Entries
Examine all the Istanbul Encyclopedia entries from A to Z.
Volumes
Browse A to G volumes published between 1944 and 1973.
Archive
Discover Reşad Ekrem Koçu's works for the entries between letters G and Z.
Discover
Search by subjects or document types; browse through archival docs that are open access for the first time.
ASMAALTI, ASMAALTI CADDESİ
Asırlar boyunca Büyükşehrin en faal ve zengin ticaret merkezi olmuş bir semti, Mısırçarsının Yenicami kapısı önünden başlar, Nalburlara doğru uzanırdı.
Münir Süleyman Çapanoğlu, İstanbul Ansiklopedisine verdiği notlarda şunları yazıyor:
“Asmaaltı, yakın geçmişte İstanbulun kileri idi. Bugün hüviyeni kaybetmiş bulunmaktadır. Gerçi binalar, dükkânlar yine o bina ve dükkânlardır ama muhtevaları tamamiyle değişmiştir.
“Asmaaltında, halk perakende, vükelâ, vüzera, erbabı servet ve İstanbulun kenar semtleri esnafı da toptan erzak alışverişi yapardı. Pirinç, şeker, sadeyağı ve zeytinyağı, erişte, makarna, kuskus, tarhana, peynirin çeşidi, zeytintanesinin çişidi, kurufasulye, bakla ve nohut hemen daima Asmaaltından alınır, gazeviler, çuvallar içinde arabalara, hammallara yüklenir, kâhyaların, vekilharçların nezaretinde konaklara, yalılara nakledilirdi. Asmaaltından alınan malın nefaseti ve terazilerin doğruluğu hakkında, İstanbullunun kökleşmiş bir itimadı vardı. Asmaaltında müşteri hakkı yenmezdi, Asmaaltının en büyük bir hususiyeti de müslüman tüccarlar yeri olmasıydı. Patronların hemen hepsi sakallı, nûranî yüzlü, vakur kimselerdi. Başlarında haydarîler, kürkler, ayaklarında yaz ve kış lâpçin, abdestlik denilen mest ve lâstik bazan yayvan çedik papuç bulunurdu. Öğle ve ikindi namazlar...
⇓ Read more...
Asırlar boyunca Büyükşehrin en faal ve zengin ticaret merkezi olmuş bir semti, Mısırçarsının Yenicami kapısı önünden başlar, Nalburlara doğru uzanırdı.
Münir Süleyman Çapanoğlu, İstanbul Ansiklopedisine verdiği notlarda şunları yazıyor:
“Asmaaltı, yakın geçmişte İstanbulun kileri idi. Bugün hüviyeni kaybetmiş bulunmaktadır. Gerçi binalar, dükkânlar yine o bina ve dükkânlardır ama muhtevaları tamamiyle değişmiştir.
“Asmaaltında, halk perakende, vükelâ, vüzera, erbabı servet ve İstanbulun kenar semtleri esnafı da toptan erzak alışverişi yapardı. Pirinç, şeker, sadeyağı ve zeytinyağı, erişte, makarna, kuskus, tarhana, peynirin çeşidi, zeytintanesinin çişidi, kurufasulye, bakla ve nohut hemen daima Asmaaltından alınır, gazeviler, çuvallar içinde arabalara, hammallara yüklenir, kâhyaların, vekilharçların nezaretinde konaklara, yalılara nakledilirdi. Asmaaltından alınan malın nefaseti ve terazilerin doğruluğu hakkında, İstanbullunun kökleşmiş bir itimadı vardı. Asmaaltında müşteri hakkı yenmezdi, Asmaaltının en büyük bir hususiyeti de müslüman tüccarlar yeri olmasıydı. Patronların hemen hepsi sakallı, nûranî yüzlü, vakur kimselerdi. Başlarında haydarîler, kürkler, ayaklarında yaz ve kış lâpçin, abdestlik denilen mest ve lâstik bazan yayvan çedik papuç bulunurdu. Öğle ve ikindi namazlarını mutlaka, dükkân ve mağazalarını iş çıkıp da erken kapamamışlarsa bazan da akşam namazlarını Yenicamide kılarlardı. Patronlar, ustalar değil, tezgâhtarlar, çıraklar bile, müşteriye gayet nazik muamele ederler, efendimsiz söz bağlamazlardı. Üstü başı dökük, eli yüzü kirli çırak görülmezdi. Başlar tıraşlı, mintanların kolları sıvalı, ayaklarında kar gibi yün çoraplar, yalın ise ayaklar tertemizdi. Dükkânlarda küf, pas, kokusu, ekşi kokular yoktu.
“Ali Cemalinin, Hacı Muharremin sabunları, zeytinyağları, Oflu Hasan efendinin Trabzon yağları, Hâşım efendinin Halebin Hadidi yağı, Meşrutiyetten sonra Yağcızade Osman Nurinin muhtelif cinsteki sade yağları İstanbulun dört bucağına yayılmış Asmaaltı şöhretleriydi.
“Asmaltı tüccarlığı, babadan oğula kalır bir gedik gibiydi. Bir ölüm ile müessese yıkılmaz. Baba oğlunu, ticaret hesaplarını başarabilecek bir seviyeye kadar okutur, sonra yanına alıp mağazaya, dükkâna götürmeğe başlardı.
“Son asır içinde Asmaaltı tüccarlarının en namlıları şu zevat idi: Eyyublu Büyük Ali Bey, Giritli Hasan Efendi, Kınacı Hakkı Bey, İslâmzade Nuri Efendi, Hatapkapılızade Mehmed Efendi, Giritli Haydar Bey, Yazıcızade İsmail Hakkı Bey pederi Ahmet Efendi, Tantanavi Halit Bey, Ali Vafi, Hayriye tüccarı adiyle maruf İzzet Efendi.
“Asmaaltı tüccarları banka ile bono ve senet ile iş görmezlerdi. Onlarca söz kâfiydi Asmaaltının hususiyeti, Balıkpazarı zahireciliği ve bakkallığı kuruluncıya kadar devam etti. Karamanlı zahireci ve bakkallar piyasaya hâkim olunca, Asmaaltı söndü”.
Münir Süleyman tasvir ettiği Asmaaltı Yeniçeri ocağının lağvından sonra doğmuş ve ancak bir asırlık bir ömre sahip olabilmiştir. Ocağın son devrelerinde, Yeniçerilerin İstanbul piyasasına hâkim oldukları zamanlar, Asmaaltı hanları birer haşarat yatağı halinde idi. Bekâr uşaklar, hammallar azgınlıklarını şekavet derecesine çıkarmışlardı. Öylesine ki, Asmaaltından kadın değil, bıyıkları terlemiş eli yüzü düzgünce delikanlılar bile geçemezdi. Büyükşehri zaman zaman ihtilâl ateşine sürükliyen fitneler, umumiyetle Asmaaltı ve civarından başlardı. Hattâ. Yeniçeri ocağının kaldırılmasına varan son ihtilâlde, zorbabaşılar, en müthiş ayakdaşlarını buralardan toplamışlardı; Cevdet paşa, bu münasebetle, tarihinin on ikinci cildinde:
“Bâgiler Tahtakale ve Asmaaltı ve Unkapanı gibi mecmai haşerât olan yerlere Karakollukcular irsal ve bir takım eracif işaa ederek evgard ve ırgad makûlelerini isyana teşvik ve dâvet ile cemiyetleri kesret buldukta..” diye yazıyor.
Bu satırların yazıldığı sırada, Eminönü kazasının Süruri mahallesi sokaklarından bulunan Asmaaltı caddesi, aslında, paket taşı döşeli fakat bozuk, şehrin göbeğinde olmasına rağmen gayet pis, kışın çamurdan zor geçilir, bir araba geçebilecek kadar geniş bir sokaktır. Bir iki eski han müstesna - onlar da son tamirlerle yapı kıymetlerini kaybetmiştir - kayda değer hiçbir hususiyeti yoktur. “Giritli” diye anılan ve Büyükşehrin hakkiyle yerleşmiş şöhretlerinden olan börekçi dükkânı bu cadde üzerindedir, Mısırçarşısı tarafından yüründüğüne göre sol koldadır; bilhassa sabahleyin ispanaklı, peynirli veya kıymalı bir börek yemek istiyen ağız tadı düşkünleri buraya uğrıyabilirler, fakat, babalarının ve ustalarının kurduğu şöhreti öldürecek gibi görünen toy tezgâhtarların hışmından kendilerini sakınmalıdırlar, bir kuru boğaça isteyüb te, göz zevkinin ne olduğunu bilmiyen bir delikanlı kırık bir boğaçayı kâğıda sararken: “oğlum, şunun bir bütününü ver!” dememelidirler. “Nesi var?! Bütün yutacak değilsin ya!” cevabını alırlar (Şubat 1947).
Theme
Location
Contributor
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.
TÜM KAYIT
Identifier
IAM020922
Theme
Location
Type
Page of encyclopedia
Format
Print
Language
Turkish
Rights
Open access
Rights Holder
Kadir Has University
Description
Volume 2, pages 1122-1123
Theme
Location
Contributor
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.