Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
BOZCALI (Hatice Sabiha)
Türk resminin yüz akı kıymetlerden, sulu boyadaki fırçası eserleri görülmeden anlatılamaz sihir ve füsûna sahib, yağlı boyada bilhassa portre üstâdı, son on yıldanberi de İstanbul basınının en kudretli bir illüstratörü; bu İstanbul Ansiklopedisinin baş tâcı dostu ve ressamı, yüklü günlük işlerinin arasında fırsat bularak yapdığı resimler ile bu ansiklopediye ayrı bir kıymet ilâve etmektedir. İstanbul Ansiklopedisinin bu büyük sanatkârdan gereği gibi faydalanamaması, emeğini karşılayacak maddî imkândan mahrum oluşudur, tek tesellimiz «Felekde baht utansın bî nasib erbab himmetden» mısraında toplanır.
Sabiha Bozcalı 1903 de İstanbul’da Kuruçeşme’de doğdu, kelimenin has mânâsı ile bir hanımefendidir; babası İkinci Abdülhamid’in bahriye nâzırı Bozcaadalı Hasan Paşanın oğlu Amiral Rüşdi, annesi ayni hükümdarın dahiliye nâzırı Memduh Paşanın kızı Handan Hanımefendidir, ki Sabiha Bozcalı büyük bir ressam oluşunu, evvelâ sanatkâr doğmuş zerâfet timsâli bu kadına borçludur. (B.: Bozcalı, Handan); seçkin Türk aydınlarından Ali Nur Bozcalı’nın küçük kardeşidir.
Sabiha Bozcalı o devrin bütün kibar kızları gibi tahsilini evde hususî olarak görmüş, bir âile dostu olan ressam Ali Sâm Boyar’dan da henüz 8 - 9 yaşlarında iken ilk resim derslerini almışdır (B.: Boyar, Ali Sâmi).
Yine o çağlarda...
⇓ Devamını okuyunuz...
Türk resminin yüz akı kıymetlerden, sulu boyadaki fırçası eserleri görülmeden anlatılamaz sihir ve füsûna sahib, yağlı boyada bilhassa portre üstâdı, son on yıldanberi de İstanbul basınının en kudretli bir illüstratörü; bu İstanbul Ansiklopedisinin baş tâcı dostu ve ressamı, yüklü günlük işlerinin arasında fırsat bularak yapdığı resimler ile bu ansiklopediye ayrı bir kıymet ilâve etmektedir. İstanbul Ansiklopedisinin bu büyük sanatkârdan gereği gibi faydalanamaması, emeğini karşılayacak maddî imkândan mahrum oluşudur, tek tesellimiz «Felekde baht utansın bî nasib erbab himmetden» mısraında toplanır.
Sabiha Bozcalı 1903 de İstanbul’da Kuruçeşme’de doğdu, kelimenin has mânâsı ile bir hanımefendidir; babası İkinci Abdülhamid’in bahriye nâzırı Bozcaadalı Hasan Paşanın oğlu Amiral Rüşdi, annesi ayni hükümdarın dahiliye nâzırı Memduh Paşanın kızı Handan Hanımefendidir, ki Sabiha Bozcalı büyük bir ressam oluşunu, evvelâ sanatkâr doğmuş zerâfet timsâli bu kadına borçludur. (B.: Bozcalı, Handan); seçkin Türk aydınlarından Ali Nur Bozcalı’nın küçük kardeşidir.
Sabiha Bozcalı o devrin bütün kibar kızları gibi tahsilini evde hususî olarak görmüş, bir âile dostu olan ressam Ali Sâm Boyar’dan da henüz 8 - 9 yaşlarında iken ilk resim derslerini almışdır (B.: Boyar, Ali Sâmi).
Yine o çağlarda fransızca, almanca ve italyanca öğrenmeğe başlamış, 1918 de hem umumî bilgisinin, hem resim bilgisinin inkişafı, almancasının gelişmesi için Almanya’ya gönderilmişdir, bu ilk yurd duşına çıkışında sanatkâr 14 yaşında bulunuyordu, Berlin’de bir genç kızlar pansiyonunda yerleşdi ve o zamanın seçkin Alman ressamlarından Lovis Corinth’in atölyesine devama başladı ki, memleketimizin genç yaşlarda kaybettiği iki büyük sanatkârı, Güzel Sanatlar Akademisi Müdürü ressam Namık İsmail ile Güzel Sanatlar Akademisi tezyinî sanatlar hocası ressam Kenan da o sıra ayni zâtın yanında çalışıyorlardı.
Sabiha Bozcalı Berlin’de ancak bir sene kaldı; 1918-1919, Birinci Cihan Harbi sonu, mağlûb Almanya’nın en karışık devri idi; âilesi tarafından geri getirildi.
Resim tahsili için ikinci Avrupa seyahatini 1923 de yine Almanya’ya yapdı, fakat bu sefer Münih’e gitti, Münih Akademisine girebilmek için gereken imtihanlara hazırlık olmak üzere bir müddet ressam Mauritz Hayman’ın atölyesinde çalıştı, imtihanı kazanarak Akademiye girdi, orada üstad Karl Kaspar’ın talebesi oldu.
İstanbul’a döndükten saz sonra sâbık Mısır Hidivi Abbas Hilmi Paşa’nın vâlidesi olup İstanbul’da «Vâlidepaşa» unvânı ile meşhur Emine Hanımefendinin yanında Mısır’a gitti, orada Kasrı Dubârâ’da misâfir edilerek Vâlidepaşanın yağlı boya bir portesini yapdı.
Mısır dönüşünde İstanbuldan Paris’e gitti, neo empresyonist modern resmin üstadlarından Gauguin ile Van Gogh’un arkadaşı Paul Signac’ın atölyesine girdi; Grand Palais’deki iki resim sergisine iştirak etti ve teşhir ettiği tablolar büyük takdir kazandı. Bir sefer de Paris’in en büyük sanat meşheri Braun Galerisinde açılan bir sergiye hocası Signac’ın kızının portresi ile iştirak etti ve, bu portre sanatkâra karşı alâkayı büsbütün arttırdı. Paris’de üç sene kadar kaldı, Fransa dönüşünde İstanbulda Filârmoni Derneğinde ilk sergisini açdı.
Ve nihâyet klâsik etüdlerini tamamlamak ve üç sene kalmak üzere Roma’ya gitti ve İtalya’nın en büyük ressamlarından Giorgio de Chrico’nun atölyesine girdi ve pek kısa bir zaman içinde bu büyük sanatkârın aşırı itimad ettiği en seçkin talebesi oldu.
1949 da pek olgun bir sanatkâr olarak İstanbul’a döndükden pek az sonra, Ali Naci Karacan yeni Milliyet Gazetesini kurarken, teyzesinin zevci olan Refi Cevad Ulunay’ın delâleti ile bu gazetenin ressamı oldu. O sırada Ali Naci Karacan’ın ısrarlı dâveti ve Peyami Safa ile merhum Cemil Câhid Cem’in kezâ ısrarlı tavassutu ile Reşad Ekrem Koçu da bu gazetede günlük târihî menkıbe - hikâye yazmayı kabul etmiş, gazeteye ayrıca, haftada bir defa fevkalâde ilâve hâlinde neşredilmek üzere «Türk Zaferleri» adındaki eserini getirmişdi. Sabiha Bozcalı Milliyetde Reşad Ekrem Koçu’nun yazıları ile, bu gazetenin yeni hamlesinde halk elinde tutulmasında çok büyük tesiri olan Türk Zaferlerini resimlendirmekle vazifelendirildi; R. E. Koçu ile iyi anlaşması Sabiha Bozcalı’yı birden çok kıymetli bir illüstratör olarak tanıttı. Sanatkâr ayni gazetede ayni müellifin «Hârun El - Reşid» adındaki büyük târihî etüd - romanını resimlendirdi.
Sabiha Bozcalı’nın Milliyet gazetesine hizmetlerinden biri de bu yeni gazetenin başlıca desteklerinden «Hazreti Muhammed» tefrikasının resimleridir.
İslâmiyeti kabul etmiş büyük fransız ressamı Etienne Dinet ile Cezayirli ulemâdan Süleyman bin İbrâhim’in müştereken kaleme alıp E. Dinet’nin islâm hayatında mülhem tablolarının renkli röprodüksiyonları ile süslü ve pek lüks baskı ile numaralı ve sâdece bin nüsha yayınlanmış olan bu eserin Türkiye’de pek ender olan bir nüshası da R. E. Koçu’nun kütübhânesinde bulunuyordu; eser Neyyir Hanım tarafından terceme edildi, Sabiha Bozcalı da E. Dinet’nin tablolarını, kudretli eliyle asıllarından farksız güzellikde tire resimlere çevirdi, büyük eser, halk eline, böylece çok ciddî emeklerle sunuldu.
Ali Naci Karacan’ın ölümünden az evvel Sabiha Bozcalı, az sonra da Reşad Ekrem Koçu Milliyet’den ayrıldılar. R. E. Koçu Her Gün gazetesine intisab ettiğinde «Kösem Sultan» adındaki büyük tarihî romanını resimlendirmek için derhal S. Bozcalı’yı hatırladı; sanatkâr ile muharrir bir müddet de Her Gün gazetesinde berâber çalışdılar. Bu arada kıymetli ressam - illüstratör muharrir Nezihe Araz ile tanışdı, evvelâ Havadis ve sonra Yeni Sabah gazetesinde onun islâmî tefrikalarını emsalsiz başarı ile resimlendirdi. Yine Yeni Sabah’da Reşad Ekrem Koçu’nun evvelâ «Osmanlı Pâdişahları», sonra «Erkek Kızlar», daha sonra «Yeniçeriler» adında üç tefrikasının resimlerini yapdı. Bu tefrika resimleri ve devam edegeldiği sâir meşgalesidir ki değreli sanatkâra, İstanbul Ansiklopedisi’ni sık sık unutturmakda, en mühim, onun resimlerine muhtac maddelerde sihirkâr ellerinin yardımından mahrum kılmaktadır. Lütfen hatırlandığımız günler eğer çantasından bir iki parça resim çıkarsa, yahud ki kurşun kalemle çizilmiş resimler R. E. Koçu’nun çilehânesinde tamamlanırsa o katrecikler dahi büyük nîmet bilinmektedir (B. : İstanbul Ansiklopedisi).
Kıymetli sanatkâr orta boylu, gaayet sâde giyinir, iddiâsız, fakat asil bir nefis güvenine, sevimli bir yüze sâhibdir. Bilhassa sıhhatli ve neşeli olduğu zamanlar huzuru aranır, kendisini özleten insanlardandır; hîciv sohbetinde amansız, taklid sanatında üstaddır diyebiliriz.
Resim yapmak Sabiha Bozcalı için bir aşk olmuştur; hiç evlenmemiş olan sanatkâr çalışır iken, bâzı günler yemek yemeği de unutabilir, çantasındaki iki bisküviyi en mükellef sofraya tercih eder.
Büyük sanatkârın hepsi pek kıymetli eserleri arasında bir tercih yapmak zordur, bir kaç tablonun adını, kendileri önemli hatırladığı için tercihen kaydediyoruz:
1 — Annesi Handan Hanımefendinin portresi (pastel); yengesi Zeyneb Oyvar’da, İstanbul.
2 — Madam Signac’ın portresi (pentür); Signac’larda Paris.
3 — Madmazel Signac’ın portresi (pentür); Signac’larda Paris.
4 — Madmazel Trammel’in portresi (pentür); Amerika’da.
5 — Madam Lepidini’nin portresi (pentür); Roma’da.
6 — Emirgân’da Çınaraltı (pentür); Esad Fuad Tugay’da Mısır.
Pentür, sulu boya, pastel tablolar, Avrupa’da iken müzelerdeki üstad şaheserlerinden yaptığı hârika kopyalar, sayısız desenler, tomar tomar, yığın yığın etüdler bahâ biçilmez bir sanat hazînesidir.
Raphael’in «Transfiguration» unun iki metro boyunda hârika bir kopyası kendisinde, Titien’in «Les trois Grâce = Üç Letâfet» adındaki eserinin nefis bir partisiyon kopyası da Zeyneb Oyvar’dadır.
Sabiha Bozcalı
(Bir otoportresinden yine kendi kalemi ile)
Asrımız başında bir İstanbul hamamında hamam uşağı tipleri
(S. Bozcalı tarafından R. E. Koçu’nun «İstanbul Hamamları» adındaki eserine yapılmış resimlerden).
Boyacı
(S. Bozcalı tarafından R. E. Koçu’nun «İstanbul Şehrengizleri» adlı eserine yapılmış resimlerden)
S. Bozcalı’nın R. E. Koçu’nun « Osmanlı Pâdişahları » adlı eserine yaptığı resimlerden; yukarıdan: 1 — Muhteşem Süleyman’ın ölümü, haşmetli bir dekor içinde ilân edildi; 2 — Mustafa II. tahta bir cengâver olarak oturdu, bir sefih olarak indirildi; 3 — Üç serseri koca donanmayı zabetti.
S. Bozcalı’nın R. E. Koçu’nun «Osmanlı Pâdişahları» adlı eserine yaptığı resimlerden, yukardan: 1 — Düzmece Mustafa’nın mâcerası bir meyhânede başlar; 2 — « Keferei müslim nümâ patronalılar » dan üç tip; 3 — Yeniçeriler hamamlardan peştemallı çıplak kadın kaldırdılar.
S. Bozcalı’nın R. E. Koçu’nun «Yeniçeriler » adlı eserine yapdığı resimlerden: 1 — Altı sınıf esirden ancak iki çağ acemi oğlanı oluyordu; 2 — Devşirme oğlanlar; 3 — Kazanı Şerif.
S. Bozcalı’nın R.E. Koçu’nun «Yeniçeriler» adlı eserine yaptığı resimlerden: 1 — Çardak Kolluğu Çorbacısı Galatalı Hüseyin Ağa; 2 — Nice kıymetli hazine malı yeniçeriye meyhâne parası oldu.
“Kerbelâ Şehidleri ruhlarına sebil!...”
1885 - 1890 arasında yapılmış anonim bir suluboya resimden Sabiha Bozcalı eli ve ilâvelerle
İSTANBUL SULARINDA APSARILI SANDALCI
Sabiha Bozca
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Sabiha Bozcalı
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Kod
IAM060188
Tema
Kişi
Tür
Ansiklopedi sayfası
Biçim
Baskı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Emeği Geçen
Sabiha Bozcalı
Tanım
Cilt 6, sayfalar 2996E1, 3044E1, 3053-3060
Not
Görsel: cilt 6, sayfalar 2996E1, 3044E1, 3053, 3054, 3055, 3056, 3057, 3058, 3059
Bakınız Notu
B.: Bozcalı, Handan; B.: Boyar, Ali Sâmi; B. : İstanbul Ansiklopedisi
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Sabiha Bozcalı
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.