Entries
Examine all the Istanbul Encyclopedia entries from A to Z.
Volumes
Browse A to G volumes published between 1944 and 1973.
Archive
Discover Reşad Ekrem Koçu's works for the entries between letters G and Z.
Discover
Search by subjects or document types; browse through archival docs that are open access for the first time.
BÜYÜKÇEKMECE HANI
Bir benzeri memleketimizin hiç bir yerinde bulunmayan Mimar Sinan yapısı bir handır; Büyükçekmece’de Köprübaşı denilen mevkîde, yine o büyük mimarın eseri Sokollu Mehmed Paşa Mescidinin karşısındadır; uzunlamasına gemi omurgası şeklinde bir çatı ile dört yüksek duvardan mürekkebdir; dar cebhelerde iki başdaki iki duvarın, yan duvarlara nisbetle, çatıya mesned olan üçgen şeklinde birer fazlalığı vardır; köprü tarafındaki başında bulunan geniş kemerli kapusundan girildiğine göre, iki yanı ,boydan boya birer sed-sofa üstünde ocaklardır; vaktiyle her ocak başına konan yolcu-misâfirler, çatıya dayak olan direkler arasında ve direklerle duvar arasında bulunan demir bağlantı çubuklarına kilimler ve çarşaflar asmak sûreti ile o ocak başlarını odalaşdırırlardı.
Türk mimârîsi tarihinde çok önemli bir yeri olması gereken bu sanat şâheseri hakkında salâhiyetli kalem elinden çıkmış bir not bulamadık. Bu hanı lâyıkı veçhile târif edebilmek ve bir kroki - plânını çizmek için Büyükçekmeceye 1961 ve 1962 yıllarında dört defa gittiğimiz halde, zamanımızda bir saman deposu olarak kullanılan hanın anahtarlarını cebinde taşıdığı halde, her neden ise hanın içini bize göstermek istemeyen bir garib adam ile karşılaşdık; çok konuşan, lüzumsuz konuşan, bütün köylü anahtar kendisindedir dediği halde bize ...
⇓ Read more...
Bir benzeri memleketimizin hiç bir yerinde bulunmayan Mimar Sinan yapısı bir handır; Büyükçekmece’de Köprübaşı denilen mevkîde, yine o büyük mimarın eseri Sokollu Mehmed Paşa Mescidinin karşısındadır; uzunlamasına gemi omurgası şeklinde bir çatı ile dört yüksek duvardan mürekkebdir; dar cebhelerde iki başdaki iki duvarın, yan duvarlara nisbetle, çatıya mesned olan üçgen şeklinde birer fazlalığı vardır; köprü tarafındaki başında bulunan geniş kemerli kapusundan girildiğine göre, iki yanı ,boydan boya birer sed-sofa üstünde ocaklardır; vaktiyle her ocak başına konan yolcu-misâfirler, çatıya dayak olan direkler arasında ve direklerle duvar arasında bulunan demir bağlantı çubuklarına kilimler ve çarşaflar asmak sûreti ile o ocak başlarını odalaşdırırlardı.
Türk mimârîsi tarihinde çok önemli bir yeri olması gereken bu sanat şâheseri hakkında salâhiyetli kalem elinden çıkmış bir not bulamadık. Bu hanı lâyıkı veçhile târif edebilmek ve bir kroki - plânını çizmek için Büyükçekmeceye 1961 ve 1962 yıllarında dört defa gittiğimiz halde, zamanımızda bir saman deposu olarak kullanılan hanın anahtarlarını cebinde taşıdığı halde, her neden ise hanın içini bize göstermek istemeyen bir garib adam ile karşılaşdık; çok konuşan, lüzumsuz konuşan, bütün köylü anahtar kendisindedir dediği halde bize yalan söyleyen ve içindeki vesvesei şeytâniyyeyi atamayan bu adamın bu şehir kütüğüne yapdığı kötülüğün vebâli küçük olmasa gerekdir.
Âbidevî bir sanat eserinin, ufacık bir kıvılcımdan tutuşup büyük bir yanına sebeb olacak saman ile doldurulmuş olması, bu gibi eserleri korumakla görevli mesul makamların kayıdsızlığına da muazzam bir örnekdir. Dört asırlık eşsiz bir binânın, içinde çıkacak cehennemi bir ateş âfetinden sonra ne hâle geleceği âşikârdır. Bu konuda Anıdları Koruma Derneği ile Vakıflar Umum Müdürlüğünü îkaz vâzifemizdir. Bu satırlardan sonra bize hanın içinin neden gösterilmediği acı mânası ile anlaşılır. Büyükçekmece Hanının bir saman deposu olduğunu öğrendiğimizde yukardaki endîşemizi samancı baya da söylemiş idik. Tahmin ediyoruz ki hanın içi, sofalar ve o güzelim ocaklar ayrıca tahrib edilmiş olacaktır. (ağustos 1962).
Bibl. : R.E.K., Gezi notu.
Büyük Çekmece Hanında Evliyâ Çelebi’nin Mâcerâsı — On yedinci asrın büyük seyyah ve muharriri Evliyâ Çelebinin başından bu handa tehlikeli bir vak’a geçmiş, kapu yoldaşı olan bir genc tarafından kıskanclık yüzünden çıkan bir kavga sonunda oyluğundan mızırak ile vurulup yaralanmış, kendisi de hasmını kılıçla çalarak yaralamışdır; Evliyâ Çelebi bu mâcerayı meşhur seyyahatnamesinin beşinci cildinde “Sergüzeştü serencâmı Evliyâyı bî günah” serlevhası altında şöylece anlatıyor:
“Hicrî 1069 cemâziyelâhirinin yirminci günü Bosna vâliliğine tâyin edilmiş olan Melek Ahmed Paşa efendimizin maiyetinde Bosnaya gitmek üzere İstanbuldan çıkdım (Milâdî takvim ile 1659 yılı martının ortaları; Evliyâ o târihde ana tarafından akrabası olan Melek Ahmed Paşanın imamlığı ve müsâhibliği hizmetinde bulunmakdadır; B.: Ahmed Paşa, Melek; Evliyâ Çelebi).
“Topcularda bir hafta kaldıkdan sonra yola çıkıp ertesi gün Küçükçekmeceye, daha ertesi gün de Büyükçekmeceye geldik. Oradan paşa efendimiz beni bâzı ahvâl için İstanbula, sadırâzam Köprülü Mehmed Paşaya gönderdi. İstanbula ılgar ile gidip döndüğümde Büyükçekmece Hanındaki konağımızda Melek Ahmed Paşanın sâir ağaları ile zevkü safâ ederken paşanın hazînedarı ile kâhyası Osman Ağa, paşa efendimizin bana olan muhabbet ve îtimâdını çekemeyüb kıskandıkları, ve benim kendi yerlerinde gözüm olduğunu sandıkları için üstüme gelerek kavgaya başladılar. Ben:
— Bre varın gidin hey adamlar, benim sizin mansıblarınızda gözüm.. benden hırsınızı çekin... hazînedarlık ve kâhyâlık hizmetkârlıkdır, ben hizmetkâr olamam, bir seyyâhı âlem ve nedîmi benî âdemim!.. dedim.
— Yok.. biz seni öldürürüz!.. dediler.
“Acı acı güldüm. Bu esnâda oğlanlarımdan biri gelip:
— Sultanım!. hele bir kere gelip görün sepetdeki esvâbın hâlini!.. dedi.
“Dışarı çıkdım, ne göreyim?!. Sepetleri hazînedar kırmış, handan dışarı atmış, cümle zîkiymet eşyâlar çamurlar içine düşmüş. Yağmur yağup harab harab olur iken oğlanlarımdan biri bâzı esvabımı ve mushafı şerîfi çamurdan çıkarır iken kılıç ile vurup oğlanı yaralamışlar.
“Bu hâli görünce hamiyet damarlarım galeyâne gelip gözüm dünyâyı görmez oldu:
— Bre hazînedar ağa!.. bre kapucular kâhyası ağa!.. Ayıb değil midir ki böyle idersiniz!.. dedim.
“O anda hazînedar olan refih oğlan yerinden pertab idüp oğluğuma bir hışt (mızırak) vurdu ki kebab şişi gibi bir yanımdan girdi, öbür yanımdan çıkdı.
“Bunu görenler:
— Bre bre hazinedar ağa ayıbdır!.. dediler.
“Hıştı oyluğumdan çıkarıp:
— Şâhid olun ağalar!.. dediğimde hazînedar adamları ile üzerime yürüdü. Yoldan yeni gelmişdim, atım han önünde hazır, kılıcım da belimde idi. (Ben de hazînedara bir kılıç çaldım); hemen atıma binüb:
— Allahaısmarladık sizi ağalar!.. dedim.
“Gördüm ki hanın kapusuna zincir çekip kapuyu kapamışlar. Melek Ahmed Paşa geldi, araya girdi:
— Bre Evliyâm bu e haldir?!... dedi.
— Ne hal olsa gerek!.. senin bana aşırı muhabbetinden oldu, dışarda çamurda yatan esvablarımı göresiniz!.. dedim.
“Vak’aya şâhid olanlar:
— Vallâhi sultânım Evliyâ Çelebinin zerre kadar suçu yokdur, hep suç hazînedarındır, şahâdet ederiz!.. dediler.
“Paşa da:
— Suç ol sefîhindir!.. ama davâyı büyütmeyin ata binen, kılıç kuşanan yiğitler arasında böyle olur... tîz Çekmece kadısını çağırın!.. dedi.
“Vak’ayı görenlerin şahâdeti ile önce hazînedar hışt ile Evliyâyı vurdu, sonra Evliyâ Çelebi de onu kılıçla vurdu diye bir höcceti şer’iye yazıldı. Hazînedara ve bana cerrahlar gelip yaralarımızı timar ettiler.
“Ertesi günü Melek Ahmed Paşa Büyükçekmeceden kalkıp Silivriye doğru yola çıkacağı sırada Köprülü Mehmed Paşadan bir mübaşir geldi, hazînedar ile beni alıp İstanbula götürdü. Çekmeceden çıkınca beni atımdan indirdiler, bir menzil beygirine bindirdiler, at karnından ayaklarına bukağı vurup kaydü bend ile Köprülüye götürdüler; hazînedarı da teskere ile götürdüler. Köprülü Mehmed Paşa:
— Evliyâ, sen elem çekme!.. sen ölür isen, hazînedar sağ kalırsa, o sefîh oğlanı öldürürüm, ama hazînedar ölürse, bu höcceti şer’iye ile sana ölüm yokdur!.. Bu Evliyâyı şimdilik Ağa kapusunda zındana atsınlar, tâ ki cihan kaç bucakdır öğrensin!.. dedi.
“Yeniçeri Ocağında yirmi gün hapis yattım. Hamdi Hüdâ hazînedar o varatadan kurtuldu, ölmedi, ben de hapisden halâs oldum...”.
Büyükçekmece Hanı, doğu cephesi
(Resim : Behcet Cantok)
Theme
Building
Contributor
Behcet Cantok
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.
TÜM KAYIT
Identifier
IAM060419
Theme
Building
Type
Page of encyclopedia
Format
Print
Language
Turkish
Rights
Open access
Rights Holder
Kadir Has University
Contributor
Behcet Cantok
Description
Volume 6, pages 3225-3227
Note
Image: volume 6, page 3226
See Also Note
B.: Ahmed Paşa, Melek; Evliyâ Çelebi
Theme
Building
Contributor
Behcet Cantok
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.