Zamanımızda tek kahvehâne kalmışdır; denizden bakıldığına göre Eyyubda Bostan İskelesinin hemen sağında, lebi deryâde büyük, bağçeli bir kahvehânedir; 1950 den evvel hafif içki olarak bira da bulundurulurdu; Eyyub kaymakamlarından biri Eyyubda bütün içkili yerleri kapatmış, bu arada Bostan İskelesinin bu kahvehâne - gazinosundan da bira kalkmışdır. Mezbahanın tam karşısına rastladığı için bilhassa yaz günleri bu şirin yalı kahvehâne ağır kokudan çok müteessir olur. Bostancıbaşı defterlerinden öğrendiğimize göre, yakın geçmişe kadar Bostan İskelesinin iki yanı müteaddit yalı boyu kahvehânelerle kaplı idi. (B.: Bostancıbaşı Defterleri); aşağıdaki satırları 1814 - 1815 tarihli Bostancıbaşı defterinden alıyoruz: “... Hâfızzâdenin hânesi ve kahvesi - Dîvânı hümâyun çavuşlarından İbrâhimin kahvesi - Tığlıoğlu Çavuş zevcesinin kahvesi - Zuemâdan Mehmed Ağanın kayıkhânesi - Hamlacı Mustafanın kahvesi - Mûsâ Hasekinin hânesi ve kayıkhânesi - Cebehâne kâtibi Mustafa Efendinin hânesi ve kayıkhânesi - Bekirzâde Efendinin yalısı - Mekke Mollası Mehmed Efendinin yalısı - Merhume Vâlide Sultan Hazretlerinin vakfı kayıkhâne ve kahve - Vakfı şerifden serâpâ beş aded kahve - Kurbinde imâreti âmire bağçesi...”. Bu kayidden öğreniyoruz ki yüz elli sene kadar evvel Eyyub İskelesi ile Bostan İskeles...

Zamanımızda tek kahvehâne kalmışdır; denizden bakıldığına göre Eyyubda Bostan İskelesinin hemen sağında, lebi deryâde büyük, bağçeli bir kahvehânedir; 1950 den evvel hafif içki olarak bira da bulundurulurdu; Eyyub kaymakamlarından biri Eyyubda bütün içkili yerleri kapatmış, bu arada Bostan İskelesinin bu kahvehâne - gazinosundan da bira kalkmışdır. Mezbahanın tam karşısına rastladığı için bilhassa yaz günleri bu şirin yalı kahvehâne ağır kokudan çok müteessir olur. Bostancıbaşı defterlerinden öğrendiğimize göre, yakın geçmişe kadar Bostan İskelesinin iki yanı müteaddit yalı boyu kahvehânelerle kaplı idi. (B.: Bostancıbaşı Defterleri); aşağıdaki satırları 1814 - 1815 tarihli Bostancıbaşı defterinden alıyoruz: “... Hâfızzâdenin hânesi ve kahvesi - Dîvânı hümâyun çavuşlarından İbrâhimin kahvesi - Tığlıoğlu Çavuş zevcesinin kahvesi - Zuemâdan Mehmed Ağanın kayıkhânesi - Hamlacı Mustafanın kahvesi - Mûsâ Hasekinin hânesi ve kayıkhânesi - Cebehâne kâtibi Mustafa Efendinin hânesi ve kayıkhânesi - Bekirzâde Efendinin yalısı - Mekke Mollası Mehmed Efendinin yalısı - Merhume Vâlide Sultan Hazretlerinin vakfı kayıkhâne ve kahve - Vakfı şerifden serâpâ beş aded kahve - Kurbinde imâreti âmire bağçesi...”. Bu kayidden öğreniyoruz ki yüz elli sene kadar evvel Eyyub İskelesi ile Bostan İskelesi arasında 4, ve nefsi Bostan İskelesinde de 6 kahvehâne vardır ve Bostan İskelesi kahvehânelerinin hepsi Üçüncü Sultan Selimin anası Mihrişah Sultanın vakfındandır. Bostan İskelesi kahvehâneleri klâsik mûsikimizin târihinde de çok kıymetli bir hâtıra taşır; aşağıdaki satırları merhum Rauf Yektâ Beyin “Esâtîzi Elhan” adındaki yarım kalmış büyük eserinin “Zekâi Efendi” cüz’ünden naklediyoruz: “Büyük Dede Efendinin en değerli talebelerinden Eyyublu Mehmed Bey, Zekâi Dedenin üstâdıdır; Büyük Dede Efendinin irfan hazinesinden ne almış ise medârı iftihârı Zekâi Efendiye devr etmişdir. Zekâi Efendi dâiresindeki vazifesini bitirince Eyyubda Mehmed Beyi bulup mûsiki meşkine devamdan başka bir şey düşünmezdi. Hele yaz mevsimleri, bu meşkler pek lâtif olurmuş. Bostan İskelesindeki kahvehânelerin birisinde üstâd ile şâkird hemen her gün öğleden sonra buluşurlarmış; herkes işine gücüne gitmiş, kahvehâne ağyârdan hâli, akşamlara kadar meşk ile vakit geçirilirmiş. Hiç unutmam Zekâi Hoca merhum ile Bahâriye Mevlevihânesine gitmek üzere Eyyubdan bir sandala binmişdik, Bostan İekelesi önünden geçerken üstâdı muhterem o kahvehâneyi parmağı ile işâret ederek dedi ki: — Âh bilseniz, Bey merhûm ile burada geçen saadet günlerinin hâtırası buradan geçdikçe beni nasıl müteessir eder!... Bu kahvehâne bizim meşkhânemizdi, ömrümde o günler kadar tatlı geçmiş gün yokdur!...” Bostan İskelesinde hâlen mevcud tek büyük kahvehâne 1962 de Bay Rahmi Kapanalan tarafından işletilmekde idi. (Mart 1962).