Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
BODRÛMÎ CAMİİ
Halk ağzında yanlış olarak Bodrum Camii de denilir; Küçük Çamlıca (Bulgurlu Dağı)’nın cenub eteği üzerinde kendi adına nisbetle anılan sokakdadır; dört kâgir duvar üzerine kiremitli ahşab bir çatıdan ibâret küçük bir camidir, tahta minârelidir; hicrî 1309 (milâdî 1891-1892) yılında Şeyhülislâm Bodrumlu Ömer Lûtfi Efendi tarafından yaptırılmışdır; kitâbesi yol üzerinde olan yan duvarındadır, metni şudur (camii yaptıranın büyük sevab olduğunu bildiren arabca satırlardan sonra):
Hudâvendi muazzam hazreti Abdulhamid Hanı
Serîri saltanat da dâim etsün hazreti Mevlâ
O şâhi zılli Yezdânın atâl bî şümâriyle
Ömer Lütfi Efendi eyledi bu mescidi inşâ
Düşer bindebir ancak Re’fetâ böyle güher târih
“Yapıldı ravzai cennet gibi bir ma’bedi zibâ..
1309
Bu manzum kitâbe, mermere, her satırı bir beyit olmak üzere tâlik hat ile nakış olunmuştur, yazının kitabesi yoktur.
Sokak kapusundan zemini taş döşeli küçük bir avluya girilir.
Hâlen mevzud olmayan abdest musluklarının kitâbesi, küçücük bir mermer üzerine yine tâlik hat ile yazılmış olup, bu camii târihini tesbit edemediğimiz bir tâmirinin avlu duvarının sokak yüzüne, ve avlu kısmının sol tarafına konmuştur, metni şudurki altındaki rakamlı tarihden, abdest musluklarının, camiin binâsından dört sene sonra kurulduğu anlaşılıyor:
Al abdesti bu me...
⇓ Devamını okuyunuz...
Halk ağzında yanlış olarak Bodrum Camii de denilir; Küçük Çamlıca (Bulgurlu Dağı)’nın cenub eteği üzerinde kendi adına nisbetle anılan sokakdadır; dört kâgir duvar üzerine kiremitli ahşab bir çatıdan ibâret küçük bir camidir, tahta minârelidir; hicrî 1309 (milâdî 1891-1892) yılında Şeyhülislâm Bodrumlu Ömer Lûtfi Efendi tarafından yaptırılmışdır; kitâbesi yol üzerinde olan yan duvarındadır, metni şudur (camii yaptıranın büyük sevab olduğunu bildiren arabca satırlardan sonra):
Hudâvendi muazzam hazreti Abdulhamid Hanı
Serîri saltanat da dâim etsün hazreti Mevlâ
O şâhi zılli Yezdânın atâl bî şümâriyle
Ömer Lütfi Efendi eyledi bu mescidi inşâ
Düşer bindebir ancak Re’fetâ böyle güher târih
“Yapıldı ravzai cennet gibi bir ma’bedi zibâ..
1309
Bu manzum kitâbe, mermere, her satırı bir beyit olmak üzere tâlik hat ile nakış olunmuştur, yazının kitabesi yoktur.
Sokak kapusundan zemini taş döşeli küçük bir avluya girilir.
Hâlen mevzud olmayan abdest musluklarının kitâbesi, küçücük bir mermer üzerine yine tâlik hat ile yazılmış olup, bu camii târihini tesbit edemediğimiz bir tâmirinin avlu duvarının sokak yüzüne, ve avlu kısmının sol tarafına konmuştur, metni şudurki altındaki rakamlı tarihden, abdest musluklarının, camiin binâsından dört sene sonra kurulduğu anlaşılıyor:
Al abdesti bu mescidde kıl namazı
Kabul olur eyle anda bu niyazı
1311
Yine camiin inşasından dört sene sonra, avlu kapusundan girince sol tarafda, Camiin karşısında Ömer Lütfi Efendinin zevcesi Fatma Hanım tarafından bir sibyan mektebi yapdırılmışdır; her satırında bir beyit bulunmak üzere tâlik hat ile yazılmış mektebin mermer kitabe taşı da, hâlen, avlu duvarın sokak yüzünde ev suyu kesik bir çeşme üzerinde bulunuyordu, metni şudur:
Hazreti Lutfi Efendi kim o dur
Şeyhülislâm ol ebi fazlü kemâl
Zevcei ispetpanâhı Fatma Hanım
Ol sâlihei hûri his âl
Fi sebîllillâh bu zîba mektebi
Eyledi inşâ zehî cennet misâl
Pâdişâhın ömrün efzûn ide Hak
Hâce Hanım da ola mesrûri bâl
Cevherin târihini yazdım Re’fetâ
“Dâri feyzü mektebi zîbâ ü âl”
1311
Bu camii ziyaret ettiğimiz 1961 yılı eylûl ayında, mâbed susuz bulunuyordu; Camiin karşısında sokağın öbür kenarında bulunan kuyusunun suyu kesilmiş, kuyu derinleştirmek için yeni bir kazıya başlanmış; kuyunun çok güzel yekpâre mermer bileziği de yolun kenarında duruyordu.
Sokak kapusundan avluya girince, cami ile mekteb arasında ve bu küçük avlunun ortasında camiin bânisi Ömer Lutfi efendinin kabri vardır; büyük bir mermer sandûka üzerinde baş ve ayak taşları ustuvâni bir nakşî tâcı vardır; baş taşında güzel bir sülüs hat ile yazılmış olan kitâbesi şudur:
“Hüvel Hallâkül bâki
Şeyhülislâmı sâbık Bodrûmî Elhâcı Ömer Lütfi Efendinin rûhine ve kâffei ehli iman evvâbine lillâhil Fâtiha. 18 zilkaade 1314; 8 nisan 1313.
Cami ve mekteb bir tepenin yamacında inşâ edildiği için, bu binâ arasında bulunub hayır sahibinin kabrini de ihtivâ eden zemini taş döşeli avlunun cenub tarafı bir cihannümâ taraca gibiydi; geniş, gözün ala bildiğine yemyeşil ve dalga dalga arâzi, üstüne İstanbulun Anadolu yakası köyleri serpilmiş, Moda Burnundan, Fenerbağçeden Bostancıya kadar uzanan bir panorama, ve ötesinde gri mavi deniz ve adalar.. Camii ziyaretimiz, Edebiyâtı Cedide şâirlerinin “şâmı garibân” dedikleri vakte rastladı; on üç yaşlarında, yeni abdest almış, kolları sıvalı, pantalon paçaları sıvalı, tertemiz çıplak ayaklarında takunya ve melek gibi güzel bir çocuk, zan ediyoruz ki bir Karadeniz uşağı, müezzin efendinin oğlu imiş, berrak, tanınan bir sesle akşam ezânı okudu. Semt ıssızlaşmış, beş evli bir köy dahi diyemeyiz; yarım asır evvel bir ilk mektebi dahi bulunan buraları, temenni etmelidir ki yeniden umrana kavuşsun. Fatma Hanımın mektebi 1961 de iman ve müezzin meşrûtası olarak kullanılıyordu.
Câmi tam dört köşe bir plan üzerine inşâ edilmiş olup içden bir duvar ile bir dar, diğeri genişçe iki imustatile bölünmüşdür.
Avluya açılan kapıdan evvelâ birinci dar kısma girilir; burası da küçük bir pabucluktaşlık ile bir odaya bölünmüştür; pabuçluğun sokağa bakar bir penceresi, odanında biri avluya, diğeri de yukarda târif ettiğimiz muhteşem manzaraya nâzır iki penceresi vardır.
Küçük pabuclukdan ikinci büyük mustatil kısma, asıl ibâdethâneye girilir; mihrab, kapudan girince sola düşer, mihrab, duvarında iki, batı tarafındaki duvarda bir ve sokak, şimal duvarında da bir olmak üzere dört pencere ile aydınlatılmışdır. Minâreye camiin içinden girilir; minâre ahşab olup, bodur, ve külhâni, şerefe kenarındaki tahta çubuklar ve petek üzerine oturtulmuşdur, aynı zamanda şerefeye saçak olmuşdur.
Bibl.: R.E.K. ve General H.R. Ayyıldız, Gezi notu: Hakkı Göktürk, Gezi notu.
Bodrûmî Camii
(Plân: Hüsnü)
Bodrûmî Camii
(Resim: B. Cantok)
Tema
Yapı
Emeği Geçen
Hüsnü, B. Cantok
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Kod
IAM050747
Tema
Yapı
Tür
Ansiklopedi sayfası
Biçim
Baskı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Emeği Geçen
Hüsnü, B. Cantok
Tanım
Cilt 5, sayfalar 2842-2843
Not
Görsel: cilt 5, sayfa 2842
Bibliyografya Notu
Bibl.: R.E.K. ve General H.R. Ayyıldız, Gezi notu: Hakkı Göktürk, Gezi notu.
Tema
Yapı
Emeği Geçen
Hüsnü, B. Cantok
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.