Yeniçeri ocağının kaldırıldığı tarihe gelinciye kadar, civarındaki Asmaaltı ve Tahtakale ile beraber Büyükşehrin haşerat yatağı semtlerinden idi; dükkânlar ve kahvehanler üzerinde bekâr odaları birer batakhaneden farksızdı; Müverrih Câbi Said Efendi yazar; “Alacahamam karşısındaki kasap dükkânının üzerindeki odaya avrat kapayan kasap hamalları, bir gün, sokaktan geçenlere teşhir ederek alenen fîli şenie kadar azgınlık göstermişlerdi, ki namus ve haysiyet sahipleri o sokaklardan geçmez olmuşlardı. Bir gece, dört kabadayı serseri, Alacahamam fırınını açtırmışlar, fırın sandığındaki bin beş yüz kuruşu gasbettikten sonra fırıncıyı da karnından bıçaklamışlardı. Cerrah tarafından yarası dikilen fırıncı, zabıtanın bütün ısrarına rağmen mütecavizlerin kim olduğunu söylememiş, “Karanlıkta seçemedim, malûmum değildir” demişti; dükkân komşularına ise: “Bilirim ama söylemem, korkarım, beni helâk ederler” diye derd yanmıştı.