Akıntıburnu yanında, deniz kenarından geçen Arnavudköy - Bebek Caddesi üzerinde, avlusuna mermer merdivenlerle çıkılır tek minareli fevkanî bir camidir. Altı bodrum, mahzendir. (H. 1248) 1832 de, bu köye henüz müslümanların rağbet etmedikleri bir devirde bir karakolhane kışlacık ile beraber İkinci Mahmud tarafından yaptırılmıştır. Cadde üzerindeki büyük avlu kapısının üzerinde, Yesarizade Mustafa İzzet Efendinin nefîs bir talik hat ile tarih kitâbesi şudur: Pâdişahı dinperver sâyei Rabbil ibad Hazreti Sultan Mahmudi şeriat iktidâ Yapdı bu canibde cami ol imamül müslimin Eylemekde her taraftan rûzi şeb celbi düâ Lütfi deryâveş revan oldu Akıntıburnuna Askeri Mansûrîne bir kışla yapdı ibtidâ Kıldı bir cami dahi inşa ki cündi mü’minin Eylesünler ande ihlâs ile her vakti edâ Ol hüdâvendi celilüşşânı asker perverin Ömrün efzun eyleyüb nusret vire Hak daimâ Yazdı Rif’at bendesi târihi müstesnasını “Kıldı Han Mahmudi Adli camii balâ binâ” 1248 Aynî divanında da bu cami için şu tarih manzumesi vardır: Câmiinnûri hilâfet muktedâyi müslimin Mahfilârâyi keramet Han Mahmud-ül-mekam Sâyesinde mescidi islâm olur büthâneler Takviyet virdikçe din ü devlete hüsnü nizam Nâmına hutbe okunsun rûzi idü Cum’ada Her selâti hamsede mihraba geçtikçe imam Cevherindendir birisi lâfzü mânâdan biri Ayniy...

Akıntıburnu yanında, deniz kenarından geçen Arnavudköy - Bebek Caddesi üzerinde, avlusuna mermer merdivenlerle çıkılır tek minareli fevkanî bir camidir. Altı bodrum, mahzendir. (H. 1248) 1832 de, bu köye henüz müslümanların rağbet etmedikleri bir devirde bir karakolhane kışlacık ile beraber İkinci Mahmud tarafından yaptırılmıştır. Cadde üzerindeki büyük avlu kapısının üzerinde, Yesarizade Mustafa İzzet Efendinin nefîs bir talik hat ile tarih kitâbesi şudur: Pâdişahı dinperver sâyei Rabbil ibad Hazreti Sultan Mahmudi şeriat iktidâ Yapdı bu canibde cami ol imamül müslimin Eylemekde her taraftan rûzi şeb celbi düâ Lütfi deryâveş revan oldu Akıntıburnuna Askeri Mansûrîne bir kışla yapdı ibtidâ Kıldı bir cami dahi inşa ki cündi mü’minin Eylesünler ande ihlâs ile her vakti edâ Ol hüdâvendi celilüşşânı asker perverin Ömrün efzun eyleyüb nusret vire Hak daimâ Yazdı Rif’at bendesi târihi müstesnasını “Kıldı Han Mahmudi Adli camii balâ binâ” 1248 Aynî divanında da bu cami için şu tarih manzumesi vardır: Câmiinnûri hilâfet muktedâyi müslimin Mahfilârâyi keramet Han Mahmud-ül-mekam Sâyesinde mescidi islâm olur büthâneler Takviyet virdikçe din ü devlete hüsnü nizam Nâmına hutbe okunsun rûzi idü Cum’ada Her selâti hamsede mihraba geçtikçe imam Cevherindendir birisi lâfzü mânâdan biri Ayniya ben iki târih ittim inşa vesselâm “Ey cemaat Camii Mahmud Han kıldı binâ” 1248 Bin ikiyüz kırkesikizde oldu bu ma’bed tamam. Mihrab duvarı deniz tarafında olan mâbedin son cemaat yeri, avlunun arka kısmına düşer; kâgir yapı olan camiye eklenmiş bir ahşap bölme içindedir; yanında ayni uslûpta ve fevkanî ahşap bir hünkâr odası vardır ki buradan hünkâr mahfeline geçilir. Cami dışarıdan pek mâmur görünür ise de içi tamire muhtaçtır; ahşap döşemeleri esnemiş, orta cüssede bir adam biraz sertçe basıp hızlıca yürüse sallanmaktadır; münakkaş tavanının muşambaları yer yer yırtılmıştı. Minberi ve vaâz kürsüsü ahşap olan mabedin kayda değer bir hususiyeti yoktur. Vaâz kürsüsünün üzerinde Rumeli kazaskerlerinden Mehmed Said Efendinin tâlik yazısiyle 1249 tarihini taşıyan nefîs bir levha vardır. Kâgir minaresinin kapısı avluya açılır. Avlusunda bir kuyusu vardır. Bu satırların yazıldığı sırada hünkâr odası ile hünkâr mahfelinde, Cumhuriyet Halk Partisi Semt Ocağı ile Kızılay şubesi yerleşmiş bulunmakta idi. Yine bu satırların yazıldığı sırada Arnavudköy Camii cemaatının en büyük sıkıntısı susuzluktu; hattâ susuzluk yüzünden cemaatin onda dokuzunun dağıldığı söylenmekte idi. Camiin abdest ve ayakyolu musluklarına gelen su, mâbed yapılırken boruları sureti mahsusada döşenmiş bir dağ suyudur; son yıllarda bu suya, boruların geçtiği tarla ve bahçelerin sahipleri musallat olmuş, suyolcuları ile anlaşmışlar, borular, yukarıdan kasden patlatılmış, su, tarla ve bahçelere akıtılagelmektedir. Cami imamının mükerrer müracaatları, cemaatın şikâyetleri üzerine, suyolcular, gûya su yolunu tamir etmişler, fakat arası çok geçmeden, su yine gelmez olmuştur, öylesine ki, bu cami suyu hırsızları ile amansız bir mücadeleye girişmek, yahut, insanlarına sığınıp, mecranın yarısında, mâbede, hiç olmazsa beş namaz vaktinde su alınacak bir tadilât yapmak lâzımdır. Bunlar yapılamadığı takdirde, İstanbul Evkaf Müdüriyetinin Arnavudköy Camiine terkos suyu getirmesi gerekir. Mâbedin temizliği için lâzımgelen su, iki ihtiyar müezzin ve hayırsever semt halkı tarafından türlü zahmet ile kuyudan çekiliyordu ki, hazindir. Bibl. : REK ve Muzaffer Esen, Gezi notu. Arnavudköyü Camii (Resim: Abdullah Tomruk) Arnavudköyü Camii (Kesid resim ve plân: Reşad Sevinçsoy) Arnavudköy Camii (Resim: Reşad Sevinçsoy)