On yedinci asrın büyük ve mükellef yalılarından biriydi, o asrın adamı müverrih Fındıklı Mehmed Ağanın bir kaydından Üsküdarın Kuzguncuk tarafında bulunan bu yalının 1681 de Kara İbrahim Paşa adında bir vezirin mülkü olduğunu öğreniyoruz: “Hicrî 1092 senesi Cemâziyelâhirinin üçüncü Perşembe günü (M. 21 Haziran 1681) Dördüncü Vezir Kara İbrahim Paşa kendisinin Kuzguncuk yanındaki Bayrampaşa Yalısına pâdişahı (Dördüncü Sultan Mehmed) dâvet etti ve bir ziyafet verdi; o gün ikindi vakti gök gürlemeleri ve şimşeklerle bir tûfan oldu, ardından kaz yumurtası büyüklüğünde dolu yağıb bütün şehrin üstünü ve kırları kış mevsimi gibi ağarttı. İç ağalarına mahsus bir sandal Bayrampaşa Yalısının kenarına vurup parçalandı. Karadenizden gelen bir odun şaykası da (karşıda) Beşiktaş önünde yelken kapatıp battı”. Ayni müverrih beş yıl sonraki olaylar arasında bu yalının mîrîye intikal ettiğini yazarak bir vak’a naklediyor: “Hicrî 1 Şaban 1097 Pazar günü (23 Mayıs 1686) Dördüncü Sultan Mehmed kayık ile İstavrozdan Üsküdara gelirken Üsküdarda Kara İbrihim Paşadan alınmış olan mirî Bayrampaşa Yalısının çayırına at bağlanmış olduğunu gördü ve gazaba geldi, yalının ustasını (muhâfızlarının zâbitini) getirip: — Kâfir!. benim tahtıma at bağlatırsın!.. diye katlini emretti. Adam: — Pâdişâhım atları bağlay...

On yedinci asrın büyük ve mükellef yalılarından biriydi, o asrın adamı müverrih Fındıklı Mehmed Ağanın bir kaydından Üsküdarın Kuzguncuk tarafında bulunan bu yalının 1681 de Kara İbrahim Paşa adında bir vezirin mülkü olduğunu öğreniyoruz: “Hicrî 1092 senesi Cemâziyelâhirinin üçüncü Perşembe günü (M. 21 Haziran 1681) Dördüncü Vezir Kara İbrahim Paşa kendisinin Kuzguncuk yanındaki Bayrampaşa Yalısına pâdişahı (Dördüncü Sultan Mehmed) dâvet etti ve bir ziyafet verdi; o gün ikindi vakti gök gürlemeleri ve şimşeklerle bir tûfan oldu, ardından kaz yumurtası büyüklüğünde dolu yağıb bütün şehrin üstünü ve kırları kış mevsimi gibi ağarttı. İç ağalarına mahsus bir sandal Bayrampaşa Yalısının kenarına vurup parçalandı. Karadenizden gelen bir odun şaykası da (karşıda) Beşiktaş önünde yelken kapatıp battı”. Ayni müverrih beş yıl sonraki olaylar arasında bu yalının mîrîye intikal ettiğini yazarak bir vak’a naklediyor: “Hicrî 1 Şaban 1097 Pazar günü (23 Mayıs 1686) Dördüncü Sultan Mehmed kayık ile İstavrozdan Üsküdara gelirken Üsküdarda Kara İbrihim Paşadan alınmış olan mirî Bayrampaşa Yalısının çayırına at bağlanmış olduğunu gördü ve gazaba geldi, yalının ustasını (muhâfızlarının zâbitini) getirip: — Kâfir!. benim tahtıma at bağlatırsın!.. diye katlini emretti. Adam: — Pâdişâhım atları bağlayan şehzâdeler hocası Seyyid Feyzullah Efendidir, ben başımdan korkarım diye izin vermedim, Efendi ben pâdişâhımdan izin aldım, söz gelirse cevabını ben veririm dedi, ısrar edince sustum, kabahatim yok, bir avuc kanım, bağışla!.. diye feryad etti, cellâd eline verilmişken af edildi, ancak bostancılar ocağında tard edildi: “Padişah Feyzullah Efendinin katlini ferman etti. Ona da ulemâdan ve Peygamber evlâdı denildi, şehzâdeler hocalığından çıkarılmakla iktifa olundu”. Bibl.: Silâhdar Tarihi, I ve II.