Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
BOZTEPE (Osman)
1947 de İç Bedestan (Cevâhir Bedestanı) esnafından, bu çarpışının en eskisi idi; Akşam Gazetesinin ünlü röportaj muharriri merhum Cemaleddin Bildik ile yaptığı bir konuşma dolayısı ile adını tesbit edebildik ve ancak, 1882 yılında doğduğunu, 1901 de, on sekiz on dokuz yaşlarında iken Bedestene girdiğini ve 47 senedenberi ayni çarşıda bulunduğunu öğrendik.
Cemaleddin Bildik her neden ise muhâtabının, son derecede şâyânı dikkat olması gereken hal tercemesi üzerinde durmamışdır. Osman Boztepe de gazeteci ile rahat konuşduğu halde, yarım asra yaklaşan Bedestan hayatı hâtıralarından pek az şey anlatmışdır. Bu tip insanlar gördüklerini, bildiklerini bir de onların eşsiz kıymetini görerek kalem diline vermesini bilselerdi, oturub hâtıra yazsalardı, millî kütübhânemize eşsiz kıymetde bir eser koyarlar, hem kendilerine vesîlei rahmet, hem de târihimize, cemiyet ve sanat hayatımıza büyük hizmet olurdu. Aşağıdaki satırlar Osman Boztepenin Cemaleddin Bildiğe anlatdıklarıdır.
Osman Boztepenin Bedestan hâtıraları — “Bu bedesten öyle bir yer ki Türkiyenin bir kaç zengin bankası birleşse, içindeki mücevheratı paraya çeviremezdi. İşte bu içinde milyonlar gizleyen çarşı da o mücevherattan daha kıymetli insanlarla doluydu. Bu çarşıda iş alacak, dükkân açacak bir esnaf, 5-6 muteber zâtın teşkil et...
⇓ Devamını okuyunuz...
1947 de İç Bedestan (Cevâhir Bedestanı) esnafından, bu çarpışının en eskisi idi; Akşam Gazetesinin ünlü röportaj muharriri merhum Cemaleddin Bildik ile yaptığı bir konuşma dolayısı ile adını tesbit edebildik ve ancak, 1882 yılında doğduğunu, 1901 de, on sekiz on dokuz yaşlarında iken Bedestene girdiğini ve 47 senedenberi ayni çarşıda bulunduğunu öğrendik.
Cemaleddin Bildik her neden ise muhâtabının, son derecede şâyânı dikkat olması gereken hal tercemesi üzerinde durmamışdır. Osman Boztepe de gazeteci ile rahat konuşduğu halde, yarım asra yaklaşan Bedestan hayatı hâtıralarından pek az şey anlatmışdır. Bu tip insanlar gördüklerini, bildiklerini bir de onların eşsiz kıymetini görerek kalem diline vermesini bilselerdi, oturub hâtıra yazsalardı, millî kütübhânemize eşsiz kıymetde bir eser koyarlar, hem kendilerine vesîlei rahmet, hem de târihimize, cemiyet ve sanat hayatımıza büyük hizmet olurdu. Aşağıdaki satırlar Osman Boztepenin Cemaleddin Bildiğe anlatdıklarıdır.
Osman Boztepenin Bedestan hâtıraları — “Bu bedesten öyle bir yer ki Türkiyenin bir kaç zengin bankası birleşse, içindeki mücevheratı paraya çeviremezdi. İşte bu içinde milyonlar gizleyen çarşı da o mücevherattan daha kıymetli insanlarla doluydu. Bu çarşıda iş alacak, dükkân açacak bir esnaf, 5-6 muteber zâtın teşkil ettiği esnaf loncasının tezkiyesinden geçerdi. Hile, bir mala değerinden fazla para istemek, müşteriye karşı lâubali hareketle sigara içmek ve hattâ iskemlede bacak bacak üstüne atmış vaziyette veya açık başla oturmak, bu çatı altındaki esnafın cezayı mucip hareketleri arasında idi. Fakat şunu da işaret edeyim ki esnaf, bir ceza korkusu ile değil, esas olan terbiyesi ile alış verişine devam eder ve hiç bir suç işlemezdi. Binde bir işleyeni de verilen cezaya, en ufak bir itirazda bulunmadan razı olurdu.
“Esnaf, dükkânı içinde katiyen iskemlede oturamazdı; erkân minderi tâbir edilen minderler vardı. Bunlar bir insanın dizüstü oturabileceği büyüklükte idi. İşte, dükkân sahibinin bu mindere dizüstü oturmayıp da iskemle üstünde oturarak müşteri beklemesi veya müşteri ile iskemlede konuşması loncanın affedemiyeceği bir kabahat sayılırdı. Çarşı içinde ceketsiz dolaşmak da aynı derecede hem suç hem ayıp teşkil ederdi.
“Ceza olarak meselâ, üç gün alış verişten menedilirdi. Cezanın maddî tarafı değil, mânevî tesîri ağırdı. Üç gün işten menedildiği halde, öylelerini tanırım ki, arkadaşları arasında duyacağı mahcubiyetle on beş yirmi gün gelmeyip hâdiseyi unutturmak isterlerdi.
“Esnafın müşteri ile münakaşa etmesi de cezayı mucip hareketlerdendi. Esnaf, haksız da olsa münakaşayı müşteri lehine kapayıp kesmeğe mecburdu. Hattâ paraca zarara da uğrayacağını bilse yine yöle yapardı. Çünkü münakaşayı, maddî zararla müşteri lehine kesmiş bir esnafın zararı, Lonca tarafından telâfi edilirdi. Hulâsa, Cevahir bedesteni bir alış veriş yeri olmaktan ziyade (?) bir mektep ve nümûnelik terbiye müessesesiydi (Her halde çok mübâlagalıdır). Şunu da kaydetmek iktizâ eder ki yalnız Bedesten esnafı değil, 40-50 yıl evvelki (1895-1905 arası, meşrûtiyetden öncesi kasdediliyor) bütün esnaf böyle idi ve müşteriye karşı gayet terbiyeli davranırdı.
“— En aşağı 100 altını olmıyan bir adama Bedestende esnaflık edemezdi.
“Allah, taşına toprağına bereket versin. Bu çarşıda işe atıldım, bu çarşıda kazandım ve yine bu çarşıda zengin oldum. Fakat yine bu çarşıda iken de fakir düşdüm.
“Devir değişti. O eski itimat, sözün imza ve senetten üstün olduğu günler tarihe karıştı. Hem öyle bir tarihe karıştı ki imzalı senet bile para etmez oldu. Kefil olmuştum. Kefilimin borç üstüne yatması beni, binlerce lira ödemek mecburiyetinde bıraktı. Tabiatile çok sarsıldım, eski halimden eser kalmadı.
“Bu çarşının en zengin adamı 35 - 40 sene evvel (1902-1907 arasında) vefat eden Ali beydi. Para Babası tâbiri tam Ali bey için sözdür. Yoğurtçu zâde yâhud Esirci Ali Bey denirdi. Çok iyi biliyorum. Saraydan bile gelirler Ali beyden ölçekle ödünç altın alırlardı. Hiç kimsenin para yetiştiremediği kıymetli taşları Ali bey alır, yan tarafındaki torbaya elini daldırıp avulçladığı altınları şıkır şıkır sayıverirdi. 40 sene evvel (O. Boztepe kırk sene tâbirini söz gelimi zikrediyor; 1908 de İkinci Sultan Abdülhamide ait mücevher satışı olacakdır; Ali beyin ölümü de meşrûtiyet yılına gelimiş olur) ne sebeple olduğu şimdi pek hatırımda değil, sarayın mücevheratı satılığa çıkarılmıştı. Onları da Ali bey aldı. Bu zat çarşının bankeri vaziyetinde idi.
“Bir gün yine Bedestene çok kıymetli mal geldi. Fakat Ali bey, hepsini doğrudan kendisi alıp da diğer esnafın istifadesine mâni olmamak için isteyene yardım edebileceğini söyledi. On iki zengin esnaf bir araya geldikleri halde mala para yetiştiremediklerini görünce Ali beyin teklifini kabul etti. Rahmetli derhal adamı olan Artakiyi çağırdı ve:
— Artaki! dedi. Git para getir... dedi.
Artaki az sonra kocaman bir torba altınla geldi ve bu para listesi yapılan 12 esnafa dağıtıldı.
Şurasını kaydedelim ki, bu verilen para fâizle verilmiş değildir, karzi hasendir”.
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Kod
IAM060206
Tema
Kişi
Tür
Ansiklopedi sayfası
Biçim
Baskı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Tanım
Cilt 6, sayfalar 3074-3075
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.