Entries
Examine all the Istanbul Encyclopedia entries from A to Z.
Volumes
Browse A to G volumes published between 1944 and 1973.
Archive
Discover Reşad Ekrem Koçu's works for the entries between letters G and Z.
Discover
Search by subjects or document types; browse through archival docs that are open access for the first time.
BİT PAZARI
Türk lûgatı şöyle târif eder: “Bat, arabcada son, nihâî, kat’î mânâsında; Bat pazarı, müzâyede ile eşyâ satılan yer, bey’i bat mahali. Avam lisanında Bitpazarı denilir. Bitpazarı; müstâmel (kullanılmış) eşyâ satan esnâf” (Hüseyin Kâzım Bey, Büyük Türk Lûgatı).
Ayni eserde “Bey’i bat” için: “kat’î satış” deniliyor: ve misâl olarak sâir Yenişehirli Avni Beyin şu beyti veriliyor:
Bir pula değmez benim indimde sûki kâinât
Âlemi ben hiçe sattım ber sebîli bey’i bât
Görülüyor ki bu meşhur dil bilgininin “Bit pazarı” tâbirini târifi tam ışık içinde değildir; Batpazarının avam ağzında “Bit pazarı” olduğunu söyledikden sonra, Bitpazarlının “müstâmel eşyâ satan esnaf” olduğunu kaydederken, bu müstâmel, kullanılmış eşyânın, nereden, ve münâsebetle geldiğini göstermiyor, izah etmiyor.
Kendisi pek değerli bir mâliyeci olduğu halde şöhretini târihî tedkikleri ile yapmış, metodsuz olsa dahi hakikaten kıymetli eserler vücuda getirmiş bulunan muhterem Mehmed Zeki Pakalın “Osmanlı Târih Deyimleri ve Terimleri” adındaki himmet mahsûlü eserine bu pazar-çarşı adını “Bat pazarı” olarak alıyor, ve: “Eski eşyâ alınıp satılan pazar yeri ve çarşı hakkında kullanılır bir tâbirdir: Halk arasında Bitpazarı denilir. Aslı Bayat pazardır” diyor.
Bitpazarı adının aslının “Bayat pazarı” olduğunu kesin hüküm il...
⇓ Read more...
Türk lûgatı şöyle târif eder: “Bat, arabcada son, nihâî, kat’î mânâsında; Bat pazarı, müzâyede ile eşyâ satılan yer, bey’i bat mahali. Avam lisanında Bitpazarı denilir. Bitpazarı; müstâmel (kullanılmış) eşyâ satan esnâf” (Hüseyin Kâzım Bey, Büyük Türk Lûgatı).
Ayni eserde “Bey’i bat” için: “kat’î satış” deniliyor: ve misâl olarak sâir Yenişehirli Avni Beyin şu beyti veriliyor:
Bir pula değmez benim indimde sûki kâinât
Âlemi ben hiçe sattım ber sebîli bey’i bât
Görülüyor ki bu meşhur dil bilgininin “Bit pazarı” tâbirini târifi tam ışık içinde değildir; Batpazarının avam ağzında “Bit pazarı” olduğunu söyledikden sonra, Bitpazarlının “müstâmel eşyâ satan esnaf” olduğunu kaydederken, bu müstâmel, kullanılmış eşyânın, nereden, ve münâsebetle geldiğini göstermiyor, izah etmiyor.
Kendisi pek değerli bir mâliyeci olduğu halde şöhretini târihî tedkikleri ile yapmış, metodsuz olsa dahi hakikaten kıymetli eserler vücuda getirmiş bulunan muhterem Mehmed Zeki Pakalın “Osmanlı Târih Deyimleri ve Terimleri” adındaki himmet mahsûlü eserine bu pazar-çarşı adını “Bat pazarı” olarak alıyor, ve: “Eski eşyâ alınıp satılan pazar yeri ve çarşı hakkında kullanılır bir tâbirdir: Halk arasında Bitpazarı denilir. Aslı Bayat pazardır” diyor.
Bitpazarı adının aslının “Bayat pazarı” olduğunu kesin hüküm ile söyledikden sonra, yukarıdaki satırları eserinde “Bat pazarı” maddesinde yazması, Hüseyin Kâzim beyin tesiri altında kaldığına delildir. “Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri”nde müstakil bir Bit pazarı maddesi yoktur.
Aslı “Batpazarı” yâhud “Bayat pazarı”; bu çarşının adı üstünde durmadan bir husûsîyetinden bahsetmelidir. Halkın “Bit pazarı” dediği çarşıda sâdece esnaf mal satmaz, burada halk da esnafa mal satar; ve bu çarşıda yeni, gayri müstâmel eşyâ satılmaz. Bu çarşı esnâfının en büyük kazancı da halkı mal satar iken değil, halkın elinden mal alır iken olur.
Hüseyin Kâzım Bey; “Bat pazarı, müzâyede ile eşya satılan yer, bey’i bat mahalli” diyor, fakat, yukarıda da arz ettik bu ifâdesini mübhem bırakıyor, aydınlatmıyor. Bit pazarında müzâyede, arttırma ile satış, esnafın halka mal satışında değil, halkın esnafa mal arzında olur; bu bakımdan “Bit pazarı” tâbirinin Bat pazarından bozma olduğunu söylemek de kolaylaşır; şöyleki, bir kimse Bitpazarına satılık mal götürdüğü zaman, mala tâlib olan esnaf birbirinden az farklı fiatlar verir, bu bir nevi arttırma, müzâyededir, son haddini bulunca (ki dâimâ hakîki kıymetinin çok altındadır, aşağıda tafsilâtı ile arzedeceğiz) artık fazla para vermeyen çıkmayınca o malın satılması gerekir; yahud, malın sâhibi kıyamaz, satmaz, malını alır, gider.
İçinde, yalnız kullanılmış eşyânın alınıp satıldığı bir çarşı olduğuna göre, Bitpazarı adının Bayat pazarından bozma olduğunu söylemek, akla çok yakındır; bayat kelimesi; günlük dilimizde mezâcen “çok kullanılmış, eskimiş” mânasına gelir, hattâ: “Bırak o bayat lafları, mâzeretleri..” gibi tâbirleri sık sık kullanırız.
“Bayat pazarı”nı, avam ağzı “Bitpazarı” yapar iken, “Bit” ile müstehrek bir haşere olmasından dolayı, İstanbulun arabca kelimeler ve terimler kullanmaya düşkün kâtib ağzı da “Batpazarı” yapmışdır diyebiliriz.
İstanbul Bitpazarının ne zaman kurulduğu kesin olarak bilinmiyor. Bu büyük şehrin günlük hayatında çok önemli bir yeri olan bu pazarın kuruluşunu İstanbulun fethi devrine kadar götürmek hatâlı olmaz sanırız. Bizim rastlaya bildiğimiz en eski târih kaydi, Evliyâ Çelebidedir. Muharrir seyyah, İstanbul esnafından bahsederken Bitpazarı için de şu satırları yazıyor:
“Esnâfı hîlekârânı Bitpazarı - Dükkân 400, Nefer 700”.
On yedinci asır ortası için rakamlar hayli mübalâğalı görünür, fakat Evliyâ Çelebinin Bitpazarı esnafı için “hilekâr” demesi son derece şâyânı dikkattır.
Gençliği bıçkınlık yolunda geçmiş bir İstanbullu olan Mustafa Tekkanad (Yorgancı Çakır Mustafa), bize tevdi ettiği zengin bakımından çok kıymetlidir; Bitpazarı içinde şu satırları yazıyor: “Ne götürür iseniz, eski lâzımlıkdan billur âvizeye, yamalı iç donundan, redingota, sırmalı paşa üniformasına her şeyin satıla bileceği bir çarşıdır. Koca bir evin eşyâsını arabalara yükleyüb götürseniz yarım saat içinde satarsanız; ben sattım. On altıyaşında uçarı, haylaz bir oğlandım, anam müteverrim, babam ayyaş, usta yorgancı idi ama kazandığını meyhânelerde, umumhânelerde yer; beni başı boş bırakdı, itliğe, bıçkınlığa heves ettim, esrara başladım, dükkândan sık sık kaçar, bâzı geceler eve dâhi gitmez, nerelerde, kimlerin yanında dolaşdığımın bile farkında olmazdım. İşi Bitpazarından, saatçi lâkabı ile anılır bir adamla tanışdım; esrarı ekseriyâ veresiye ondan alırdım. Herife hayli esrar borcum oldu. Anam öldü, babam eve üvey ana adı altında bir şıllık getirdi. Karı geldiğinin ertesi günü bana musallat oldu cevrü cefâya başladı. Babamla beraber bir haftalığına Bursaya gittiler. Ev ev eşya anamın idi, şıllık kadın mahallemiz halkınca da iyi karşılanmadı. Fırsat ganimettir dedim, imam efendinin ayaklarına kapanıp yalvardım, ile mahalleli göz yumdular, evde eşyâ namına ne varsa iki öküz arabasına doldurdum. Bitpazarı önüne çekdim. Saatci de kefilim oldu, hepsini bir saat içinde sattım. Esnafın iki arabaya karasinek bulutu gibi üşüşmesi, ellerine geçeni didik muâyeneleri, bir yağma hâlinde satış ölünceye kadar unutamayacağım bir sahnedir. Ya elime geçen? Sâdece on altın olmuşdu: bir de Saatciye olan borcumu ödemişdim; onun nasılsa eseri merhameti olarak dedenden yadigâr gümüş kösteği ile gümüş bir ceb saatini de satmamışdım. Bitpazarından şöyle ayrıldım: Yalın ayak, yarım pabuç, başında püskülsüz fes, yeleğimde gümüş kösteği sallanan yâdigâr saat, koynumda da on altın!.. ve peşimde, mirasyedinin paralarını yiyecek, sözde hâmi iki hayta..”
“Batpazarı, Bayatpazarı Bitpazarı” için “eski eşyâ alınıp satılan pazar yeri, çarşı” der iken Koltukcular Çarşısı ile Hırdavatcılar Çarşısı bura ile karıştırmamalıdır. Mustafa Tekkanad’ın yukarıda anlattığı gibi iki öküz arabası yükün ev eşyası Bitpazarı kapusu önünde bir saat içinde satılmış olsa dahi, bunların arasında nefsi Bit pazarına girenler yalnız giyim eşyâsı olacakdır. Bitpazarının değişmez hakîki hüviyeti, yalnız eski, kullanılmış giyim eşyasının alınıp satıldığı bir çarşı oluşudur. (B.: Hırdavatcılar; koltukcular; Saatci Baba).
Bitpazarına mal götürüb satanlar, orta tabaka halk ile avam arasından sıkıntıya düşmüş kimselerdir; bunların arasında bohem hayatı süren münevverler, tahsil çağında bâzı âvâre gençler, (kışdan yaza çıkınca, gelecek kışa Allah kerimdir diye paltosunu satanlar gibi), ölmüş kocasının esvablarını satan garib dullar görülür. Buradan kullanılmış giyim eşyâsı alanlar da, hemen umûmiyetle ayak takımı, diyor garibi bekâr uşaklarıdır. Sıkıntı, geçim derdi içinde “kan kusub da kızılcık yemişdim” diyen, kimseye yüz suyu döküb minnet etmeyen seçkin münevverler arasında Bit pazarından giyinenlerde vardır.
Bitpazarı esnafı iki kısımdır; bir kısmı dükkân sâhibleridir; diğeri malı elden kapıcı ayak esnâfıdır. Dükkân sâhibleri meçhul eşhasdan mal almaz, muhakkak bir kefil ister.
Hırsızların çaldığı giyim eşyâsının çoğu, yatak mutavassıtlar eliyle, yâhud doğrudan Bitpazarına düşer.
Bilhassa, avâmî tâbiriyle “şeytana uyan” bâzı toy gençler, konudan komşudan, gittiği okludan, hatta kendi evinde çaldıkları elbise, palto, pardesü, manto, ceket gibi şeyleri Bitpazarına götürürler. Bitpazarı, emniyet müdürlüğü ikinci şûbesinin hırsızlık, masasının sivil memurları tarafından dâimî murakabe altında bulunmasına rağmen, polisi adım atışından ve bakışından tanıyan ve hepsi tilki gibi kurnaz kurnaz malkapıcı ayak esnafı delâleti, ile, pek tabi’î ki yokbâhasına derhal elden çıkar, ve satılır. Hırsızlık malı olduğu bile bile alınan eşyaya “Anadolu” denilir; İstanbulda satılmaz, denklenip Anadolu pazarlarına sevk olunur. Onun içindir ki satış anında, hırsızla berâber yakalanamayan eşyayı bulmak çok zordur.
Mahalleler arasında dolaşan eski alıcılarda topladıkları giyim eşyasını Bitpazarı esnafına devrederler; pek azını birinci el olarak kendileri satar. Seyyar eski alıcılarının devamlı bağlandıkları bitpazarı esnafı vardır.
Bit pazarında bir mal, sâhibi elinden dâimâ çok ucuz, esnaf elinden de tutturulabildiğine satılır.
Bit pazarı esnafı aldığı giyim eşyasını nâdiren aldığı gibi devredip satar; ekseriyâ, bu esnafa yamak temizleyiciler, örücüler ve terziler elinden geçerek tâmir ve tâdil edildikden sonra Bitpazarı dükkânlarında yer alır; tâmiri ve tâdili imkânsız elbiseler ise kasketcilere verilir, sağlam yerlerinden çıkarabildiği kadar üç dört bez kasket yapılır.
İstanbulda biri Büyük Kapalı Çarşıda, biri Üsküdarda, biri Kadıköyünde üç Bitpazarı vardır.
Bitpazarı esnafı, bilhassa iş üzerinde ve kendi aralarında argo konuşur; bu argodan şunları tesbit edebildik:
* Yem yemez su içmez — Hırsızlık malı; misâl; bir dükkân sâhibi koltuğunda bir boğça ile geçen ayak esnafından birine sorar:
— Hasan, ne var o boğçada?
— Seni açmaz ağabey, yem yemez, su içmez!..
* Anadolu — Birkaç mânada kullanılır;
1) Bir mala tâlib olmak; misâl:
— O acem şalına anadoluyum!.
2) Kendi aralarındaki satışda malın son fiâtı, misâl.
— Hasan, omuzundaki paltonun anadolusunu söyle!..
3) Sakat mal; misâl:
— Sana yaramaz Hacı, bunların hepsi anadolu...
4) Polis; misâl:
— Şu sakallıya imsâ ol, anadoludur!.
* İmşâ — Birkaç mânâda kullanılır; 1) Bitpazarı esnafının toplu mal alımında kendi aralarında ortaklık; misâl:
Esnafın kalantorlarından bir kaçını eski bir konağa mal almaya götüren kılavuz-simsar ufak bir ondalık ile kanaat etmeyeceğini bildirir:
— İmşâyım!.. (Malın alımında ortağım!..)
2) Alâkadar olmak; misâl:
Dükkân sahibi, mühimce bir iş peşinde dolaşdıklarından şüphelendiği ayak esnâfını oğluna tâkib ettirmek ister:
— Ali, şuralara imşâ ol!.. (Ali, şunlarla alâkadar ol!..).
3) Dikkat et; misâl:
— İmşâ ol, herifin eli uzundur!..
* Kallüb etmek — Tahmin etmek, eşya fiat koymak; misal:
Ortaklaşa alınmış bir parti malın başında:
— Şunları bir kallüb edelim...
* Ayıtmak — Dikkatli olmak; misâl:
— İyi ayıtdın mı? (dikkat ettin mi?)
* Helelim — Güzel, kıymetli mal; misâl:
— Şu ihtiyarı gördün mü, Abdülhamid paşasıdır, hep helelim mal getirir, durma, imşâ ol (durma, alâkadar ol).
* Aykırı — Antika mal.
* Kesmek — ortaklaşa koyup toplu alınan mal aralarında bir kâr koyup satmak.
* Boya boyacının — Ortaklaşa toplu alınan bir malın içinde, yalnız bir kişinin isteği ile alınan parçalar varsa, onların kâr ve zararının ortaklara âid olmayub isteyüb aldırana âid olduğu:
— Boya boyacının ha!.. unutmayın!..
* Urpu turpu içinde — Ortaklaşa toplu alınan malın kâr ve zararının ortaklara aid olduğu:
— Sonra laf olmasın, bunun urpu turpu içinde!..
Eskiye rağbet olsa Bitpazarına nur yağardı — Meşhur darbı mesel.
Theme
Folklore
Contributor
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.
TÜM KAYIT
Identifier
IAM050725
Theme
Folklore
Type
Page of encyclopedia
Format
Print
Language
Turkish
Rights
Open access
Rights Holder
Kadir Has University
Description
Volume 5, pages 2826-2829
See Also Note
B.: Hırdavatcılar; koltukcular; Saatci Baba
Theme
Folklore
Contributor
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.