Entries
Examine all the Istanbul Encyclopedia entries from A to Z.
Volumes
Browse A to G volumes published between 1944 and 1973.
Archive
Discover Reşad Ekrem Koçu's works for the entries between letters G and Z.
Discover
Search by subjects or document types; browse through archival docs that are open access for the first time.
BİNNAZ HANIM (Telli)
1890 ile 1895 sırasında Fatihde oturur bir İstanbul hanımıdır, Tophâne kâtiblerinden Üsküdarlı Âşık Râzi’nin dayısının kızı idi, pek küçük yaşda hem yetim hem öksüz kalmış, Râzi’nin anası tarafından büyütülmüş Râzi ile kardeş gibiydiler. O devrin âdetince henüz onbeş yaşındayken kısmet denilmiş, Fatihde Malta Çarşısı civârında bir konağı olan fes tüccarlarından zengin fakat çok yaşlı bir tunuslu ile evlendirilmişdi. Yaşlı adam kızı yerindeki genc güzel karısını karşısında hergün gelin telli ile görmek istediği icin semtde Telli Binnaz Hanım diye şöhret bulmuşdu. Kocası iki sene sonra ölünce konağı, mağazası ve hayli nakdi onyedi yaşındaki bu tâze dula kaldı. Râzi bir gün:
— Binnaz, demiş, mazlûmâne boynunu bükdün, babandan yaşlı adamın koynuna girdin, bundan sonra bir tâze civan oğlanla evlenüb felekden kâm almak gerekdir, İstanbulun güzelleri de bey paşa oğulları olmayub yalın ayak, yarım pabuçlu esnaf civanlarıdır, sana onlardan birini seçeyim, göstereyim, beğendireyim, Allahın emri ve peygamberin kavli ile helâlin olsun, çek al konağa, mağazaya da oturur, dünyânız cennet olur, beni de hayr ile anarsınız...
Binnaz Hanımı iknaa ettikden sonra Malta Çarşısında Şekerci Süleyman, Hamurkâr Feridun, Berber Ahmed, Kebabcı, Yakub ve Manav Bilâl adında beş nefer biri diğerinden güzel de...
⇓ Read more...
1890 ile 1895 sırasında Fatihde oturur bir İstanbul hanımıdır, Tophâne kâtiblerinden Üsküdarlı Âşık Râzi’nin dayısının kızı idi, pek küçük yaşda hem yetim hem öksüz kalmış, Râzi’nin anası tarafından büyütülmüş Râzi ile kardeş gibiydiler. O devrin âdetince henüz onbeş yaşındayken kısmet denilmiş, Fatihde Malta Çarşısı civârında bir konağı olan fes tüccarlarından zengin fakat çok yaşlı bir tunuslu ile evlendirilmişdi. Yaşlı adam kızı yerindeki genc güzel karısını karşısında hergün gelin telli ile görmek istediği icin semtde Telli Binnaz Hanım diye şöhret bulmuşdu. Kocası iki sene sonra ölünce konağı, mağazası ve hayli nakdi onyedi yaşındaki bu tâze dula kaldı. Râzi bir gün:
— Binnaz, demiş, mazlûmâne boynunu bükdün, babandan yaşlı adamın koynuna girdin, bundan sonra bir tâze civan oğlanla evlenüb felekden kâm almak gerekdir, İstanbulun güzelleri de bey paşa oğulları olmayub yalın ayak, yarım pabuçlu esnaf civanlarıdır, sana onlardan birini seçeyim, göstereyim, beğendireyim, Allahın emri ve peygamberin kavli ile helâlin olsun, çek al konağa, mağazaya da oturur, dünyânız cennet olur, beni de hayr ile anarsınız...
Binnaz Hanımı iknaa ettikden sonra Malta Çarşısında Şekerci Süleyman, Hamurkâr Feridun, Berber Ahmed, Kebabcı, Yakub ve Manav Bilâl adında beş nefer biri diğerinden güzel delikanlı bulmuş, bunları birer birer kıza göstermiş. Binnaz bir tercih yapamayınca, Râzi kahve falı bakar, fallarında da isâbet gösterirdi, bu beş oğlan niyetine bir kahve falı bakmış, falda kısmet olarak manav civanı görünmüş, bunun üzerine bir yolunu bulub Bilâl ile konuşmuş, aslı Manavgatlı olub İstanbulda sekiz on hemşehrisi ile bekâr odasında yatub kalkan ve bekârlık mihneti canına yetişmiş olan oğlan İstanbul bıçkını Râzinin teklifini minnetle, şükranla karşılamış, hemen o gün beraberce konağa gitmişler, kızla oğlan her birini yakından görür görmez aşk ateşi de parlamış, imamı çağırmışlar, yeni tâbiri ile yıldırım nikâhı kıyılmış; Râzi oğlanı almış, Kapalı Çarşının bir kapusundan girib öbür kapusundan çıkmışlar, samur kürkünden altın saat kösteğine kadar yalın ayaklı yarım pabuçlu dâmâda ne gerekse almışlar, bir hafta sonra bir de mükellef düğün yaparak manav Bilâl tunuslunun mağazasına Fesci Bilâl Ağa olub kurulmuş.
Bilâl hem zevcesine hem de velînîmeti bildiği Râziye gaayet sâdık çıkmışdır. Tütün tiryâkisi olduğu halde Râzinin yanında cığara sarmaz; çubuk yakmazdı; karşısında dâimâ edeble oturur, hicâbından yüzü kızara kızara türlü behânlerle sık sık geniş ölçüde nakdi yardımlarda bulunurdu. Telli Binnaz Hanım üzerine Âşık Râşinin bir destanı vardır ki şudur:
1. Telli Binnaz Hanım gelin kınalı
Dengi nevcivanı nasıl bulmalı
Dilberânı şehri İstanbul üzre
Açayım hanıma bir kahve falı
2. Nigârı nâzenin verdi fincanı
Malta Çarşısında gördüm dükkânı
Şekerci Süleyman yakmış külhânı
Bir mahbûbi zibâ bıçkın edâlı
3. Karanfil darçın hem ıtrı bergamût
Rûyinde mün’akis envârı lâhût
Ol hüsne eylemiş cihânı mebhût
Ebri şafak misâl hicabın alı
4. Şekerci kurbinde fodla furunu
Nim uryan uşaklar kadim kaanunu
Gör ande hamurkâr şol Feridûnu
Şeyh köçeği el ayağı kınalı
5. Vahşet üzre bir mürâhik hat âver
Hamur çiğner yalın ayak dilâver
Ol nânı azîze nakdi cânın ver
Pekce bak Binnazım yokdur vebâli
6. Furun kurbindedir kahveci berber
Güzeller şâhından veriyor haber
Kim görür mescidde mihrâbu minber
Lâ’li de aratmaz şekerle balı
7. Ahmeddir o şâhin ismi şerifi
Kaameti andırır sülüs elifi
Kâkülünden topuğuna târifi
Cennet bıçkını bir gilman misâli
8. Efendim berberim kebabca yanı
Kebabı çeviren gör şol civanı
Doldurmuş âşıklar koca dükkânı
Öpülür saçakdır hem peştemâli
9. İsmi şerifidir o şâhın Yâkûb
Keşmir elindendir o zîbâ mahbûb
Rûyi ahmerine reşk ider gurûb
Kim görüb de sevmez o gül cemâli
10. Kebabcı yanında manav şehbâzı
Çarşıyı tutmuşdur dâvet âvâzı
Yalın ayaklı ol dilberin nâzı
Bahalıya sattırıyor hem malı
11. SÎne uryan bez gömleği hilâli
Merdi meydanlığın gösterir hâli
Oldum ârede çöp çatan dellâli
Binnaza seçdim ol manav Bilâli
12. Def’a bakdım destimdeki fincana
İşâretler gördüm manavdan yana
Gözleri zümrüd ol lebi mercana
Beyan etmek kaldı gayrı ahvâli
13. Gözledim yolunu bir hafta tamam
Cumâ günü gördüm o selvi endâm
Koltukda boğçası kasdi istihmam
Dal fes ile şâhâne lâümbâli
14. Saraçhânededir ol hâmamî pâk
Selâm durdu ana üç civan dellâk
Koşdular hizmete çâbikü çâlâk
Hem hamamda olan gayri ehâli
15. Nûr içinde kaldı âlî câmekân
Kaçan soyundukda ol şehi hûbân
Gülgûni peştamal sardı ol civan
Göz kamaştırdı o yâlü bâli
16. Peyrevi olarak ben ol fetânın
Vardığı sofada kolladım yanın
Selâm verdim ve hem aldım selâmın
Sıdku safâ ile açdım ahvâli
17. Yetmişdir cânına bekâr mihneti
Özler imiş oğlan dünyâ cenneti
Tâze nigâr ile hem muhabbeti
Âdâbı din üzre nikâh visâli
18. Târif ettim ana güzel Binnazı
Anda olan işve cilveyi nazı
Ağzı suyun akub manav şehbazı
Billur üzre vurdu hicâbın alı
19. Dedi ağa senin öpem ayağın
Yuyam seni olub şimdi dellâğın
Kapunda olam hem kemter uşâğın
Kavuşdur ol yâre garib Bilâli
20. Hamamda bir saat muhabbet ettim
Sonra bile çıkıb konağa gittik
Binnaz sultanıma haber ilettik
Konak kapuları açdı şehbâli
21. Ferâce sırtında yüzde yaşmağı
Hanım karşıladı manav uşağı
Gönül bülbülleri gülistan bağı
Bulub şakıdılar gaayet safâlı
22. Ne gam yalın olsa ayağı yâhû
Güzellikde dengi kumrunun âhû
İman nikâh kıysın biz diyelim hû
Binnazın kalmamış sabra mecâli
23. Dolab beygiriyim döner bostanda
Gonce gül koklarım her gülistanda
Noksan var fazla yok işbu destanda
Nâmın Âşık Râzi dumandır hâli
Bu destanın Âşık Râzinin ilk acemilik devri eserlerinden olduğunu zan ediyorum.
Vâsıf Hiç
Theme
Person
Contributor
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.
TÜM KAYIT
Creator
Vâsıf Hiç
Identifier
IAM050683
Theme
Person
Type
Page of encyclopedia
Format
Print
Language
Turkish
Rights
Open access
Rights Holder
Kadir Has University
Description
Volume 5, pages 2803-2804
Theme
Person
Contributor
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.