Entries
Examine all the Istanbul Encyclopedia entries from A to Z.
Volumes
Browse A to G volumes published between 1944 and 1973.
Archive
Discover Reşad Ekrem Koçu's works for the entries between letters G and Z.
Discover
Search by subjects or document types; browse through archival docs that are open access for the first time.
ALİ (Cellâd Kara)
On yedinci asır ortalarında İmparatorluk Cellâdbaşısı, yirmi beş yıla yakın, İstanbulun ayak bastığı yere ölüm götüren korkunç bir şöhreti, uçurduğu sayısız canların arasında bir pâdişah, ondan fazla Sadrazâm, birçok namlı vezir bulunan Kara Ali, cellâd Usta Süleymanın çıraklarından idi. Aslının bir kıpti olduğu kuvvetle tahmin edilebilir. Kendisini görenler tarafından «Âdem ejderhası» diye tarif edilen bu adam, ilk şöhretini, Dördüncü Muradın İstanbulu dehşet içinde bırakmış amansız istibdat devrinde yapmıştı. «Neuzi Billâh... çehresinde nur kalmamış zehir gibi» bir adamdı. Yaz kış, kolları sıvalı, baldır bacak çıplak, göğsü bağrı açık gezerdi, Suçlu, masum, genç, ihtiyar, haydut, vezir, âlim; Müslüman, Hıristiyan; kadın, erkek ayırt etmezdi, onun için kement geçirilecek boyun, satır çalınacak ense vardı. Hattâ birçok defalar, idam ettiği adamın kim olduğunu bile sorup öğrenmeği merak etmemişti. Âmiri olan Bostancıbaşı ağanın «Boğ!» dediğini boğar; «Vur!..» dediğinin başını uçururdu. (B. : Bostancıbaşı Ağa).
Sokağa çıktığında sağ omzundan çaprastlama asılmış bir yalın kılıç sallanır; kuşağının bir kenarında da yağlı kemendi görünürdü; bazan, bu korkunç tuvaletini, kerpeten, burgu, çivi, buhur fitili, deri yüzecek kıracak baltalar gibi işkence âletleri tamamlardı. Ustura ile kazı...
⇓ Read more...
On yedinci asır ortalarında İmparatorluk Cellâdbaşısı, yirmi beş yıla yakın, İstanbulun ayak bastığı yere ölüm götüren korkunç bir şöhreti, uçurduğu sayısız canların arasında bir pâdişah, ondan fazla Sadrazâm, birçok namlı vezir bulunan Kara Ali, cellâd Usta Süleymanın çıraklarından idi. Aslının bir kıpti olduğu kuvvetle tahmin edilebilir. Kendisini görenler tarafından «Âdem ejderhası» diye tarif edilen bu adam, ilk şöhretini, Dördüncü Muradın İstanbulu dehşet içinde bırakmış amansız istibdat devrinde yapmıştı. «Neuzi Billâh... çehresinde nur kalmamış zehir gibi» bir adamdı. Yaz kış, kolları sıvalı, baldır bacak çıplak, göğsü bağrı açık gezerdi, Suçlu, masum, genç, ihtiyar, haydut, vezir, âlim; Müslüman, Hıristiyan; kadın, erkek ayırt etmezdi, onun için kement geçirilecek boyun, satır çalınacak ense vardı. Hattâ birçok defalar, idam ettiği adamın kim olduğunu bile sorup öğrenmeği merak etmemişti. Âmiri olan Bostancıbaşı ağanın «Boğ!» dediğini boğar; «Vur!..» dediğinin başını uçururdu. (B. : Bostancıbaşı Ağa).
Sokağa çıktığında sağ omzundan çaprastlama asılmış bir yalın kılıç sallanır; kuşağının bir kenarında da yağlı kemendi görünürdü; bazan, bu korkunç tuvaletini, kerpeten, burgu, çivi, buhur fitili, deri yüzecek kıracak baltalar gibi işkence âletleri tamamlardı. Ustura ile kazınmış başında da kırmızı keçeden cellâd külahı bulunurdu.
İdam edilen mahkûmun üzerindeki esvap ve çamaşır ile koynundan, kuşağından, cebinden ve kemerinden çıkan eşyası ve parası, cellâtların hakkı idi; bu zeytunî derili çingene pehlivan, soyduğu vezir ölülerinin çamaşırlarını giyer, sırma işlemeli uçkur ve çevre, murassa kehribardan çubuk, murassa saat kullanırdı. (B. : Cellâd Mezadı) Gözyaşlarına ve küfürlere karşı ayni derecede kayıtsızdı; ellerindeki kan, âdi bir kırmızı boyadan farksızdı, ellerini ve satır - kılıcını «Cellâd çeşmesi» nde yamaklariyle şakalaşarak yıkardı. (B. : Cellâd Çeşmesi).
Büyük şair Nef’iyi, bâbıhümayun karşısındaki odunlukta, Kara Ali boğmuştu; nâşına taş bağlıyarak Ahırkapı sahilinden denize atan da o idi. Ölüm karşısında metin ve vakur olanlara karşı, vazifesini bütün ciddiyetiyle yapan bu müthiş cellâd, kendisini görünce şaşkınlık ile çırpınanlara karşı da bazan kemendini «Şakacıktan» atıverirdi.
Sultan İbrahimin saltanatı, muhakkak ki, asrının büyük bir devlet adamı olan İstanbullu Ahmed Paşanın sadaretinde yeniçeri ocağı ağalarının hazırladığı kanlı bir hükûmet darbesiyle yıkıldığı sırada, bu namlı veziri böyle, âdeta şakalaşarak boğmuştu. (B. : Ahmed Paşa, Hezerpâre)
Boğduğu isanların ve uçurduğu başlarn sayısını unutan Kara Ali, yalnız İbrahimin idamında, ürkmüş, kaçmış, bir hükümdar boğmak istememişti. (B. : İbrahim, Sultan).
Saray, Sadrâzamın sopası altında bile olsa, Kara Alinin bu işini affetmedi; onun bir padişah boğduğunu hiçbir vakit unutmadı. Bu meşhur cellad, bu vakadan az sonra, anılmaz oldu. Bir yağlı kemendin de bir gün Kara Alinin boynuna atıldığı tahmin edilebilir.
Tebdili kıyafetle kaçmak isteyen sadrâzam Kemankeş Kara Mustafa Paşanın Hocapaşa Çarşısında halkın gözü önünde Cellâd Kara Ali eliyle idamı
(Resim : Sabiha Bozcalı)
Theme
Person
Contributor
Sabiha Bozcalı
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.
TÜM KAYIT
Identifier
IAM020052
Theme
Person
Type
Page of encyclopedia
Format
Print
Language
Turkish
Rights
Open access
Rights Holder
Kadir Has University
Contributor
Sabiha Bozcalı
Description
Volume 2, pages 609-610
Note
Image: volume 2, page 609
See Also Note
B. : Bostancıbaşı Ağa; B. : Cellâd Mezadı; B. : Cellâd Çeşmesi; B. : Ahmed Paşa, Hezerpâre; B. : İbrahim, Sultan
Theme
Person
Contributor
Sabiha Bozcalı
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.