Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
BORAR (Orhan)
Viyolonist, orkestra şefi; memleketimizde batı mûsikisini temsil eden sayısı pek az mümtaz sîmâlardan biri; temiz ve güzel yüzü sanatkâr rûhunun mâkesi olmuş tatlı dilli bir meclis adamı; geniş ansiklopedik bilgisi, klasik ve çağdaş müsikimiz, edebiyatımız, tarihimiz, örf ve âdetlerimiz, eski güzel sanatlarımız üzerinde geniş ve sağlam vukuufu ile benzeri bulunmaz aydın adam; ağız tadı bilir, bâdeye iltifât eder, zevk sâhibi, hüsün âşıkı, bütün beşerî değerlerini asîl bir tevâzû ile tetvic etmiş centilmen, türk sanat ve tarihinin hazînesi İstanbulun ıtrı ile mest, bu şehrişehîri halâ adım adım, köşe köşe dolaşarak en iyi tanıyanlardan, bilenlerden biri; (17 temmuz 1326) 30 temmuz 1910 da Balıkesirde doğdu, bu şehrin Martlı Mahallesinde doğduğu ev hâlâ durmaktadır. Babası piyâde binbaşısı merhum İbrahim Hıfzı Bey aslen Bursalıdır (vefâtı 1946); vâlidesi Fatma Zehrâ Hanım da İstanbullu olub Divitci İsmail Paşanın kızıdır, bu satırların yazıldığı 1962 yılı şubatında hayatda ve doksan yaşlarında bulunuyordu; kültürlü bir türk hanımıdır, şiir ile mûsiki ile meşgul olmuş, mûsikide Hacı Ârif Beyin talebesi olmuş, dîvan ve tanzîmat edebiyatı üzerinde salâhiyetle konuşur, fakat kendisi: “Onlar gençliğimde idi, bir dünyâdan başka bir dünyâya gelin gidince hepsini bırakdım” demişdir. Orhan ...
⇓ Devamını okuyunuz...
Viyolonist, orkestra şefi; memleketimizde batı mûsikisini temsil eden sayısı pek az mümtaz sîmâlardan biri; temiz ve güzel yüzü sanatkâr rûhunun mâkesi olmuş tatlı dilli bir meclis adamı; geniş ansiklopedik bilgisi, klasik ve çağdaş müsikimiz, edebiyatımız, tarihimiz, örf ve âdetlerimiz, eski güzel sanatlarımız üzerinde geniş ve sağlam vukuufu ile benzeri bulunmaz aydın adam; ağız tadı bilir, bâdeye iltifât eder, zevk sâhibi, hüsün âşıkı, bütün beşerî değerlerini asîl bir tevâzû ile tetvic etmiş centilmen, türk sanat ve tarihinin hazînesi İstanbulun ıtrı ile mest, bu şehrişehîri halâ adım adım, köşe köşe dolaşarak en iyi tanıyanlardan, bilenlerden biri; (17 temmuz 1326) 30 temmuz 1910 da Balıkesirde doğdu, bu şehrin Martlı Mahallesinde doğduğu ev hâlâ durmaktadır. Babası piyâde binbaşısı merhum İbrahim Hıfzı Bey aslen Bursalıdır (vefâtı 1946); vâlidesi Fatma Zehrâ Hanım da İstanbullu olub Divitci İsmail Paşanın kızıdır, bu satırların yazıldığı 1962 yılı şubatında hayatda ve doksan yaşlarında bulunuyordu; kültürlü bir türk hanımıdır, şiir ile mûsiki ile meşgul olmuş, mûsikide Hacı Ârif Beyin talebesi olmuş, dîvan ve tanzîmat edebiyatı üzerinde salâhiyetle konuşur, fakat kendisi: “Onlar gençliğimde idi, bir dünyâdan başka bir dünyâya gelin gidince hepsini bırakdım” demişdir. Orhan Borar bu âilenin ikinci evlâdıdır, bir ablası vardır.
Sabâvet hâtıralar arasında “ilk ritmik sezgilerim olacakdır sanırım” diye şunu anlatmışdır: “Yaş kaydedemeyeceğim, pek küçükken, sıcak yaz ramazanlarında babamın beni büyük ve loş ve serin camilere götürdüğünü hatırlıyorum; o namaz kılarken kârı kadim dolablı cami saatlerinin karşısına geçer, rakkasın hareketlerine uyarak sağa sola sallanır dururdum”; bir sohbet arasında da: “Zan ederim yedi yaşlarında idim, ablam ud dersi alırdı, onun ud çalmasına tahammül edemeyerek ağladığımı hatırlıyorum” demişdir.
Çocukluğu Balıkesir, Bandırma, Adana ve Konyada geçmişdir, ilk tahsilini de bu şehirlerin ibtidâî mekteblerinde yapmışdır. Konyada bulunduğu zaman İstiklâl Harbi yıllarına rastlar, on oniki yaşları arası, babası Konya hat komitesi idi; birgün: “Şu çocuğa bir az keman öğretelim..” demiş, bu karar ile Konya Mektebi Sultanîsi mûsiki muallimi ve Konya Mevlevihânesinin neyzenbaşısı Bahaeddin Çelebinin talebesi olmuşdur. İlk kemana başlaması kolay olmamış, hayli direnmiş, fakat babasının çıkardığı bir şarkı karşılığı yirmi kuruş vermesi bu hususi keman derslerini çocuğa câzib kılmışdır. Bir müddet sonra Bahaeddin Çelebi: “Orhanı artık Dârüttâlimi Mûsikiye gönderin..” demişdir.
Zaferden sonra Konyadan Balıkesire döndüler, Orhan Borar ilk okulu 1922 de Balıkesirde bitirdi, ve babasının Haydarpaşa Demir Yolu Mektebi müdürlüğüne tâyin edilmesi üzerine İstanbula geldiler, bu vesîle ile dir ki Kadıköy Orta Mektebine girdi, oradan mezun olduktan sonra İstanbul Erkek Lisesine girdi, ve garb mûsikisi ile yakın temâsı lisenin onuncu sınıfında iken başladı; almanca muallimi Stumpfel talebelerden bir orkestra kurmuşdu, Haydn’in bir senfonisi çalınırken Orhan Borar liseyi bitirir bitirmez Konservatuvara girmeye kat’î kararını verdi. 1929 da diplomasını aldı, hem Hukuk Fakültesine kaydolundu, hem de Konservatuvara girdi; Konservatuvarda Albert Braun ile Âlî Sezin’in talebesi oldu, ondukuz yaşında idi; Âlî Sezin için: “Nâdir yetişen hocalardandır, kendisinden yıllarca feyz aldım..” diyor.
Mütevâzı gelirli bir âilenin evlâdı idi, Üniversite ve Konservatuvar tahsillerine medâr olması için 1933-1934 de Muhlis Sabahaddin Operetinin müzik topluluğu arasında keman çaldı. 1934 de ilk İstanbul Radyosu orkestrasına (Türk Telsiz Telefon A. Ş. Orkestrası) viyolonist olarak girdi. Hukuk Fakültesinden diploma aldığı halde sanat yolunu tercih etti. Eski Mâbeyini Hümâyun Orkestrası “Riyaseti Cumhur Orkestrası” adı ile Ankaraya nakledilmiş olduğundan 1935 de İstanbulda tek orkestral teşekkül olan Cemal Reşid Rey’in idâresinde kurulmuş İstanbul Konservatuvarı yaylı sazlar orkestrasına birinci keman grubuna girdi; ki Mesud Cemil, Âlî Sezin, Muhiddin Sadak, Hadiye Hanım ve Kıbrıslı Nazlı Hanım da bu orkestrada bulunuyorlardı.
Yine ayni 1935 yılında Âlî Sezin, Orhan Borar, İzzet Nezih ve Mesud Cemilden mürekkeb yaylı sazlar kuvarteti kuruldu (birinci keman, ikinci keman, alto, viyolonsel), en saf klasik mûsikiyi temsil eden bu topluluk Türkiyenin ilk ve en devamlı kuvarteti oldu, faaliyeti 1938 yılına kadar sürdü, konserlerini İstanbul Radyosu ile Fransız Tiyatrosunda verdi.
Dahiliye Vekâletinin emri ile türk mûsikisinin radyolarla yayını men edilmişdi; bir klasik mûsikimizin bulunduğunu ve bunun yüksek değerini belirtmek üzere 1937 de Mesud Cemil radyo dışında “Tarihî Türk Mûsikisi Ünison Erkek Korosu” adı ile onaltı kişilik bir topluluk kurdu, Orhan Borar da kendi istek ve arzusu ile bu topluluğa katıldı, topluluk büyük alâka ile karşılandı, ilk konserini, zamanımızdaki adı Saray Sineması olan Glorya Sinemasının salonunda verdi (matbu kataloğunda bulunan Columbia şirketinin üç plâğı).
1938 de Konservatuvardan diploma aldı; İstanbul Radyosu kapanmışdı. İstanbulda akademik mûsiki faaliyeti çok zayıflamışdı. Orhan Borar geçimini temin için bir hukuk fakültesi doplamasına sahib olduğunu hatırladı. İstanbul Üniversitesi rektörlük kalemine kalemine kâtib oldu. Fakat etrafını saran evrak yığını, derdi maîşetten ağır göründü, sabahları adımları geri geri giderek vazifeye geç kalmaya başladı, evvelâ şifâhen nasihat ettiler, sonra yazılı bir ihtar alınca istifâ etti; bu kâtiblik hayatı bir yılı doldurmamışdır.
Tam o sırada Cumhur Başkanlığı Flarmonik Orkestrası keman grupu için açılan müsabaka imtihanını kazandı, ve 1939 ocak ayında Ankaraya gitti.
Bu flarmonik orkestrada 1949 yılına kadar on sene kaldı ve Ankarada bu orkestrada mesleğinin en parlak safhasına ulaşdı. Piyanist ve değerli, kültürlü müzisiyen Midhad Fenmen ile dâimî bir düo kurdu; devamlı şekilde oda müziği konserlerine iştirâk ederek bu düo bir triyo’ya inkılâb etti. Ünlü Macar bestekârı Ernst von Dohnanyi bir akşam memleketinde tesâdifen Ankara Radyosunu bulmuş, bu triyonun bir konserini dinlemiş, öylesine duygulanmışdır ki sanatkârlara bir mektub yazmakdan kendisini alamamışdır. Triyo da bir müddet sonra bir kentet oldu (birinci keman Orhan Borar, ikinci keman?, alto İzzet Nezih, viyolonsel Mesut Cemil, piyano Midhat Fenmen); yurt içinde ve dışında turnelere çıkılarak konserler verildi, fevkalâde takdir toplandı.
Bu teşekkülün içinde üç imtihan veren Orhan Borar 1943 de Konzertmaister (Orkestrada şefden sonra gelen, başkemancı).
Fakat 1949 da içinde bir İstanbul hasreti birden ve çok kuvvetle başladı, Ankarada üstüne bir kâbus kasveti çökdü. Her seçkin kıymetin alın yazısıdır, iş hayatının bir takım kara sineklerinin tacizatı da eklenince o kadar bunaldı ki Orhan Borar: “O bedbahtları hatırladıkça halâ bir tuhaf olurum, tiksinti duyarım..” diyor; sık sık Kızılcahamama, Boluya kaçmaya başladı, ve nihâyet en şiddetli bir bunalma ânında istifasını verip İstanbula geldi.
İstanbulda yakın dostlarından Afif Tektaş Orhan Borara kurmuş olduğu flarmoni derneğinin genel sekreterliğini teklif etti, memnuniyetle kabul etti.
1950 de İstanbul Radyosu küçük orkestra şefliğine tâyin edildi. Bir müddet sonra Âlî Sezin vefat etti, Konservatuvar istişâre heyetinin karar ve arzusu ile uzun yıllar feyz aldığı kıymetli hocasının yerine konservatuvar keman muallimliğine tâyin edildi (1951).
1954 de İstanbul Radyosunun “tonmaister” i (ses mutahassısı) oldu; hâlen de müessesenin dört tonmaister’inden biridir.
Konservatuvarda, Avrupada çok çetin olan müzik müsabakaları kazana talebeler yetişdirdi, Guy de Rassenforse (Liszt’in son talebelerinden meşhur macar piyanisti Charles Geza de Hegey’in torunu), Ester Mefano ve Pıtırcık Acar bu Kıymetler arasındadır; 1961 de en beğendiği talebesi de Yusuf Güler idi.
1962 de bu satırların yazıldığı sırada Konservatuvarda keman hocası, Radyoda tonmaister ve kendi adına nisbetle anılan küçük orkestranın şefi, ve ayrıca solist viyolonist idi.
Bir gün Kurbağalı Dereye terk edip çürümüş, dağılmış “Evliya Çelebi” adındaki bir koturacağın Marmaradaki cevelânları, bu tekneyi İstanbul Ansiklopedisine, bu şehir kütüğüne kaydettirecek kadar renkli, câzibdir.
İki defa evlenmiş, ve ayrılmışdır; ilk izdivâcı 1941 dedir, bu evlilik hayatı ancak yedi ay sürmüşdür; ikinci defa 1952 de evlendi, bu ikinci devre 1959 yılına kadar, yedi yıl devam etti ki ikinci hanımından doğmuş oğlu Karaca Borar kendi yanındadır. Kadıköyünde Modada, asırdîde annesi ve hasta hemşiresi ile oturur.
Orhan Borar
(Resim . S.B.)
Tema
Emeği Geçen
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Kod
IAM060062
Tür
Ansiklopedi sayfası
Biçim
Baskı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Tanım
Cilt 6, sayfalar 2960-2962
Not
Görsel: cilt 6, sayfa 2961
Tema
Emeği Geçen
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.