Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
ALİ BEY (Tahirpaşazâde)
On dokuzuncu asır başında, Akdenizde korsanlar tarafından öldürülmüş İstanbullu bir delikanlıdır ki, bu korkunç cinayet, Büyükşehirde çok derin teessür ile karşılanmıştı. Şöyle ki:
Ali Bey, Girid adasında Retimo valisi bulunan babası Tahir Paşayı görmek üzere Boğazhisarından bir çekdiri kiralıyarak Giride doğru yola çıktı ve bir daha kendisinden hiçbir haber alınamadı. Aradan bir müddet geçti, İstanbula, adalardan bir miktar bal ve zeytinyağı yükü ile bir gemi gelerek Hasköy sahiline bağladı; gemiciler, birkaç yerinden yaralı bir arkadaşlarını, bir cerraha tımar ettirilmek üzere Hasköyde bir kumbaracının kahvesi üstündeki bekâr odalarından birine bıraktılar. Bal ve zeytinyağlarını da piyasa kıymetinden çok aşağı bir fiatla elden çıkarıp Galatada, kahvehane ve meyhanelerde gezip dolaşmağa başladılar. Kıyafetleri, baldırı çıplak kalyoncu kıyafeti idi. Halbuki o sırada, İstanbulda kalyoncu tezkeresi olmadan böyle pırpırı hezele kıyafeti ile dolaşılmaması hakkında bir yasak çıkmıştı; bir gün Tersaneeminliği köşkü önünden geçerlerken Tersaneemini Vâhid Efendinin gözüne çarptı ve hemen Tersane çavuşlarını göndererek çevirtti. Çavuşlar, sokaklarda kalyoncu kıyafeti ile dolaşabilmeleri için tezkerelerini sordular; gemiciler yasaktan haberleri olmadığını, tezkere alınacağını ve kimden alı...
⇓ Devamını okuyunuz...
On dokuzuncu asır başında, Akdenizde korsanlar tarafından öldürülmüş İstanbullu bir delikanlıdır ki, bu korkunç cinayet, Büyükşehirde çok derin teessür ile karşılanmıştı. Şöyle ki:
Ali Bey, Girid adasında Retimo valisi bulunan babası Tahir Paşayı görmek üzere Boğazhisarından bir çekdiri kiralıyarak Giride doğru yola çıktı ve bir daha kendisinden hiçbir haber alınamadı. Aradan bir müddet geçti, İstanbula, adalardan bir miktar bal ve zeytinyağı yükü ile bir gemi gelerek Hasköy sahiline bağladı; gemiciler, birkaç yerinden yaralı bir arkadaşlarını, bir cerraha tımar ettirilmek üzere Hasköyde bir kumbaracının kahvesi üstündeki bekâr odalarından birine bıraktılar. Bal ve zeytinyağlarını da piyasa kıymetinden çok aşağı bir fiatla elden çıkarıp Galatada, kahvehane ve meyhanelerde gezip dolaşmağa başladılar. Kıyafetleri, baldırı çıplak kalyoncu kıyafeti idi. Halbuki o sırada, İstanbulda kalyoncu tezkeresi olmadan böyle pırpırı hezele kıyafeti ile dolaşılmaması hakkında bir yasak çıkmıştı; bir gün Tersaneeminliği köşkü önünden geçerlerken Tersaneemini Vâhid Efendinin gözüne çarptı ve hemen Tersane çavuşlarını göndererek çevirtti. Çavuşlar, sokaklarda kalyoncu kıyafeti ile dolaşabilmeleri için tezkerelerini sordular; gemiciler yasaktan haberleri olmadığını, tezkere alınacağını ve kimden alınacağını bilmediklerini, uzun zamandır Akdenizde bulunduklarını söylediler. İçlerinden birinin eli sarılıydı, nerede yaralandığı sorulunca şaşırdı, birbirini tutmıyan cevaplar verdi. Ağır yaralı arkadaşlarını kahvesine bıraktıkları kumbaracı da bu adamların hâlinden şüphelenmiş, her gün kahveden çıktıklarında peşlerine düşüp takip ediyordu; o gün de peşlerinde idi, Tersaneemini tarafından çevrildiklerini görünce o da hemen Tersaneemininin huzuruna çıktı, Vâhid Efendiye:
— Efendim, bu adamlar benim kahveme bir yaralı bıraktılar, ben nerede yaralandın diye sorduğumda sarhoşlukla vuruldum dedi ve kâh yanlışlıkla beni benzetip vurdular dedi, hulâsa bu adamlar iyi adama benzemezler!
Deyince, Vâhid Efendi, hemen bir tezkere yazıp şüpheli gemicileri, Tersane çavuşlarının muhafazasında Kaptan Paşaya gönderdi. Kaptan Paşa, gemicileri sıkı bir soruya çekti, yine birbirlerini tutmaz cevaplar verince, üzerlerindeki şüpheler arttı ve Babıâliye gönderildiler; Babıâlide tecrid edilen bu adamlar, üçüncü defa olarak ayrı ayrı istintak edildiler, Hasköye bağlı gemide de bir araştırma yapıldı, gemide bir heybe bulundu ve derhal tanındı, bu heybede, Kapıkethüdası Selim Sabit Efendinin Tahirpaşazade Ali Bey eli ile Giriddeki yakın dostlarına gönderdiği hediyeler vardı. Bu kuvvetli delil karşısında gemiciler, suçlarını itiraf ettiler:
«Ali Bey, gemiye iki sâdık uşağı ile beraber binmişti. Beyin eşyası ve mücevheratı, gemicilerin tamahını uyandırdığından, adamlariyle beraber katline karar vermişlerdi. Gemi Boğazdan çıkıp yelken üzere süratle giderken, uşaklardan birini tayfanın biri gafil avlayıp arkasından denize itivermişti; bugören beyin diğer uşağı: — Bre nedir? diye bağırınca, bu sefer bıçaklarını çekerek bu adamcağızın üzerine saldırmışlardı. Korsanların eline düştüklerini anlayan zengin delikanlı, ikinci uşağının da öldürüleceğini görünce hançerini sıyırmış ve ölüm eri olarak gemicilerin üzerine yürümüştü, fakat birkaçını yaraladıktan sonra kıskıvrak bağlanmış uşağı ile beraber, çırılçıplak soyulduktan sonra denize atılmıştı; bu sûretle üç cana kıyan korsanlar beyin parasiyle adalardan bal ve zeytinyağı toplıyarak İstanbula gelmişlerdi. Cinayetlerini itiraf eden korsanlar, Hasköydeki gemilerinin direğine asılarak idam olundular, gemi de devlet adına musadere edildi. (H. 1227 = M. 1812).
Bibl. : Câbi Said Vekaayinâmesi
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Kod
IAM020148
Tema
Kişi
Tür
Ansiklopedi sayfası
Biçim
Baskı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Tanım
Cilt 2, sayfalar 637-638
Bibliyografya Notu
Bibl. : Câbi Said Vekaayinâmesi
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.