GÜRAN (Nazmi Ziya) – Ünlü ressam ;portreler,natürmortlar ve dikkate değer kompozisyonlar yapmış,fakat öncelikle empresionist bir manzara, peyizaj ressamı olarak tanınmışdır ;İstanbulda Türk Resim ve Heykel Müzesinde eserlerinin bulunduğu salon onun adını taşımaktadır. 1881 de İstanbulda doğdu ;dâhiliye nezâreti muhâsebecisi Ziya Beyin oğludur.Şemsülmaarif Mektebinde okudu,1901 de Mülkiye Mektebini bitirdi. Resme küçük yaşda heves etmişdi ;resim seven,fakat oğlunun resim ile uğraşmasını,hele ressam olmasını hiç istemeyen kibar baba evinde devrin ünlü hocalarından Üsküdarlı ressam Hoca Ali Riza Beyi tanımışdı,onun müdahalesine ses çıkarılmadığı için Hoca Ali Riza Beyden hususi resim dersleri aldı.Mektebi Mülkiyeyi bitirdiği yıl babasını kaybedince Sanayii Nefîse Mektebine (Güzel Sanatlar Akademisi) girdi,ve orada o zamanların yabancı şöhretlerinden Warnier ve Valeri nin talebesi oldu.Bir rum sandalcının hâtıralarından da Sanayii Nefîse Mektebinde talebe iken evinde çıplak modelden çalışma imkânını da bulduğu öğreniliyor(B.: Çıplak Model,cild 7,sayfa 3927 ;Hristo,Sandalcı Trilyalı). 1908 de Sanayii Nefîse Mektebini bitirerek resim tahsili için Paris’e gitti,kısa bir süre Julian Akademisinde çalışdı,sonra Paris Güzel Sanatlar Okuluna girerek orada asrın ünlü fransız ressamlarından Co...

GÜRAN (Nazmi Ziya) – Ünlü ressam ;portreler,natürmortlar ve dikkate değer kompozisyonlar yapmış,fakat öncelikle empresionist bir manzara, peyizaj ressamı olarak tanınmışdır ;İstanbulda Türk Resim ve Heykel Müzesinde eserlerinin bulunduğu salon onun adını taşımaktadır. 1881 de İstanbulda doğdu ;dâhiliye nezâreti muhâsebecisi Ziya Beyin oğludur.Şemsülmaarif Mektebinde okudu,1901 de Mülkiye Mektebini bitirdi. Resme küçük yaşda heves etmişdi ;resim seven,fakat oğlunun resim ile uğraşmasını,hele ressam olmasını hiç istemeyen kibar baba evinde devrin ünlü hocalarından Üsküdarlı ressam Hoca Ali Riza Beyi tanımışdı,onun müdahalesine ses çıkarılmadığı için Hoca Ali Riza Beyden hususi resim dersleri aldı.Mektebi Mülkiyeyi bitirdiği yıl babasını kaybedince Sanayii Nefîse Mektebine (Güzel Sanatlar Akademisi) girdi,ve orada o zamanların yabancı şöhretlerinden Warnier ve Valeri nin talebesi oldu.Bir rum sandalcının hâtıralarından da Sanayii Nefîse Mektebinde talebe iken evinde çıplak modelden çalışma imkânını da bulduğu öğreniliyor(B.: Çıplak Model,cild 7,sayfa 3927 ;Hristo,Sandalcı Trilyalı). 1908 de Sanayii Nefîse Mektebini bitirerek resim tahsili için Paris’e gitti,kısa bir süre Julian Akademisinde çalışdı,sonra Paris Güzel Sanatlar Okuluna girerek orada asrın ünlü fransız ressamlarından Cormon(1845-1924)’un atöliyesinde çalışdı,ve Birinci Cihan Harbi başına,1913 yılına kadar orada kaldı. Yurda döndüğünde Sanayii Nefîse Mktebine muallim tayin edildi,bir ara maarif müfettişliği yaptı,1918-1921 ve 1923-1927 arasında iki sefer de Sanayii Nefîse Mektebi müdürlüğünde bulundu.Üyesi bulunduğu Güzel Sanatlar Birliğinin İstanbulda ve Ankaradaki sergilerinin hepsine katıldı.1937 senesinde de İstanbulda Güzel Sanatlar Akademisinde 300 tablosunu teşhir ederek özel bir sergi yal yapdı,bu da kiymetli sanatkârın bir vedâ ziyâfeti oldu,aynı yıl içinde öldü. Resim ve Heykel Müzesindeki eserlerinden bâzıları şunlardır :“Haliç”,“Köy Kahvesi”,“Kandilli Sırtlarından”,“Göksu”,“Boğaziçi”,“Han İçi”,“Kurbağalıdere”,“Tahtakalede Bir Sokak”,“Adada Çamlar”,“Langa Bostanı”,“Kır Kahvesi”,“Fabrikalı Manzara”,“Beyaz Güller”,“Kendi Portresi”(Kalemle desen),“Kızının Portresi”,“Parisde Sein Nehri”,“Parisde Luxembourg Bağçesi”,“Harf İnkilâbı”(Kompozisyon). Refik Epikman Türk Ansiklopedisinde Nazmi Ziyanın resmi için şunları yazıyor :“ ..empresyonist bir ressam olarak tanınmış olan N.Z.Güran ışık ve renk problemlerine yaklaşık bir tarzı benimsemiş,geniş fırça vuruşlarının yan yana konması ile meydana gelen bir tarzı uygulamışdır.Günün değişik saatlerinde yapılmış resimlerindeki ışık,mavilik içinde eriyen bir güneşin duygulu bir anlatımı olarak kalmışdır...”. Nurullah Berk de “İstanbul Resim ve Heykel Müzesi Rehberi”nde,Nazmi Ziyanın eserlerinin toplandığı 6 numaralı Salondan bahsederken ünlü ressam için şunları yazıyor:“..onun iliklerine kadar güneşi teneffüs eden peyzajlarında en ufak bir çakıl taşından kocaman dağlara varınca her şey size hissesine düşen güneşi anlatmaya çalışır..Nazmi Ziya güneşi,bâzan mor,bâzen mâvi bir boya tüpü gibi paletine sıkıyor, çağdaşları içinde işini seven,belli görüşleri olan ve ömrünün sonuna kadar aynı istekle çalışan pek az ressamdan biridir..”,ve Bed-Rahmiden naklen şunları ilâve ediyor :“..Nazmi Ziya güneşibâzan sarı,bâzan mor,bâzan mâvi bir boya tüpü gibi paletine sıkıyor..güneşi,beziryağı veya terebantin gibi boyalarına karıştırıyor..”. Bibl.:Refik Epikman,Türk Ansiklopedisi;Nurullah Berk,Resim Heykel Müzesi.