Entries
Examine all the Istanbul Encyclopedia entries from A to Z.
Volumes
Browse A to G volumes published between 1944 and 1973.
Archive
Discover Reşad Ekrem Koçu's works for the entries between letters G and Z.
Discover
Search by subjects or document types; browse through archival docs that are open access for the first time.
BÜYÜKDERE ÇAYIRI YEMİNİ (Boğaz Kaleleri yamaklarının)
Târihîmizde “Kabakcı Mustafa Vak’ası”, yahud “Vak’ai Selimiye” diye de anılan ve Üçüncü Sultan Selimin tahtdan indirilmesi ile sonuçlanan 1807 yeniçeri ihtilâli, “Yamak” diye anılan yukarı Boğaz kaleleri muhâfızlarının ayaklanması ile başlamışdı (B.: Boğaz Kaleleri Yamakları); Yukarı Boğazdan İstanbula doğru yürürlerken, Boğaz Yamaklarının Büyükdere Çayırı yemini, İstanbulun o tarihe kadar geçirdiği ihtilâllerde görülmemiş teatral bir sahne olmuşdur.
Karadeniz Boğazı ağzındaki kalelerin ve tabyaların muhafızları sûreti mahsusada Karadeniz yalısı uzaklarından seçilmişti; Trabzon ile Batum arasının, o devrin tâbiri ile Lâzistanın yalı uşakları idi. Anadolu ve Rumeli kavakları ve fenerleri havâlisinde yerleşmişler, ev bark, evlâd iyal sahibi olmuşlardı. Bu Boğaz muhafızları, yeniçeri ocağına yamak bir asker ocağı kabul edilmişti, bundan ötürü kendilerine sâdece “Boğaz Yamakları” da denilirdi. Son derecede mutaassıp, kavgacı, inatçı, zıpır, vurucu; kırıcı; kolaylıkla kan dökücü adamlardı.
Karadeniz Boğazı Kaleleri “Nazır” unvanı altında bir kumandanlığa bağlıydı, 1807 de Boğaz Kaleleri nazırı İngiliz Mahmud Efendi de Nizamı Cedidin en hararetli taraftarlarından biriydi. O sıralarda Karadeniz yalısından 2000 nefer hepsi tığ gibi seçme ve zıpırlıkda kan kırmızı, yaşları 18-21 arası d...
⇓ Read more...
Târihîmizde “Kabakcı Mustafa Vak’ası”, yahud “Vak’ai Selimiye” diye de anılan ve Üçüncü Sultan Selimin tahtdan indirilmesi ile sonuçlanan 1807 yeniçeri ihtilâli, “Yamak” diye anılan yukarı Boğaz kaleleri muhâfızlarının ayaklanması ile başlamışdı (B.: Boğaz Kaleleri Yamakları); Yukarı Boğazdan İstanbula doğru yürürlerken, Boğaz Yamaklarının Büyükdere Çayırı yemini, İstanbulun o tarihe kadar geçirdiği ihtilâllerde görülmemiş teatral bir sahne olmuşdur.
Karadeniz Boğazı ağzındaki kalelerin ve tabyaların muhafızları sûreti mahsusada Karadeniz yalısı uzaklarından seçilmişti; Trabzon ile Batum arasının, o devrin tâbiri ile Lâzistanın yalı uşakları idi. Anadolu ve Rumeli kavakları ve fenerleri havâlisinde yerleşmişler, ev bark, evlâd iyal sahibi olmuşlardı. Bu Boğaz muhafızları, yeniçeri ocağına yamak bir asker ocağı kabul edilmişti, bundan ötürü kendilerine sâdece “Boğaz Yamakları” da denilirdi. Son derecede mutaassıp, kavgacı, inatçı, zıpır, vurucu; kırıcı; kolaylıkla kan dökücü adamlardı.
Karadeniz Boğazı Kaleleri “Nazır” unvanı altında bir kumandanlığa bağlıydı, 1807 de Boğaz Kaleleri nazırı İngiliz Mahmud Efendi de Nizamı Cedidin en hararetli taraftarlarından biriydi. O sıralarda Karadeniz yalısından 2000 nefer hepsi tığ gibi seçme ve zıpırlıkda kan kırmızı, yaşları 18-21 arası delikanlı getirilmişti. Boğazın her iki yakasına da birer çadırlı Nizamı Cedid ordugâhı kurulmuştu. Maksat bu genç lâz uşaklarını nizamı cedid askeri ile ülfet ettirerek evvelâ onlara nizamı cedid esvabı giydirmek, çekirdekten tâlimli kale muhafızları yapmaktı. Bu delikanlılar da nizamı cedid çadırları yanına kurulan çadırlarda yerleştirildi.
Bu genç lâz uşaklarını getirme fikri Köse Musa Paşadan doğmuştu. Aslında ise bir nizamı cedid düşmanı olan Musa Paşa bu 2000 zıpır, gözü kanlı, eli kanlı genci hazırladığı fitnede silâh olarak kullanmak kasdı ile getirtmişti; öyle ki, mahrem adamları ile kesin tâlimatını da vermişti: “Sizler yeniçeriyl yamaksınız, yani yeniçerisiniz. Size Nizamı Cedid esvabı giydirilecektir, nizamı cedid tâlimi göreceksiniz, bunlar frenk taklidi şeylerdir, sizin dinden çıkmış askerle ihtilâtınız yakışık almaz!.” diyerek nifak tohumunu gereği gibi ekmişti.
Hicrî 17 Rebiülevvel 1222 ve milâdî 25 Mayıs 1807 pazartesi günü Boğaz Yamaklarına aylıkları verilecekti ve bu vesile ile evvelâ 2000 nefer genç lâz uşağına nizamı cedid esvabı giydirilecekti. Bu emri veren de kaymakam Musa Paşa idi Esvaplarda sandık sandık Boğaz Nazırı Mahmud Efendiye gönderilmişti. Nazırlık makamı, konağı Rumeli Kavağında idi.
Vak’a genç lâzların büyük bir kısmının yerleştirildiği Macar Tabyasında patlak verdi. Bu tabyanın kumandanı Halil Haseki de bir nizamı cedidci olarak tanınmıştı. Sabahın erken saatlerinde Macar Tabyasındaki çadırlarda bir kaynaşma oldu, Halil Haseki: — Nedir uşaklar.. derdiniz nedir?!.. diye delikanlıların arasına girdi.
Genç yamaklardan biri:
— Nazır Mahmud Efendiye bizim için Nizamı Cedid esvabı gelmiş, sen de bize o gâvur esvabını giydirmeyi üzerine almışsın.!. dedi.
Halil Haseki:
— Bunun aslı yoktur. Edebinizle dağılın!. diyecek oldu ise de, yine Musa Paşa eli ile Macar Tabyasına sokulmuş bir kat nizamı cedid neferi üniforması ortaya çıkarıldı: “Ya bu nedir?..” diye sorulunca Halil Haseki cevap veremedi ve o anda üzerine saldıran gençlerin pençesinde param parça edildi.
Macar Tabyasındaki vak’ayı duyan Mahmut Efendi hemen üç çifte kayığına atlayup İstanbula kaçmak istedi, bu sefer Rumeli Kavağındaki yamaklar kayıklarla peşine düştüler, Büyükdere önlerine geldiğinde yakalanacağını anlayınca kayığını bu iskeleye yanaştırıp Büyükdere Bostancı Ocağına sığınmak istedi, muvaffak olamadı, gözlerini kan bürümüş yamakların eline geçti, onu da bir uşağı ile beraber orada parçaladılar.
O devrin vasıtalarına göre Padişah Macar Tabyası ve Büyükdere vakalarından pazartesi günü akşamı haberdar olabildi. Bâbıâlide hemen bir meclis toplandı. Bu meşveret meclisinde kaatillerin takibi ve tecziyesi ileri sürüldü, fakat meclise reislik yapan Musa Paşa: “Bir kazadır olmuş.. Haber aldığıma göre yamaklar yaptıklarından peşîmandır.. Nasihat yollu sözlerle önleyelim.. Cezâ falan diye arkasına düşüp işi büyütmeyelim!..” dedi. Eski yazarlar buna “afiyon hapı yutturma” derler.
25 Mayıs 1807 Pazartesi günü üç cana kıymış olan âsi yamaklara salı günü sabahı ocak ihtiyarlarından nasihatcı yollandı.
Yeniçeri ağası ordu ile seferde olduğu için kanun üzere İstanbulda yeniçerilerin en büyük âmiri Sekbanbaşı ağa idi. Karadeniz Boğazı muhafızı İnce Mehmed Paşa ile Nizamı Cedidcilerin başlarından sadaret kethüdası İbrahim Nesim Efendi Çardak İskelesi kolluğuna giderek sekbanbaşı ağayı çağırttılar, meseleyi bir kere de ondan sordular; sekbanbaşı: “İşittiğime göre yamakların dimağında fesad vardır, İstanbula gelerek büyük bir fitne çıkarmak niyetinde imişler!. Tedbir ne ise siz devletliler karar verir!” dedi. Dosdoğru sözdü. İbrahim Efendi:
— O makule hezelenin cemiyeti karga derneğidir, mühimsenecek mesele değildir!. dedi. Müverrih Cevdet Paşa, İbrahim Kethüdanın bu kayıtsızlığına “ikbal sarhoşluğu” diyor. Köse Musa Paşanın aradığı da bu idi. Fakat hakikatte de Boğazın iki yakasında bulunan Nizamı Cedid askerine emir verilse idi yalın ayaklı yarım papuçlu yamaklar cemiyeti karga derneği gibi dağıtılabilirdi.
O salı sabahı Boğaza giden nasihatçılara gelince, Köse Paşanın tenbihi ile yamaklara nasihat verecek yerde onları dâvalarında ayak diremeğe teşvik ettiler:
— Korkman yoldaşlar!.. dediler.. Bu dinsizlerin sonu gelmiştir, hemen iş sizin himmetinizle olur, ittifak ile İstanbul üzerine yürüyün!..
Lâz uşakları Büyükdere Çayırında toplandılar, ve içlerinden Kabakçı Mustafa Çavuşu kendilerine başbuğ seçtiler. Kabakçı Mustafa da nasihatcı olarak gelen ocaklıdan Arnavud Aliyi, Bayburdlu Süleymanı ve Memiş Çavuşu kendisine muavin seçerek cemiyete tam bir yeniçeri kıvamı süsü verdi. Ve o Salı günü Büyükdere Çayırında bir meydan yemini verildi. Ortaya bir kılıç kondu, âsî yamaklar birer birer bu kılıcın üstünden atladılar. Sonra hepsi koyunlarındaki en’am’ları çıkarıp el bastılar:
— Gerek ehli islâm gerek hıristiyan her kim olursa olsun hiç kimsenin malına, canına, ırzına dokunmayacağız!.. İçimizden dokunan olursa öldüreceğiz!. Fetvâ almadıkça kendilimizden bir şey istemiyeceğiz! Buradan Er Meydanına gidip kazanları çıkarıp istediklerimiz yerine gelmedikçe ölüm var, dağılmak yok!.. dediler.
O Mayıs gecesini çayırda, açıkta geçirdiler. Çarşamba sabahı da erkenden İstanbula doğru sahil boyunca yürümeğe başladılar. Büyükdereden yola çıktıkları zaman 400 nefer yamak idi. Tarabyaya geldiklerinde cemiyetlerine katılan kayıkçı, dalyancı, korucu, bağçıvan, ırgat boyundan bir takım pırpırı şehbazlarla cemiyetleri 900 nefere yükseldi. Fakat her adımı korku ile atıyorlardı. Her an Nizamı Cedid askeri tarafından yollarının kesilmesini bekliyorlardı. Öyle ki, iki adım ileri atarlarsa bir adım geri çekiliyorlar, bir süngü parıltısı görseler dağılıvereceklerdi. Kabakçı ile üç yardımcısı her an bir paniği güçlükle önlüyorlardı. Baltalimanı ile Bebek büyük korku içinde aşıldı, zira Nizamı Cedid’in Levend kışlası bu sahil boyunun üstünde idi.
Ya Nizamı Cedid askeri ne yapıyordu dersiniz?. Gaflet içinde mi idi?.. Hayır!.. Yukarı Boğazdan İstanbula kadar yamakların ilerlediği sahil yolunu hâkim noktalarda kurulmuş karakolları ile bu yürüyüşü adım adım tâkip ediyordu. Levend kışlasında mangalar hazırlanmış süngüler takılmış, yüksek kumanda mevkiinden “Dağıt!..” emrini bekliyordu, Kabakçı Mustafa ile sergerdelerinin peşindeki yalın ayaklıları bir kaç dakika içinde çil sürüsü gibi dağıtacaktı. Fakat sadırazam vekili Köse Musa Paşa: “Yerlerinden aslâ kıpırdamasınlar!” emrini vermişti.
Boğaz kalelerindeki lâz yamakların Büyükdere Çayırı yemini.
(Resim : Sabiha Bozcalı)
Topkapusunda Ahmedpaşa Camii
Kemal Künmat
Theme
Other
Contributor
Sabiha Bozcalı, Kemal Künmat
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.
TÜM KAYIT
Identifier
IAM060447
Theme
Other
Type
Page of encyclopedia
Format
Print
Language
Turkish
Rights
Open access
Rights Holder
Kadir Has University
Contributor
Sabiha Bozcalı, Kemal Künmat
Description
Volume 6, pages 3251-3253
Note
Image: volume 6, pages 3251, 3252E1
See Also Note
B.: Boğaz Kaleleri Yamakları
Theme
Other
Contributor
Sabiha Bozcalı, Kemal Künmat
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.