Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
ÂŞİREFENDİ KÜTÜPHANESİ
Sultanhamamı meydanından Âşir Efendi caddesine girildiği zaman solda, köşede ilk binadır. 1741 yılında (H. 1154) Reisülküttap Mustafa Efendi tarafından inşa ve tesis edilmiştir. Fakat, Âşir Efendi, kütüphaneyi tamir ve ihya ettiğinden onun adı ile anılmaktadır. İlk kuruluşunda Reisülküttab Mustafa Efendi kütüphaneye 1239 adet kitab vakfetmiştir. Sonra oğlu Âşir Efendi 471 kitabı, onun Oğlu Mehmed Hafid Efendi 485 kitab vakfederek kütüphaneyi zenginleştirmişlerdir. Daha sonra, Rumeli Kazaskeri Kasideci zâde Süleyman Sırrı Efendi de 761 adet kitabını bıraya vakfetmiştir.
Hicrî 1306 yılında tab edilmiş olan “Defter-i Kütüphane-i Âşir Efendi” isimli fihristin 1-97. sahifelerinde Reisülküttab Mustafa Efendi’nin kitapları kayıtlıdır. 1689 da (H. 1100) Kastamonu’da doğan ve İstanbul’a geldikten sonra Tavukçubaşı Ali Ağa’ya damat olan, iyi bir tahsil ve terbiye sayesinde Reisülküttablığa kadar yükselen Mustafa Efendi âlim, edip ve şâir bir zât idi. Kütüphanesinde istinsah tarihi çok eski, müellif hattı ile hem nâdir hem de cild ve tezhib bakımından 585 - 727 numaralar arasındaki 143 ü tarihe, 738 - 987 numaralar arasındaki 250 si edebiyata aittir.
Devrinde Reisülülemâ ünvanı ile anılan Âşir Efendinin vakfı olan kitaplar, fihristin 98 - 147 sahifeleri arasında kayıtlıdır. 32 tanesi ahlâk ...
⇓ Devamını okuyunuz...
Sultanhamamı meydanından Âşir Efendi caddesine girildiği zaman solda, köşede ilk binadır. 1741 yılında (H. 1154) Reisülküttap Mustafa Efendi tarafından inşa ve tesis edilmiştir. Fakat, Âşir Efendi, kütüphaneyi tamir ve ihya ettiğinden onun adı ile anılmaktadır. İlk kuruluşunda Reisülküttab Mustafa Efendi kütüphaneye 1239 adet kitab vakfetmiştir. Sonra oğlu Âşir Efendi 471 kitabı, onun Oğlu Mehmed Hafid Efendi 485 kitab vakfederek kütüphaneyi zenginleştirmişlerdir. Daha sonra, Rumeli Kazaskeri Kasideci zâde Süleyman Sırrı Efendi de 761 adet kitabını bıraya vakfetmiştir.
Hicrî 1306 yılında tab edilmiş olan “Defter-i Kütüphane-i Âşir Efendi” isimli fihristin 1-97. sahifelerinde Reisülküttab Mustafa Efendi’nin kitapları kayıtlıdır. 1689 da (H. 1100) Kastamonu’da doğan ve İstanbul’a geldikten sonra Tavukçubaşı Ali Ağa’ya damat olan, iyi bir tahsil ve terbiye sayesinde Reisülküttablığa kadar yükselen Mustafa Efendi âlim, edip ve şâir bir zât idi. Kütüphanesinde istinsah tarihi çok eski, müellif hattı ile hem nâdir hem de cild ve tezhib bakımından 585 - 727 numaralar arasındaki 143 ü tarihe, 738 - 987 numaralar arasındaki 250 si edebiyata aittir.
Devrinde Reisülülemâ ünvanı ile anılan Âşir Efendinin vakfı olan kitaplar, fihristin 98 - 147 sahifeleri arasında kayıtlıdır. 32 tanesi ahlâk ve tasavvufa, 44 tanesi tarihe, 51 tanesi edebiyata ve geri kalanları diğer ilimlere dair olan bu kitapların bir kısmı, aynı zamanda iyi bir hattat olan Âşir Efendinin kendi el yazısı iledir. 330 numaralı Divan-ı Zemahşeri tek nüshadır.
Fihristin 148 - 189 sahifelerinde Kazasker Mehmed Hafid Efendi’nin kitapları yazılıdır. Divanlar kısmı çok kıymetli olan bu kütüphanede vâkıfının telifi olan eserler de bulunmaktadır. Eyüb, Bursa, İstanbul mollalıklarında, Anadolu ve Rumeli Kazaskerliklerinde bulunan Mehmed Hafid Efendi kuvvetli bir ilim adamı idi. Gençliğinde yazdığı hilâfet hakkındaki ilk risaleyi III. Mustafaya takdim etmiştir. İkinci eseri, kütüphanesinde 298 numarada kayıtlı “Mehah-ı Miyah” dır. Kitapda İstanbul’un meşhur içme suları hakkında malûmat verilmektedir. Mehmed Hafid Efendi, bundan sonra Kapudanı Deryâ Küçük Hüeseyin Paşa’ya ithafen “Sefinet ül-Vüzera” isimli, denizcilik tarihi bakımından çok önemli bir eser yazmıştır. Takvimî mahiyette ve kronolojik olarak tanzim edilen eserin ifâde ettiği vekayi azil ve nasb tarihleri ile kapudanı deryâların pek meşhur sefer ve gazalarının tarıhlerine inhisar ettirilmiştir. Fihristin 245 sıra numarasında kayıtlıdır. Mehmed Hafid Efendi’nin bir diğer önemli eseri de İstanbul halkının kullandığı ve zamanla galat mâna ve mefhumlarda ifade olunan arapça ve bazı farsça kelimelerin hakiki mâna ve telâffuzlarını vermek kasdiyle yazdığı “ed-Dürer ül-müntehabât il-mensûre fî ıslah il-galatat il-meşhûre” dir. Üçüncü Sultan Selim’e ithaf edilen bu eser, fihristte 429 numaradır.
Âşir Efendi Kütüphanesi fihristi, “Bazı eshab-ı hayrat tarafından vakfedilen kütüb-ü mütenevvia” adı altında 189 - 193 sahifeler arasında kayıtlı 56 kitab ile son bulmaktadır.
Dördüncü vâkıf olarak yukarıda zikredilen Kazasker Kasideci zade Süleyman Sırrı Efendi’nin kitaplarına aid fihrist yazmadır. 1080 adet kitabın 761 i Süleyman Sırrı Efendi’nin vakfı olup geri kalanlar muhtelif şahısların sonradan kütüphaneye hediye ettiği kitaplardır.
Bu dört kütüphane, 1914 yılında Evkaf Nezareti tarafından Sultan Selim’de tesis edilen kütüphaneye, 1918 yılında da Süleymaniye medresesinde kurulan Süleymaniye Umumî kütüphanesine nakledilmiştir. Kitapların naklini müteakib, Âşir Efendi’nin, Hafid Efendi’nin ve evlât ev ahfadının kemikleri ve kabir taşları Molla Gürani mezarlığına götürülmüş ve kabristanla kütüphane mütevellisi tarafından akar haline getirilmiştir.
Ş. Nail Bayraktar
Âşirefendi Kütüphanesi
(Resim: Reşad Sevinçsoy)
Denizde Türk Misafirperverliği
Akdeniz Limanları Arasında Sür’at Postaları
TÜRKİYE – YUNANİSTAN – İTALYA – FRANSA – MISIR – LÜBNAN
s/s Ankara, s/s Adana, s/s Samsun, s/s İskenderun, m/s Ege
gemileri tercih menfaatiniz icabıdır.
-Aranan her türlü konforu haiz kamaralar
- Geniş güverteler
- Lüks salonlar
-Neşeli muhit
-İtinayla hazırlanmış nefis yemekler
Kusursuz servis…
DENİZ YOLLARI
ZENGİN PARA İKRAMİYELERİ
En az
150 Liralık Bir Hesap
SUADİYE’DE
APARTMAN
DAİRELERİ
VÂDESİZ HESAPLARDA Her 50 iraya VÂDELİ HESAPLARDA Her 25 Liraya BİR KUR’A NUMARASI
DENİZCİLİK BANKASI
OKUYUCULARA!
İstanbulu bize, Atatürk tarif etti: dedi.
Türk İstanbul, siyasî buhranlarla ve harblerle bunaldığımız son birbuçuk asır içinde baştan başa ihmal edilmişdi; imârâ muhtacdı. Fakat İstanbul’un imârı, bütün eski tarihî medeniyet merkezlerinde olduğu gibi, ancak ilmin, san’at ve tarih aşkının ışığında yapılabilirdi.
Tarihimizde görülmemiş pervâsız bir ceberûtu temsil eden, ve Türk- İslâm bediiyatı ile tarihimizin kapkara cahili olduğu halde kulaklarını ihtisasın ve bilginin irşadına tıkamış olan sâkıt iktidarın başvekili Adnan Menderes, hazin bahtsızlıktır, İstanbuluumuzun imârı işine de el attı; öylesine kör kazmalar indirtdi ki bir müsbet işin yanında şehrin güzel simâsına ve tarihî hâtıralarına yüz tahrib darbesi vuruldu. Bu ansiklopedinin naçiz müellifi, bu sahada bütün bilgi sahipleri gibi kan’ ağlamıştır. Basının ağzına da kilid vurulduğundan, feryadımız ancak İstanbul Enstitiüsündeki akademik toplantıların mahremiyetinde kalmıştır. Despot devir azıcık daha uzasa idi, başka bir şey kalmıyacak, yapıcı medeniyetimizin meşheri olan İstanbul, cascavlak kalacak, mazisiz ve tarihsiz ülkelerin modern mantar şehirlerinden biri olacaktı.
İstanbul Ansiklopedisinin ilk baskısına 1945- 1946 yılları arasında başladım. Büyük teşebbüs geniş ölçüde Devlet müzahereti ile başarılabileceği halde eserimin tam istiklâli için pek mütevazi şahsî teşebbüsü tercih ettim. Üç cild çıkarttım.
1949 da önüme ailevî bir engel çıktı. Anacığımın başındaki evimizi terbiyesiz bir izalei şüyu dâvasından kurtarmak için maddî imkânlarımı anamın uğruna feda ettim. 1950 yılında Ansiklopedimin neşrini meçhul bir istikbale bıraktım. Arkasından o büyük kadını kaybettim.
Yıllar yel gibi geçerken, İstanbul Ansiklopedisinin yarım kaldığını düşündükçe hüngür hüngür ağladığım zamanlar olmuştur.
1957 de dünyada tek manevî istinadgâhım kalmış olan aziz ablacığımı da kaybedince, vaktiyle uğruna işimi feda ettiğim ana baba ocağını bu sefer İstanbul Ansiklopedisine feda etmeğe karar verdim.
İşte bugünlerdedir ki, yârigaarim arkadaşım rahmetli Muzaffer Esen’in çok nâzik, terbiyeli ve dürüst bir talebesi olarak tanıdığım sayın Mehmed Ali Akbay’dan, eserimin neşrine beraberce devam etmek teklifini aldım. Tereddüt etmeden kabul ettim.
Ortada tereddüde değer bir nokta vardı:
1957 de Menderes hükûmeti artık bir müstebid idare idi. Bizzat Menderes güzel şehrimize kazmalarını çoktan indirmeğe başlamıştı.
Büyük bir şehir kütüğünün bu şartlar altında neşri çok güç bir iş idi. Fakat ortada bir de takvim vardı, gün gün, adım adım, ömrümün sonu yaklaşıyordu.
Kalemimin salâbetine güvendim ve büyük eserin yeni baskısına başladık. Eserimin akademik izzet ve şahsiyeti üstünde titiz bir dikkatle durarak 41 fasikül çıkardık ve nihayet 42 inci fasikül hazırlanırken, 27 mayıs 1960 cuma günü sabahı ceberutun yıkıldığını da gördük.
Siz aziz okuyucularımı mukaddes hürriyet havası içinde bağrıma basıyorum. Ansiklopedinin tek istinadgâhı sizsiniz.
Yaşasın İkinci Cumhuriyetimiz…
Reşad Ekrem KOÇU
Tema
Yapı
Emeği Geçen
Reşad Sevinçsoy
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Yazar/Üreten
Ş. Nail Bayraktar
Kod
IAM020991
Tema
Yapı
Tür
Ansiklopedi sayfası
Biçim
Baskı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Emeği Geçen
Reşad Sevinçsoy
Tanım
Cilt 2, sayfalar 1154-1155E3
Not
Görsel: cilt 2, sayfa 1155
Tema
Yapı
Emeği Geçen
Reşad Sevinçsoy
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.