EN
Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
Hakkında
İstanbul Ansiklopedisi
Reşad Ekrem Koçu
Web Projesi
Maddeler
❯
5. Cilt: Bay-Boğ
BELÂ
Dilimize arabcadan alınmış isim, Türk lûgâtında elem ve ızdırab veren şey; fitne; musîbet; nekbet, idbar; bahtsızlık; darbımeseller: İhtiyat, dikkat tavsiyesi yolunda “Belâ geliyorum demez!”; evlâd, torun hakkında “Tatlı belâ”; kız veya erkek evlâd evlendirilirken “Belâsını ben çektim, safasını il sürecek”; bilhassa bir güzel yeni âşık olan mahrem dosta hitab olarak “Belâlar mübâreki!..”. Aldın metâı aşkı, belâlar mübâreki!  Ruhsâri yâre hattı muanber mübâreki Uşşâki zâde tâze belâlar mübâreki “Belâ budur ki...” deyimi, bilhassa aydın adam ağzında “asıl bahtsızlık budur” yerinde kullanılır, en güzel kullanan da büyük hiciv şâiri Nef’î olmuş, aşağıdaki beyiti de kendi âkibetine uygun düşmüştür : Belâ budur ki ne türlü ferdî asr olsan Yine inanduramazsın hasûdu hodkâmı.. “Püsküllü belâ” iki yerde kullanılır: 1) Belâ üstüne gelen belâ; 2) aşifte, bıçkın, çapkın ele avuca sığmaz, ardında tutkunu çok, kabadayı gürühundan sâhibi olan, cefâ edici, vefâsız, vuslat yolu engellerle dolu mâşuka, mâşuk. Bular hakkında söz gelimine göre “Belâ püsküllü” de denilir : Efendim bir güli âlem behâsın Nihâli işvesin rengin edâsın Cihanda misli nâdir mehlikasın Güzelsin nâzeninsin dilrübâsın Hırâm itdikçe sen ey serv reftâr Olur endâmına âlem giriftâr Bu keysûyi perişan ile her bâr Seri uşşâ...
⇓ Devamını okuyunuz...
Dilimize arabcadan alınmış isim, Türk lûgâtında elem ve ızdırab veren şey; fitne; musîbet; nekbet, idbar; bahtsızlık; darbımeseller: İhtiyat, dikkat tavsiyesi yolunda “Belâ geliyorum demez!”; evlâd, torun hakkında “Tatlı belâ”; kız veya erkek evlâd evlendirilirken “Belâsını ben çektim, safasını il sürecek”; bilhassa bir güzel yeni âşık olan mahrem dosta hitab olarak “Belâlar mübâreki!..”. Aldın metâı aşkı, belâlar mübâreki!  Ruhsâri yâre hattı muanber mübâreki Uşşâki zâde tâze belâlar mübâreki “Belâ budur ki...” deyimi, bilhassa aydın adam ağzında “asıl bahtsızlık budur” yerinde kullanılır, en güzel kullanan da büyük hiciv şâiri Nef’î olmuş, aşağıdaki beyiti de kendi âkibetine uygun düşmüştür : Belâ budur ki ne türlü ferdî asr olsan Yine inanduramazsın hasûdu hodkâmı.. “Püsküllü belâ” iki yerde kullanılır: 1) Belâ üstüne gelen belâ; 2) aşifte, bıçkın, çapkın ele avuca sığmaz, ardında tutkunu çok, kabadayı gürühundan sâhibi olan, cefâ edici, vefâsız, vuslat yolu engellerle dolu mâşuka, mâşuk. Bular hakkında söz gelimine göre “Belâ püsküllü” de denilir : Efendim bir güli âlem behâsın Nihâli işvesin rengin edâsın Cihanda misli nâdir mehlikasın Güzelsin nâzeninsin dilrübâsın Hırâm itdikçe sen ey serv reftâr Olur endâmına âlem giriftâr Bu keysûyi perişan ile her bâr Seri uşşâka püsküllü belâsın (Enderunlu Vâsıf, şarkı)  Âşıklar başına püsküllü belâ Tophâne oldu sahrâyı Kerbelâ Her gün minâreden verilir salâ Kanlıdır yolu ol tavşan kâfirin (Galatalı Hüseyin, İşmar Destanı)  Yar peyledim şu çapkın gonce gülü Başı kavak yelli saçı sünbülü Olmadan efendim sinem bülbülü Başıma olmuşdur belâ püskülü (Galatalı Hüseyin, İşmar Destanı) Geçen asrın şöhretleri şâirlerinden Ayıntablı Ayni, Fes millî bir serpuş olduktan sonra, kırmızı fes kenarından sarkan o devrin mâvi püsküllerinden dilber yüzlere ayrı bir câzibe verdiğini söyleyerek, püsküllü fesi, başı aslında belâya girmiş olan âşıka yeni bir belâ görüyor: Hilâl ebrüvânın üzre müşâri bilbenandır fes Bu tâbi renkle pertevfürûzi hüsnü andır fes Ne renge koydu hak âyinei dildârı cânanı Bu sûretle kızılbaş mülkine hayret resandır fes Diyârı Çine hükmeyler arakçînindeki perçem Seri uşşâka püsküllü belâdır pek yamandır fes Aydın İstanbullu ağzında bir de “Belâya bak” deyimi vardır; buradaki belâ, bu ismin Türk lügâtındaki mânalarından hiç birine uymaz; meselâ Mualim Nâci : Beyânı maksad için yâre tercemânın var Belâya bak ki anı tercemâna anlatamam.. diyor; “içi açamamak” dır; bu hal ızdırab - belâ ile ifâde edilmişdir (B. : Belâlı).
Tema
Folklor
Emeği Geçen
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Kod
IAM050200
Tema
Folklor
Tür
Ansiklopedi sayfası
Biçim
Baskı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Tanım
Cilt 5, sayfalar 2451-2452
Bakınız Notu
B. : Belâlı
Tema
Folklor
Emeği Geçen
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
  İş birliğiyle
Kullanım Şartları
Çerez Politikası
KVKK