Entries
Examine all the Istanbul Encyclopedia entries from A to Z.
Volumes
Browse A to G volumes published between 1944 and 1973.
Archive
Discover Reşad Ekrem Koçu's works for the entries between letters G and Z.
Discover
Search by subjects or document types; browse through archival docs that are open access for the first time.
AKTAY (Salih Zeki)
Kendisinin pek sevdiği lâkabile “Hellenist Şair”; 1892 de İspartanın Şarkî Karaağaç kazasında doğdu, babası bu kasaba eşrafından Hâkim Mehmed Hilmi Efendi, anası Hâdimîlerden Mehmed Said Efendi kızı Sabire Hanımdır. İlk tahsilini, bağ ve bostanlar arasında, servet ve refah içinde pitoresk bir kasaba olan Şarkîkaraağaçta Türabîefendi mahalle mektebinde yaptı. Sonra ücretli yatılı talebe olarak Konya idadisine gönderildi. Burada Şükrü Bey adında bir tarih mualliminden Truva muharebeleri dolayısile dinlediği Hélène ile Pâris menkıbesi, genç Salih Zeki’de eski Yunan edebiyatı üzerine ilk merakı uyandırdı. Hakim Savanın oğlu Doktor Hipokrat da bu mektepte Salih Zekiye yunanca muallimi olmuştu.
1912 de idadinin üçüncü sınıfında iken İstanbula gelip Hadikaimeşveret İdadisine girdi, ve Türkiye Kıraethânesinin üzerindeki odalardan birini tutup yerleşti ki, talebe pansiyonları bulunmıyan o devirlerde, kendi parasile İstanbula tahsile gelenler hanlarda veya kahvehâne üzerlerinde bekâr odası tutarlardı. Türkiye Kıraethânesinin yerinde 1946 da Şark Kıraethânesi bulunmakta idi.
Dedesi Mehmed Said Efedi, kızını ana karnında bırakıp İstanbula gelmiş idi; torun, anasının bile yüzünü görmediği bu dedeyi aramağa gelmişti; hemşehrilerinden Kartalda oturduğunu öğrendi, Kartala gittiğinde, “Bu sabahki...
⇓ Read more...
Kendisinin pek sevdiği lâkabile “Hellenist Şair”; 1892 de İspartanın Şarkî Karaağaç kazasında doğdu, babası bu kasaba eşrafından Hâkim Mehmed Hilmi Efendi, anası Hâdimîlerden Mehmed Said Efendi kızı Sabire Hanımdır. İlk tahsilini, bağ ve bostanlar arasında, servet ve refah içinde pitoresk bir kasaba olan Şarkîkaraağaçta Türabîefendi mahalle mektebinde yaptı. Sonra ücretli yatılı talebe olarak Konya idadisine gönderildi. Burada Şükrü Bey adında bir tarih mualliminden Truva muharebeleri dolayısile dinlediği Hélène ile Pâris menkıbesi, genç Salih Zeki’de eski Yunan edebiyatı üzerine ilk merakı uyandırdı. Hakim Savanın oğlu Doktor Hipokrat da bu mektepte Salih Zekiye yunanca muallimi olmuştu.
1912 de idadinin üçüncü sınıfında iken İstanbula gelip Hadikaimeşveret İdadisine girdi, ve Türkiye Kıraethânesinin üzerindeki odalardan birini tutup yerleşti ki, talebe pansiyonları bulunmıyan o devirlerde, kendi parasile İstanbula tahsile gelenler hanlarda veya kahvehâne üzerlerinde bekâr odası tutarlardı. Türkiye Kıraethânesinin yerinde 1946 da Şark Kıraethânesi bulunmakta idi.
Dedesi Mehmed Said Efedi, kızını ana karnında bırakıp İstanbula gelmiş idi; torun, anasının bile yüzünü görmediği bu dedeyi aramağa gelmişti; hemşehrilerinden Kartalda oturduğunu öğrendi, Kartala gittiğinde, “Bu sabahki trenle memlekete gitti!” cevabını aldı; hazin tecellidir ki Mehmed Said Efendi, uzun yıllardan sonra bir sıla seyahatine çıkmış, fakat yolda Konyada hastalanmış, ölmüştür.
Hadikaimeşverette iken Notar Poyrazoğlu adında bir aşçıdan da yemek yerdi; bu adam çılgın bir Yunan milliyetçisi idi; klâsikleri ezbere bilir, İlyada’yı okurken coşardı; Aktay o günleri hatırlarken: “Elenizm’e karşı hevesimi görünce benimle meşgul oldu, İlyada’yı mısra mısra okuyup anlatmağa, şerhe başladı. Yunan mitolojisi hakkında sağlam bilgi sahibi idi. Müheykel bir adamdı, Sofokles’in heykelleri ona pek benzer” diyor. Harbi Umumide asker oldu. Harbiye Nezaretinde tercemanlıkla alıkondu. Harbe fikren muarızdı, İttihad ve Terakkiye muhalifti, Alman ordusu bozulurken Nüzhet Sabitle beraber “Türk ordusu beyhude harcanmamalıdır” diye bir beyanname bastırdı, Nüzhet Sabit saklandı, Salih Zeki yakalanıp Bekirağa bölüğünde hapsedildi, mütarekeye kadar 7 ay yattı; çıktığı zaman Hürriyet ve İtılâf partisi iktidar mevkiine geçmiş bulunuyordu. İttihad ve Terakkiye muhalif olanlar arasında bu fırkaya girdi, fakat pek az sonra parti liderleri ile fikren anlaşamadı, onları “geri, düşkün, ölü” bularak istifa etti. “Beni Hürriyet ve İtilâftan çıkmağa teşvik eden, beni irşad eden Yahya Kemaldir” diyen Salih Zeki Aktay bu yıllar hakkında şunları ilâve ediyor:
“Üç gün sonra Bayezidden Türbeye doğru geliyordum. Nüzhet Sabit de karşıdan geliyordu. Şimdiki Bozkurt kahvehanesi (1958 de Köşe Hanı altındaki İş Bankası şubesinin yeri) karşısında birleştik, o da istifa etmiş:
— Gümülcineliyi son defa görmeğe gidiyorum! dedi.
“Biz konuşurken yanımıza Asaf Muammer geldi, bizi alıp şimdiki Halk Partisinin yanında bir beyaz binada Millî Ahrar fırkası açılmış, oraya götürdü. Bekir Sami, Cami, Kara Vasıf, Şark mahfili sahibi Salâhaddin, Soysallı İsmail Suphi ve Rauf Ahmed bu fırkada idiler. Nüzhet Sabitle beraber biz de yazıldık. Ben de Rıza Nuru alıp götürdüm. Rıza Nur, o zaman, İkdam matbaasında Akvam gazetesini çıkarıyordu. O zamanlar fırkada konuşulan başlıca siyasî mevzu, manda fikirleri idi, İngiliz, Amerikan ve Fransız mandalarının tercihi maddeleri münakaşa olunurdu. Bu sırada Doktor Tevfik Rüşdü benimle sık sık görüşürdü, Mustafa Sabriden bir mülâkat istiyordu, bu mülâkatı temin ettim; Hürriyeti İtilâf liderine, bir eski İttihadcı olarak, M. M. grupundan Karpuz Ariti göndererek şahsî endişeleri atıp bu korkunç devirde bir millî birlik teklifinde bulundu; o sırada mebus seçimi hazırlıkları başlamıştı, Ahrar Soysallıyı Burdurdan, beni de Ispartadan namzed gösterdi. Tarik gazetesinin muhabirliğini de alarak intihap daireme gitmek üzere İstanbuldan ayrıldım. Kuvayi Milliye teşekkül etmişti; bir bavul İngiliz lirasına Şarkîkaraağacı İngilizlere satmış jurnalile Karaağaçta tevkif edildim; bu bir bavul İngiliz lirası, aslında, bavulumda bulunan Tarik gazetesinin başlıklı mektup kâğıtları idi. Babam ve dayım ile beraber Demirci Mehmed Efeye gönderildik, Beş ay Mehmed Efenin hapsinde kaldık. Bizi Mehmed Efeye 500 Zeybek götürüyordu; başlarında Yalınayak Hacı Efe ile Çarıksaraylı Hasan Hüseyin Efe vardı, bu Hasan Hüseyin Efe on dokuz yirmi yaşlarında zarif, nazik, hassas, dünya güzeli bir çocuktu, bir esmer Apollondu; kafilede, muhafız olarak bir de Refik adında bir ihtiyat mülâzim vardı, Ispartadan karlı bir günde çıktık, hemen bütün Isparta bizi seyre çıkmıştı. Trenle Eğirdire geldik; Kuvayı Milliyeden Hafız Bey bizi alıp sonu bilinmiyen bu maceradan kurtarmak istemişti; Refik Bey: — Vermeyiz, müsademe olur! dedi. Biz de: — Bırakın Mehmed Efeye gidelim! dedik ve Hafız Beye bu âlicenablığından ötürü teşekkür ettik. Trende tatlı bir kadın sesi türkü söylüyordu. Bu, Mihriye isminde bir sihirbaz aşifte idi, harikulâde güzel konuşan, fevkalâde de güzel ve zeki bir kadındı. Bana: — Hiç korkma! ben de Demircinin yanına gidiyorum! dedi. Kızı, Demircinin yanında imiş. Bizi Nazilli mahpushanesine koydular. Beş ay yattık. Bir gün baklava, börek, tütün hediyeleri ve bir Kuranı Kerim ile Demircinin selâmını tebliğ ettiler, biz de bütün malımızın Kuvayi Milliye emrinde olduğunu söyledik, serbest bırakıldık. Bir müddet, dağlarda Yürüklerin misafiri olarak yaşadım. O sırada Rıza Nur Maarif Vekili olmuştu. Kendisinden aldığım bir mektupta Afyonkarahisar Sultanisi müdürlüğüne tayin edildiğimi öğrendim. Ankaraya giderken Vekil değişmiş, Hamdullah Suphi Rıza Nurun yerine gelmişti. Benim için: “Müthiş bir muhalif geliyor!” diye telgraf çekmiş; trenden iner inmez tevkif edildim, mâsumiyetim anlaşıldı. Serbest bırakılınca, artık Afyonkarahisarına gitmekten vazgeçtim. İstanbula döndüm. Said Beyin Maarif Nazırlığında Bezmiâlem ve Vefâ sultanilerine pedagoji muallimi oldum. O sıralardadır ki Ahmed Haşimle yakın bir dostluk tesis ettim. Gençlik çağlarım, Ispartada bir kapatmam vardı, Dereli Şefika, İstanbula onu da beraber götürmüştüm; güzeldi, güzel bir sesi vardı, güzel oyun oynardı, âfet bir rakkase idi, Haşim Dereli Şefikayı görünce deli oldu. Kendisine şiirler ilham edenlerden biri de bu Ispartalı rakkasedir; umarım ki Haşimin dinlediği türkülerden biri şudur:
Gide gide tutmaz oldu dizlerim
Ağlamaktan göz göz oldu gözlerim
Bu yerlerde geçmez oldu sözlerim
Bir giderim beş ardıma bakarım
Hem ayrılık hem hasretlik çekerim
Gözlerimden kanlı yaşlar dökerim
Ak alnıma kara yazı yazıldı
Etrafıma âşinalar dizildi
Mezarımız bilmem nerede kazıldı...
“Bu türkü dedemin kardeşi Recep Ağa için yazılmıştı. Karaağaçta dünyaya bir Hazreti Yusuf gelmiş, bir de Recep Ağa derlerdi. Bir iftiraya uğrayıp 18 yaşında bir nevcivan iken Güzelhisara nefyedilmiş, Güzelhisar âyanından Cihanoğullarının kızı kendisine âşık olmuş, izdivaç teklifini Recep Ağa kabul etmemiş, nihayet afiv fermanı gelmiş, Karağaca döneceği gün, atına binerken düşmüş, ölmüş.. Kendisine zehir içirmişler imiş.. Cihanoğullarının kızı çok yaşamış, Recep Ağa öldükten sonra dünya evi bana haramdır demiş, 94 yaşlarında kız olarak ölmüş...
“İstanbula dönüşünün tezine Dereliyi memlekete gönderdim, İstanbulda evlendim. Zevcemin arzusile politika hayatından çekildiğimi gazetelerle ilân ettim. Muallimliği de bırakarak Hollanda Bankasında memur oldum. Eski hasımlarının tahriki ile bir yıl sonra bankadan çıkarıldım. Dokuz yıl açıkta kaldım. Karaağaçtaki çiftliğimi, baba konağımdaki hissemi, meyva bahçemi, yoncalık ve afyonluğumu satarak geçindim. Nihayet Bayezid umumî kütüphanesine memur tayin edildim.
Bu hatıratı İstanbul Ansiklopedisine tevdi etmiş olan şair Salih Zeki Aktay kütübhâne memurluğundan yaş haddi ile emekliye ayrıldı.
Eserleri: Persefon, Asya şarkıları (Aile tahassüs hâtıraları); Pınar (570 parçadan mürekkeb aşk şiirleri); Mağara (Gördös ve Demirci dağlarının Türk efsaneleri); Rüzgâr (Elen şiirleri); Mine çiçekleri (hikâyeler); Hallacı Mansur; Bahtiyar Prens (Oscar Wilde’den terceme); Ovide’den Metamorphose’un birinci cildi, (Ovide’den terceme); Omiros ve Virgile’den seçme şiirler. 1946 da bir telif mitolojiyi bitirmek üzere idi.
Salih Zeki Aktay
(Resim : S. B.)
Theme
Person
Contributor
S. B.
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.
TÜM KAYIT
Identifier
IAM011094
Theme
Person
Type
Page of encyclopedia
Format
Print
Language
Turkish
Rights
Open access
Rights Holder
Kadir Has University
Contributor
S. B.
Description
Volume 1, pages 562-564
Note
Image: volume 1, page 562
Theme
Person
Contributor
S. B.
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.