Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
BÜYÜK HAMAM
Bir çifte hamam olup Üsküdar hamamlarının en büyüğü; Türk yapı san’atının Üsküdarı tezyin eden bir şâheseri idi; çarşı boyunda olduğu için Çarşı Hamamı adı ile de meşhurdur; Hadikatül Cevâmide ise “Yeşildirekli Hamam” adı ile kaydedilmişdir; hayrâtına gelir olarak İkinci Sultan Selim’in zevcesi ve Üçüncü Sultan Murad’ın anası Nurbânû Sultan tarafından yapdırıldığı için “Vâlide Sultan Hamamı”, veya “Atik (Eski) Vâlide Sultan Hamamı” isimleri ile de anılır. (Nurbânû Sultanın yine Üsküdar’da Toptaşında Atik (Eski) Vâlide Camii diye anılan büyük camiinin yanında bir çifte hamamı daha var idi); muhtelif kaynaklarda beş isim altında kaydedilmiş olan Büyük Hamam bir Mimar Sinan yapısıdır; Nurbânû Sultanın vâlide sultanlığı zamanında yapılmış olduğuna göre, oğlu Üçüncü Sultan Murad’ın cülûs tarihi olan 1574 ile kendisinin vefâtı tarihi olan 1583 arasında inşâ edilmiş olması gerekir; dâhî mîmarın son yapdığı hamamdır (Sinan’ın ölümü 1588).
Klâsik Türk hamam yapısı plânında idi: Fenerli büyük bir kubbe altında câmekân (soyunma yeri), bir soğukluk; bir göbek taşı etrafında dört halvet ve üç sofadan mürekkeb, göbek taşı üstü büyük bir kubbe, halvetler dört küçük kubbe ve sofalar üç beşik kubbe ile örtülüş harâre, yıkanma yeri.
On yedinci asır ortasında yaşamış Evliyâ Çelebi bu hamamı “Çarş...
⇓ Devamını okuyunuz...
Bir çifte hamam olup Üsküdar hamamlarının en büyüğü; Türk yapı san’atının Üsküdarı tezyin eden bir şâheseri idi; çarşı boyunda olduğu için Çarşı Hamamı adı ile de meşhurdur; Hadikatül Cevâmide ise “Yeşildirekli Hamam” adı ile kaydedilmişdir; hayrâtına gelir olarak İkinci Sultan Selim’in zevcesi ve Üçüncü Sultan Murad’ın anası Nurbânû Sultan tarafından yapdırıldığı için “Vâlide Sultan Hamamı”, veya “Atik (Eski) Vâlide Sultan Hamamı” isimleri ile de anılır. (Nurbânû Sultanın yine Üsküdar’da Toptaşında Atik (Eski) Vâlide Camii diye anılan büyük camiinin yanında bir çifte hamamı daha var idi); muhtelif kaynaklarda beş isim altında kaydedilmiş olan Büyük Hamam bir Mimar Sinan yapısıdır; Nurbânû Sultanın vâlide sultanlığı zamanında yapılmış olduğuna göre, oğlu Üçüncü Sultan Murad’ın cülûs tarihi olan 1574 ile kendisinin vefâtı tarihi olan 1583 arasında inşâ edilmiş olması gerekir; dâhî mîmarın son yapdığı hamamdır (Sinan’ın ölümü 1588).
Klâsik Türk hamam yapısı plânında idi: Fenerli büyük bir kubbe altında câmekân (soyunma yeri), bir soğukluk; bir göbek taşı etrafında dört halvet ve üç sofadan mürekkeb, göbek taşı üstü büyük bir kubbe, halvetler dört küçük kubbe ve sofalar üç beşik kubbe ile örtülüş harâre, yıkanma yeri.
On yedinci asır ortasında yaşamış Evliyâ Çelebi bu hamamı “Çarşı Hamamı “ ismi ile kaydederek şunları yazıyor:
“Üsküdarda çarşı içinde Çarşı Hamamı gaayet müferrik hoş havâ, hoş binâ bir hamamdır. Mahbûb ve pâk dellâkleri ve fûtei nîlgûnleri vardır”.
İstanbul Kadılığınca tanzim edilmiş hicrî 1147 (milâdî 1734 - 1735) tarihli bir hamam defterinde Üsküdardaki Büyük Hamamda üçü Arnavud (B.: Arnavud Dellâklar) ve onbiri ecnâsı sâireden olmak üzere 14 nefer hamam uşağı bulunduğu gösterilmiş ve bunlar isimleri ve memleketleri ile teker teker tesbit edilmişdir ki şunlardır:
46. yeniçeri ortasından emekli ser nöbet dellâk kara sakallı Üsküdarlı Ahmed bin Mehmed, dellâk ihtiyar Üsküdarlı Mustafa bin Abdullah, dellâk ihtiyar Üsküdarlı Hasan bin Mehmed, dellâk cebeci neferi ihtiyar Üsküdarlı Mustafa bin Mehmed, dellâk kara sakallı Üsküdarlı Ahmed bin Mustafa dellâk tâze oğlan Üsküdarlı Mustafa bin Mustafa, dellâk çârebrû oğlan İstadveli (Arnavud) Mustafa bin Osman, dellâk kumral bıyıklı İlbesanlı (Arnavud) Hüseyin bin Mustafa, natır sarı bıyıklı İstadveli (Arnavud) Abdi bin Ömer, natır ihtiyar Üsküdarlı Veli bin Mehmed, natır kır sakallı Köle Yusuf, natır cârebrû oğlan Malatyalı Hüseyin bin Mehmed, külhancı Sivaslı zimmî (hıristiyan) Benli.
Yukardaki kayıddan 1734 - 1735 arasında Büyük Hamamda 9 dellâk ve 4 natır çalışdığı görülüyor ki o tarihlerde bu büyük ve güzel hamamın gürül gürül işlediği anlaşılır; garib bir tesâdifdir ki o tarihlerde bu hamamın 9 dellâkinden beşinin adı Mustafa’dır.
Yine aynı defterde Büyük Hamamda 10 nefer gedikli hammal kaydedilmişdir ki bunların hamam odunlarını indirip istif ettikleri, kütük yardıkları külhana odun taşıdıkları, ve icâbında müşterilerin boğçalarını taşıdıkları söylenebilir.
Üsküdarlı halk şâiri Vâsıf Hoca bu hamam hakkında bize şu notu tevdi etmişdir:
“Üsküdarımızın en büyük hamamı idi. Bu hamam üzerine geçen asrın diyar garibi saz şâirlerinden Âşık Veysel’in bir destanı vardır, Tophâneli Âşık Râzinin evrâkı metrûkesi arasında elime geçmişdir ki Veysel’in Râzi’ye destancılık vadisinde hocalık ettiğini sanırım. Veysel Ağa’nın destanında mühim olan nokta Büyük Hamamın, bir tarih zikretmeden ciddî bir tâmir görmesinden bahsetmesidir. Öyle tahmin ediyorum ki gazetenin yaygın olmadığı, ve belki de gazetenin mevcud olmadığı o devirde, bir müddet kapalı kalan hamamlar, ilân mâhiyetinde böyle destanlar yazdırılarak ve basdırılarak halka bildirildi, Âşık Veysel’in destanını hamamcı hesâbına ilân gibi yazdığı söylenebilir. Düşükce bulduğum bâzı yerlerini tashih etmek küstahlığını gösterdiğim 20 kıt’alık destan şudur:
1. Ey ahbâbı safa ehli muhabbet
Ey şehrî dilberan yârı şekerleb
Vasfidem size bir dilküşa hamam
Eylemek gerekdir teşrîfe rağbet
2. Şehri Üsküdarda çarşı içinde
Misil yokdur ne Acemde ne Çinde
Büyük Hamam diye meşhûri âlem
Yeni tâmir gördü hele geçende
3. Binâsı metindir çifte hamamdır
Esbabı zevkü safâ hem tamamdır
Hergün nice bey paşa âyan gelir
Bâzısı da esnaf ile avamdır
4. Şâhirâh üzere kapusu anın
Bir âli kubbesi var câmekânın
Zemîni ak mermer ortası havuz
Etrâfı gülistandır şadırvanın
5. Avâmın havâsın ayrılmış yeri
Hasır üstü kilim döşeli biri
Ayânü eşrafa serilmiş şilte
Hamamda âdettir kadimdenberi
6. Misk gibi gül kokar havlu peştemal
Kahveci Ârif bir taze gülcemal
Yanaşmalar dahi gaayetle hobrû
Natırlar nâzikdir sahibi kemal
7. Buyur gel efendim bâşımın tâcı
Bu kebir hamam cânın ilâcı
İbrişim kiseler misk sabunları
Sizler için getirtmişdir hamamcı
8. On nefer dellâki şehbaz civandır
Hem ikisi anın tâze fidandır
Biri şehri Üsküdarın gülüdür
Sivaslının şöhreti Erguvan’dır
9. Dellâkler karşular selâm temennâ
Soğukluk müferrih gaayet rûşenâ
Anda bir de küçük halveti vardır
Cümle taze civanlara âşinâ
10. Ande ister isen gice yat uyu
Seyreyle uzanmış bir selvi boyu
Sanma hâli vahşet üzredir âhû
Kuzu misâlidir hepsinin huyu
11. Göbek taşı bir pâk mermerden alan
İçeri girince gel bir yol uzan
Kıl temâşâ güzellerin reftârın
Gör nasıl olurmuş servi hirâman
12. Üç sofası vardır dört aded halvet
Her birinde ayrı sanat letâfet
Mücerrebdir suyundaki şifâsı
Tatlı olur kurna baş, muhabbet
13. Sivaslı Erguvan Ahmeddir biri
Şehrî Gül Hasandır öbür dilberi
Şemşir nâlin üzre reftâr iderek
Hizmetine gelir birinden biri
14. İkiz midir yaşıd mıdır bilemem
Onbeşerden yukarıdır diyemem
İşve cilve hem edeble nezâket
Mislin bir hamamda bulamaz âdem
15. Koltuğunda lenger sabun ile lîf
Gelir hizmete o dellâki lâtif
Elpençe karşında divan durarak
Sanırsın çekilmiş nurdan bir elif
16. Atup pâyi billûrundan nâlinin
El öper evvelâ şûhi nâzenin
İbrişim kiseyi alıp destine
Nâzikâne ovar çıkarır kirin
17. Temâşa kıl cünbüşünü kâkülün
Şebnem misal ter dânesin ol gülün
Kasem size el ayakda parmaklar
Eşi birer koçan penbe sünbülün
18. Heman bütün ihvânımız buyura
Nevcivan uşaklar selâma dura
Üsküdarda Büyük Hamam efendim
Böyle bir hamâmı dilküşâ bura
19. Üç kuruşa efendim bunca safâlar
Ama gönül çeker yük yük cefâlar
Mürüvvete yokdur endâze arşın
Selsebîl olsun bahşişi musaffâlar
20. Âşık Veysel yazdı size destanı
Görüp aklın verip nice bütânı
Bura hamam değil periler kânı
Üsküdar şehrinin hem gülistanı.
Mustafa Galib Bey adında bir zâtin 1917 de neşrettiği “Rehnümâyi Zâbıta” adlı eserinde Üsküdardaki Büyük Hamam, İstanbul’un işlemekde olan çarşı hamamları arasında gösterilmişdir. Bu eserin neşrinden az sonra, yine o 1917 yılında Büyük Hamam kapanmış, ve bu yapı san’atı şâheserinin hazin, elîm mâcerâsı başlamışdır; şöyle ki:
Onsekizinci asır ortalarında “icârei müeccele” denilen pis hilei şer’iye ile (B.: Bilicâreteyn) Evkafın elinden çıkıp eşhâsa intikal eden âbidevî eser, hamam olarak işletilmekle kiracı hamamcısını ve mülk sâhiblerini tatmin etmeyince bir müddet kapalı kaldıktan sonra o devrin büyük tüccarı Sâlim Nûri Beye tütün deposu olarak kirâlanmışdır. Sâlim Nûri Bey yedi sene kadar, muhteşem hamamı, içinde en küçük bir tahribat yapmadan depo olarak kullanmışdır. Bu arada hamamın sâhibleri ölmüş, bina 16 vârisin malı olmuşdur; tütün tüccarının verdiği kirâ hiç birisini tatmin etmemiş, sâhib oldukları eserin tarih ve sanat kıymetini idrakden âciz kafalar taşıyan bu vârisler, ellerine bir an evvel topluca bir mikdar para, bin lira, iki bin lira gibi hasis bir para geçirmek için güzel hamamın tahrib yolu ile tasfiyesini düşünmüşlerdir; Sâlim Nuri Beyin işlerinin bozulması, ve hamam - depoyu tahliye etmesi, bu köstebek ruhlu mülk sâhiblerine ilk fırsatı vermişdir. Şurasını da esefle kaydedelim ki devletin şöhretli âzâlarına huzur hakları ödediği “Muhafazâi Âsarı Atîka Encümeni” gaflet uykusundadır.
Vârisler, Sâlim Nuri Bey merhumun bir kurnasını dahi zedelemeden gül gibi teslim ettiği hamamın evvelâ içindeki bütün mermerleri 2000 liraya bir mermerciye satmışlar, ve Sinan yapısı şâheserin içine câni kazma girmiş, zeminler sökülmüş, kurnalar sökülmüş, cânım hamam, “Hoş hâvâ, hoş binâ”, “Üsküdarın gülistanı”, “müşterilerine misk sabunları sürülen ve bir eşi ne Acemde ve ne Çinde bulunan” o dilkûşâ hamam bir mağara oluvermişdir; çok acı ama hakikatdır, yirminci asırda vandalizm, yalnız yurdumuzda kalmışdır, on altı hissedar bir sanat şâheserinin yok olması karşılığı 125 şer lira almışlardır.
Bu sefer mağaranın duvarları için bir taşcı aranmışdır; binâ hâk ile yeksan edilecekdir, o zaman, 1929 da, bu fâcia sahnesine, aslı Gümülcinalı olup Üsküdarda tavattun etmiş bir zengin, idhâlat ticâreti ile meşgul Bay Mehmed Bozkurt el atmış, evvelâ, ne yapacağını düşünmeden, fakat yıkmamaya kararlı, Büyük Hamamı satın almak istemişdir, 16 hissedardan hamamın satın alınma muâmelesi 1929 dan 1932 ye kadar üç sene sürmüş ve binâ Mehmed Bozkurda intikal etmişdir.
Bu zât, hamamın cephesinde muhdes ahşab ilâveleri kaldırmış, cadde boyuna bir sıra beton irâd dükkânlar yapılmış; mermercinin câni kazmasının köstebek gibi oyup tahrib ettiği asıl hamamı da bir marangoz ile tâmirciye kirâya vermişdir, külhan avlusu da garaj olmuşdur.
1959 da Üsküdar Çarşı boyuna Menderes imârı gelmişdir; ölçülmüş, hesablanmış, Mehmed Bozkurt’dan, çarşı boyuna yapdırtdığı üç beton dükkân ile, ardında, erkekler ve kadınlar hamamının câmekân kısımları istimlâk edilmiş ve yıkılmışdır; zâten mağara hâline dönen âbideye ikinci darbe inmiş, soğukluklarla harârelerden ibâret güdük bir yapı kalmışdır. Bu sefer Mehmed Bozkurt gereken makama mürâcaat etmiş, “Bu hamamı ne yapabilirim?” diye sormuşdur; “Aslaa yıkamazsın!..” demişlerdir. Eshâbı Kehf “ba’de harâbül Basra” uyanmışdır; mülk sâhibi: “Kıymetini takdir edin, alın!..” demişdir, “Alamayız!.” cevabı verilince: “Camekânlar gitti, Mimar Sinan da yok, geri kalanı restore ettirip her hangi bir işde kullanabilir miyim?” demiş; “Restorasiyon projesini bizim tasdik etmemiz şartı ile evet!” cevabı verilince rahat bir nefes almışdır. Teknik Üniversitenin Yapı Kürsüsü asistanı mimar Doğan Hasol bir restorasiyon projesi hazırlamış ve Mehmed Bozkurt da 1962 yılında asîl ve necîb bir vatandaş olarak restorasiyon işine başlamışdır.
Üsküdarın muhteşem Büyük Hamamı, restore edildikden sonra bir kapalı çarşı olarak kullanılacak; Mehmed Bozkurt’un güzel bir karârı vardır; artık bir hamam olarak ihyâsına imkân kalmamış olan güzel binanın içi dükkân dükkân bölünmiyecek, içine giren, evvelâ, vahşiyâne tahrib edilmiş eski ve büyük bir hamamı, bir bütün olarak görecekdir; halvet ve sofa bölümlerine ve soğukluğa 22 çeşid iş kolunda (tuhafiye ve kırtasiyeden bakkala ve kasaba kadar) sâdece tezgâhlar konulacak, çarşı bir firmanın temsil ettiği bir müessese olacakdır; Büyük Hamam Çarşısını da M. Bozkurt kurup işletecekdir.
Büyük Hamam, 1962 de.
(Resim : B. Cantok)
Tema
Yapı
Emeği Geçen
B. Cantok
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Kod
IAM060474
Tema
Yapı
Tür
Ansiklopedi sayfası
Biçim
Baskı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Emeği Geçen
B. Cantok
Tanım
Cilt 6, sayfalar 3281-3284
Not
Görsel: cilt 6, sayfa 3282
Bakınız Notu
B.: Arnavud Dellâklar; B.: Bilicâreteyn
Tema
Yapı
Emeği Geçen
B. Cantok
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.