Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
BOLİNTİNEANU (Dimitrie)
1819-1873) İstanbulda uzun yıllar kalmış bir rumen şâiridir; burada yazdığı şiirleri “Boğazın Çiçekleri” (Florile Bosforului) adı altında toplamıştır.
Bolintineanu’nun İstanbula gelişinin hikâyesi şöyledir: 1845 yılında Parise yüksek tahsilini tamamlamaya gitmiş, buradan bir ihtilâlci olarak dönmüştür. Gerçekten 1848 ihtilâlinin Bükreşte cereyan eden safhalarına fiilen katılmış, yayınladığı “Egemen Millet” dergisinde yaydığı ileri sosyal fikirlerinden ötürü sürgün cezasına çarptırılmıştır. Ondört arkadaşı ile birlikte Transilvanyaya kaçan Bolintineanu diğer ihtilâlciler gibi İstanbula gelir (1848). O yıllarda İstanbul macar, Polonyalı, ukranyalı ve rumen ihtilâlcilerinin bir merkezi olmuştur. Adı geçen milletleri türlü entrikalarla hükmü altına almış olan Rusyaya karşı açılan hürriyet ve adâlet bayrağı burada dalgalandırılmaktadır. İşte bu hava içinde İstanbula gelen Bolintineanu burada kısa bir müddet kalır, mücadelenin devamı için daha müsait bir merkez olan Parise gider. İki yıl sonra tekrar İstanbula döner ve 9-10 yıl Türkiyede kalır.
Bolintineanu da diğer arkadaşları gibi millî kurtuluş mücadelesine İstanbuldan ve mecburi ikamete tâbi tutuldukları Bursadan devam ederken Türkiyeyi ve bilhassa İstanbulu yakından tanımaya fırsat bulur. Gezip gördüğü Anadolu, Suriye, Filistin,...
⇓ Devamını okuyunuz...
1819-1873) İstanbulda uzun yıllar kalmış bir rumen şâiridir; burada yazdığı şiirleri “Boğazın Çiçekleri” (Florile Bosforului) adı altında toplamıştır.
Bolintineanu’nun İstanbula gelişinin hikâyesi şöyledir: 1845 yılında Parise yüksek tahsilini tamamlamaya gitmiş, buradan bir ihtilâlci olarak dönmüştür. Gerçekten 1848 ihtilâlinin Bükreşte cereyan eden safhalarına fiilen katılmış, yayınladığı “Egemen Millet” dergisinde yaydığı ileri sosyal fikirlerinden ötürü sürgün cezasına çarptırılmıştır. Ondört arkadaşı ile birlikte Transilvanyaya kaçan Bolintineanu diğer ihtilâlciler gibi İstanbula gelir (1848). O yıllarda İstanbul macar, Polonyalı, ukranyalı ve rumen ihtilâlcilerinin bir merkezi olmuştur. Adı geçen milletleri türlü entrikalarla hükmü altına almış olan Rusyaya karşı açılan hürriyet ve adâlet bayrağı burada dalgalandırılmaktadır. İşte bu hava içinde İstanbula gelen Bolintineanu burada kısa bir müddet kalır, mücadelenin devamı için daha müsait bir merkez olan Parise gider. İki yıl sonra tekrar İstanbula döner ve 9-10 yıl Türkiyede kalır.
Bolintineanu da diğer arkadaşları gibi millî kurtuluş mücadelesine İstanbuldan ve mecburi ikamete tâbi tutuldukları Bursadan devam ederken Türkiyeyi ve bilhassa İstanbulu yakından tanımaya fırsat bulur. Gezip gördüğü Anadolu, Suriye, Filistin, Mısır, Oniki Adalar, Rumeli hakkında seyahat intibalarını yazarken İstanbulu da şiir ile anlatır. Eşsiz güzelliği şair 27 şiirine aktarmıştır. Tümü 2042 mısra tutan bu şiirlerin 12 si Türk adları taşır (aslında oldukları gibi rumen yazılışını da kullanıyorum): Esme (Esmâ). Rabiè (Rabia), Almelaiur (Elâmahur?), Leili (Leylâ), Mehrube (Mehrube), Câz Culesi (Kız Kulesi), Gulfar (Gülfar?), Sandalul (Sandal), Ziule (Zühre?), Fatmè (Fatma), Hial (Hayal), Dildrubam (Dilrübâm). Şiirlerinden ikisinin adına türkçe sözler de girer: Fata de la Candili (Kandillideki Kız), Blestemul Dervişului (Dervişin İlenci). Geri kalan 13 adet şiirin adı öz rumencedir.
Bolintineanu bu şiirlerini hangi şartlar altında yazmıştır bilmiyoruz. Kendi itirafına göre İstanbulda bulunduğu sırada başka bir rumen mültecisi olan İhtilâl hareketinin lideri sayılan İon Ghica’nın Bebekteki yalısında misafir kaldığı günlerde ev sahibesi Bayan Saşa Ghica’nın teşviki ile bu şiirleri yazmıştır. Ancak bâzı gençlik şiirlerinde de türk temine rastlanılması Bolintineanunun fransız romantiklerinin tesirinde kaldığını açıklar. Fakat ne olursa olsun Bolintineanu Boğaziçinin renk âlemini gerçekten tatmış, bu beldenin eşsiz güzelliklerini mest olmuş bir halde tasvir etmiştir. Boğaziçi onun için bir peri âlemidir. Göğü, yeri ve denizi kaplayan tek aydınlık Bolintineanunun şiirine hakiki bir rüyâ havası verir.
Bolintineanunun bu şiirlerinden çoğu derin bir tecrübenin mahsûlü lirik şiirlerdir, fakat bir kısmının konusu tarihten, Osmanlı tarihinden seçilmiştir, kadro gene Boğaziçi kalmak şartile. İstanbul Ansiklopedisi’nin herşeyden önce tarihçi vasfı dolayısile bu epik şiirlerden birkaçının konusunu açıklayacağım:
“Rabiè” de, IV. Mehmedin gözdelerinden olduğu rivayet edilen güzelliği ve üstün zekâsı ile saraya hükmetmiş kadın anlatılır
“Leili adlı şiir ise Köprülü ve II. Mustafa zamanına ait hazin bir hikâyedir. Padişâh hareme göz attı diye meşhur Köprülünün yegeni Köprülüzâde Ali Beyin boğdurulmasını emreder.
“Mehrubè”, güya Ramazan ve Kurban Bayramlarında namazdan sonra Pâdişaha Valde Sultan tarafından genç ve güzel bir bâkirenin peşkeş çekilişini anlatır. Bu güzel bâkire Tuna boylarından kaçırılmış bir rumen kızıdır.
“Kız Kulesi”nde herkesçe bilinen, günümüze kadar gelmiş yılan hikâyesi anlatılır..
“Gülfar”, Rusçuk ayanından Bayraktar Paşanın (Alemdar Mustafa Paşa) güzel bir kadının ağına düşmesini dile getirir. Bilindiği gibi Bayraktar III. Selimi şehit eden Yeniçerileri bastırmış fakat kökü ezilemeyen bu ocağın yeni bir ayaklanması ile sığındığı mahzende intihâr etmişdir. Yanında sevgilisi Gülfar da vardır.
“Fatme” adlı şiir de İstanbulda, halk arasında dolaşan bir tarih olayının hikâyesidir. Denildiğine göre Abdülmecidin kızkardeşlerinden biri, Fatmè, bir paşa ile evlendirilir. Doğan çocuk yatakta boğulmuş bulunur. Genç anne küçük yavrunun ölümüne kadar üzülür ki, dayanamaz ölür. Ölmeden önce Padişahtan, ileride hanedan ailesine mensup kimselerin erkek çocuklarını öldürmesinin önüne geçmesini ister, Padişahta bunu vâdeder.
“Boğazın Çiçekleri”ni meydana getiren şiirlerden bazılarının yazılış yer ve tarihleri bellidir. Meselâ Ayasofya Gemlikte 1852 de yazılmıştır. Hial (Hayal) ise ayni yılda Bebekte kaleme alınmıştır. ”Dilrübâ” konusunu Bursadan alır: bu güzel câriye başı açık olduğu halde bir kelebeğin peşinden gitti diye boğdurulur.
Bolintineanu’nun bu şiirleri gerçekle gerçek olmayanın arasında canlanan Victor Hugo’nun açtığı romantik çığırda yürümekle beraber o zamanlar Avrupa edebiyatında moda olan türk egzotizmine yeni bir hava getirmiştir. Gerçekten 1850 yıllarında Pariste bulunduğu bir sırada “Boğazın Çiçekleri”ni bizzat kendisi fransızçaya tercüme etmiş ve Philarète Chasles’in bir önsözü ile “Les fleurs du Bosphore” adı altında, yayınlamıştır (tarihçi N. İorga’nın verdiği bu bilgi bundan ibarettir). Rumen edebiyatına ise mitoloji konularının ağırlığı altında bunaldığı bir sırada yepyeni, renkli, geniş hayal ufukları açmıştır. Bolintineanunun şiirleri biz Türkler için başka bir yönden de önemlidir: bu şiirlerde zaman zaman öz türkçe kelimeler kullanılmaktadır, meselâ trandafir demez gül der, rumence ifade etmek mümkün iken gün ağarmasını kullanır. Bu kelimelerin bolluğu rumen dilinin ötedenberi türk tesirinde kalmış olduğunu açıklar, ancak bugünkü rumencede artık bunları kullanmak mümkün değildir, anlaşılmaz olmuşlardır.
Bolintineanu İstanbulda veya Pariste bulunduğu sırada diğer arkadaşları veya diğer mültecilerle olan münasebetlerini belirten mektuplarında Türk sosyal ve siyaset hayatının bilinmeyen yönlerini aydınlatır.
Bolintineanu pek çok hürriyet savaşçısı milliyetçi gibi Kırım Harbinin neticesini heyecanla beklemiş, nihayet Türk ve Müttefik ordularının şanlı zaferlerinden sonra 1859 da İstanbuldan ayrılmıştır. 1860 dan itibaren memleketinde çok yüksek mevkilere getirilen Dimitrie Bolintineanu Hariciye, Maarif ve Din İşleri Nazırlıklarında bulunmuş, sonra Prens Cuza Voda’nın fazla şahsî hükûmet tutumunu beğenmeyerek istifa etmiştir. Hayatını kazanmak için kendini tamamen yazıya veren Bolintineanu pek çok eser meydana getirmiş, hayatının en ümitsiz anlarında bile neşeli olmasını bilmiştir.
Mestolalım sevgilim
Bak gece ne güzel Boğaz ise misk gibi..
diyen şâir Bükreşte bir hastane köşesinde parasız ve kimsesiz olarak ölmüştür.
Enver Esenkova
D. Bolintineanu
(Resim : Hüsnü)
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Hüsnü
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Yazar/Üreten
Enver Esenkova
Kod
IAM060043
Tema
Kişi
Tür
Ansiklopedi sayfası
Biçim
Baskı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Emeği Geçen
Hüsnü
Tanım
Cilt 6, sayfalar 2952-2954
Not
Görsel: cilt 6, sayfa 2952
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Hüsnü
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.