Entries
Examine all the Istanbul Encyclopedia entries from A to Z.
Volumes
Browse A to G volumes published between 1944 and 1973.
Archive
Discover Reşad Ekrem Koçu's works for the entries between letters G and Z.
Discover
Search by subjects or document types; browse through archival docs that are open access for the first time.
BÜYÜKÇEKMECE KÖPRÜSÜ
Kanunî Sultan Süleyman, İkinci Sultan Selim ve Üçüncü Sultan Muradın mimarbaşısı Koca Yusuf Sinan bin Abdullah (Abdülmennan) Ağanın eseri muazzam, muhteşem, eşsiz güzellikde bir köprüdür; yapıcısı sanatkâr tarafından da öylesine benimsenmiştir ki, başda Süleymaniye Camii, Selimiye (Edirnede) Camii, Şehzâde Camii gibi muhalledât, cami, mescid, han, hamam, kervansaray, türbe, çeşme, sebil, mekteb, medrese, köprü, büyüklü küçüklü hepsi ayrı güzellikde yüzlerce eserine asîl bir ferâgat ve tevâzu ile imza koymamış olan büyük adam bu Büyükçekmece Köprüsüne “amile Yusuf bin Abdullah” (Abdullah oğlu Yusuf yapdı) diye bir imzâ koymuşdur.
Bu şâheser köprü üzerinde evvelâ bu imzâ kitâbesi önünde hiç tereddüde düşmemelidir.
Genç yaşında girdiği Yeniçeri asker ocağında islâmiyeti kabul ettikten sonra Yusuf adını alan, ve babaları başka dinlerin mensûbu olarak ölmüş bütün mûhtedîler gibi baba ismi de “Abdullah” olarak kabûl edilmiş olan büyük mimarın “Sinan” adı, neccarlığa (dülgerliğe, mimarlığa) heves ederek bu sanat ile meşgul olmaya başlamasından sonra kullandığı bir mahlasdır. Bu mahlası da, eserlerini pek beğendiği Fâtih Sultan Mehmedin mimarbaşısı Atîk Sinan Ağanın adına nisbetle almışdır diyebiliriz.
İsimler üzerinde bir an’ane olarak bizde, kadîmdenberi, İsmailler ve İbrahimlerden ...
⇓ Read more...
Kanunî Sultan Süleyman, İkinci Sultan Selim ve Üçüncü Sultan Muradın mimarbaşısı Koca Yusuf Sinan bin Abdullah (Abdülmennan) Ağanın eseri muazzam, muhteşem, eşsiz güzellikde bir köprüdür; yapıcısı sanatkâr tarafından da öylesine benimsenmiştir ki, başda Süleymaniye Camii, Selimiye (Edirnede) Camii, Şehzâde Camii gibi muhalledât, cami, mescid, han, hamam, kervansaray, türbe, çeşme, sebil, mekteb, medrese, köprü, büyüklü küçüklü hepsi ayrı güzellikde yüzlerce eserine asîl bir ferâgat ve tevâzu ile imza koymamış olan büyük adam bu Büyükçekmece Köprüsüne “amile Yusuf bin Abdullah” (Abdullah oğlu Yusuf yapdı) diye bir imzâ koymuşdur.
Bu şâheser köprü üzerinde evvelâ bu imzâ kitâbesi önünde hiç tereddüde düşmemelidir.
Genç yaşında girdiği Yeniçeri asker ocağında islâmiyeti kabul ettikten sonra Yusuf adını alan, ve babaları başka dinlerin mensûbu olarak ölmüş bütün mûhtedîler gibi baba ismi de “Abdullah” olarak kabûl edilmiş olan büyük mimarın “Sinan” adı, neccarlığa (dülgerliğe, mimarlığa) heves ederek bu sanat ile meşgul olmaya başlamasından sonra kullandığı bir mahlasdır. Bu mahlası da, eserlerini pek beğendiği Fâtih Sultan Mehmedin mimarbaşısı Atîk Sinan Ağanın adına nisbetle almışdır diyebiliriz.
İsimler üzerinde bir an’ane olarak bizde, kadîmdenberi, İsmailler ve İbrahimlerden sonra çok kerre “Hakkı” adı gelir, ve Yusuflardan sonra da ya “Sinan”, ya “Sinanüddin” gelir. Sonraları dâhî bir mimar olacak genç yeniçeri Yusuf bin Abdullah’ın “Sinan” adını bu an’aneye uyarak almış olması da muhtemeldir.
Biz bu imzâ kitabesi karşısında, kuvvetli de olsa, böyle bir kıyas yolunda kalacak değiliz, elimizde, hiç itiraz kabul etmeyen, ve Koca Mimar Sinan Ağanın adının “Yusuf”, baba adının “Abdullah” ve künyesinin “Yusuf bin Abdullah” olduğunu beyan eden vesika vardır. Mâlûmdur ki büyük sanatkârın hal tercemesi ve eserlerinin bir listesi ilk defa olarak çağdaşı ve mahmîsi Mustafa Sâî Çelebi tarafından “Tezkiretül Bünyan” ve “Tezkiretül Ebniye” isimleri ile kaleme alınmışdır; Süleymaniye Esad Efendi Kütübhânesinde 2258 numara ile kayıdlı Sâî’nin ilk hazırladığı manzum Tezkiretül Ebniyede Mimar Sinanın adı, bu Büyükçekmece Köprüsündeki imzâ kitabesinin aynı olarak geçer:
..........................................................
Anın devrinde yapdım çok binâlar
Nice camiler ve nice saraylar
Bi hamdi lillâh fâkîre oldu san’et
Cihanda bunca beytullâhe hizmet
Bu tilmizi Hâbib pîri neccâr
Kulun Yusuf bin Abdullah mimar
Olup pîri bu fâni tekkegâhın
Yetişdim devrine dört pâdişâhın..
..........................................................
Fâtih Millet Kütübhânesinde 923 numara ile kayıdlı Dayazâdenin “Selimiye” adlı risâlesinde (Edirnedeki Sultan Selim Camiinden bahseder) büyük mimarın ismi 6. sayfada “Sinanüddin Yusuf” diye geçer (B.: Sinan).
Sâî Çelebi Tezkiretül Ebniyenin Esad Efendi nushasında bu meşhur köprünün yapısına başlamasını şu mısrâlarla kaydediyor:
..........................................................
Pes andan emritti yine Şâh
Yapam deryâya bir köprü ola râh
Salındı ka’ri deryâya asârı
İrişdi evcil âlâya binâsı
Hakkın avni ile buldu kemâli
Büyükçekmecedeki cisri âli
..........................................................
Yine aynı müellif, Mimar Sinanın ağzından kaleme aldığı “Tezkiretül Bünyan” da Büyükçekmece Köprüsünün yapılışını şöyle anlatıyor; ki aşağıdaki satırları adı geçen eserin İkdam matbû nushasından alıyoruz:
“Der beyânı cisri lâtifi Çekmecei Kebîr — Bir seher yine ol sultânı bahrü ber ol pâdişâhi nâmver şehriyâri kâmurânı insü can essultan ibnüssultan Sultan Süleyman Han aleyhül rahmetü vel gufrân şehri İstanbulun etrâfında seyri gûhu deşt niyeti ile etrâfı âlemi keşt iderken yolları saadetle Çekmecei Kebîre uğrayub fukarânın ol ma’berden geçmesi ızdırâbın görüb ve sâbıkaa köprü olub deryânın mevci ile harâbü yebâb olduğun müşâhede eyleyüb ol mevzide bir cisri âlî binâsına niyyet idüb müslümanlara kemâli şefakatlerinden hâtırı hazinlerin riâyet kasd iderler.
(Nazım)
Nice duâ ile yâd itmeyen o sultânı
Dilinde vird idi Mennânü ismi Hannânî
Bakardı hâli reâyâya ayni şefkatle
Olurdu lûtf görüb her biri senâhânı
“Pes saadetlu pâdişâhın bu hakire mübâşeretin âyânı devlet ve erkânı saadet gaayet müveccah görüb kemâli keremine tahsin ve âferin ettiler.
(Nazım)
Cihâni bî bekaa seyli fenâ üstünde bir püldür
Bugün andan geçen ehli dil ehli tevekküldür
Gerek âlâ gerek ednâ gerek sâhü gerek kuldur
Cihande hayre sây itmek gerek kim ölmez oğuldur
“Saadetle bu dâilerine buyurdular ki: — Büyükçekmecede kâfir zamanında köprü binâ idenler ne tarik ile eylemişler ve harabına sebeb ne olmuş? Halen cisir binâ olunmak lâzım gelmişdir, yeriyle tecessüs idüb deri devletime arz eylesin!.. deyû ferman hümâyunları vârid olmağın hakir dahi tamamen ahvâlin tetebbû eyleyüb cevap verdim ki: — Evvelâ pâdişâhım bunun binâsı bî bünyâd olmasının sebebi mâli hazîne sarfında tamam mertebe ihtimâm etmiş iken köprüyü deryâdan kaçırub kenardan yana batak içine düşürmüşler; ol cihetden temeli bozulup harâbü yebâb olmuş; deryâdan cânibi hem sığ ve hem sağ yerdir, deryâdan tarafa köprü yapılmak ahsendir.. deyû köprüyü resmedüp arz eyledim. Saadetlû pâdişah gaayet haz idüb emri hümâyunları ile nice yüz neccar ve senktraşlar ile mukayyed olub her ayağına bir kalyon misal sandûke çatılub âbi deryâyı dolandılar ve büyük tulumlar ile Süleyman devleri derya suyunu çeküb boşalttılar ve zîbâ muhkem sütunlardan iki üç âdem boyu kazıklar şahmerdan ile çakılub aralarına kurşun akıtub yekpâre şeklin bağladı.
(Mesnevî)
Buyurdu bendesine hazreti şâh
Yapam deryaya bir köprü ola râh
Çekup kavsi kuzah gibi kemerler
Ki yeksan ola halka bahr ile ber
Salındı ka’ri deryâda esâsı
İrişdi evci âlâya binâsı
Hakkın avni ile buldu kemâli
Büyükçekmecedir ol cisri âlî
Dün bugün oluben bâis duâya
Güzergâh oldu hep bâyü gedâya
“114 yük ve 73,853 akçe sarf olunmuşdur. Ol cisri felek bünyan ûcûbei zaman vâki olub şâhi cihan bu hakire âferin idüb saadetle Zigetvara revan oldular, âhir ömürlerinde fî sebîlillâh gazâ niyeti ile murâdı menzili maksûda erdürüb yayların yasdılar; cisri âlî binâsına tamam dikkat ve ihtimam olunub nâ tamam iken merhum ve magfûri leh vefât idüb Sultan Selim Han saadetle tahtı devlete cülûs ettiler, askeri islâmın ardınca gazâyi küffâr cânibine Zigetvara azimet eylediklerinde cisri mezkûrun binâsından küllî safâ idüb itmâmına ikdam ve ihtimam eylediler. Geldiklerinde cisri mezburdan saadetle ubûr müyesser olub ol asrın şuerâsından Hüdâyî itmâmına bu mısraı dilpezîri târih demişdir:
“Eyledi kâmil Süleyman köprüsün Sultan Selim”.
Müverrih Selânikli Mustafa Efendinin kaydına göre bu köprü yapılır iken defterdar Küçük Hasan Çelebi ile Muhâsebeci Hüsrev Bey binâemini ve binânâzırı tâyin edilmişlerdi, ve yalnız temellerine 200 yük akçe harcanmışdı.
Büyükçekmece Köprüsü 630 metro uzunluğunda ve 7 metro genişliğinde olup bir bakıma, etrafları rıhtımla çevrilmiş geniş platform - ayaklarla uc uca eklenmiş dört köprüden mürekkeb bir uzun köprüdür; üstü düz olmayub her parçesi tatlı bir meyil ile çıkışlı inişli, hörgüçlüdür; uzakdan bakıldığı zaman taş olup donmuş dört sıra dalga hâlinde görülür; bu yazının yanında bulacağınız resim, bir XVIII. asır gravüründen yapılmış olup dört köprünün zirveleri, bu dört dalga, hörgüç çok mübalâğalı belirtilmişdir. Büyükçekmece tarafından gelindiğine göre birinci köprüde 7 göz, ikinci köprüde 7 göz, üçüncü köprüde 5 göz ve dördüncü köprüde 9 göz bulunup Büyükçekmece Köprüsünün heyeti umumiyesi 28 gözdür.. Gözlerin irtifâı su sathına nazaran aynı irtifâda olmayıp, dört kısmın her birinde orta gözlerin kemerleri en yüksekler olup bunların iki yanındaki kemerler köprülerin çıkış-iniş hattı bâlâsını takib ederek kademeli alçalırlar.
Büyükçekmece Köprüsünün bu plânı, şâyânı dikkat bir inşâ tarzıdır, şöyle ki; dört parçadan mürekkeb köprünün su ortasına rastlayan ortadaki üç platform-ayakdaki üç ek yeri, çıkışlı-inişli köprünün en alçak noktalarıdır, buralarda korkuluklar da hazfedilmişdir, yolcu, bir atlamaya hâcet kalmadan o platform-ayak sathına geçebilir; ki bu yapı bir tesâdüf eseri değil, çok hesablı bir mimârı ibdâdır; çok yağışlı zamanlarda Büyükçekmece Gölünün suları yükselip kanaldan denize doğru akmaya başladığında, eğer gözleri doldurur ise, köprünün gövdesine abanan, müthiş su tazyiki tehlikesi bertaraf edilmişdir, yükselen göl suyu o ek noktalarında üç alçak geçidden rahatça akıp geçecek, ve köprü ağır su tazyikinden kurtulacakdır.
Büyükçekmece Köprüsünün heyeti umumiyesi kalın köfeki taşından inşâ edilmişdir. Kireçli harç hiç kullanılmamışdır, taşlar erimiş yahud levha hâlinde kurşun kullanılarak bağlanmışdır.
Köprünün iki başında iki taraflı ve üstleri açık şehnişinler, dinlenme yerleri vardır; Büyükçekmece tarafındakiler daha kısa ve küçükdür, köprüye yürünürken sağ tarafa, göl tarafına rastlayanında bir “ibrik” şekli kabartması görülür, bunun, suya galebenin bir sembolü olduğu söylenir.
Köprünün Mimar Sinan Köyü (eski adı Kalikratya) taraındaki başındaki sağlı sollu şehnişinler birer tâk hâlindedir; iki tarafdaki taş duvarlar kitâbe levhalarının yerleşdirilmesi için 3,68 metro boy ve 3,20 metro eninde yapılmışdır, şehnişinlerin altlarında iri istalâktitler vardır. Köprüyü geçerken, Mimar Sinan Köyü istikaametinde soldaki şahnişinin üstüne 0,83 X 2,32 metro eb’adında mermer bir kitâbe taşı yerleşdirilmişdir; bu kitâbenin dört beyitlik manzum metni şâir Hüdâî’nindir, bu manzûme mermere o asrın seçkin hattatlarından Derviş Mehmed’in (B.: Derviş Mehmed, Tophâneli) nefis sülüs yazısı ile geçirilmişdir; dört beyitlik manzûme üç satır üzerine hak edilmiş olup birinci ve ikinci satırlarda üçer mısrâ, üçüncü satırda da târih beyiti bulunmaktadır; metni şudur:
1. Hazreti Sultan Süleyman kim ana
Şâh râh ola sırâtımüstakim
Başladu bu hayrı olmadıyın (olmadan) tamam
2. Kıldı azmi sûyi cennâtünnaim
Geldi anı zılli Hak Sultan Selim
İtti tekmil oldu bir cisri azim
3. Didi târihin Hüdâyi ol zeman
“Yapdı âb üzre bu cisri Şeh Selim”
Ketebehu Derviş Mehmed
Tarih mısraı ebced hesâbı ile 975 hicrî yılını verir ki milâdî takvimde 1567 - 1568 yıllarına tekaabül eder. Bu kitâbenin sağındaki babanın üstündeki mermer levhada “Lâilâhe illâllah”, solundaki babanın üstünde de “Muhammed Resulullâh” yazılıdır.
Bu şahnişinin tam karşısında, sağdaki tâk şahnişin üstünde de 0,83 X 2,36 metro eb’adında, yine hattat Derviş Mehmed’in çok güzel bir nesih yazısı ile dört satır üzerine arabca bir kitâbe konmuşdur; bu arabca metin dilimize şöyle çevrilir:
“Bu güzel köprünün ve yüce geçidin temelini Allahü teâlânın rizâsı için Sultan oğlu Sultan Sultan Selim Han oğlu Sultan Süleyman attı. Tanrım onu Sırat ve Mizan korkusundan hıfz eyleye. Sonra o merhum ve mağfur alçak dünyâdan rahmet ve cennetler tarafına göçdü. Onun saltanat tahtına oğlu sultan oturdu. İşte bu en büyük sultan, ulu hâkan, Areb ve Acem hükümdarlarının efendisi, dünyâda ve âhiretde Allâhın gölgesi, Sultan Osman oğlu Sultan Orhan oğlu Sultan Murad oğlu Sultan Bayazıd oğlu Sultan Mehmed oğlu sultan Murad oğlu Sultan Mehmed oğlu Sultan Bayazıd oğlu Sultan Selim oğlu Sultan Süleyman oğlu Sultan Selim 975 yılında bunu tamamladı. Tanrı devletini ebedî kılsın. Saltanatı zâil olmasın. Tanrı her ikisinin hayırlarını kabul etsin. Bunu Derviş Mehmed yazdı.”
Bu kitâbenin sağında köfeki taşından yığma bir sütun hâlinde yapılan babanın başına gömülmüş 33 X 47 santim eb’adında mermere, yukarda bahsettiğimiz ve metnini yazdığımız imzâ kitabesi konmuşdur; solundaki babanın başında da aynı eb’adda bir mermer üzerinde “gaferallâhü lehû ve lilmübâşirîn” yazılıdır, terecmesi “Allah ona ve (bu işde) bizzat çalışanlara mağfiret etsin” dir.
Mustafa Sâî Çelebinin tezkirelerinden ve köprüdeki kıtâbelerden kesin olarak öğreniliyor ki Büyükçekmecedeki Mimar Sinan yapısı şâheser köprünün inşasına 1566 da Koca Sultan Süleyman Zigetvar seferine çıkarken başlanmış, gaazi pâdişah bu son seferinde Türk ordugâhındaki otağında vefât etmiş, köprü oğlu İkinci Sultan Selim devrinin başında hicrî 975 ve milâdî 1567 - 1568 yılında tamamlanmışdır. Bu muazzam eserin o asrın vâsıtaları ile bu kadar kısa bir zamanda ve muhteşem metânetde tamamlanması Türk milletinin yapıcı kudretine de ayrıca bir örnek teşkil eder.
Tahminen 25 yıldanberi bu muhteşem köprüyü sûreti mahsusada giderek beş altı defâ ziyaret ettik; İstanbul Ansiklopedisi müdevvini R. E. Koçu bu maddeyi kalemime emânet edince bir kere daha 3 Eylül 1962 pazar günü gidip gördük.
Buraya derin bir hüzün ile kaydediyorum soldaki Türkçe kitâbe taşını maalesef yerinde göremedim; alâkalılara sordum, bir seneden beri yok olduğunu söylediler. Mimarî târihimize bir hançer darbesi daha vurulmuşdur. Ağrı Dağının tepesinde Nuhun gemisinin arandığı bir medeniyet çağında Büyükçekmece Köprüsünün koca kitabe taşının yok oluşu, çalınışı, kaldırılıp götürülmesi tüyler ürpertici bir vandalizmdir. 1944 yılında Akşehir’de Mahmud Hayran türbesinin üstündeki çinide Selçuk devri mimarisinin ve babasının isimlerini taşıyan bir pano görmüşdüm; ikinci bir gidişimde bu eşsiz kitâbe çinisinin sökülmüş, yok olduğunu gördüm, istasyondaki bir memurun Almanlara sattığı şâyiası da kulağıma geldi; Karaman’da da Karamanoğlu İbrahim Beyın mezar taşını İmâret Camii hârabesinde bulmuşdum, bir başka gidişimde o taşın da çalınıp ecnebilere satıldığını duydum. Şimdi de Büyükçekmecede böyle bir şenaat karşısındayız.
Büyükçekmece Köprüsü üstündeki küçük namazgâhların hepsinin taşları yerlerinden oynamışdır; bunların bâzı bedbahtlar tarafından yapı malzemesi olarak kullanılmak üzere aşırılması veya denize ve göle düşmeleri muhtemeldir. Şâheser köprünün korunması için ne yapmak gerekse tez elden yapmalıdır; öylesine harâbiye terk edilmişdir ki eğer imdâdına yetişilmez ise denize ve göle serilecekdir.
İbrahim Hakkı KONYALI
Çok değerli bilgin İbrahim Hakkı Konyalı’nın (B.: Atis, İbrahim Hakkı) güzel makalesinin son satırları pek hazindir. Çalınan kitâbe taşının tâkibi İstanbul Vilâyetinin tez elden el atması gereken pek büyük bir meseledir; hırsızı bulunursa asılması gerekir.
Büyükçekmecede turistik yol üstüne yeni bir köprü yapılmışdır; kıymeti ne olursa olsun dünyânın her tarafında on binlerce benzeri bulunan bir eserdir. Esef ile öğrendik ki, bu yeni köprünün tarâvetinin (?) muhâfazası için ağır askerî vâsıtalar eski târihî şâheser köprüden geçiriliyor imiş; doğru ise pek acıdır. Bir on altıncı asır yapısı olan o târihi sanat bediası, ne kadar metin olursa olsun, yirminci asrın yüzlerce ton ağırlığındaki vâsıtalarını taşımak için yapılmamış, hâlâ tahammülü şayanı hayrettir. İstanbul Ansiklopedisi Genel Kurmay Başkanlığında evvelki sakîm kararın ibtâlini ve ağır askerî nakil vasıtalarının (müdhiş ağır tanklar gibi) yeni köprüden geçirilmesini istirham ile vazifesini yapmış olduğu kanaatindedir (İstanbul Ansiklopedisi).
Büyükçekmece’de târihi köprü
(Resim : Eski bir gravürden Behcet Cantok eli ile)
Theme
Building
Contributor
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.
TÜM KAYIT
Creator
İbrahim Hakkı Konyalı
Identifier
IAM060425
Theme
Building
Type
Page of encyclopedia
Format
Print
Language
Turkish
Rights
Open access
Rights Holder
Kadir Has University
Description
Volume 6, pages 3230-3234
Note
Image: volume 6, pages 3230-3231
See Also Note
B.: Sinan; B.: Derviş Mehmed, Tophâneli; B.: Atis, İbrahim Hakkı
Theme
Building
Contributor
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.