EN
Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
Hakkında
İstanbul Ansiklopedisi
Reşad Ekrem Koçu
Web Projesi
Maddeler
❯
3. Cilt: Aş-Ba
AZİZ BEY
Edib, şâir; hicrî 2 muharrem 1267 (milâdî 7 kasım 1850) de İstanbulda doğdu. Umûri Mülkiye Nâzırı Şair Mehmed Pertev Paşazâde Ahmed Cemaleddin Beyin oğludur (B.: Pertev Paşa, Mehmed Said). Hususî tahsil gördü ve hicrî 1285 (milâdî 1868) de Onsekiz yaşında iken kâtiplikle girdiği Bâbıâlî Sadâret Mektûbî kaleminden yetişti. Meşrutiyetin ilânında ilk Osmanlı Mebusan Meclisinde zabıt kâtipliği yaptı, ahlâkına son derece güvenildiği için Türk - Rus harbi esnasında Meclisi Vükelâ (Kabina) müzakerelerine zabıt kâtibi olarak alındı; harbden sonra Şûrâyi Devlet ve Sicilli Ahvâl Komisyonu kâtipliğine tayin edildi; bir müddet sonra istifa ederek Evkaf Nezâretine intisab ederek Mârûzatı Mühimme masasına memur oldu; 1898 de bu memuriyet üzerinde kalmak üzere Evkaf İdare Meclisi âzası oldu; 1908 inkılâbında Şair Recaizâde Mahmud Ekrem Bey Evkaf Nâzırı olunca Aziz Beyi Mezkûr Meclisin reisliğine getirdi, Hamâde Paşanın Evkaf Nâzırlığında bu idare meclisi lağvedilince emlâki vakfiye müdürü oldu; Şerif Ali Haydar Paşanın Nâzırlığında ise Edirne ve Selânik Evkafının teftişine memur edildi; o zamanın yolları, seyahat vasıtları, hanlar bu kibar ve İstanbulluyu çok yordu. Yakın ahbaplarından İbnülemin Mahmud Kemal Beye Tekirdağından gönderdiği bir mektuptur: Yine geziyorum ben diyar diyar Elde yoktu...
⇓ Devamını okuyunuz...
Edib, şâir; hicrî 2 muharrem 1267 (milâdî 7 kasım 1850) de İstanbulda doğdu. Umûri Mülkiye Nâzırı Şair Mehmed Pertev Paşazâde Ahmed Cemaleddin Beyin oğludur (B.: Pertev Paşa, Mehmed Said). Hususî tahsil gördü ve hicrî 1285 (milâdî 1868) de Onsekiz yaşında iken kâtiplikle girdiği Bâbıâlî Sadâret Mektûbî kaleminden yetişti. Meşrutiyetin ilânında ilk Osmanlı Mebusan Meclisinde zabıt kâtipliği yaptı, ahlâkına son derece güvenildiği için Türk - Rus harbi esnasında Meclisi Vükelâ (Kabina) müzakerelerine zabıt kâtibi olarak alındı; harbden sonra Şûrâyi Devlet ve Sicilli Ahvâl Komisyonu kâtipliğine tayin edildi; bir müddet sonra istifa ederek Evkaf Nezâretine intisab ederek Mârûzatı Mühimme masasına memur oldu; 1898 de bu memuriyet üzerinde kalmak üzere Evkaf İdare Meclisi âzası oldu; 1908 inkılâbında Şair Recaizâde Mahmud Ekrem Bey Evkaf Nâzırı olunca Aziz Beyi Mezkûr Meclisin reisliğine getirdi, Hamâde Paşanın Evkaf Nâzırlığında bu idare meclisi lağvedilince emlâki vakfiye müdürü oldu; Şerif Ali Haydar Paşanın Nâzırlığında ise Edirne ve Selânik Evkafının teftişine memur edildi; o zamanın yolları, seyahat vasıtları, hanlar bu kibar ve İstanbulluyu çok yordu. Yakın ahbaplarından İbnülemin Mahmud Kemal Beye Tekirdağından gönderdiği bir mektuptur: Yine geziyorum ben diyar diyar Elde yoktur ne çâre ihtiyar Sıkıldım artık burada yeter Her günün hâli diğerden beter Unutulduk kaldık burada Beni bir sonran yok zannım orada Gök yüzü bulutla kara bağlıyor Bütün gün yağmur yağup bana ağlıyor Yahûdi semtinde çıfıt evinde Çekilir mi hâl altmış deminde Nihayet müfettişliğin lağvında Vilâyet tahriri musakkafât memuriyeti İstanbula geldi; Ücretle Maliye Nezaretinde Vakıf Arazi Komisyonu Reisliğine tayin edildi, az sonra da tekaüd edildi. Suiistimâllere, servet yapmağa çok müsaid memuriyetlerinde elleri daima tertemiz kalmış pek asîl ve namuskâr memur olduğundan tekaüdlüğünde seçim sıkıntısı çekti bu sıkıntıya damar sertliği hastalığı ile, mesâne illetinin ıstırapları da yüklendi, 1918 de (hicrî 27 rebiülevvel 1337) gecesi vefat etti, Üsküdarda Selimiye Dergâhı haziresinde babasının kabrine defnedildi. Geçmiş asırlardaki Türk Cemiyet hayatını, merasimi, âdetleri çok iyi bilen bir zat idi, Mahmud Kemal İnalın ısrarı ile kaleme aldığı “Merâsim ve Âdâti Kadîmei Osmaniye” adında çok mühim bir eseri bitiremedi; dedesi Pertev Paşa hakkında yazdığı mufassal bir hal tercümesini de yarım bıraktı. Evkaf Nâzırlarından Hayri Efendinin mükemmel ve mufassal bir Evkaf Tarihi yazılması için teşkil ettiği komisyonlardan birine Reis olduğu halde Evkaf Tarihine dair ancak beş on sahifelik bir müsvedde yazabildi. Yarım kalmış eserleri ile beraber oğluna seçilmiş şiir, hâtıra kırıntıları ve manzum ve mensur tarihî fıkralar, letâif ile dolu defterler bırakmıştı; bunların arasında Büyük Mecmuada kendi şiirlerini ihtiva etmekte idi. Hepsi neşredilip Millî Kütüphanemize mal edilmesi gereken kalem metrûkâtıdır. Şiir diline örnek olarak “Son asır Türk Şairleri” nden bir gazelini alıyoruz: Hayli demir gönlümün her kârı yâr endîşesi Gün olur ki âşıkın belki uyra endîşesi Saklıdır sînemde râri aşkın itmem âşıkâr Gizli gizli âhlar hep intişar endîşesi Câmi zerrîn ü sebûlerle donandı bezmimiz Kalmadı âlemde artık lâlezâr endîşesi İtilâf ettik gumûmi dehr ile şimdengerû Merdi firkat dîdeyiz olmaz mesâr endîşesi Sâyeveş dûr olmamaktır senden ey servi hirâm Bendi üftâdenin leylü nihâr endîşesi Rindi bî pervâyi aşkız yok alâikden eser Zâhidi bîçârenin vardır hezâr endîşesi Bulmaz âlemde Azizâ ehli dil câyi huzûr Bülbüli zârin de var gülşende hâr endîşesi Aziz Beyi yakından tanımış ve sevmiş İbnülemin Mahmud Kemal Bey merhum bu dostunun portresini “Son asır Türk Şairleri” inde şu satırlarla canlandırıyor: “Kuvvei nutkiyesi meşhurdur. Söze âşık idi. Bir meclisde bilâfâsıla saatlerce söz söylerdi, söylemeden lezzetyâb olurdu, sözlerini herkese dinletirdi, dinleyenler usanmazlardı. Başkası, fırsat bulub da söze başlasa, yüzünü duvara çevirir somurturdu. Selâhiyettar olsun olmasın her şeyden bahseder, herkesle mübâhaseye girişirdi. Mütaleat ve muhâkemâtı, tavır ve kıyâfeti kendine mahsustu. Vefâkâr, dilnüvaz, hayırhah idi, iyilik yolunda elinden ve dilinden geleni esirgemezdi”. Pek şirin bir hâtıradır, Mahmud Kemal İnal ve yârânı, içlerinde Aziz Bey de dahil, bir dost evinde toplanırlar, sohbet rahmeti Rahmâna kavuşmuş meşhur adamların hal tercemelerinden açılır, Aziz Bey sıkılır, o gece suratını asar, ertesi günü de şu hicviyeyi yazıb İnal’a yollar : Dün gece başbaşa verdik aradık tâ besabah Mürdeler defterine her ne ki olmuş mastûr Anasından, babasından, nesebinden sorduk Cümleten etti kıyâm bir gece ehli kubûr Öyle tâmik edilüb hâli bütün keşfoldu Sebebi mevti olan illeti rîh ü bâsûr Bakdık her uzvuna bir bir takarak gözlüğümüz Pişü pesden hele hiç kalmadı bir mestûr Melekülmevtde bile yok bu kadar malûmât Kabzı ervâha olunmuşsa da zâti memûr Arab ü türki acemden ne kadar varsa ölen Ederek resmi geçid geçmede tâbûr tâbûr Dizilip karşımıza cümle milel emvâtı Ne garibdir o gece sanki çalınmış idi sûr Behtü hayrette kalır görse mezarcı Mahmud Çünki etmiş niçe hem mesleği âlemde zuhûr Güç idi gerçi tahammül bereket versün kim Bana virdi oldu o şeb durmayarak ismi sabûr Pertevpaşazâde Aziz Bey (Resim: Nezih)
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Nezih
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Kod
IAM030766
Tema
Kişi
Tür
Ansiklopedi sayfası
Biçim
Baskı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Emeği Geçen
Nezih
Tanım
Cilt 3, sayfalar 1699-1700
Not
Görsel: cilt 3, sayfa 1699
Bakınız Notu
B.: Pertev Paşa, Mehmed Said
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Nezih
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
  İş birliğiyle
Kullanım Şartları
Çerez Politikası
KVKK