Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
ÂŞIKPAŞA CAMİİ VE ÂŞIKPAŞAZADE TÜRBESİ
Cibalinin üstünde, kendi adına nisbetle anılan semttedir. Bânisi, Âşık Paşa ahfadından Tarihi Âl-i Osman müellifi Derviş Ahmed Âşıkîdir; camii ceddinin adına hediye etmiştir; kesme taş minareli ve yine kesme taştan dört duvar üzerinde bir kubbeden ibaret olup üstü yıkılmış olan son cemaat yerinin iki küçük kubbe ve bir beşik kubbecik ile örtülü bulunduğu tahmin edilebilir. Son cemaat yerinin solunda, bu camii on sekizinci asırda tecdiden ve bugünkü görünen şekilde tamir ettiren Darüssaa de Ağalarından Hüseyin Ağanın türbesi vardır ki, onun da kubbesi veya çatısı çökmüş bulunmaktadır. Açıkta kalmış kabir taşının kitâbesi şudur:
“Merhum ve mağfur elmuhtac ilâ rahmete Rabbihilgafur sahibül hayrat vel hasenat sâbikaa Darüssaadetüşşerife (Ağası) Hüseyin Ağa ruhiyçün elfâtiha 1198 (M. 1783)”.
Halk ağzında camiin bir adı da ikinci bânisi olan bu zata nisbetle Hüseyinağa Camiidir. Camiin methal kapısı üzerindeki kitâbe, rakkam tarihinden de anlaşılacağı üzere Hüseyin Ağa tâmirinde konmuştur ki:
Selâmü aleyküm tıbtüm fedhulûhâ hâlidin
1198
Âyeti kerimesinden ibarettir. Mâbedin içinde kayda değer bir hususiyet yoktur. Ahşab minberine bir sanat eseri denilemez. Hadikatül - Cevamiin kaydına göre camie ilk ahşap minberi koyan on altıncı asır ricâlinden Nişancı Mehmed Beydir ki, Kanunî Sul...
⇓ Devamını okuyunuz...
Cibalinin üstünde, kendi adına nisbetle anılan semttedir. Bânisi, Âşık Paşa ahfadından Tarihi Âl-i Osman müellifi Derviş Ahmed Âşıkîdir; camii ceddinin adına hediye etmiştir; kesme taş minareli ve yine kesme taştan dört duvar üzerinde bir kubbeden ibaret olup üstü yıkılmış olan son cemaat yerinin iki küçük kubbe ve bir beşik kubbecik ile örtülü bulunduğu tahmin edilebilir. Son cemaat yerinin solunda, bu camii on sekizinci asırda tecdiden ve bugünkü görünen şekilde tamir ettiren Darüssaa de Ağalarından Hüseyin Ağanın türbesi vardır ki, onun da kubbesi veya çatısı çökmüş bulunmaktadır. Açıkta kalmış kabir taşının kitâbesi şudur:
“Merhum ve mağfur elmuhtac ilâ rahmete Rabbihilgafur sahibül hayrat vel hasenat sâbikaa Darüssaadetüşşerife (Ağası) Hüseyin Ağa ruhiyçün elfâtiha 1198 (M. 1783)”.
Halk ağzında camiin bir adı da ikinci bânisi olan bu zata nisbetle Hüseyinağa Camiidir. Camiin methal kapısı üzerindeki kitâbe, rakkam tarihinden de anlaşılacağı üzere Hüseyin Ağa tâmirinde konmuştur ki:
Selâmü aleyküm tıbtüm fedhulûhâ hâlidin
1198
Âyeti kerimesinden ibarettir. Mâbedin içinde kayda değer bir hususiyet yoktur. Ahşab minberine bir sanat eseri denilemez. Hadikatül - Cevamiin kaydına göre camie ilk ahşap minberi koyan on altıncı asır ricâlinden Nişancı Mehmed Beydir ki, Kanunî Sultan Süleyman ile beraber Sigetvar seferine iştirâk etmiş ve şanlı Türk hükümdarının ölümü karşısında duyduğu sonsuz teessürle hastalanarak Macaristanda Peçevi kasabasında ölmüştür. Duvarlar sâde beyaz badanalı olup üst pencereler fırdolayı, alt pencerelerin yalnız üst kenarı emsali camilerde rastlanmıyan üslûblaşmış çiçek motiflerinden bir nakış ile bezenmiştir. Son yıllarda yine harabîye yüz tutmuş bulunan içinin kadınlar ve müezin mahfili gibi ahşab aksamını halı dokumacısı Bay Hüseyin adında bir zat tamir ettirmeğe başlamış, bu arada camii badana ettirmek istemiş, fakat Evkafın nakışlar bozulur endişesiyle yerinde olan müdahalesi yüzünden ahşab tamirat da yarı kalmıştır.
Camiin mihrabı önündeki sahada, yani Haydar Caddesi üzerinde bulunan Âşık paşazâde Türbesi, biri büyük diğeri küçük ve birinden diğerine kemerli bir galeri ile geçilmiş iki küre, küçüğü bir beşik kubbe ile örtülüdür.
Büyük türbenin şimale bakan asıl kapısı kapanmış, cami tarafındaki pencerelerden biri kapı haline konulmuştur.
Türbenin ortasında bir yeşil parmaklık ile çevrilmiş kabir Derviş Ahmed Âşıkînindir. Bu kubbe ile türbenin cami tarafındaki duvarı arasında kalan sahada on kabir daha vardır, fakat hepsinin sandukaları kaldırılmıştı. Küçük türbede ise iki kabir mevcuttur.
Âşıkpaşazâde’nin Tarihî Âl-i Osmanı, Maarif Nezaretince bastırılırken esere bir mukaddime yazmış olan Müzei Hümayun hâfızı kütüb muavini Âli Bey bu kabirlerle kitâbeleri hakkında kıymetli notlar kaydetmiştir; ifâdesi son derecede çetrefil olan bu mukaddimenin bir kısmını açarak alıyoruz:
“Ortası açık ve toprakla dolmuş mermerden mamûl sandukanın dört yüzlü baş taşında fırdolayı şu arapça kitâbe vardır:
“Kad intekale min darülfena ilâ darülbekaa elmerhum elmağfur saidüşşehid ilâ rahmete taalâ nurullahü kabrehu ve ceaaleccennete misvahü Mehmet Çelebi bin Pürhayat müteveffa şüd fî şehri ramazanülmübarek min şuhuri sene erbea ve işriyne ve tis’a mie hicriyyeti nebeviyye”
“Ayak taşının kitâbesi şudur:
Düşeli Mehmed ayru canım
İçimi dışımı yandırdı fırak
Gece gündüz zâr kılıb iderim
El firak ya Muammedül firak
İntekale min darülfena ilâ darülbekaa
Elmerhum elmagfur Mehmed ibni
Pür hayat mate fi şehri ramazan sene 924
“Şu kitâbeler bu kabrin müverrihinin damadı olan Seyyid Velâyetin Pürhayat adındaki oğlunun oğlu Mehmed Çelebinin olduğunu gösteriyor.
“Bu kabrin yanında üzeri ağaç bir sanduka ile kapalı olan kadın kabrinin Seyyid Velâyetin haremi ve Sultan Bayazıd Hanı Sânînin kerimesi Sôfiye Fâtıme Sultanın olduğu rivayet edilir. Resim olarak tesbit edilemedi.
“Evkafı Hümayun kuyudu kadîme idare defterinde:”Sôfiye Fâtime Sultan binti Sultan Bayezid Han” namına muayyen evkafın mevcut bulunduğunu ve Kuyudu Hakani idaresi defatirinde de”Sôfi Sultan namiyle marufe Fâtime Hatunun 907 (1501) senesi birkaç dükkân vesaire vakfeylemiş” olduğuna dair bir kayıttan maada malûmata tesadüf edilemedi. Tercemei Menâkibi Tacülârifin’de ve Şekayikte ifade edildiği üzere müverrihin kızı Rabia Hatun 874 (M. 1469) senesi Seyyid Velâyetle evlenmiş ve Seyyid Velâyet Şekayikin kaydına göre 929 muharreminde (M. 1522) ölmüş, vasiyeti mucibince hanesi yanındaki mescidin önünde tayin eylediği yere defnedilmiş, zevcesi Rabia Hatun da öldüğünde yanına defnolunmuştur. Rabia Hatun Seyyid Velâyetin zevcesi olmayıp Seyyid Velâyet zaviyesi ve ihtimal ki Seyyid Velâyetin de münîbesidir; yani muayyen bir müridelik devresi geçtikten sonra irşada mezun kılınmıştır”. (B.: Velâyet Efendi, Seyid).
Büyük türbenin içi beyaz badana üzerine siyah ile perde nakışlarını ihtiva etmektedir ki çirkinliği hiçbir muhayyilenin erişemiyeceği derecededir. Öylesine ki dikkat teksif edilmezse ilk bakışta Kübizm denilen resim mektebine mensup bir nakkaşın elinden çıkmış insan tasvirlerine benzetmek mümkündür. Ayrıca dairevî madalyonlar içinde levhalar ile de tezyin edilmiş olup bunlardan büyük bir kısmı dökülüp kaybolmuş, ancak üç tanesi “Yâ Sübhan” “Ya Sultan” “Yâ Gufrân” okunabilmiştir (1946).
Bibl.: Hadikatül cevami, I; Âli Âşıkpaşazade Tarihi muakddimesi; REK ve Muzaffer Esen, Gezi notu.
Âşıkpaşa Camii
(Resim ve plân: Reşad Sevinçsoy)
Âşıkpaşazâde Türbesi
(Resim ve plân: Reşad Sevinçsoy)
Âşıkpaşada Seyyid Velâyet Türbesi
(Resim ve plân: Reşad Sevinçsoy)
Tema
Yapı
Emeği Geçen
Reşad Sevinçsoy
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Kod
IAM020983
Tema
Yapı
Tür
Ansiklopedi sayfası
Biçim
Baskı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Emeği Geçen
Reşad Sevinçsoy
Tanım
Cilt 2, sayfalar 1148-1150
Not
Görsel: cilt 2, sayfalar 1148, 1149, 1150
Bakınız Notu
B.: Velâyet Efendi, Seyid
Bibliyografya Notu
Bibl.: Hadikatül cevami, I; Âli Âşıkpaşazade Tarihi muakddimesi; REK ve Muzaffer Esen, Gezi notu
Tema
Yapı
Emeği Geçen
Reşad Sevinçsoy
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.