Entries
Examine all the Istanbul Encyclopedia entries from A to Z.
Volumes
Browse A to G volumes published between 1944 and 1973.
Archive
Discover Reşad Ekrem Koçu's works for the entries between letters G and Z.
Discover
Search by subjects or document types; browse through archival docs that are open access for the first time.
BOZDOĞAN SU KEMERİ
Bir Roma eseridir; İstanbul’un Türkler tarafından fethinden evvelki su tesislerinden kalabilmiş olanlardan hemen en eskisini temsil eder. Büyük şehrin bir takım tepeler üzerinde toplanmış bulunmasından, bugünkü Fatih Camiinin bulunduğu beşinci tepeden Süleymaniye ve Bayazıd’a kadar sâhaya şâmil olan ikinci tepedeki binâlara su akışında bu kemerin büyük hizmeti olmuşdur.
Kemerin bânîleri olarak Roma imparatorlarından Adriyen (Hadrianus, 117 - 138), Büyük Konstantin (Constantinus, 274 - 337), Ve Valens (364 – 378)’in isimlerinden bahsedilir; bâzı yazarlar ise yapısını doğrudan doğruya Valens’e atfederek, bu imparatorun Edirne civârında Vizigotlara mağlûb ve cenk meydanında telef olduğu 378 senesini, ayni zamanda bu meşhur su kemerinin yapı târihi olarak kaydederler.
Fakat, “Valensin Su Kemeri” adını da taşıyan Bozdoğan Kemerinin daha eski bir devre âid olduğunu düşündüren bir nokta da vardır; bu kemerin üstünden gelen su, bugünkü Üniversite merkez binâsının civârındaki Nimfeum kapalı sarnıcına dökülür; bu sarnıç da 378 den çok evvel yapılmışdır.
Bu su kemeri, Bizansdan çok zaman evvel kurulmuş olan Kadıköy (Chalcedoin) kasabasının yıkdırılan surlarının taşları ile yapılmışdır. R. Walsk, 1828 de neşredilmiş olan “Voyage en Turquie et Constantinople” adındaki eserinde bu kemer içi...
⇓ Read more...
Bir Roma eseridir; İstanbul’un Türkler tarafından fethinden evvelki su tesislerinden kalabilmiş olanlardan hemen en eskisini temsil eder. Büyük şehrin bir takım tepeler üzerinde toplanmış bulunmasından, bugünkü Fatih Camiinin bulunduğu beşinci tepeden Süleymaniye ve Bayazıd’a kadar sâhaya şâmil olan ikinci tepedeki binâlara su akışında bu kemerin büyük hizmeti olmuşdur.
Kemerin bânîleri olarak Roma imparatorlarından Adriyen (Hadrianus, 117 - 138), Büyük Konstantin (Constantinus, 274 - 337), Ve Valens (364 – 378)’in isimlerinden bahsedilir; bâzı yazarlar ise yapısını doğrudan doğruya Valens’e atfederek, bu imparatorun Edirne civârında Vizigotlara mağlûb ve cenk meydanında telef olduğu 378 senesini, ayni zamanda bu meşhur su kemerinin yapı târihi olarak kaydederler.
Fakat, “Valensin Su Kemeri” adını da taşıyan Bozdoğan Kemerinin daha eski bir devre âid olduğunu düşündüren bir nokta da vardır; bu kemerin üstünden gelen su, bugünkü Üniversite merkez binâsının civârındaki Nimfeum kapalı sarnıcına dökülür; bu sarnıç da 378 den çok evvel yapılmışdır.
Bu su kemeri, Bizansdan çok zaman evvel kurulmuş olan Kadıköy (Chalcedoin) kasabasının yıkdırılan surlarının taşları ile yapılmışdır. R. Walsk, 1828 de neşredilmiş olan “Voyage en Turquie et Constantinople” adındaki eserinde bu kemer için: “İmparator Valens Chalcedoin şehrinin sâkinlerine kızmış olduğu için şehrin surlarını yıktırmıştı; yıkılan surların arasında üzerinde Chalcedoin’nin surlarının şehre su vereceği bir mûcize olarak yazılı bir taş bulundu. Valans bu mûcizenin işâreti ile Chalcedoin’in taşlariyle bir su kemeri inşâ ettirdi” diyor. Fransız Enstütüsü âzâsından Charles Diehl de bu kemer için şu satırları yazıyor: “İmparator Valans bu su kemerini IV üncü yüzyıl ortalarına doğru binâ ettirmiştir. 625 m. uzunluğundaki kısmı II. Sultan Mehmed Camiini Şehzâde Camiinden ayıran derin vâdinin üzerinde hâlâ mevcuttur. Vaktiyle yüksek kavislerinin çift katları kendisini sıkı bir sûrette saran Türk evleri arasında iyice gözükmüyordu. Bütün bu civârı harap edip yıkan yangın onu ortaya çıkarmış, etrafın boşluğu içinde 23 metre yüklekliği ile kendini göstermeğe başlamıştır” (Constantinople; 1935).
Devlet arşivindeki vesîkalar, günümüze kadar intikal edebilen diğer bütün Şarkî Roma yapılarında olduğu gibi, bu kemeri de ayakta tutabilmek için Türklerin ne emekler sarfetmiş oldukları pek güzel anlaşılır. Bu çalışmalar o kadar çok ve esaslı olmuştur ki Bozdoğan Kemeri bugünkü hâliyle âdetâ bir Türk eseri hâline gelmiştir. Bizim bu düşüncelerimize birer destek ve delil olan Başvekâlet Arşivlerindeki müteaddit vesikalar arasında, bir de, Osmanlı Sultanlarından birinin baştan yaptırdığı kemerin yüksek dehlizlerinin taşları üzerine koydurduğu mermer bir kitâbe bulunuyor. Batı Türkleri İmparatorluklarının her köşesinde kurduklaı dinî ve sosyal bütün âbidelerin üzerine yapı tarihini taşıyan birer kitâbe koymayı ihmal etmemişlerdir. Ne yazık ki bunların büyük bir kısmı sonradan gaip olmuştur. Kemerdeki kitâbe, yüksek bir yerinde olduğu gibi tahribden mâsun kalmışdır.
Kitâbe beş satırdan ibâret olup arapca olan birinci satırın bir hadis veya âyete aid olması mümkündür. Sonraki iki satırlık beyit ise tarihini vermektedir:
Şadâb kılıb âlemi izzile Sultan Mustafa
Bâlâ-i tâk-ı ser-bülend mâ-ül hayata nâvedan
(Sene 1109)
Kitâbe, hicrî 1109, milâdî 1697 yılında Osmanlı tahtında oturan İkinci Sultan Mustafa’nındır.
İstanbul’un fethiyle kemerden su geçirten, dolayısiyle bu su tesisinin çalışmasını idâme ettiren Fatih Sultan Mehmed olmuştur. İkinci Sultan Bayazıd da yaptırdığı cami, medrese, hamam, kütübhâne vesâireden müteşekkil büyük tesislerinin suyunu ayni kemerin yolundan geçirmişti. İstanbul’un su târihinde Bozdoğan kemerinin hizmeti, diğer Osmanlı Sultanları zamanında da devam etti. Kanunî Süleyman şâhâne camiinin suyunu, Birinci Sultan Ahmed frenklerin “Mavi Cami” dedikleri altı minâreli âbidesinin suyunu, İkinci Sultan Mahmud sarayının musluklarından akıttırdığı Beylik suyunu hep bu kemerin oluklarından geçirttiler.
Başvekâlet Arşivlerinde Bozdoğan Su Kemerinin tamirâtına aid Birinci Mahmud’un, Üçüncü Selim’in, İkinci Mahmud’un saltanat yıllarının tarihlerini taşıyan pek çok vesika mevcuttur. Bütün bunlarda yapılan tamirât ve masraf suların vakfiyyelerine göre tafsilâtlı bir surette bildirilmektedir.
Geçen asrın sonları ile asrımız başı yılları üzerine câzib hâtıraları olan Sermed Muhtar Alus Bozdoğan Su Kemeri hakkında şunları yazıyor:
“Kemerin üstündeki su terâzilerinin demir kapaklı bölmelerinin koca koca anahtarlarını taşıyan gedikli suyolcular akşam sabah kemere çıkarlar, hâkaanî senedlerle, âdetâ mülk gibi, masura masura, mutasarrıfı olan sâhiblerinin evlerine gerekdiği mikdar kadar suyu salıverirler, her birinden ayda on, onbeş, yirmi kuruş avâidini alırlardı.
“Kemerin Fatih tarafındaki kapusuna bitişik kahve dükkânları, kemerin anahtarları orada durur; ecnebi seyyahları dört gözle gözlerler, geldiler mi, bir çeyrek, bir mecidiye alup kemere çıkartarak İstanbul’un panoramasını seyrettirirlerdi.
“1917 yangınından sonra kapular harablaşmış, kemer üstü çoluk çocuğun, işsiz gürûhunun, kopuk, serserî kumarbazların, hâneberduşların uğrağı olmuşdu; hattâ yaz geceleri uygunsuz takımının fuhuş yatağı idi. Kemer üstündeki otları yedirmek için keçi, koyun, inek çıkaranlar dahi olurdu. Bir gün bir ineğin ayağı kaymış, kemer dibindeki bir evceğizin damına düşerek damı delmiş, içindekilerin akılları başlarından gitmişdi; yılını hatırlıyamıyorum, gazeteler yazdı idi.
“Karlı havaların akebindeki donlarda kemerden kol kol, ucları sivri sivri, kimisi adam boyunda buzlar sarkardı. Civarlı vehimlilerde korku, altından geçemezler, Vefâ’da, Kırkçeşme’de, Kovacılar’da oturanlar, Şehzâdebaşına gitmek için ya Fatih’den, yahut Bayazıd’dan dolaşırlardı.
“Rivâyete göre İstanbul’da Fransa Sefâreti maiyyetine memur Vautour vapuru kumandanı mâruf edîb Pierre Loti cenabları, bir gün geştü güzâr esnasında Bozdoğan Su Kemerine çıkmayı arzû etmiş, refîki şefîki Şeyhülislâm Cemâleddin Efendizâde Şûrâyi Devlet mülkiye dâiresi âzâi kirâmından sünbül bıyıklı Muhtar Bey de yanında; Bey nahif, zaif, evhamlı, imkânı yok kemere çıkmayı göze alamamış, oracıkdan ters yüzüne dönmüşler.”
Batılı yazarların “Valens Su Kemeri” adını verdikleri bu yapıya Türklerin “Bozdoğan” ismini ne münaâsebet ile koydukları kesin olarak izâh edilmemişdir. Mâlûmdur ki “Bozdoğan”, doğan adındaki kuşun bir cinsidir; Türkler, sapı başına nisbetle bir az ince düşmüş bir nevî gürze de “bozdoğan” derler; hattâ iri bir nevî armudun “bozdoğan armudu” adını alması bu münâsebet ile dir; bir de darbı mesel vardır: “el tokadı yemeyen kendi yumruğunu bozdoğan zan eder” denilir.
Bâzı eski metinlerde, bu arada İkinci Sultan Mahmud zamanında Mühendishâne taleberi tarafından yapılmış bir İstanbul Camileri haritası üzerinde bir su kemerinin adını “Bozluğan Kemeri” veyâ “Bozulgan Kemeri” şeklinde gördük, “Kül renkli, boz renkli kemer”, “harab kemer” mânaları çıkar ki bu meşhur su kemerine Bozdoğan adından daha uygundur.
Saadı Nâzım NİRVEN
Bozdoğan Sukemeri — R. E. Koçu’nun 1956 - 1957 arasında Her Gün gazetesine yazdığı günlük sohbet yazıları arasında neşredilmiş bir şiir; neşrinden on beş yıl kadar evvel yazılmışdır; bir yaz gecesi burada yatarak sabahlayan bir hâneberduşun hâtıraları tesbit edilirken duyulmuş mısrâlardır:
Ayyaş Valensin sukemeri
Dişlerinde bıçak, ellerinde kan,
Dişili, erkekli, kucak kucağa
Omuz omuza
Kırk elli romalı serserî
Taş kesilmişler burada.
Hırs, küf
Ve şehvet yosundur.
Kemerin üstünde
Nefes nefes cıgara ışıkları.
Bu yaz gecesinde
Gözlerde dumandır
Saman yolları.
Bir diz üstünde güzel bir baş.
Dudaklar öpüşür,
Çıplak ayaklar öpüşür.
Muhabbet için zaman az
Uyunmaz.
Bozdoğan Su Kemeri
Bozdoğan Su Kemeri
(Allom’un gravüründen S. Bozcalı eli ile)
Theme
Building
Contributor
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.
TÜM KAYIT
Creator
Saadi Nâzım Nirven
Identifier
IAM060193
Theme
Building
Type
Page of encyclopedia
Format
Print
Language
Turkish
Rights
Open access
Rights Holder
Kadir Has University
Description
Volume 6, pages 3062-3065
Note
Image: volume 6, pages 3062-3063, 3064
Theme
Building
Contributor
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.