On sekizinci asrın seçkin kadın şairlerindendir; Hasan Can ailesinden, müverrih ve Şeyhülislâm Hoca Sadeddin Efendi torunlarındandır; zamanının kibar ve rical muhitine mensup akranı hanımlar arasında “Hâcei Zenan” diye meşhur idi. Akrabasından hattat İsa zade Mehmed Aziz Efendiden icazetname almış, ayni zamanda kıymetli bir hattat idi. Oğlu Emir ağazâde Seyyid Mehmed Efendi Mora Yenişehir kadısı olduğunda beraber gitmiş ve 1710 (H. 1122) de orada ölmüştür. Şu kıt’a şiirlerinden güzel bir örnektir: Hayâli ârızınla dilde sahni gülistânımdır Açılmış şerhalarla sîne nahli erguvânımdır Ümidi Vuslatın ey kaşları yâ sîneden çıkmaz Hayâli tîri gamzen Âniyâ hatır nişânımdır. Mirzazade Salim Efendi tezkiresinde Âni Hâtun hakkında şu lâtifeyi nakleder: Asrın külhanî şairlerinden Üsküdarlı Sırrı ekser vakitlerini ahpabına lâtife yollu oynadığı oyunlarla geçirirmiş.. Emirağazâde ile de teklifsiz görüşür ve birçok geceler evlerinde kalırmış.. Bir sefer yine gece yarısına kadar sohbet ve ülfetten sonra yatmışlar. Meğer Sırrı’nın misafir edildiği odada bir dolap üzerinde Âni Fatma Hâtunun divanı duruyormuş.. Koca külhanî muziplik fırsatını kaçırmamış, hemen divanı almış, baştan aşağı, gazel ve kasidelerinde ne kadar “Âni” mahlâsı varsa hepsinin “nun” larını “mim” e tahvil etmiş ve ertesi sabah...

On sekizinci asrın seçkin kadın şairlerindendir; Hasan Can ailesinden, müverrih ve Şeyhülislâm Hoca Sadeddin Efendi torunlarındandır; zamanının kibar ve rical muhitine mensup akranı hanımlar arasında “Hâcei Zenan” diye meşhur idi. Akrabasından hattat İsa zade Mehmed Aziz Efendiden icazetname almış, ayni zamanda kıymetli bir hattat idi. Oğlu Emir ağazâde Seyyid Mehmed Efendi Mora Yenişehir kadısı olduğunda beraber gitmiş ve 1710 (H. 1122) de orada ölmüştür. Şu kıt’a şiirlerinden güzel bir örnektir: Hayâli ârızınla dilde sahni gülistânımdır Açılmış şerhalarla sîne nahli erguvânımdır Ümidi Vuslatın ey kaşları yâ sîneden çıkmaz Hayâli tîri gamzen Âniyâ hatır nişânımdır. Mirzazade Salim Efendi tezkiresinde Âni Hâtun hakkında şu lâtifeyi nakleder: Asrın külhanî şairlerinden Üsküdarlı Sırrı ekser vakitlerini ahpabına lâtife yollu oynadığı oyunlarla geçirirmiş.. Emirağazâde ile de teklifsiz görüşür ve birçok geceler evlerinde kalırmış.. Bir sefer yine gece yarısına kadar sohbet ve ülfetten sonra yatmışlar. Meğer Sırrı’nın misafir edildiği odada bir dolap üzerinde Âni Fatma Hâtunun divanı duruyormuş.. Koca külhanî muziplik fırsatını kaçırmamış, hemen divanı almış, baştan aşağı, gazel ve kasidelerinde ne kadar “Âni” mahlâsı varsa hepsinin “nun” larını “mim” e tahvil etmiş ve ertesi sabah da erkenden savuşup gitmiş. Aradan uzunca bir zaman geçtikten sonra oynanan acı oyunun farkına varan Emirağazâde, o gündenberi görünmiyen Üsküdarlı Sırrı’ya hak ettiği küfürleri savurarak düzeltilmesine imkân bulunmıyan sahifeleri divandan kesmek zorunda kalmış.