Geçen asrın sonlarının namlı kitapçılarından bir Ermenidir; hayatı hakkında bilgi edinilemedi. Hüseyin Cahid Yalçın “Edebî Hâtıralar” da şirin bir fıkra çerçevesi içinde mühim bir resim çiziyor. Kendisi henüz talebedir, İstanbul idâdisinden 640 numaralı Hüseyin Cahid Efendi, Serezde dinlediği bir hikâyeyi genişleterek ilk eseri olan “Nâdide” romanını yazmış, “Encümeni Teftiş ve Muayene” den basılması için ruhsatnamesini almış, mektep arkadaşlarından Ârif Bey vasıtası ile de Ahmed Midhat Efendiye bir tekriz yazdırmıştır; Arakel Efendi fıkrasını üstadın ağzından nakledelim: “Mektepten çıkar çıkmaz Babıâli Caddesine koştum, eserimi kitapçı Arakele verecektim, o zamanın en meşhur kitapçısı o idi. Dükkâna girip çıkarken bazı muharrirlere rastgelirdim. Fakat şimdi ben de oraya bir fâtih gururu ile giriyor, hiç bir hicap duymuyordum. Arakel Efendi ne benim o büyük eserimi okudu, ne de ona parlak bir istikbal vâdeden takrîze baktı, romanımı basamıyacağını söyledi, önündeki hesap ile meşgul olmağa başladı. Bu âdeta bir istiskal idi; hiç kadir bilmeyen bir adam!.. Nefret ve galeyan ile dükkândan ayrıldım”. 1308 (Mîlâdi 1892) de “Servetifünun” un 123 numaralı nüshasında, büyük romancımız Uşakkîzâde Halid Ziya Beyin eserlerini basan kitapçı Arekel Efendinin parlak bir ilânı vardır, onu da ay...

Geçen asrın sonlarının namlı kitapçılarından bir Ermenidir; hayatı hakkında bilgi edinilemedi. Hüseyin Cahid Yalçın “Edebî Hâtıralar” da şirin bir fıkra çerçevesi içinde mühim bir resim çiziyor. Kendisi henüz talebedir, İstanbul idâdisinden 640 numaralı Hüseyin Cahid Efendi, Serezde dinlediği bir hikâyeyi genişleterek ilk eseri olan “Nâdide” romanını yazmış, “Encümeni Teftiş ve Muayene” den basılması için ruhsatnamesini almış, mektep arkadaşlarından Ârif Bey vasıtası ile de Ahmed Midhat Efendiye bir tekriz yazdırmıştır; Arakel Efendi fıkrasını üstadın ağzından nakledelim: “Mektepten çıkar çıkmaz Babıâli Caddesine koştum, eserimi kitapçı Arakele verecektim, o zamanın en meşhur kitapçısı o idi. Dükkâna girip çıkarken bazı muharrirlere rastgelirdim. Fakat şimdi ben de oraya bir fâtih gururu ile giriyor, hiç bir hicap duymuyordum. Arakel Efendi ne benim o büyük eserimi okudu, ne de ona parlak bir istikbal vâdeden takrîze baktı, romanımı basamıyacağını söyledi, önündeki hesap ile meşgul olmağa başladı. Bu âdeta bir istiskal idi; hiç kadir bilmeyen bir adam!.. Nefret ve galeyan ile dükkândan ayrıldım”. 1308 (Mîlâdi 1892) de “Servetifünun” un 123 numaralı nüshasında, büyük romancımız Uşakkîzâde Halid Ziya Beyin eserlerini basan kitapçı Arekel Efendinin parlak bir ilânı vardır, onu da aynen alıyoruz: Uşşâkîzâde Halid Ziya Beyin Hizmet cerîdesine mütenevvia sütunlarına yazmış olduğu âsâri müteferrikadan müteşekkil olarak: KÜÇÜK KİTAPLAR Sernâmei umûmîsi ile neşrolunun risâilden bu defa âtiül esâmi dört adedi Kitapçı Arekel Efendi tarafından mevkii intişara konmuştur. MEBHASÜL KIHIF Kafatasının sûreti teşekkülâtı vasıtası ile istidâdı tabiiyyenin istinbâtından ibâret olan fenni kıhıf hakkında malûmatı müfideyi hâvidir. TUHFETÜL LETÂİF Hoş zarif küçük fıkarâtı mudhikeden mürekkeb bir risâledir. HESAB OYUNLARI Ameliyâtı hesâbiyye ile icrâ olunan eğlencelerden mürekkeb mecmuadır. BÛKALEMÛNU KİMYA Bâzı eczai kimyeviyye ile istihsâl olunan tebeddülâtı elvandan bâhis bir kitaptır. Türk edebiyatının ölmez büyük şöhretlerinden olarak kalem sahibi iki gençten birinin red edilen romanı, öbürünün de kabul edilip basılan dört kitabı, Kitapçı Arekel Efendinin taşıdığı kafanın tâbi olarak kıymetini pek aydın göstermektedir.