), sonra defterdarlık mektupçusu olmuş, sonra tekrar eski vazifesine dönmüş. 1797 (Hicrî, 1212) de tersanedeki ilk havuz yapılırken bina emini tayin edilmiş, az sonra baş muhasebeci, 1801 (1216) da da Rikâbı hümayun defterdarı olmuştu; büyük tarih san’atkârı Süruri:
Oldu Salih Efendi defterdar
tarihini söylemiştir; onun ciddiyet ve vazife aşkı titizliğinden hoşnut olmıyan maiyetindeki külhanî k...
⇓ Devamını okuyunuz...
İkinci Sultan Mahmud devri ricâlinden pek seçkin bir simâ; asıl adı Mehmet Salihtir. 1755 (Hicrî 1169) da İstanbulda doğmuştur; enderunu hümâyundan yetişmiş ve tersane canibdarlığı denilen kaptan paşaların hususî kalem âmirliği diyebileceğimiz bir memuriyetle çırağ edilmiş olan bir zatın oğludur; babası tarafından “oğlum Mehmet” terkibi arap harfleri ve ebced hesabiyle doğumuna tarih düşürülmüştür.
Çocuk denilecek yaşlardan itibaren babasının yazı işlerine yardım ettiğinden vazifesini iyice kavramış, meşhur Gazi Hasan Paşanın kaptan paşalığında da, henüz pek genç iken, babasının ihtiyarlığı ve emektarlığı ve kendisinin de çalışkanlığiyle doğruluğu göz önüne alınarak emekliye ayrılan babasının yerine tayin edilmişti; uzun müddet bu vazifeyi muvaffakiyetle başarmış “Canib” mahlâsını da bu münasebetle almıştı. Moralı Osman efendinin defterdarlığında defterdar kesedarı (Devlet baş veznedarı), sonra defterdarlık mektupçusu olmuş, sonra tekrar eski vazifesine dönmüş. 1797 (Hicrî, 1212) de tersanedeki ilk havuz yapılırken bina emini tayin edilmiş, az sonra baş muhasebeci, 1801 (1216) da da Rikâbı hümayun defterdarı olmuştu; büyük tarih san’atkârı Süruri:
Oldu Salih Efendi defterdar
tarihini söylemiştir; onun ciddiyet ve vazife aşkı titizliğinden hoşnut olmıyan maiyetindeki külhanî kâtiplerden biri de:
Cânibi Hakdan belâdır bu gibi kâtiblere
mısraını tarih düşürmüştür. Fakat bu mühim mevkide ancak yetmiş gün kalabilmiş “titizliği ile işleri güçleştiriyor” behânesiyle istifaya mecbur edilmiş, çok geçmeden, sırf kendi gayretiyle öğrendiği fransızcası nazarı dikkate alınarak rikâbı hümayun reisi (hariciye nazırı vekili), üç ay sonra da buradan azledilerek zahire nâzırı tâyin edilmiştir. Bu temiz, namuslu ve çalışkan adam, bu sefer de türlü sûistimâllere alışmış zahire memurları tarafından hoş karşılanmamıştı; altı ay sonra azledilerek İskenderiye civarında yapılmakta olan Nil seddine nezaret vazifesiyle Mısıra gönderilmişti. İnşaat bitince Mısır defterdarı olmuş, bir kaç sene orada kalmış, İstanbula dönüşünden bir müddet sonra da Hâlet Efendinin yerine ikinci defa olarak rikâbı hümayun reisliğine tâyin edilmişti. Bu tarihden itibaren de İkinci Mahmudun bu meşhur gözdesinin husumetine uğramış, ve Hâlet Efendi, Cânib Efendiyi kahretmek için o kadar çalışdığı halde, iffet ve nâmusu Cânib Efendiyi şerre ve fesâda karşı koruyan çelik bir zırh olmuşdu.
1809 (H. 1224) de Tophane nazırı, bir kaç ay sonra rikâbı hümayun kethüdâsı (dahiliye nazırı vekili), bir ay kadar sonra da sadaret kethüdası (dahiliye nazırı) olarak Ruslarla harp etmekte olan orduyu hümayuna gönderilmişti; bu, kendisini İstanbuldan uzaklaştırmak isteyen Hâlet Efendinin bir entrikası neticesi olmuştu; altı ay sonra bu vazifeden de alınarak İstanbula getirilmiş, tersâne emini tayin edilmişti. Bundan sonra ehemmiyetsiz bir iki vazifede daha kullanılmış, bir ara üç yıl kadar zahire nazırlığı etmiş, 1815 (Hicrî 1231) de reisülküttap, 1821 (1236) de tekrar sadaret kethüdası oldu; kısa sürmek üzere, iki defa daha işancılıkta bulundu, Hâlet ikbal mevkiinden düşdüğünü ve îdâmını gördü. Son günlerini açıkda, Kabataştaki yalısında geçirdi ve orada ölerek Kabataş arkasındaki aile mazarlığına gömüldü (Ağustos 1824 - Muharrem 1240).
Hâlet Efendi yaranı, Cânib Efendinin geniş malumat ve namus faziletini inkâr edememekle beraber kendisini huysuz ve geçimsiz, her bulunduğu vazifede bu yüzden bir çok karışıklıklara sebep olmakla suçlarlar, ve hattâ çirkinliğini de bir kusur olarak sayarlar. Sarı yüzlü, kösece, çiçek bozuğu, gözleri boncuk gibi küçük, asık suratlı imiş... giyimine kuşamına dikkat etmezmiş...
Cânib Efendinin çirkinliği hakkında bir de meşhur fıkra vardır: Bir alay günü, Hâlet Efendi önden, Cânib Efendi de arkadan giderlerken bir dilenci, Hâlet Efendiye: “Allah seni padişaha şirin göstersin!” duasiyle avuç açmış, gayet güzel ve yakışıklı bir adam olan Hâlet Efendi de Cânib Efendiyi göstererek: “Sen o duayı arkamdan gelen efendiye et” demiş.
Cânib Efendi fevkalâde tutumlu adamdı; devlet hâzinesini de kendi kesesi gibi korurdu. Maiyetindeki memurların rüşvet almasına, iş sahiplerinin bu yüzden iz’aç edilmesine asla tahammül edemez, ufak bir yolsuzluğu, uygunsuzluğunu gördüğü memurları amansızca cezalandırırdı. Bütün İstanbul halkı bilirdi ki, Cânib Efendi bir dairenin kapısından içeriye girince, rüşvet, hırsızlık ve suiistimal o dairenin art kapısından kaçardı. Hiç olmazsa, o bulundukça bir köşeye sinip gizlenirdi.
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Kod
IAM060638
Tema
Kişi
Tür
Ansiklopedi sayfası
Biçim
Baskı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Tanım
Cilt 6, sayfalar 3370-3371
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.