Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
BİLÂL (Bahriye Sibyan Mıkızalı)
Rûmî 1310 ile 1315 arasında melek simâ güzelliği ve ayrıca sesinin de son derecede halâveti ile Tersâne muhitinde büyük şöhret kazanmış bir mürâhik delikanlı idi. İnce uzun boylu, taşıdığı bahriyeli forması icâbı bıçkın meşreb olub, tulumbacılığı da gaayet hevesli idi; bahriye itfâiye taburu olduğu halde, beri tarafın pırpırılığı daha câzib olduğu için, yasağa rağmen izinli çıkdığı bir gece Çeşme Meydanı sandığında Hasköyde çıkan bir yangına koşmuş, zâbitlerinden biri tarafından görülüp jurnal edilmiş. Tersânede meydan dayağına yatırılmışdı. Bu satırların naçiz muharriri de o dayağı ibret olmak üzere görmeğe çıkarılan efrad arasında idi. Çıplak ayakları falâkanın bukağısına alınıp bir çavuş değnekleri indirmeğe başladığında kışla kumandanı değneki çavuşu beğenmedi. “Cellâd” lâkabı ile mâruf ve cümlenin menfuru bir zenci vardı. Tersâne Zındanında gardiyan olup zebâniyi andırır bir zâlim herif idi; dayağa onu koydu, elli değnek yiyecek olan Bilâl, Cellâdın elinde yirminci darbeye kalmadı, tabanları şahren şahren yarılıp kan revan içinde bayıldı, yüzüne su dökülüp ayıltılarak dayağa tamamladılar.
O zamanlar meydan dayağına yatmak tersâneliler arasında haysiyet kırıcı bir hâdise bilinirdi; Bilâl bir aydan fazla yere basamadı, arkadaş yardımı ile yürüdü idi, ve an’ane hilâfına şeref v...
⇓ Devamını okuyunuz...
Rûmî 1310 ile 1315 arasında melek simâ güzelliği ve ayrıca sesinin de son derecede halâveti ile Tersâne muhitinde büyük şöhret kazanmış bir mürâhik delikanlı idi. İnce uzun boylu, taşıdığı bahriyeli forması icâbı bıçkın meşreb olub, tulumbacılığı da gaayet hevesli idi; bahriye itfâiye taburu olduğu halde, beri tarafın pırpırılığı daha câzib olduğu için, yasağa rağmen izinli çıkdığı bir gece Çeşme Meydanı sandığında Hasköyde çıkan bir yangına koşmuş, zâbitlerinden biri tarafından görülüp jurnal edilmiş. Tersânede meydan dayağına yatırılmışdı. Bu satırların naçiz muharriri de o dayağı ibret olmak üzere görmeğe çıkarılan efrad arasında idi. Çıplak ayakları falâkanın bukağısına alınıp bir çavuş değnekleri indirmeğe başladığında kışla kumandanı değneki çavuşu beğenmedi. “Cellâd” lâkabı ile mâruf ve cümlenin menfuru bir zenci vardı. Tersâne Zındanında gardiyan olup zebâniyi andırır bir zâlim herif idi; dayağa onu koydu, elli değnek yiyecek olan Bilâl, Cellâdın elinde yirminci darbeye kalmadı, tabanları şahren şahren yarılıp kan revan içinde bayıldı, yüzüne su dökülüp ayıltılarak dayağa tamamladılar.
O zamanlar meydan dayağına yatmak tersâneliler arasında haysiyet kırıcı bir hâdise bilinirdi; Bilâl bir aydan fazla yere basamadı, arkadaş yardımı ile yürüdü idi, ve an’ane hilâfına şeref ve itibâri artmış idi.
Kıbrıslı Kıtazâde Nâzım Bey nâmında zengin ve kibar bir zât bu mızıkalı Bilâli Çeşme Meydanında meşhur tulumbacı kahvesinde görmüş, güzel gencin ağzından semâli, divan dinlemiş, hayrânı olmuşdu. Pek cömertce nakdi yardımlarda bulunmuşdu. Fakat bu himâye de bâzı müfsidlerce dedi kodu mevzuu olmuşdu. Bilâl Nâzım Beyden yüz çevirip kaçmağa başlayınca, meğer bu zâtin şâirliği de varmış. Mâlûmât Gazetesinde ismini zikretmeden Bilâl için bir gazel yazub neşretti; bazı bedbahlar o zaman bu gazeli de bir mesele yapdılar, nihayet Bilâl Beyrut Limanında karakol hizmetinde olan bir fırkateyne borazan neferi olarak gönderildi. Mâlûmâtda 1314 senesinde intişar etmiş olan güzel şudur:
Yârdır bu âlemi fânide hep mâtlubumuz
Arı hüsn etmez fakat mâşuku şehrâşubumuz
Âh ol Yusuf likaaya mübtelâyız şöyle kim
Râhi aşkında fedâyi can ider Yakubumuz
Gönderüb bir nâme etmişdik recâyi merhamet
Hâkipâyi yâre ammâ varmamış mektûbumuz
Şive-i güftârına dilbestedir halkı cihan
Nâz perver, meclis ârâdır hele makbûbumuz
Beyrutda gaayet zengin bir dul arab hanımı Bilâle âşık olmuş, ve delikanlıyı para kuvetli ile bahriye ocağından çıkartub onunla evlenmiş; Mızıkalı Bilâl bir gün İstanbula parmaklarında elmas, zümrüd, yüzükler, ve yelek cebinde emaslı altın saat, altın kordon, elinde fildişi saplı bastonla Çeşme Meydanı kahvehanesine çıka geldi, eli de kesesinde Napolyon altınları ile oynardı; amam delikanlılarda, o basit bahriye neferi forması altındaki al beni kaybolmuşdu, sanki, o hüsnü ânı şahlevandâne o formaya mahsusdur. Arab hanımından sıla için izin alup gelmiş, eski arkadaşları ile balozlarda mirasyedi vâri paralar harcadı. Bir gece de ortadan kayboldu. Halicde cesedi bulundu; başına ağır bir cisimle vurulup denize atılmış. İhbar üzerine Azebkapusu iskelesinden Laz Dimitri isminde bir kayıkcıyı yakaladılar. Bilâlin altın saatı kayığında bulunan Dimitri idama bedel teşhirden sonra onbeş sene prangabendliğe mahkûm oldu. Bilâli Dimitrinin tuzağına düşürüb gûyâ delikanlı ile gece kayık safasına çıkacak olan bir rum yosması da şeriki cürüm sıfatı ile mahkûm oldu. O zamanlar büyük akisler yapmış bir cinayettir.
Vasıf Hiç
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Yazar/Üreten
Vâsıf Hiç
Kod
IAM050614
Tema
Kişi
Tür
Ansiklopedi sayfası
Biçim
Baskı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Tanım
Cilt 5, sayfalar 2765-2766
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.