Entries
Examine all the Istanbul Encyclopedia entries from A to Z.
Volumes
Browse A to G volumes published between 1944 and 1973.
Archive
Discover Reşad Ekrem Koçu's works for the entries between letters G and Z.
Discover
Search by subjects or document types; browse through archival docs that are open access for the first time.
ALİ SÜNNETİ (Bağdadlı Derviş)
On yedinci asır ortalarında bir ara İstanbula gelmiş bir meczup âşıktır; hayatı hakkında yegâne kayıd Evliya Çelebide olup asrın sadırâzamlarından Melek Ahmed Paşaya ait bir bahsin içinde geçer; büyük seyyah - muharrir şöyle bir fıkra nakleder:
“Telhisçi Hüseyin Ağa ile Paşanın yanında idim. Esnayi kelâmda: — İbşir Paşa deryâ misal eşkıyâ ve zorbalarla geliyor! denildi.
Paşa: — Bizim can düşmanımızdır! diye vehm içinde şaşırmış müşavere ederlerken anı gördük ki, kapıdan bir bektaşi fukarası:
— Allah!.. Hak dost illâllah!..
diyip korkusuz pervasız içeri girip:
— Aşk ola ey âşıkanı sadikan ve zarifan!
diye nefirine el vurup o iki imam aşkına bir zemzeme vurarak hayran kaldık. Garabet bundaki kapuda bu kadar kapıcılar var, bu saray kaymakam sarayı olduğundan benî adem kalabalığı olmakla kapılardan kuş değil zerreyi bile uçurmazlar, bu derviş ne takrip ile vasıl oldu diye taaccüp ettik. Yalın ayak, baş açık bir mülevve şekil ama yüzünde gözünde nur lemean eder, sözünde letâfet ve zarâfet olup inci gibi tekellüm eder. Gaayetülgaaye fesâhat ve belâgat sahibi canı canan bir sahibi iz’andır. Başında muhabbeti hânedan alâmetlerinden on iki adet lâal renkli dağları gül gibi müzeyyen durur. Aşk ile sermest olmuş. Yine nefirini eline alıp dem vurarak Esmaülhüsnâ ağazesiyle nefire savt verere...
⇓ Read more...
On yedinci asır ortalarında bir ara İstanbula gelmiş bir meczup âşıktır; hayatı hakkında yegâne kayıd Evliya Çelebide olup asrın sadırâzamlarından Melek Ahmed Paşaya ait bir bahsin içinde geçer; büyük seyyah - muharrir şöyle bir fıkra nakleder:
“Telhisçi Hüseyin Ağa ile Paşanın yanında idim. Esnayi kelâmda: — İbşir Paşa deryâ misal eşkıyâ ve zorbalarla geliyor! denildi.
Paşa: — Bizim can düşmanımızdır! diye vehm içinde şaşırmış müşavere ederlerken anı gördük ki, kapıdan bir bektaşi fukarası:
— Allah!.. Hak dost illâllah!..
diyip korkusuz pervasız içeri girip:
— Aşk ola ey âşıkanı sadikan ve zarifan!
diye nefirine el vurup o iki imam aşkına bir zemzeme vurarak hayran kaldık. Garabet bundaki kapuda bu kadar kapıcılar var, bu saray kaymakam sarayı olduğundan benî adem kalabalığı olmakla kapılardan kuş değil zerreyi bile uçurmazlar, bu derviş ne takrip ile vasıl oldu diye taaccüp ettik. Yalın ayak, baş açık bir mülevve şekil ama yüzünde gözünde nur lemean eder, sözünde letâfet ve zarâfet olup inci gibi tekellüm eder. Gaayetülgaaye fesâhat ve belâgat sahibi canı canan bir sahibi iz’andır. Başında muhabbeti hânedan alâmetlerinden on iki adet lâal renkli dağları gül gibi müzeyyen durur. Aşk ile sermest olmuş. Yine nefirini eline alıp dem vurarak Esmaülhüsnâ ağazesiyle nefire savt vererek:
— Er Hak! Allah dost dost!..
diyip sustu. Şöylece vücudüne dikkatle baktım: Gömleksiz, sineçâk olup sînesine İmâmeyn aşkına şerhalar çekmiş.. Başında tâ beyninin üstünde bir teslim dağı var.. Sol bâzusunda Deşti Kerbelâ dağları öyle müzeyyen, pâk, toparlak ve parlak. Elhâsıl belinde tennûresi, elinde deste cûb, dilinde Ya mahbubul kulûb, kemerinde Sapanı Davûdî... Elhasıl bir ârifi bilâhtır.. Hemen hakir cür’et edip:
— Azizim nere selâmını getirirsiniz? diye savtı âlâ ile bu müseddesi terennüm ettim:
Ne gülzârın nesîmidir havâyi unsiri pâkin
Ne şemin şu’lesidir nâri ruhsâri araknâkin
Ne nehrin sûyudur âbım, ne yer toprağıdır hâkin
Ne hilkatsin, kırarsın halkı yokdur kimseden bâkin
Efendim sânâ kim derler, ne yerdensin, nedir âdın
Cefâyi kimden öğrendin a cânım kimdir üstadın?!
Derviş dedi ki:
— Üstadına rahmet!.. Sen cana aşk ola!
Hakir dahi:
— Aşkına meşki ilâhi ola.. Ve yardımcın Allah ola! dedim.
Derviş bu gûna âşıkaane cevaplar işitince sururundan ayağı yere basmaz olup:
— Bizden ârifane ve şairâne hali pürmelâlimizi isim ve resmimizi sual buyurdunuz idi, cevabım oldur ki, tariki Hoca Ahmed Yesevî,den ve fukarâyi Bektâşiyandan üstadımız Derviş Ali Nâdimidir ki, Hazreti İmam Riza da kırk sene gündüz sâim olup ve gece kaaim olup ömründe biçak ile zebholunmuş zîruh kısmı taam yememiştir.. Bu hakir ol serveri hünerverin mânen oğluyum.. Bağdâdî bihişt âbad marizlerindeniz... İsmim Derviş Ali Sünnetidir, yedi kudret ile sünnetli olarak dünyaya geldiğimizden bu mahlâsı aldık.. Fukarâyiz, pâk ve terdâmen mâsumuz.. Nehrimiz Diclei mübarekedir ki, Diyarbekir kurbandaki Tercil dağlarından çıkar... Şulemiz nûrı iman olup derûnumuz anınla memlûdur. Ruhsâri araknâkimiz tevhit neş’esinden lâalgûn olmuştur; heves ve arzûmuz müşahedeci cemali pâki Rabbülizzedir..
“Hakir bu cana deruni dilden âşık olup desti şerifini bûs ederek:
— Biy’at azizim... dedim.
Onlar da ismimi sordular:
— Evliya kulunuz! İbni Derviş Mehmed Zıllî demişler! dedim.
“Etti ki:
— Hakka ki, velîsin!.. Bizi kardeşliğe, sırdaşlığa ve haldaşlığa, dârü dünyâda yoldaşlığa kabul edin!
“Bizi dahi kabul ettik, bu beyti terennüm eyledik:
Verdim beni benden sana
Aldım seni senden bana
Oldu tamam bey’ü şirâ
Yok arada sîmü zeri!..
“Ol yârı veâdır ile el ele tutuşup “İnnellezîne yebâyeûneke...” âyeti kerimesini tilâvet eyledik. Ol cana biat edip tâze can buldum. Paşa bu halimizi görüp fırsat ganimettir deyû o dahi: Biat ettim! diye temenna ettikte Derviş etti:
— Ey âşık! Siz Melek Ahmed Paşa değil misiniz: Biatı ezeliyyeye iktida etmişsiz ki, mülâkat müyesser oldu! İmdî ey Melek Dede! İspanya erenlerinden Mihail Hoca Câfer ve Derviş Angel Haydar milleti mesihiye şeklinde geçiniyorlar.. Amma ikisi de mümin ve muahhid olup nihânice sâhibi seccadedirler. Onlar hakîre biat verip:
— Var ey Derviş Sünneti! İstanbulda Melek Ahmed Paşa ile buluş.. Teselli bulsun.. İbşirden korkmasun, Allah ona yâverdir! dediler deyince Paşa ayağa kalkıp:
— Yâ Allah!.. Şükür Elhamdülillâh ve Aleykümüsselâm ve rahmetullahü ve berekâtühu, gönderen getiren sağ olsun! Hamden billâhdır ki, derunumda olan İbşir havfı gitti, kasavetten halâs oldum, rahati ruh buldum! dedi.
— Hal sahibi kimler vardır:
Diye sorunca Derviş:
— Kurtaba şehrinde Mübtecel Baba size selâm etti; Tanca şehrinde Şeyh Mansur selâm etti; Fes Merakeş şehrinden İzzeddin Burnâvî selâm etti! dedi. Paşa ayağa kalkıp selâm alıp:
— Biz anlara Cezayirli Ali Seçenoğlu ile mektuplar göndermiştik, vâsıl olduğu haberleri geldi!
diyerek Derviş Sünneti ile öpüşüp kocuştular ve sohbeti has ile meşgul oldular. Amma Paşa ile bu ikisi bir gûne tekellüme başladılar, Hüdâ a’lem sözlerinden bir kelime bile anlıyamayıp hayrette kaldım. Bir de anların birer gûne mesrur ve şâdiman olup (Hâzâ min fadli (Rabbî dediklerini anlardım. Paşa eder: Bu başka bir âlemdir, bunu ehli zahir anlıyamaz. Zira Melek Ahmed Paşa hal sahibi dervişi dilriş bir âdem idi. Derviş ile beş saat kadar sohbet ettikten sonra müsafaha edip Derviş kapıdan pertab ederek çıktı gitti. Paşa hakire:
— Bre yetiş, Evliyam, dursun, gitmesin! dedikte hakir ardı sıra seğirdip, gördüm ki, ne namı var, ne nişanı! Paşaya gelip bu hali söylediğimde iki yüz altın ve iki kişmiri şal verip:
— Tîz Evliyam, ol canı kande bulur isen bul, bizden selâm eyle, bunları ver, lûtfeylesin, her bâr bize gelsun! diye rica edince hakir derakap çıkıp ata binerek saray kapısından taşra çıktım:
— Bre ümeeti Muhammed, şu şekilde, bu şekilde bir aptal derviş gördünüz mü?
Ona buna sual ederek Bayrampaşa sarayı önüne vardım. Bir adam:
— İşte, Ahırkapıya doğru birâşık boru çalarak gidiyor!
Dedikte hakir at bırakıp Ahırkapıdan taşra çıkarak gördüm ki, filhal bir kayık ile tâ deryânın vasatında yelken açıp uçarak gitmede.. Beş çifte bir kayığa süvar olup yalpa kürek ve yelken ederek ortasına vardıkta dedenin kayıkçılarına makreme salladım. Anlar dahi âheste âheste kürek çektiklerinden varıp kayığına girip azizin desti şeriflerini bus ederek:
— Paşa oğlunuz selâm ederek şu iki yüz altını harcirah eylesin ve bu iki kişmir şalı ridâ eylesun ve gâhice bize teşrif eylesun! dediler, dedim. Hemen:
— Elhedâyâ teşterek, velevkâne beş börek! Hak berekâti Halil İbrahim versin, şallar bizim, altınlar kayıkçılarla sizin! dedikte:
— Lûtf eyle Sultanım, cümle sizindir! diye ikram eyledim.
— İşte bu teklif mâlâ yetaktır!
diye hemen tennûresinin boynundan cilbendini çıkarıp:
— Desturdur, sok elini şu anbarı kerâmeye!
diye izin verince hakir elimi soktum; içi malâmal mümessek ve sıcak fırın altını, bundekânî lâal ve elmas ve zümrüt ile memlû.. Hemen aklım gidip ettim:
— Sultanım siz a’lemsiz ve bu hakir size teslimiz! Hemen cilbendine el edip bu hakire bir avuç altın verdi. Cümle seksen yedi sikkei hasene ve yedi taş yakut ve zümrüt, elmas, lâal, seylân, firuze ve zeberced vererek etti:
— Ey azizim Evliya! Bu altınların her birini bir sene harceylesen berekâtı Halil İbrahim ile sana kiyafet edip artar bile! Ömrün oldukça harceyle!..
“Hay benim ömrüm seksen yedi sene olacak diye hakir gûnagün evham garibeye ve acibeye düştüm. Bâdehu Paşanın iki yüz altınından yüz altın dahi ihsan edip baki yüz altını on nefer kayıkçımıza onar onar bezletti ve şalın birini külâh üzerine sarıp birisini de gerdanına, bendetti:
— Paşaya bizden selâm eyle, gayri diyarı ruma basmayız! Arzı mukaddese geçip Mekke ve Medine caniplerine gitmeye memuruz, bizi hayır duadan feramuş buyurman! diye vedâ mahallinde iken gayıkçılara dedi ki:
— Dilerim ki, Evliya Çelebi kardeşimizle beraber paşaya varıp altınları kabul etmiyip sizlere tevzi eylediğime şahadet eyliyesiniz!
Bana da:
— Evliyam! Hayır duam seninle bile! Var kumda oyna, arkana çöp batmasın! Allah muin ve zahirin olsun! Gezdiğin yerlerde vüzera ve pâdişahânın meclislerinde muazzez ve muhterem olup düşman şerrinden emin olasın!
deyip duadan sonra el öptüğümüzde onlar Üsküdar tarafına yelken açıp gittiler.”
Bibl. : Eveliya Çelebi, II.
Theme
Person
Contributor
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.
TÜM KAYIT
Identifier
IAM020338
Theme
Person
Type
Page of encyclopedia
Format
Print
Language
Turkish
Rights
Open access
Rights Holder
Kadir Has University
Description
Volume 2, pages 713-715
Bibliography Note
Bibl. : Eveliya Çelebi, II.
Theme
Person
Contributor
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.