Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
BOZHÂNE KÖYÜ
Beykoz kazâsının Mahmud Şevket Paşa nâhiyesi köylerindendir. Şile yolundaki Ömerli Köyü ile Karadeniz sâhilinde kendi adını taşıyan körfezdeki İrva (Riva) Köyü arasında, İrva (Riva) deresi kenarında 120 evli, 600 nüfuslu, genişçe bir vâdîde kurulmuş güzel, şirin bir köydür; köylüsünün hepsi, buraların Türkler eline geçtdği XV. asrın ilk yarısında, İstanbul’un fethinden evvel burada yerleşmiş olanların torunları, evlâdı fâtihandandır. Köyün adı da bu bakımdan mânâlıdır, “Bozhâne” diye telâffuzunun en çok yüz sene evveline âid bir tahrif olduğunu tereddüd etmeden kaydedebiliriz; nitekim köyün camii yanındaki eski mezarlığında hicrî 1238, milâdî 1822 - 1823 târihini taşıyan bir kabir taşı kitâbesinde: “Fenâdan bekaaya eyledi rihlet, ide kabrini Hak ravzai cennet. İrvalı Bozhanlı Yusuf oğlu merhum Esseyyid Yusuf Ağa rûhine elfâtiha” yazılıdır ki, “Bozhanlı” adının bir türkmen âşireti ismi olduğunda şübhe etmemeli, bu köyün resmî kayıdlardaki ismini de mânâsız Bozhâneden mânâlı Bozhanlı’ya tahvîlinde gecikmemelidir.
Bozhâne Köyüne hem Üsküdar’dan, hem de Beykoz’dan, iki yol ile gidilir; Üsküdar yolu 51 kilometre olub Üsküdar’dan gelindiğine göre Şile istikametinde Ömerli Köprüsü geçildikden sonra asfalt yol terk edilip hemen soldaki şoseye sapılır, Bozhâne Köyü, bu şosenin İrva Dere...
⇓ Devamını okuyunuz...
Beykoz kazâsının Mahmud Şevket Paşa nâhiyesi köylerindendir. Şile yolundaki Ömerli Köyü ile Karadeniz sâhilinde kendi adını taşıyan körfezdeki İrva (Riva) Köyü arasında, İrva (Riva) deresi kenarında 120 evli, 600 nüfuslu, genişçe bir vâdîde kurulmuş güzel, şirin bir köydür; köylüsünün hepsi, buraların Türkler eline geçtdği XV. asrın ilk yarısında, İstanbul’un fethinden evvel burada yerleşmiş olanların torunları, evlâdı fâtihandandır. Köyün adı da bu bakımdan mânâlıdır, “Bozhâne” diye telâffuzunun en çok yüz sene evveline âid bir tahrif olduğunu tereddüd etmeden kaydedebiliriz; nitekim köyün camii yanındaki eski mezarlığında hicrî 1238, milâdî 1822 - 1823 târihini taşıyan bir kabir taşı kitâbesinde: “Fenâdan bekaaya eyledi rihlet, ide kabrini Hak ravzai cennet. İrvalı Bozhanlı Yusuf oğlu merhum Esseyyid Yusuf Ağa rûhine elfâtiha” yazılıdır ki, “Bozhanlı” adının bir türkmen âşireti ismi olduğunda şübhe etmemeli, bu köyün resmî kayıdlardaki ismini de mânâsız Bozhâneden mânâlı Bozhanlı’ya tahvîlinde gecikmemelidir.
Bozhâne Köyüne hem Üsküdar’dan, hem de Beykoz’dan, iki yol ile gidilir; Üsküdar yolu 51 kilometre olub Üsküdar’dan gelindiğine göre Şile istikametinde Ömerli Köprüsü geçildikden sonra asfalt yol terk edilip hemen soldaki şoseye sapılır, Bozhâne Köyü, bu şosenin İrva Deresi üzerindeki büyük beton köprüye kavuşduğu noktada, derenin sağ kenarındadır, köyün jandarma karakolu da köprübaşındadır. Beykoz yolu 25 kilometre olup Mahmud Şevket Paşa köyünden geçer.
Köy Üsküdara ve Beykoz’a otobüs seferleri ile bağlanmışdır. Dört otobüs, köyden gidiş seferleri sabahleyin, köye dönüş seferleri akşam üzeri günde dört sefer yapar, bunların da üçü Üsküdar’a, biri Beykozadır, bunun da sebebi Üsküdar çarşılarının köylüyü Beykoz’dan kat kat üstün tatmin etmesi, Üsküdar’dan İstanbul’a geçişin de çok kolay oluşudur. Köyden sabah seferleri saat 6 ile 8 arasındadır. Otobüslerden ikisi Bozhâne’nin kendi arabalarıdır ikisi de Üsküdar’a gider; bir otobüs Şile kazâsına bağlı Kurna Köyünden kalkar, Bozhâne’den geçerek Üsküdar’a gider; bir otobüs de Paşamandıra Köyünden kalkarak Bozhâne üzerinden Beykoz’a gider. Otobüsler öğleden sonra saat 3 ile 5,30 arasında köye dönmüş bulunurlar, yalnız Bozhâne’nin kendi otobüslerinden biri Üsküdar’dan akşam saat 5 de hareket eder. Otobüs ücreti, 1961 yılı ekiminde her iki hat üzerinde de iki lira idi.
Bozhâne İrva’ya tahminen 10 kilometre mesâfededir, dere boyunu tâkib eden kara yolunda normal yürüyüşle iki saatde rahat ulaşılır. Eskiden taka adı altında topladığımız ve zamanımızda hepsi motorlu olan tekneler İrva deresinde Bozhâne’ye kadar gelirler, hattâ bu köyün yarım kilometro kadar gerilerine kadar girebilirler. Bozhâne Köyünün de hemen hepsi mazotla işler 12 gemisi vardır; muhtelif iskeleler arasında ve İstanbul limanında bulacakları işler hâriç, Bozhâne’den İstanbul’a eskiden odun taşırlardı, şimdi kum nakletmektedir. Kışın sürekli yağmurlarda inen sellerle İrva Deresinin seviyesi 4-5 metre yükselir. Bozhâne köyü etekleri ve Ömerli istikametindeki kara yolu su altında kalır.
Bozhâne Köyünün eskiden 11,000 dönüm tapulu ormanı vardı; 1945 de çıkan orman kanunu ile devlete intikal etti. Köyün 700-800 dönüm arasında olan arâzisi köyü besliyecek durumda olmadığından Bozhâne’de bağçıvanlık ve çiftçilik emeklemekden ileri gidememişdir. Köylü eskiden kendi ormanlarından sanâyi odunu, kazma, kürek, balta saplarında ve muhtelif tornacılık işlerinde kullanılan gürgen ve ıhlamur dalları, sepet çubukları çıkarırdı. Ormanları devlete intikaa edince işi kumculuğa dökdü.
1945 yılına kadar kayıdsız kaldığı İrva deresinin kumları, bu tarihden sonra Bozhânelilere bir gelir kaynağı oldu. Derenin asırlar boyunca yığdığı kumları İstanbul pazarlarına sevketmelerini bir köylü şöylece nakletmişdir: “Önce üç yıl kadar, ayaklarımızdan pabuç çıkarmadan çala kürek arabalara, kamyonlara, gemilere doldurduk; sonra pabucu, çorabı çıkardık, paçaları sıvadık, bir yıl da dere kenarında su altındaki kumu aldık; paça sıvama yetmedi, pantalonu atıp donca dereye girdik, daha sonra su kasığı da aşınca at arabası ile girdik, nihâyet dere üstünde kayıkla dolaşdık, şimdi köy önünde, yakınında kum kalmadı, kayıkla köyün İrva sınırına dayandık, on beş yıldır yediğimiz kum da tükenmek üzeredir”.
Derede kum çıkarmada kullanılan kayıklar bir kamyon yükü kum almaktadır. Kum, uzun bir sırığa rabtedilmiş bir demir kepçe ile çıkarılmaktadır, ve dâimâ bir kayıkda bir ikişi çalışmakdadır; dolmuş bir kayık kürekle sevk edilemeyeceğinden, kıç tarafından bir gönderle itilmek sûretiyle dönülür. Kayığını doldurmuş kum getirmeden dönen bir köylü de: “Sabahleyin gün doğmadan kuma gittim şimdi dönüyorum..” demişdir ki, 1961 ekiminin yirminci pazar günü, öğleden sonra iki, demek ki bu köylü sabah 4 de yola çıkmış olsa, 10 saatlik çalışma; bitik denilecek kadar yorgundu. Köylü bir kayık, bir kamyon yükü kumu bu târihde 25 liraya satmakda idi, bu paradan 1,5 lira köy resmi, kumu kayıkdan kamyona aktarma için 3,5 lira da kürekçi ücreti verdikden sonra kendisine 20 lira kalıyordu. 1961 de köyün kum istihsâli günde 30-35 kamyon arasında idi.
Köyün pek çok evinde inek vardır, fakat süt daha ziyâde evin gıdası olarak kullanılır. Yalnız Kâmil Demirkıran’ın bir koyun sürüsü vardı, K. Demirkıran Bozhâne Köyünde sütçülük ve çiftçilik ile geçinen tek sîmâ idi.
Bozhâne Köyü irva deresi kenârında bir tepeciğin güney-batı yamacında kurulmuşdur. Köy camii tepede olub 1961 de yeni tanzim edilmede olan avlusuna köy meydancığından otuz basamak merdiven ile çıkılmakda idi; köyün Üsküdar ve Beykoz taraflarından giriş yerine göre cami sağ kola düşer, hemen altında ve köy meydanı kenarında 1945 denberi metrûk eski mezarlık vardır. Solda, köylerimizde ender rastlanır büyük ve beton yapı beş sınıflı mekteb binâsı bulunmaktadır. İki katlı olan bu binânın üst katında sınıflar ve altında iki öğretmenin lojmanları ile idâre odaları bulunmakdadır. 1937 yılında Muhiddin Üstündağ’ın İstanbul valiliği zamanında ve merhumun köyü ziyaretinden sonra verdiği emirle inşâ edilmiş olan mektebin üst katda bulunan sınıfları 1959 da içinden çıkan bir yangında yanmış, iki yıldanberi tedrisât altdaki öğretmen lojmanlarında yapılmakta idi. Mektebin 80 talebesi olup başöğretmeni çok aydın bir genç olan Câvid Yılmaz ayni zamanda köyün muhtarlığını yapmakda idi.
Köyde 1 fırın, 5 kahvehâne, 4 bakkal, 1 kasab, 2 berber vardır. Kahvehânelerden köy meydanında ve cami karşısındaki kahvehâne ile fırın köy mülküdür, yine köy malı ve köy sandığına îrâd olarak iki katlı bir beton ev yapdırılmışdır, ki bizce bu ev şahsa îcar edilmiyerek küçük ve tertemiz bir köy oteli olarak kullanılabilirdi. Köy parasından camiin imamına bir ev, ve meydanın dere tarafına da iki göz ayak yolu, ve meydanın bir kenarına dört cebheli ve her cebhesinde ikişerden sekiz lüleli bir meydan çeşmesi yaptırılmışdır.
Aslı bu köyden olan emekli General Lütfi Güvenç, köyüne 200 kitab ihtivâ eden bir kitab dolabı vakfetmişdir; muhakkak ki pek güzel bir bağışdır.
Köyün iki çeşmesi olub biri bu meydan çeşmesi, diğeri de az ilerde, camiin kuzeydoğusuna düşen bir yol kenarında eski çeşmedir, meydan çeşmesi yapılırken eski çeşme de ayni üslûbda, fakat tek yüzlü ve dört lüleli olarak yeniden yapılmış, kitâbesi de sokağa nazır yanına konmuşdur, kitâbe metni şudur: “Beykozlu Subaşı merhum Mehmed Ağanın kerîmesi merhûme Nâile Vesîle Hanımın hayrâtıdır, sene 1316, fî 25 cemâziyelâhir” (Milâdî 1898). Meydan çeşmesinin suyu da bu hanımın hayrı olan sudan alınmış olup köye bir buçuk saat mesâfeden getirilmişdir. Bozhâne Çeşme Suyu diye anılır. Köyün içme suları ayrıdır, “Dedeler Suyu” ile “Kılıçlı” suyudur, bu menbâ suları köyü dörder kilometre mesâfede olub sakalar vâsıtası ile getirilir ve köyde tenekesi 75 - 100 kuruş arasınnda satılır.
Cami gaz lâmbaları ile, kahvehâneler de lüks lâmbaları le aydınlatılır, bir kaç evde de lüks vardır, diğer bütün meskenler 8-10 numara gaz lâmbaları yakar. Gecesini mum ışığında geçiren tek ev yokdur.
Bize köyü gezdiren ve yukarda derc edilmiş bilgiyi toplamamıza yardım eden Bay Hüseyin Arslanpınar’ın adını buraya kaydetmek lâzımdır, babası, Birinci Cihan Harbi sonlarında şehid olan ve kendisini ana kucağında yetim bırakmış olan bu zât mektebe gidememiş, küçük delikanlılık ve ilk gençlik çağlarını gemilerde tayfalıkla geçirmiş, sâdece aşk eseri hem eski ve hem yeni harflerle pek mükemmel okuma yazma öğrenmiş, son derecede uyanık, sâlim düşünce sâhibi, güzel konuşan ideâl köylü tipidir.
Bize arabasını tahsis ederek ve kendisini de gezimize iştirâk ederek o havâliyi geniş ölçüde tedkike imkân sağlayan bu ansiklopedinin has dostlarından İhsan Sokollu’nun adını da şükranla kaydederiz (Ekim 1961).
Bibl.: R. E. K. ve Gnl. H. R. Ayyıldız, Gezi Notu.
Bozhâne Köyü önünde motorlu gemi
(Resim : Sabiha Bozcalı)
Bozhâne Köyünde bir ev
Resim : Sabiha Bozcalı)
Bozhâne Köyünde bir ev
(Resim : Sabiha Bozcalı)
Bozhâne Köyünde Meydan Çeşmesi
(Resim : A. Bülend Koçu)
Bozhâne Köyünde Kum Kayığı ve Kumcular
(Resimler: Sabiha Bozcalı)
Tema
Yer
Emeği Geçen
Sabiha Bozcalı, A. Bülend Koçu
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Kod
IAM060194
Tema
Yer
Tür
Ansiklopedi sayfası
Biçim
Baskı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Emeği Geçen
Sabiha Bozcalı, A. Bülend Koçu
Tanım
Cilt 6, sayfalar 3065-3070
Not
Görsel: cilt 6, sayfalar 3065, 3066, 3067
Bibliyografya Notu
Bibl.: R. E. K. ve Gnl. H. R. Ayyıldız, Gezi Notu.
Tema
Yer
Emeği Geçen
Sabiha Bozcalı, A. Bülend Koçu
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.