Entries
Examine all the Istanbul Encyclopedia entries from A to Z.
Volumes
Browse A to G volumes published between 1944 and 1973.
Archive
Discover Reşad Ekrem Koçu's works for the entries between letters G and Z.
Discover
Search by subjects or document types; browse through archival docs that are open access for the first time.
BÜBÜL (Bilâl)
1860 da Sürmene’de doğmuş, 1946 da Üsküdar’da seksen altı yaşında ölmüş büyük şehrin ayak takımından bir sîmâ idi; gençliğinde sesinin ve yüzünün güzelliği ile muhîtinin şöhretlerinden idi.
1875 de on beş yaşında kimsesiz bir çocuk iken memleketinde bir kahvecinin çırağı olmuş, kahvehânede yatar, barınır ve boğazı tokluğuna çalışır iken Kara Mehmed Kaptan adında bir gemici tarafından kandırılarak Şâhinibahrî adındaki bir kömür alamanasına tayfa yamaklığı ile girmiş, fakat sözde hâmisi olacak bu kaptandan, kendi tâbiri ile “esir pazarından satın alınmış bir köle” muamelesi görmüş, ağır cevrü cefâ ile hırpalanmış, öylesine ki, kaçmaması için, alamana bir limana girerken baş altı anbarına zincirle bağlanıp kapatılmış, ve kömür gemisi limanda yatdığı müddetçe zincirbend kalmışdır; bağırub istimdad etmemesi için de geminin üç tayfasından biri elinde kırbac ile başında nöbetçilik etmişdir; bu zulüm ve işkence bir sene kadar sürmüş ve güzel çocuk Şâhinibahrî bir temmuz gecesi Boğazdan Karadenize çıkarken; karayı bulamaz isem ölüm de kurtuluşdur diyerek kendini denize atmış, Kara Mehmed Kaptan hemen yelken söndürüp ve iki tayfasını kayık ile onu aramaya yollamış ise de gece karanlığında bulduramamışdır; Bilâl ölümle pençeleşircesine saatlerce yüzmüş ve nihayet Boğazın Rumeli yakası ağzı...
⇓ Read more...
1860 da Sürmene’de doğmuş, 1946 da Üsküdar’da seksen altı yaşında ölmüş büyük şehrin ayak takımından bir sîmâ idi; gençliğinde sesinin ve yüzünün güzelliği ile muhîtinin şöhretlerinden idi.
1875 de on beş yaşında kimsesiz bir çocuk iken memleketinde bir kahvecinin çırağı olmuş, kahvehânede yatar, barınır ve boğazı tokluğuna çalışır iken Kara Mehmed Kaptan adında bir gemici tarafından kandırılarak Şâhinibahrî adındaki bir kömür alamanasına tayfa yamaklığı ile girmiş, fakat sözde hâmisi olacak bu kaptandan, kendi tâbiri ile “esir pazarından satın alınmış bir köle” muamelesi görmüş, ağır cevrü cefâ ile hırpalanmış, öylesine ki, kaçmaması için, alamana bir limana girerken baş altı anbarına zincirle bağlanıp kapatılmış, ve kömür gemisi limanda yatdığı müddetçe zincirbend kalmışdır; bağırub istimdad etmemesi için de geminin üç tayfasından biri elinde kırbac ile başında nöbetçilik etmişdir; bu zulüm ve işkence bir sene kadar sürmüş ve güzel çocuk Şâhinibahrî bir temmuz gecesi Boğazdan Karadenize çıkarken; karayı bulamaz isem ölüm de kurtuluşdur diyerek kendini denize atmış, Kara Mehmed Kaptan hemen yelken söndürüp ve iki tayfasını kayık ile onu aramaya yollamış ise de gece karanlığında bulduramamışdır; Bilâl ölümle pençeleşircesine saatlerce yüzmüş ve nihayet Boğazın Rumeli yakası ağzında Öreke Taşı denilen meşhur kayaya çıkmağa muvaffak olmuş, ve iki gün sonra orada yarı ölü bir halde Rumelikavaklı balıkcılar tarafından görülüp kurtarılmışdır. Bir müddet bu boğaz köyünde Ahmed Reis adında bir balıkçının yanında tayfalık yapmış, sonra Galatada Çeşmemeydanında namlı tulumbacılardan Çerkes Hurşid Reisin kahvehânesine çırak olarak yerleşmiş, ve Çeşmemeydanı Sandığının uşakları arasına katılmış, koşarlı ayakları ile sandığın gözbebeklerinden biri olmuştur; tulumbacılık âleminin türlü cilveleri arasında mâni, semâi, koşma ve divan okumaya heves etmiş, sesinin halâvetinden ötürü “Bülbül”, vücud yapısının düzgünlüğü ve yüzünün melek resimlerini andıran güzelliği ile de “Kahveci Güzeli” lâkablarını almışdır.
Onsekiz on dokuz yaşlarında, güzelliğinin en şâşaalı devrinde Hubert adında bir Alman ressamı tarafından, biri sağ kolunu masaya dayamış ve başını sağ avucu içine yaslamış, başında fes, sırtında mintan ve yelek; diğeri de, başında fes, sırtında fanilâ ve dizlik, yalın ayak tulumbacı kılığında yağlı yağlı boya iki portresi yapılmış olan Bilâlin bu resimleri, yıllarca sonra Beşinci Sultan Mehmed Reşadın mâbeyincilerinden ve amatör ressamlarımızdan Ahmed Reşid Bey tarafından satın alınmışdır.
Bütün gençliği ve hayatının büyük kısmı Galatada geçmiş olan Kahvecigüzeli Bilâl bıçkınlık, haytalık yolunda yıllarca taban depmiş; bir garblı sanatkârın dikkat nazarına çarpdığı çağlarında halk şâiri Üsküdarlı Âşık Râzi tarafından da şu manzûme ile övülmüşdür:
Bir güzelde kaldı benim nazarım
Bu aşk ile divâneyim gezerim
Âhım ile derdim göğe yazarım
Selvi boylu samur saçlı Bilâlim
Bakışları çapkın kaşı hilâlim.
Kahvesine varsam kahve içemem
Pâyin bûs etmeğe bahâ biçemem
Canım veririm de andan geçemem
Kaş üstüne kâkül dökmüş Bilâlim
Kâkülünden bin kat perişan hâlim
Malım mülküm oldu yolunda hebâ
Vaz geçmedi cefâsından dilrübâ
Cümle lûtfu uzakdan bir merhaba
Ağyar ile gezüb tozan Bilâlim
Ölür isem boynunadır vebâlim
Düşüb kalkdıkları hayta hergele
Yakışır mı bu haller o güzele
Eğri fidan ummam gayri düzele
Tövbe senden affı benden Bilâlim
Sensin benim canım mâlü menâlim
Ellisine yakın bir yaşta yeniden denizciliğe dönmüş, mâbeyinci Ahmed Reşid Beyin Ceylân adındaki kotrasına lostromo olarak girmişdir, ki bu kotrayı meşrûtiyetin ilk yıllarında Modada yapılan bir deniz yarışında idâre ederek birinci getirmişdir.
İttihadcıların Bâbıâliyi basarak Kâmil Paşa kabinesini düşürmeleri üzerine bu kabineyi sarayda destekleyen Ahmed Reşid Bey, kendisini çok seven Sultan Reşad tarafından Romanya devlet işletmesi vapurlarından biriyle ve Romanya tariki ile Avrupaya kaçırılmış, Reşid Beyin Modada kira ile oturduğu konak basıldığı zaman da içerde bekci - mutemed adam olarak yalnız Sürmeneli Bülbül Bilâl bulunmuş, ve tevkif edilerek hayli sıkıntılı günler geçirmişdir, kısa bir zaman sonra Mahmud Şevket Paşanın katli vak’ası üzerine şübheli bir adam olarak Sinoba sürülmüşdür. Oradan, Reşid Beyin küçük kardeşi olup Konya Sanayi Mektebi müdürü bulunan ve devrin gazetecilerinden olan Ekrem Reşad Beye yazdığı bir mektub üzerine, ileri gelen ittihadcılardan ve Ekrem Beyin süt kardeşi ve Cumhuriyet devrinde İstanbul milletvekilliği yapmış merhum Ferid Hamınalın delâleti ile sürgünlüğü kaldırılarak Konyaya gelmiş, 1922 yılına kadar Sanayi mektebinde ser hademelik yapmış, zaferden sonra İstanbula dönüp tekrar Galatada yerleşmiş, Konyada biriktirdiği para ile bir han kahveciliği satın alarak ölümüne kadar bu işle meşgul olmuşdur.
Hiç evlenmemişdir; tavuk ve balık da dahil et yemezlerden idi, günde, eliyle iri iri sardığı altmış cıgara içecek kadar tütün tiryâkisi idi, ve tütüne Sinobda alışdığını söylerdi. Tulumbacılık ve namlı tulumbacıların hayatı üzerine zengin hâtıralara sâhibdi, okuması yazması olmadığı için kalem diline verememişdir; 1943 yılında on beş yaşında Ahmed adında kimsesiz, hâneberduş bir çocuğu evlâd gibi yanına almış ve o han kahvesini o garib gence devretmişdi. 1946 yılında 86 yaşında zinde bir adam olarak Üsküdarda bir gençlik arkadaşını ziyarete gittiğinde iskele meydanında ayağı kayarak düşmüş ve oracıkda beyin kanamasından ölmüşdür.
Bibl.: Vâsıf Hiç, not; kendi ağzından zabt edilmiş notlar.
Bilâl Bülbül
(Hübert’in portresinden Sabiha Bozcalı eli ile)
Theme
Person
Contributor
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.
TÜM KAYIT
Identifier
IAM060331
Theme
Person
Type
Page of encyclopedia
Format
Print
Language
Turkish
Rights
Open access
Rights Holder
Kadir Has University
Description
Volume 6, pages 3166-3167
Note
Image: volume 6, page 3166
Bibliography Note
Bibl.: Vâsıf Hiç, not; kendi ağzından zabt edilmiş notlar.
Theme
Person
Contributor
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.