Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
BOYACI, BOYACI ESNAFI
Yün, pamuk, ipek ve keten bükülmemiş, yapağı hâlinde, iplik veya kumaş olarak boyanır iken İstanbulda kalabalık bir esnaf kitlesine iş mevzuu olmuş ve asırlar boyunca İstanbul kadılığı tarafından boyacılar hakkında nizamnâmeler çıkarılmışdır.
Eski İstanbul boyacılarının riâyet etmeleri iki mühim şey var idi ki biri boyanın sâbit olması, çıkmaması, diğeri de boyanma esnâsında ipliğin yahud kumaşın çürütülmemesi, yakılmaması idi.
Zamanımızda eski boyacılar kalmamışdır, “Fennî Boyahâne”, “İstim Boyası” gibi isimler altında fabrikamsı müesseseler kurulmuş, bunların çoğu da esvab lekecileri ile birleşmiş, “Boyacı - Lekeci” olmuşlardır. Fakat, İstanbul Belediyesi bu konuda eski İstanbul Kadılığının gösterdiği mûrakabe titizliğini göstermediği için, boyalar hem rengini tez atmakda, hem de sâbit olmadığından iç çamaşırlarını, teni boyayıp berbad etmektedir. Bâzan da sağlam verilen bir esvap, boyadan yıpranmış ve çürümüş gelmektedir. Zamanımızda ciddiyeti ile tanınmış boyahâneler Knap, Volkman ve Pepo müesseseleridir.
Aşağıdaki satırlar boyacı esnafı hakkında 23 Şevval 1206 (milâdî 14 Haziran 1792) tarihli bir fermandan bu günkü dilimize çevrilerek alınmışdır:
“İstanbul Kadısına hükim ki;
“Bir müddetdenberi İstanbul boyacı esnafının boyadıkları ipek ve iplik ve kumaşların ve sâir boy...
⇓ Devamını okuyunuz...
Yün, pamuk, ipek ve keten bükülmemiş, yapağı hâlinde, iplik veya kumaş olarak boyanır iken İstanbulda kalabalık bir esnaf kitlesine iş mevzuu olmuş ve asırlar boyunca İstanbul kadılığı tarafından boyacılar hakkında nizamnâmeler çıkarılmışdır.
Eski İstanbul boyacılarının riâyet etmeleri iki mühim şey var idi ki biri boyanın sâbit olması, çıkmaması, diğeri de boyanma esnâsında ipliğin yahud kumaşın çürütülmemesi, yakılmaması idi.
Zamanımızda eski boyacılar kalmamışdır, “Fennî Boyahâne”, “İstim Boyası” gibi isimler altında fabrikamsı müesseseler kurulmuş, bunların çoğu da esvab lekecileri ile birleşmiş, “Boyacı - Lekeci” olmuşlardır. Fakat, İstanbul Belediyesi bu konuda eski İstanbul Kadılığının gösterdiği mûrakabe titizliğini göstermediği için, boyalar hem rengini tez atmakda, hem de sâbit olmadığından iç çamaşırlarını, teni boyayıp berbad etmektedir. Bâzan da sağlam verilen bir esvap, boyadan yıpranmış ve çürümüş gelmektedir. Zamanımızda ciddiyeti ile tanınmış boyahâneler Knap, Volkman ve Pepo müesseseleridir.
Aşağıdaki satırlar boyacı esnafı hakkında 23 Şevval 1206 (milâdî 14 Haziran 1792) tarihli bir fermandan bu günkü dilimize çevrilerek alınmışdır:
“İstanbul Kadısına hükim ki;
“Bir müddetdenberi İstanbul boyacı esnafının boyadıkları ipek ve iplik ve kumaşların ve sâir boyanan kumaşların beş on gün zarfında renkleri solup uçmaktadır. Bu yüzden herkes hind ve frenk kumaşları kullanmaya rağbet etmekde, bu sûretle de paramız dışarı gidip telef olmaktadır... Bundan böyle dokunmuş eşyâ ve dokunacak ipek ve iplikleri kalp boya ile boyamayıp ve boyatmayıp has ve hâlis boyalar ile boyatmalarını boyacı esnafına ve İstanbulkâri kumaş dokuyan esnafa ve bunların kâhyalarına ve sâir iktizâ edenlere tenbih edesin...” (Ahmed Refik; XIII. hicrî asırda İstanbul Hayatı).
Hicrî 1091 (milâdî 1680) târihinde Dördüncü Sultan Mehmed zamanında yapılmış bir esnaf nızamnâmesinde boyacılar hakkında şunlar yazılıdır: “Boyacılar kalp işlemeyüb boyalı şeyleri yol üstüne asmayalar”.
Yine onyedinci asırda tanzim edilmiş bir esnaf kanunnâmesinde şunlar yazılıdır: “Ve boyacılar her ne rengi boyarlar ise iyi boyayalar, kalp iş yapmayalar. Bezi taş üzerinde döverek hırpalamasınlar. Boyalı bezi yol üstüne asmasınlar. Bezleri yol üzerinde ve taşda dövmesinler”.
On yedinci asırda yaşamış büyük muharrir Evliyâ Çelebi İstanbul Esnafı arasında boyacılardan şu satırlarla bahsediyor:
“Esnâfı sabbagan yâni boyaciyan — 500 dükkân 800 neferdir. Pirleri Âmir bin Abdullah El Sabbag’dır, Selman Pâk’in bellerini bağladığı pirlerin kırk yedincisidir, 34 yaşında vefât etmişdir, kabri Yemendedir. Bunlar (esnaf alaylarında) araba üzerinde (kurdukları) dükkânlarında elvan bezler boyayıp iplere sererek geçerler”.
Yukarda kaydettiğimiz esnaf kanunnâmesi boyacıların boyadıkları kumaşları döverler iken, kumaşın yıpranmaması için taş üzerinde dövmemelerini yazıyor. Evliya Çelebi, boyanmış kumaşların dövülmesini “boyacı tokmakcıları” adını verdiği ayrı bir esnafın, boyacılara yamak bir sınıf esnafın işi olarak gösteriyor ve şunları yazıyor:
“Ehli sâbiri hayırkâr yâni boyacı tokmakcısı - Dükkân 100 ve nefer 800; bunlar hayırkâr âdemlerdir. Bâzı zarifler nezâketle bir adam sövmek istediklerinde: — Hayır başına!.. derler; yâni boyacı tokmağı başına demekdir. Bunlar da araba üzerindeki dükkânlarında bez tokmaklayarak geçerler”.
Tema
Folklor
Emeği Geçen
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Kod
IAM060143
Tema
Folklor
Tür
Ansiklopedi sayfası
Biçim
Baskı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Tanım
Cilt 6, sayfalar 3025-3026
Tema
Folklor
Emeği Geçen
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.