Entries
Examine all the Istanbul Encyclopedia entries from A to Z.
Volumes
Browse A to G volumes published between 1944 and 1973.
Archive
Discover Reşad Ekrem Koçu's works for the entries between letters G and Z.
Discover
Search by subjects or document types; browse through archival docs that are open access for the first time.
ALİ AĞA (Kemanî)
Geçen asır başında klâsik türk musikisinin büyük şöhretlerinden, Enderunu hümayundan yetişmişti; ne zaman doğduğu bilinmiyor, çocukluğunun birinci Abdülhamid devrine rastladığı tahmin edilebilir, alaturka musikide sağlam bilgi sahibi olan üçüncü Selim, amcasının ölümü üzerine Türkiye imparatorluğu tahtına oturduğunda, Kemanî Ali Ağa, artık Endurunu hümâyunun şöhretlerinden biri olmuştu.
Topal, şişman denilecek kadar tıknaz, kalender meşrep, dalgın, türlü ihtirasın, entrikanın kaynağı olan bir saray hayatında herkesle hoş geçinecek kadar mûnis bir adamdı. Devri, klâsik Türk musikisinin bir altın çağıydı; Hafız İlyas efendi, «Vekayii letaifi enderuniye» adındaki eserinde Hicrî 1227 den 1242 ye kadar (1812-1826) saray hayatını naklederken Kemanî Ali ağanın hal tercümesine ait birkaç fıkra nakleder ki, şöhretinin en parlak devrine İkinci Mahmud zamanında erişen büyük musikişinasın hayatı hakkında rastladığımız hemen yegâne kıymetli kayıtlardır.
Hicrî 1227 Cemaziyelâhırının üçüncü perşembe günü (14 Haziran 1812 İkinci Mahmut Beşiktaş sarayından kayıkla Tarabya’ya gitmişti; kendisi saltanat kayığına binmişti. Enderun ağalarından mürekkep kalabalık bir mâiyet halkı da kanca baş sandallar ve üçer, beşer çifte yağlı piyadelerle Padişahı tâkip etmişti.
O gün öyle ve akşam yemeğini Tarabya ...
⇓ Read more...
Geçen asır başında klâsik türk musikisinin büyük şöhretlerinden, Enderunu hümayundan yetişmişti; ne zaman doğduğu bilinmiyor, çocukluğunun birinci Abdülhamid devrine rastladığı tahmin edilebilir, alaturka musikide sağlam bilgi sahibi olan üçüncü Selim, amcasının ölümü üzerine Türkiye imparatorluğu tahtına oturduğunda, Kemanî Ali Ağa, artık Endurunu hümâyunun şöhretlerinden biri olmuştu.
Topal, şişman denilecek kadar tıknaz, kalender meşrep, dalgın, türlü ihtirasın, entrikanın kaynağı olan bir saray hayatında herkesle hoş geçinecek kadar mûnis bir adamdı. Devri, klâsik Türk musikisinin bir altın çağıydı; Hafız İlyas efendi, «Vekayii letaifi enderuniye» adındaki eserinde Hicrî 1227 den 1242 ye kadar (1812-1826) saray hayatını naklederken Kemanî Ali ağanın hal tercümesine ait birkaç fıkra nakleder ki, şöhretinin en parlak devrine İkinci Mahmud zamanında erişen büyük musikişinasın hayatı hakkında rastladığımız hemen yegâne kıymetli kayıtlardır.
Hicrî 1227 Cemaziyelâhırının üçüncü perşembe günü (14 Haziran 1812 İkinci Mahmut Beşiktaş sarayından kayıkla Tarabya’ya gitmişti; kendisi saltanat kayığına binmişti. Enderun ağalarından mürekkep kalabalık bir mâiyet halkı da kanca baş sandallar ve üçer, beşer çifte yağlı piyadelerle Padişahı tâkip etmişti.
O gün öyle ve akşam yemeğini Tarabya çayırında yiyen Padişah, akşam yemeğinde bir ince saz faslı istemişti; «Serlevhai sâzendegân ve pişrevi dairei devran olan Hazineli Kemanî Ali Ağa hüzzamdan bir taksimle başlamış, taksim bitince, yine Hazine koğuşu ağalarından meşhur hânende Şakir ağa, davudî sesiyle Ali ağaya refakat ederek ayni makamdan:
Gözüm ki kaane boyandı, şarabı neyliyeyim
şarkısını okumuş, sonra, yirmi kadar «sadası tîz ve edası hânendeler» fiske dairelerle yine hüzzam’dan:
Âşika taan etmek olmaz mübtelâdır neylesin.
şarkısını geçmişlerdi.
1128 Cemaziyelâharında (Hizaran 1813), kendi halinde mûnis bir adam olan Kemanî Ali Ağa kaba bir tecavüze uğradı:
Şöyle ki; Enderunu hümayunda Yeniçeri Şakir diye anılan bir genç vardı, Saray binicilerinin en namlısıydı, atlı cirid oyunlarındaki maharetiyle Padişahın fevkalâde muhabbetini kazanmış, fakat gördüğü muhabbet ve himayeden de o kadar şımarmıştı ki, sarayda gücü yettiği ağaları kırıp geçirmeğe başlamıştı; kendisine Yeniçeri lâkabı da bu hoyratlığından ötürü hakaret kastı ile verilmişti. Bir gün de, o sırada Hazine Koğuşu ikinci çavuşu olan Kemanî Ali Ağaya kızarak kemanîninin başına bir iskemle vurup geçirmişti. Hâdise sarayda derin bir teessür uyandırdı; Padişahın kulağına kadar gitti, Sultan Mahmud, Yeniçeriyi kemanîye feda etti, Şakir ağa saraydan koğuldu.
Ayni yılın zilhiccesinde (Aralık 1813) has odalı musahib Çingene Hasan Ağa öldü, Hazine koğuşu başçavuşu Rakkas İbrahim ağa Hasodaya alındı, Kemanî Ali Ağa da koğuşuna başçavuş oldu.
1232 Ramazanının 15 inde (29 Temmuz 1817) Hırkai Şerifi ziyaretten dönüşünde Kemanî Ali Ağa Enderunlular kafilesinden ayrılarak Tophane tarafında şöyle bir dolaşmak istemiş, oruç haliyle serseri gezerken tebdili kıyafet ile Tophaneye çıkmış olan Padişaha rastlamış ve Mahmudu tanıyamamıştı. Kemanînin Enderun ağası kıyafetiyle böyle serbest dolaşması ve kendisini gördüğü halde sakınmaması Padişahı gazaba getirmiş ve hemen oracıkta zirü zeber edecek olmuş, fakat her nedense vazgeçmişti. Saraya döner dönmez de Ali Ağanın saraydan kovulmasını silâhtar Ali Beye emretmişti. Padişahın emri geldiğinde Enderunlular iftar sofrasına oturmuş bulunuyordu. Ali Bey, bu kötü haberi iftardan sonra tebliğ etmişti.
Saraydan koğulmak seçkin sanatkâra çok ağır gelmişti; sekiz ay kadar evinden dışarı çıkmadı, nihayet Mahmudun yeni silâhtarı İbrahim ağa, Ali Ağayı affettirmeğe muvaffak oldu. Saraya çağırılan Ali Ağa da Padişahın yanına kemanı ile beraber çıkarak:
Benimdir növbeti feryad, bülbüller hep hâmuş olsun!..
Bestesini çalmağa başladı, ağlıyarak hazin hazin yay çekmesi, başta İkinci Mahmud olmak üzere hazır bulunanların «sinesini sûzan» etti; kendisine birkaç gündenberi boş bulunan saray soğancıbaşılığı hizmeti verildi; ve Mahmud:
— Fakat keman çaldığın gibi soğan çalma ha!.. diye bir lâtifede bulundu.
1239 Rebiülevvelinin beşinci cumartesi günü (9 Ekim 1823), İkinci Mahmud, berberbaşılıktan silâhdarlığa çıkardığı gözdesi Girildi Ali Ağanın Ayasağadaki çiftliğine gitti. Bu çiftliğin gayet büyük ve güzel bir havuzu vardı, hükümdar havuz başında bir incesaz faslı emretti; başta Kemanî Ali Ağa gelmek üzere, o gün Padişahın maiyetinde Türk musikisinin şu seçkin simaları bulunuyordu:
Hazineli Kemanî Mustafa Ağa, kilerli Tanburî Keçi Arif Ağa, Tanburî Genç Necip Ağa, Tanburî Numan Ağa, Hanende Rifat Bey, Musahib Abdi Bey, Kömürcüzade Hafız Efendi, Durmuş İsmail Efendi, Suyolcuzade Salih Efendi, Mukallid Aziz Bey, Neyzen Mustafa Efendi. Musiki faslına:
«Çini keysûsuna zenciri teselsül dediler»
bestesi ile başlanmıştı. Bir ara, hükûmdarın gözüne, havuzda bulunan yeşil boyalı iki küçük sandal ilişti: Sazende ve hanendelerle diğer müsahib ağaların ve Ederunluların bu sandallara dolup bir de havuz sefası yapmalarını emretti. Kürek çekmesini ve dümen kullanmasını bilmeyen Enderunlular, kenardan açıldıktan az sonra sandalları çarpıştırdılar; musahibler sandalında dümen tutulan yerde oturan Kemanî Ali Ağa, şişmanca olduğundan, sarsıntıda muvazenesini kaybederek havuza düştü ve boyunu aşan suya gömüldü, havuzdan güçlükle kurtarıldı; Silâhdar Ali Ağa, içinde âlâ çamaşır ve esvap bulunan mükemmel bir bohça göndererek sanatkârın gönlünü aldı.
Vekaayii Letaifi Enderuniyede, bu büyük sanatkâr hakkında son kayıt şudur:
«Usûlü âhengi dümteki hercümerc olan meşhur Kemanî Topal Ali Ağa, 1245 (1830) Kurban bayramının dördüncü günü vefat etti.»
Türk musikisi târihinin genç bilginlerinden T. Yılmaz Öztuna, bu büyük sanatkâr hakkında İstanbul Ansiklopedisine şu değerli notu tevdi etmiştir:
«Sâz eserleri ve şarkılar bestelemiştir. Üslûbu üstâdane olup Şehnâz Peşrevi bir şâheserdir. Zamânımıza sâdece şu on yedi eseri kalmıştır. Hisâr (Hafif), Hüseynî Aşîrân (Berefşân), Sabâ Zemzeme (Fâhte), Şehnâz ve Şehnâz-Bûselik (Ağır Düyek) Peşrevleri; Ferahnâk (değişmeli) ve Hisâr Sâz Semâîleri şarkılar: Hüseynî Aşîrân Düyek «Dünyâya vermezdim seni», Hüseyinî Aşîrân Düyek «Eylerim bu intizârın», Hüseynî Aşîrân Düyek «Vechin bu câye verdi nûr», Acem Aşîrân Devri Hindî «Gönül hicrinle harâbdır», Bayatî Düyek (Dâim seni ben arardım», Evcârâ Düyek «Sen döküp ruhsâre kâkül», Râst Ağır Düyek «Düşdü gönlüm sana ey nâzik peri», Sûzinâk Ağır Aksak «Bezme buyur ey mâhci münevver hele bir şeb», Şeddi Arabân Devri Revân «Kaşları yay mâhi tâbân» ve Tarzı Nevîn Ağır Aksak «Ey şâhi vefâ güster-ü lûtfi himemârâ».
Bibl. : Hafız İlyas, Vekayii Lelâifi Enderuniye; T.Y. Öztuna, Türk musikisi lûgatı (basılmamış).
Theme
Person
Contributor
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.
TÜM KAYIT
Identifier
IAM020103
Theme
Person
Type
Page of encyclopedia
Format
Print
Language
Turkish
Rights
Open access
Rights Holder
Kadir Has University
Description
Volume 2, pages 620-621
Bibliography Note
Bibl. : Hafız İlyas, Vekayii Lelâifi Enderuniye; T.Y. Öztuna, Türk musikisi lûgatı (basılmamış).
Theme
Person
Contributor
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.