Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
BENLİ BİNNAZ MASALI
Evvelâ muhakkak ki bir meddah ağzından dinlenmiş ve sonra ağızdan ağızz yayılarak eski İstanbulun evlerinde kış geceleri sohbetlerinde söylenmiş meşhur masallardan biri. Aslının on sekizinci asır eseri olduğunu tahmin ediyoruz; bu ansiklopediye, İstanbul Üniversitesi tedris heyetinden Bay Recâinin büyük vâlidesi olub yarım asra yakın Üsküdarda Toptaşında Atik Vâlide Camii karşısındaki evinde oturan ve 1940-1945 arasında 85 - 90 yaşlarında vefat eden Eskizağralı Fatma Hanımdan derlenmiş ve R.E. Koçunun kalemi ile Hafta Mecmuasında neşredilmiş şekli ile alıyoruz:
Anasına Zilli Emine derlerdi; “Hamamda kurnaya, düğünde zurnaya” günde, kırk kapının tokmağını çalan kadınlardandı. Feracesi sokak kapısının arkasındaydı. Üç yaşından beri yetim olarak büyüttüğü biricik kızı Binnaz on beş yaşına bastığı zaman Zilli Emineyi bir telâş ve endişe almışdı. Binnaz güzeldi; İstanbulun bir kenar mahallesinde açmış bir beyaz zambaktı. Ve harikulade zeki, işveli, cilveli, dilli bir kızdı. Kısmeti çıkmamış değildi, fakat istiyenler hep marangoz kalfası, dokumacı kalfası, çakrıkçı, ipçi, yemenici, saraç, berber, kahveci, esnaf şehbazlarıydı; Eminenin ise bütün ümidi kızındaydı, son günlerini onun sâyesinde bir konakta, büyük hanım olarak geçirmek istiyordu. Binnazı beyzâdelere, paşazâdelere vermek ist...
⇓ Devamını okuyunuz...
Evvelâ muhakkak ki bir meddah ağzından dinlenmiş ve sonra ağızdan ağızz yayılarak eski İstanbulun evlerinde kış geceleri sohbetlerinde söylenmiş meşhur masallardan biri. Aslının on sekizinci asır eseri olduğunu tahmin ediyoruz; bu ansiklopediye, İstanbul Üniversitesi tedris heyetinden Bay Recâinin büyük vâlidesi olub yarım asra yakın Üsküdarda Toptaşında Atik Vâlide Camii karşısındaki evinde oturan ve 1940-1945 arasında 85 - 90 yaşlarında vefat eden Eskizağralı Fatma Hanımdan derlenmiş ve R.E. Koçunun kalemi ile Hafta Mecmuasında neşredilmiş şekli ile alıyoruz:
Anasına Zilli Emine derlerdi; “Hamamda kurnaya, düğünde zurnaya” günde, kırk kapının tokmağını çalan kadınlardandı. Feracesi sokak kapısının arkasındaydı. Üç yaşından beri yetim olarak büyüttüğü biricik kızı Binnaz on beş yaşına bastığı zaman Zilli Emineyi bir telâş ve endişe almışdı. Binnaz güzeldi; İstanbulun bir kenar mahallesinde açmış bir beyaz zambaktı. Ve harikulade zeki, işveli, cilveli, dilli bir kızdı. Kısmeti çıkmamış değildi, fakat istiyenler hep marangoz kalfası, dokumacı kalfası, çakrıkçı, ipçi, yemenici, saraç, berber, kahveci, esnaf şehbazlarıydı; Eminenin ise bütün ümidi kızındaydı, son günlerini onun sâyesinde bir konakta, büyük hanım olarak geçirmek istiyordu. Binnazı beyzâdelere, paşazâdelere vermek istiyordu; bunlardan da oğlan sokakda yahud bir mesirede görüb beğense anası babası, hısım akrabası “Kenarına bak bezini al... Nihayet Fatih Nişancasında oturan Kapalıçarşı tüccarlarından Kâmil Efendi isminde bir zat “At sahibine göre eşinir” deyip bir görüşte gönül verdiği Benli Binnazı almıştı.
Bülbül kafesi gibi güzel bir evi, iki arap halayığı, bir uşağı vardı; genç ve güzel karısının bir eli yağda öbür eli baldaydı. Kâmil Efendi de ismi gibi olgun ve yakışıklı adamdı. Binnaza karşı tek özrü yaşıydı. On beş başındaki kızı tam almış beş yaşında sinei muhabbete çekmişdi, aralarında yarım asır vardı. Fakat Benli Binnaz bütün tahminleri altüst etmiş, bir sâdık ve vefakâr ev kadını çıkmıştı. Her gün eteği belinde mutfağa kendi giriyor, çamaşıra yardım ediyor, kocasına, esir pazarından alınmış câriye misâli pervâne gibi hizmet ediyordu.
Kâmil Efendinin dükkân komşusunun akrabasından ve yeniçeri civeleklerinden Karanfil Mustafa isminde yirmi-yirmi bir yaşlarında, sohbeti tatlı, şehbaz ve şehlevend, hakikaten erkek güzeli kalhâni meşreb uçarı bir delikanlı vardı. Arada bir çarşıya uğrar, akrabasının dükkânında oturur, başından geçenleri anlatarak çarşılıyı bir kol çengi gibi eğlendirirdi; anlattıkları da hemen dâimâ zenpârelik macerârı idi. Bir gün yine gelmiş anlatıyordu.
“Malûm ya bizim meslekte kadının ismi ile semti söylenmez. Ne zamandan beri bir pilici gözüne kestirmiştim. On beş yaşında sarı ağızlı yavru.. Kocası olacak herif altmış beşlik moruk. Nihâyet karıyla anlaştık. Dün gece beni içeri aldı. Öpüştük, koklaştık. Tam soyunup döküneceğim, çat kapı herif gelmez mi. Az kalsın baskın verecektik. Kadın on beş yaşında ama zamâne tâzesi.. Beni yüklüğe soktu, kocasını karşıladı. Türlü işve ve cilve ile ihtiyarı öyle bir oyaladı ki kirişi kırdım. Bu gece yine oradayım.”
Kâmil Efendinin içime bir şüphe girmişti; Binnazda bir telâş sezer gibi olmuştu; akşam eve öner dönmez ilk işi yüklüğü açmak oldu, içindeki yatakları yorganları didik didik etti.. Genç karısı şaşırmış ve sinileri boşanmıştı:
— Ayol Efendi deli mi oldun?.” diyor ve katıla katıla gülüyordu.
Ertesi gün Karanfil Mustafa çarşıya damladı. Herkeste bir merak, külhâni:
“Sormayın başıma geleni, dedi, içeri girdim. Mâşukamı kucakladım, daha bir çift lâf etmeden çat kapı. Moruk geldi!.. Karı hemen tavandan erzak zembilini indirdi, beni içine koyup tavana çekti. Herifte bir acaip hal.. Tavşan kokusu almış tazı gibi. Hemen yüklüğe saldırdı. Yatak yorgan ne varsa ortaya döktü. Ben ise tepesinde bu hali temaşa ederim. Karıysa evvelâ siniri boşanmış; kıkır kıkır güler. Sonra başladı ağlamağa. Benden şüphen varsa çöz bağımı efendi dedi. Herif şaşırdı. Af diledi. Kadın cilvelendi. Adamı yatak odasına soktu. Az sonra da bir bahane bulup dışarıya çıktı. Beni indirip kaçırdı. Vuslatı yâr bu geceye kaldı...”
Kâmil Efendinin her tarafı buz kesilmişti. İçinden: “Dur kerata... Bu akşam kurtulabilirsen aşkolsun. Seni yakalayıp falakacılara.. Benim kahpeye de yapacağımı bilirim.” dedi. Akşam eve girince ilk işi erzak zembilin ipini kesmek oldu. Koca zembil “Küt...” diye yere düştü. Pirinç, bulgur, tuz, biber. İçinde ne varsa ortaya saçıldı.
Benli Binnaz: — A.. A.. İki gecedir ne bu hal, deli mi oldun efendi...” diye dursun. Arkasından yüklük tekrar boşaltıldı. Minder altları... Kapı arkaları... Ayakyolları arandı. Ve Kâmil Efendi nihayet yorgunluktan serildi kaldı. Bu sefer Binnaz da halayığına seslenerek: — Kız Lâlifer..Getir benim feracemi... Esir pazarından alınmış câriye miyim ben; anam belli, babam belli, erkek helâlimden şüphe şüphe ederse nikâh kalmaz... anamın evine gidiyorum!.. deyince Kâmil Efendi genç karısının ayaklarına kapandı. Af diledi.
Ya ertesi gün?!. Karanfil Mustafa yine geldi.. Kâmil Efendi külhâninin yüzüne bakamıyordu; delikanlının sesi kulaklarında bir uğultu halinde aksediyordu.
“... Çat kapı.. moruk geldi... Taşlıkda çarşıdan yeni gelmiş bir hasır duruyordu. Karı beni hasırın içine sarıp duvara dikti. Ve kapıyı açtı.” mâbadi?.. Kâmil Efendinin yaptıklarıydı.
Vuslatı yar yine ertesi akşama kalmıştı. Karanfil Mustafa Kapalıçarşıda akrabasının dükkânı girmiş, macerasının son kısmını anlatıyordu:
— Tam soyunup döküneceğim.. Kapı çalındı. Karının kocası geldi, dildademin bir çeyiz sandığı varmış. Beni bu sefer onun içine koydu, kilitledi ve anahtarını da entarisinin kuşağına bağladı. Herif hasırdan başladı. Zenbil, yüklük, sandık, dolap, evin içinde her taraf arandı, evin içi sandığa kaldı. Adam da soluk soluğa yorgunluktan tükendi. Karıya:
— Ver şu sandığın anahtarını!.. dedi.
Karı kayıtsız:
— Al’.. dedi. Hemen elini hançerime attım. Bu sefer iş sarpa sardı. Herifi devirip kaçamazsam, falakacılarda halim dumandır... Fakat kocası anahtarı alır almaz kadın:
— Lâdes!.. diye bağırıp kahkahayı atmaz mı!.. İhtiyar “Hay kahpe!..” diye bağırdı ve anahtarı yere atıp sokağa fırladı. Sabaha kadar da eve gelmedi..
O gün macerasının sonunu anlatırken kendisini merakla dinleyen çarşılı arasında Kâmil Efendi yok idi, karısına lâdes borcu olan bir yüzüğü yaptırmak için kuyumcuya gitmişti.
Benli Binnaz ile Bedestenli Kâmil Efendi
(Münif Fehimin kompozisyonu; Hafta Mecmuası)
Tema
Folklor
Emeği Geçen
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Kod
IAM050261
Tema
Folklor
Tür
Ansiklopedi sayfası
Biçim
Baskı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Tanım
Cilt 5, sayfalar 2506-2508
Not
Görsel: cilt 5, sayfa 2506
Tema
Folklor
Emeği Geçen
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.