Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
AYŞE REİS HİKÂYESİ
İlk defa ne zaman, kimin tarafından söylendiği tesbit edilememiş bir meddah hikâyesidir:
Recâi Molla yaşı otuzu aşmış, bir türlü evlenememişti. Kızların kendilerine sorulmadan gözleri kapalı kocaya verildiği devirde genç mollanın bekâr kalmasına yüz ve vücud özürleri bahis mevzuu olamazdı, kaldı ki Recai Molla erkek güzeliydi : Tüy koyu kumral, göz elâ çakırı, beniz buğday; keman kaşlı, şâhin bakışlı, ağzı erkek işi beyaz büyükçe, düzgün bir burnun altında sünneti Muhammediye göre kesilmiş karanfil bıyık, ve düzgün bir çenenin üstünde oya gibi bir sakal. Boy bos, alım çalım yerinde, üstelik zengindi, bir hamam, iki han, otuz kırk parça dükkân irâdı vardı. Cerrahpaşada konak, Kanlıcada yalı, Samandırada çiftlik sahibi hânedan kişiydi. Şeyhülislâmlar damad edinmek istemiş de, “İlim ile meşgulüz, af buyusunlar” diye özür dilemişdi. Konu, komşu, mahalleli: “Zâhir bir mahrem ayıbı vardır” diyordu. Halbuki Recâi Mollanın bekâr kalmasının tek sebebi vehmi, kadın denilen mahlûka karşı güvensizliği idi, çirkinine abtalına tahammül edilemez, akıllısı, güzeli ile de başa çıkılamazdı.
Recai Mollayı Mora Yenişehrine kadı tayin etmişlerdi. Hem yol hazırlığına, hem de kim bilir kaç yıl sonra göreceği güzel İstanbulu gezib dolaşacağına, eşe dosta, yârâna vedâ ziyâretlerine başlamışdı.
Bir gün yo...
⇓ Devamını okuyunuz...
İlk defa ne zaman, kimin tarafından söylendiği tesbit edilememiş bir meddah hikâyesidir:
Recâi Molla yaşı otuzu aşmış, bir türlü evlenememişti. Kızların kendilerine sorulmadan gözleri kapalı kocaya verildiği devirde genç mollanın bekâr kalmasına yüz ve vücud özürleri bahis mevzuu olamazdı, kaldı ki Recai Molla erkek güzeliydi : Tüy koyu kumral, göz elâ çakırı, beniz buğday; keman kaşlı, şâhin bakışlı, ağzı erkek işi beyaz büyükçe, düzgün bir burnun altında sünneti Muhammediye göre kesilmiş karanfil bıyık, ve düzgün bir çenenin üstünde oya gibi bir sakal. Boy bos, alım çalım yerinde, üstelik zengindi, bir hamam, iki han, otuz kırk parça dükkân irâdı vardı. Cerrahpaşada konak, Kanlıcada yalı, Samandırada çiftlik sahibi hânedan kişiydi. Şeyhülislâmlar damad edinmek istemiş de, “İlim ile meşgulüz, af buyusunlar” diye özür dilemişdi. Konu, komşu, mahalleli: “Zâhir bir mahrem ayıbı vardır” diyordu. Halbuki Recâi Mollanın bekâr kalmasının tek sebebi vehmi, kadın denilen mahlûka karşı güvensizliği idi, çirkinine abtalına tahammül edilemez, akıllısı, güzeli ile de başa çıkılamazdı.
Recai Mollayı Mora Yenişehrine kadı tayin etmişlerdi. Hem yol hazırlığına, hem de kim bilir kaç yıl sonra göreceği güzel İstanbulu gezib dolaşacağına, eşe dosta, yârâna vedâ ziyâretlerine başlamışdı.
Bir gün yolda biri tâze biri yaşlıca iki kadına rastlamışdı, hânımların arkalarında da bir halayık vardı. Sokakdan da kömürcü develeri geçiyordu. Kadınların tâzesi deveyi göstererek :
— Aman anacığım bunlar ne?.. diye sordu.
Yaşlıca kadın:
— Onlara deve derler kızım!.. dedi.
— Ya anacığım arkalarındaki boğçalarda ne vardır?..
— Kızım onlar boğça değil, develerin hörgücü...
Recai Molla şöyle bir toplandı, “bu yaşa gelmiş, deve ile hörgücünü bilmeyen bir kız!.. Yaşmak altındaki yüz hûri misâli, gözlerde âteşi zekâ, işte benim arayıb da bulamadığım böylesidir.. Allah vere de evli olmasa..” diyerek peşlerine düşdü. Kadınlar Süleymaniyede meşhur Ayşe Reisin konağına girdiler.
Ayşe Reis, Cezayerli Ahmed Dayı isminde namlı bir korsanın kızı idi. Din ve devlet uğruna yapdığı gazalarda Karun hazinelerine sâhib olan Ahmed Dayının oğlu olmamış, dâri dünyada tek evlâdı kızını erkek gibi yetiştirmiş, ölümünde de işini, gücünü, ona devretmişdi. Ayşe Reisin koynunda pâdişahın fermanı vardı, erkek esvabı giyer, beline yatağan bıçakları, tabancaları dizer, başını, saçlarını sımsıkı sarar, üç anbarlı, bağçeli, hamamlı, üç kat yatırma toplu ticâret kalyonlarını ve yirmi beş çifte küreğini zincire vurulmuş ikiyüz elli forsa çeken cenk kadırgalarını idâre ederdi.
Recai Efendi bir rahat nefes daha aldı, “Tevekkeli değil kız deve ile hörgücünü bilmiyor.. Korsan karısının baskısı altında yetişmiş.. tam benim aradığım..” dedi ve hemen ertesi günü anasını görücü gönderdi. Fakat Ayşe Reis: “Damadı kendim görmeyince kızı veremem.. yarın molla efendi teşrif eylesin..” demişdi. Recai Mollanın anası :
— Kız çok güzel evlâdım.. adı da Mahbûbe.. melek yüzlü mâsûme.. fakat ben asıl Ayşe Reisin kendisine bittim.. kaptan esvabı sırtında.. lepiska saçlar belinde.. bülbül de lisana gelmiş dilinde.. ya o kaşlar.. gözler.. nezâketle zerâfet onda tastamam olmuş.. ilim, irfan, cümle mâlûmat onda.. Ayşe Reis dururken deve ile horgücünü bilmeyen kız alınır mı?..
Deyince Recai Molla yerinden fırlayarak:
— Aman anacığım sus.. dedi, onun mâlûmatı da; güzelliği de kendisinin olsun.. ben öyle tabanca elde, yatağan belde kadınla nasıl baş ederim...
Ertesi gün Recai Molla Ayşe Reisin konağına gitti, Kadın Korsan Molla ile kafes arkasından konuşdu :
— Molla Efendi hazretleri.. dedi, ben o kızı sana veririm ama şartım vardır.. Mahbûbe benim ruhum, canım evlâdımdır, bir kalyon yükü çeyizi vardır.. bana bir hafta izin, kızın eşyasını gemilerimden birine yükleteyim, kızı da içine koyayım, seni de o gemiye bindirir, Mora ceziresine yola çıkarırım.. ama erkeklere pek emniyetim yoktur, komşusunun tavuğunu kaz görürsünüz.. nikâhı 100.000 altından aşağı kıydırtmam..
Recai Molla boşamak için karı almıyordu, razı oldu. Bir hafta sonra da Ayşe Reisden haber geldi: “Bir kalyon yükü çeyizi ile kız helâlini kalyonda bekliyor..” diye, Ayşe Reisin tensibi ile zifaf da gemide olacakdı..
Molla gemiye bindi, kalyon lenger aldı, damad efendi gelin kızın duvağını kaldırınca heyecanından az kalsın düşüb bayılacakdı. Karşısında bir peri kızı vardı.. O ne güzellik.. o ne mâsumiyet.. Recai Molla beklemiş beklemiş, turnayı gözünden vurmuşdu...
Fakat, Çanakkale Boğazından çıkar çıkmaz müdhiş bir fırtınaya tutuldular. Gece deniz bir kat daha azgınlaşdı. Gemi battı batacak.. Recai Mollayı deniz tutmuşdu, yarı baygın yatıyordu.. bir ara gözlerini açdı.. aman Allahım.. Mahbûbesi yanında yok.. her şeyi unuttu, düşe kalka, tutuna sendeleye güverteye çıktı...
Bir de ne görsün.. dalgalar dağ gibi.. bir taraftan sağanak.. gök yüzünde şimşekler birbirini kovalar.. geminin kaptan köşkünde de gelinlik entârisi ile Mahbûbe, başını bir şal ile samsıkı sarmış, tayfalara emirler vermede :
— Büyük yelkeni toplayın.. fırtına yelkenini açın..
Molla yanından koşarak geçen bir gemiciye :
— Bre şehbaz bu avret kimdir?.. diye sordu.
Tayfa : — Ayşe Reis!.. dedi, gemiyi eline aldı, kurtulduk demektir...
Gemiyi batmaktan kurtaran Ayşe Reis :
— Kocacığım.. dedi.. ananın gördüğü bir sersem put misâli câriye idi, yolda senin gördüğün, deve ile hörgücünü bilmeyen kız ise ben idim.. kimse cesâret edip benimle evlenemezdi, ben de her erkeğe koca diye bakamazdım.. son defa korsanlık yapdım, fesi kaldırdım.. erkek esvabı giymemeğe and etmişdim.. bu gece gelinlik esvabımla buraya çıkıp geminin kumandasını elime almasaydım cümlemiz gemiyle beraber batar, boğulur giderdik, ama ben yine senin o mâsum Mahmubenim.. üstüme senden başka erkek eli değmemiştir.. sen de vehim ve vesveseni at. kadının nâmusunu kocanın baskısı, kilidi değil, sevgisi ve itimadı korur.
Ayşe Reis
(Resim: Sabiha Bozcalı)
Tema
Folklor
Emeği Geçen
Sabiha Bozcalı
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Kod
IAM030687
Tema
Folklor
Tür
Ansiklopedi sayfası
Biçim
Baskı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Emeği Geçen
Sabiha Bozcalı
Tanım
Cilt 3, sayfalar 1636-1638
Not
Görsel: cilt 3, sayfa 1637
Tema
Folklor
Emeği Geçen
Sabiha Bozcalı
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.