EN
Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
Hakkında
İstanbul Ansiklopedisi
Reşad Ekrem Koçu
Web Projesi
Maddeler
❯
6. Cilt: Boğ-Cem
BOSTANCIOĞLU
Geçen asır sonlarında, 1890 - 1895 arasında Hançerli Bostanı işler bir arnavudun güzellikde yektâ oğlu idi, babasının yanında hırpânî kıyâfet ile yalın ayak yanaşmaklık yapar, bâzı akşamlar bostanda kurulan işret meclislerinde sâkilik eder, kendisi de bir iki tek çakar, bışkın meşreb şehbaz olub hanımdan, yosmadan ve paşadan, beyden, ve ayak takımı kalenderlerden âşıkları kâkülü tellerinden fazla, bir hâyu hûy âlemi içinde ve hâleti vahşetde bir eyyam şöhreti sürdü gitti. Zan ederim ki o revnaklı çağlarında Eğrikapu sandığında tulumbacılık da yapmışdı. Duru beyaz ten üzerine kara kaşlı, kara gözlü resim gibi gençdi; bir bayram günü idi, şöhreti vatanımız Üsküdara kadar yayılmış Bostancıoğlunu görmeğe Âşık Râzi ile Hançerli Bostana gittik; fakat önce Defterdar İskelesinde Kâhya İsmailin kahvehânesine uğradık, oradan Kâhyanın evlâdı mânevîsi ve İstanbul hanımlarının takdığı lâkabla “Kayıkçı Güzeli” diye meşhur tulumbacı ve namlı mânici, semâici Çiroz Ali ile tesâdüfen yine o kahvehânede rastladığımız Destancı Behçeti de aldık, dört kişi olduk. Hançerli Bostanda bir meclis kurduk; Âşık Râzi ile Destancı Behçet içerler, Çiroz Ali içkiyi tadar, bu günahkâr ise ağzına katrasını koymamışdır, ama içki âlemlerine iştirâkinde varânına siklet vermez. Bostancıoğlunu da meclisimize sâki olara...
⇓ Devamını okuyunuz...
Geçen asır sonlarında, 1890 - 1895 arasında Hançerli Bostanı işler bir arnavudun güzellikde yektâ oğlu idi, babasının yanında hırpânî kıyâfet ile yalın ayak yanaşmaklık yapar, bâzı akşamlar bostanda kurulan işret meclislerinde sâkilik eder, kendisi de bir iki tek çakar, bışkın meşreb şehbaz olub hanımdan, yosmadan ve paşadan, beyden, ve ayak takımı kalenderlerden âşıkları kâkülü tellerinden fazla, bir hâyu hûy âlemi içinde ve hâleti vahşetde bir eyyam şöhreti sürdü gitti. Zan ederim ki o revnaklı çağlarında Eğrikapu sandığında tulumbacılık da yapmışdı. Duru beyaz ten üzerine kara kaşlı, kara gözlü resim gibi gençdi; bir bayram günü idi, şöhreti vatanımız Üsküdara kadar yayılmış Bostancıoğlunu görmeğe Âşık Râzi ile Hançerli Bostana gittik; fakat önce Defterdar İskelesinde Kâhya İsmailin kahvehânesine uğradık, oradan Kâhyanın evlâdı mânevîsi ve İstanbul hanımlarının takdığı lâkabla “Kayıkçı Güzeli” diye meşhur tulumbacı ve namlı mânici, semâici Çiroz Ali ile tesâdüfen yine o kahvehânede rastladığımız Destancı Behçeti de aldık, dört kişi olduk. Hançerli Bostanda bir meclis kurduk; Âşık Râzi ile Destancı Behçet içerler, Çiroz Ali içkiyi tadar, bu günahkâr ise ağzına katrasını koymamışdır, ama içki âlemlerine iştirâkinde varânına siklet vermez. Bostancıoğlunu da meclisimize sâki olarak peyledik. Dünkü gün gibi hayalhânemdedir, başında kara kâkül üstünde al fes, sırtında beyaz zemin üzerine al çiçekli basma mintan, süt mâvisi ve işlemeleri siyah şeridden arnavud kesimi bayramlık çuha cebkeni, şalvarı, yalın ayak, kollar sıvalı, hizmetimizde pervâne gibi döndü, arada bir: “More muhabbete!..” diye çakdı. Dördümüzde de hüner var, şu Bostancıoğlunun medhi şânında bir şeyler yâdigâr idelim dedik, işte şu dört kıt’a o bayram gününü hâtırasıdır: Âşık Râzi — Şu Bostancıoğlu tâzeden tâze İnce nârin boyu tam üç endâze Hançerli Bostanda o misli melek Yalın ayağına gel düş niyâze Çiroz Ali — Şu Bostancıoğlu tâzeden tâze Elde mısır püskülünden yelpâze Kavun karuz behânedir sultânım Kasdimiz takarrüb o mesti nâze Vâsıf — Şu Bostancıoğlu tâzeden tâze Hünkâr görmüş gönül vermiş şehbâze Kanarya kafesde dallarda bülbül Reşk ider andaki bülend âvâze D. Behcet — Şu Bostancıoğlu tâzeden tâze Satar kendisini bin kantar nâze Hele duman duman hattı gelicek Nakdi cânın ver o hümâ pervâze O zamanlar vâran arasında söylenmişdi, gidip tahkik etmedim, İstanbula Debreibâlâ eşrâfından gaayet zengin bir arnavud beyi gelmiş, kendisini İstanbulda gezdirirlerken Hançerli Bostana da götürmüşler, Bostancıoğlu o zengin beyin sofrasında da sâkilik etmiş, fakat zengin Debreli “şâhin yuvasında gerekir..” diyerek babası ile beraber Bostancıoğlunu yanına almış, Arnavudluğa, götürmüşdür dedilerdi. Vâsıf Hiç
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Yazar/Üreten
Vâsıf Hiç
Kod
IAM060113
Tema
Kişi
Tür
Ansiklopedi sayfası
Biçim
Baskı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Tanım
Cilt 6, sayfa 3005
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
  İş birliğiyle
Kullanım Şartları
Çerez Politikası
KVKK