Entries
Examine all the Istanbul Encyclopedia entries from A to Z.
Volumes
Browse A to G volumes published between 1944 and 1973.
Archive
Discover Reşad Ekrem Koçu's works for the entries between letters G and Z.
Discover
Search by subjects or document types; browse through archival docs that are open access for the first time.
AKSARAY YANGINLARI
Aksaray semti, İstanbulun hemen her köşesi gibi, parça parça, yahut tamamına yakın defalarca yanmış, harab olmuştur. Bu yangınların bir kısmı başka semtlerde çıkmış, Aksaraya sirayet etmiştir; bir kısmında da kendi sınırları içinde çıkan ateşin kurbanı olmuştur.
Tesbit edilebilen Aksaray yangınları şunlardır:
(Rumi 15 ağustos 1279) 28 ağustos 1863 karakolhane yangınında 30, (Rumî 6 temmuz 1283) 19 temmuz 1867 Yusufpaşa yangınında 43, (Rumî 16 ağustos 1294) 29 ağustos 1877 Gurebahüseyinağa yangınında 18, (Rumî 25 nisan 1306) 8 mayıs 1890 Horhor yangınında 200, (Rumî 1 Mart 1319) 14 mart 1903 Selimpaşa yokuşu yangınında 35, (Rumî 10 temmuz 1327) 23 temmuz 1911 Aksaray yangınında 2400 bina kül olmuştur.
Horhor yangını (25 nisan 1306 = 8 mayıs 1890 çarşamba). Ateş öğleden az sonra alaturka 7,5 da Şekerci sokağında Arabacı Mustafa ağanın damadı kalem kâtiplerinden Nail Efendinin evinden, tavada balık kızartılırken yağ parlamasından çıktı; mahalle tulumbacıları ile İstanbul İtfaiye taburu derhal yetişti ise de havanın rüzgârlı, sokakların dar, evlerin de ahşab ve biribirine bitişik olmasından yangın süratle büyüdü, Gurebahüseyinağa ve Muradpaşa mahallelerine doğru üç kol üzerinden yayıldı ve 3,5 saat devam ederek, iki yüz kadar binayı mahvetti, Serasker Ali Said Paşa, Merkezkumandanı A...
⇓ Read more...
Aksaray semti, İstanbulun hemen her köşesi gibi, parça parça, yahut tamamına yakın defalarca yanmış, harab olmuştur. Bu yangınların bir kısmı başka semtlerde çıkmış, Aksaraya sirayet etmiştir; bir kısmında da kendi sınırları içinde çıkan ateşin kurbanı olmuştur.
Tesbit edilebilen Aksaray yangınları şunlardır:
(Rumi 15 ağustos 1279) 28 ağustos 1863 karakolhane yangınında 30, (Rumî 6 temmuz 1283) 19 temmuz 1867 Yusufpaşa yangınında 43, (Rumî 16 ağustos 1294) 29 ağustos 1877 Gurebahüseyinağa yangınında 18, (Rumî 25 nisan 1306) 8 mayıs 1890 Horhor yangınında 200, (Rumî 1 Mart 1319) 14 mart 1903 Selimpaşa yokuşu yangınında 35, (Rumî 10 temmuz 1327) 23 temmuz 1911 Aksaray yangınında 2400 bina kül olmuştur.
Horhor yangını (25 nisan 1306 = 8 mayıs 1890 çarşamba). Ateş öğleden az sonra alaturka 7,5 da Şekerci sokağında Arabacı Mustafa ağanın damadı kalem kâtiplerinden Nail Efendinin evinden, tavada balık kızartılırken yağ parlamasından çıktı; mahalle tulumbacıları ile İstanbul İtfaiye taburu derhal yetişti ise de havanın rüzgârlı, sokakların dar, evlerin de ahşab ve biribirine bitişik olmasından yangın süratle büyüdü, Gurebahüseyinağa ve Muradpaşa mahallelerine doğru üç kol üzerinden yayıldı ve 3,5 saat devam ederek, iki yüz kadar binayı mahvetti, Serasker Ali Said Paşa, Merkezkumandanı Arif Paşa, Zaptiye Nazırı Kâmil Bey Jandarma Kumandanı Cemal Paşa yangın yerine gelerek itfaiye ve tulumbacı gruplarının başında bulundular; İkinci Abdülhamid de Başmabeyinci Osman Beyi gönderdi. Bu yangında büyük fedakârlıklar gösteren tulumbacılara “ihsanı şahane” dağıtıldı. Şerif Efendi, adında bir mektep kalfası, evinin eşyasını kaçırmağa uğraşırken kalb sektesinden öldü.
Aksaray yangını (Rumî 10 temmuz 1327 = 23 temmuz 1911 pazar) : Yaz sonunun en güzel günlerinden biriydi, Meşrutiyetin ilk heyecanlı yıllarından millî bayram günüydü; Hicrî takvim ile 1329 yılı recebinin 26 ncı günüydü ki, Mi’raç gecesi arefesiydi. Türk ve müslüman İstanbulun her yıl vecd ile kutladığı bir gece olacaktı; o sabah çıkan İstanbul gazeteleri, ilk sayfalarının baş tarafını Mi’raç gecesine ayırdıktan ve: “Bilcümle cevamii şerife ve tekâyayı münife tenfir edilerek şanı celili islâmiyetle mütenasip bir surette müminin ve müminat taat ve ibadat ile iktisabı mesûbat edecekler” gibi serlevhalar yazdıktan sonra sayfanın tam göbeğine gayet büyük harflerle “10 Temmuz İydi Millîsi” başlığından sonra coşkun makaleler yayınlamıştı; meselâ devrin en çok satan gazetelerinden İkdamda, böyle bir makale “İydi Millî Osmaniye hürmeten gazetemiz yarın neşrolunmayıp salı günü intişar edecektir” diye bir not ilâve edilmişti. İstanbul halkının büyük bir kısmı, Meşrutiyet bayramını kutlamak üzere Büyükşehir etrafındaki mesirelere, bu arada bilhassa Boğaziçi ile Adalara dökülmüştü.
Ateş, bu millî ve dinî bayram gününde öğleye doğru alaturka saat beş buçukta Uzunçarşı başında Harbiye Nezareti veznedarlığından müteakit Mehmed Beyin malı olup Abdullah ve kardeşi Mustafanın kira ile tutup idare ettikleri konaktan bozma ve “Misafirini umumiye” adı altındaki büyük ve ahşap apartımanın üçüncü katındaki 18 numaralı odadan çıktı. Bu odada İran tebaasından, bir kayda göre manav, polis raporuna göre mezatçılık yapan Mehmed ile ortağı Muhtar oturmakta idi. Bu iki bekâr yabancı sabahleyin çaylarını içtikten sonra odalarında semaveri ateşile ve pencereleri açık bırakıp bir meçhul semte bayram eğlencesine gitmişlerdi. Sert bir poyraz esiyordu, odaları poyraza karşıydı, semaverin rüzgârla savrulan ateşleri odayı tutuşturduktan az sonra, esasen köhne olan koca bina bir meş’ale gibi yanmağa başlamıştı. Bu konak - apartıman, bayram münasebetile hemen bomboş olduğu gibi, civar çarşı ve pazarda kapalı idi. Sokaklar dar, binalar tamamen ahşab ve birbirine bitişik idi, geç görülen ateş bir anda, bir âfet halini alıverdi. Evvelâ iki kol oldu: bir kolu Süleymaniye ve dökmecileri; bir kolu da Âlipaşa caddesi (1934 Belediye şehir rehberinde Fuadpaşa caddesi), Mercanyokuşunun çevirdiği adayı sardı; ve kısa bir zaman zarfında, Kilid Hanı ortada kalıp kurtulmak üzere bu adayı kül etti; yanan binalar arasında vaktile Mercan idadisi olup son zamanlarda yıkılan ve “Yanıksaraylar” diye anılan Âli Paşa konağı, Merdivenli Hamam ve Âlipaşa Camii (Ağa mescidi) bulunuyordu; bu esnada yangın yerinde bulunan devrin Harbiye Nazırı Mahmud Şevket Paşa, bir kalas parçasile kaşının üstünden yaralanmıştı. İkinci kol, Dökmeciler Hamamı köşesinde Ağızlıkçı sokağile Uzunçarşıya kadar olan bir sınır içindeki bütün binaları mahvetmişti; bu arada Süleymaniye külliyesinden Darülhadis medresesile bitişiğinde ve iki yanında bulunan dökmeci dükkânları hayli zarar görmüş, harab olmuştu. Yangın, ilk çıktığı bu semtte bir hayli tahribat yaparak sönmek üzere idi ki rüzgârın savurduğu yalımlı tahtalar ve kızgın çiviler, birdenbire, ateşi, mahalleler aşırı bir yere götürdü ve asıl korkunç âfet başladı. Şöyle ki:
Evvelâ Beyazid Hamamı tutuştu; söndürüldü. Sonra Veznecilerde Şamlı Terzi diye anılan bir zatın dükkânı tutuştu, söndürüldü; nihayet Veznecilerde Camcıali mahallesinde Açıkbaş eczahanesinin bitişiğindeki Miralay Fahreddin Beyin evinin saçağını sardı; fakat söndürülemedi; ve oradan, azgın bir poyrazla savrulan ateş ve yalımlar ortalığı cehenneme çevirdi. İtfaiye kıtalarile mahalle tulumbalarının bütün gayretine rağmen, rüzgârın şiddetine susuzluk da eklenince Camcıali ve Balabanağa mahalleleri bir an içinde mahvoldu; ateş oradan Çukurçeşme ve Mollakestel ve Fevziye mahallelerine yayılarak buralarını da çabucak bir harabeye çevirdi; bu semtte, Fevziye caddesinin sol cihetinde ilerliyen ateş, halı tüccarlarından Aziz Beyin konağını yaktıktan sonra önlenebildi.
O sırada, rüzgârın savurduğu yalımlı tahtalar ve kızgın çiviler, Zeynebhanım konağı ile etrafını tehdide başlamıştı. İçinde Darülfünunun yerleştiği Zeynebhanım konağının da çatısı tutuştu ise de, ihtiyat tedbiri olarak içeri alınmış bulunan mahalle tulumbalarile bu irfan müessesesinin hizmetine koşan darülfünunlu gençlerin can ve başla gösterdikleri gayretle saçak söndürüldü; fakat konağın arkasında bulunan süvari kışlası kurtarılamadı; ateş, bu binadan Hasanpaşa fırını arkasına atladı; Çukurçeşmede de Çürüksulu Ali Paşa ve ilmiyeden Arif Molla Beyin konakları yandıktan sonra yangın Bayezid - Aksaray caddesine indi; bu suretle bu caddenin her iki yanı bir ateş seli halinde Aksaraya doğru akmağa başladı; Kemalpaşa, Yakubağa, Oruçgazi, Kuyumcubahşayiş mahalleleri tamamen yandı; bu sahada yalnız Lâleli ve Pertevniyalvalide camileri kurtuldu.
Hasanpaşa karakolundan karşıya atlıyan ateş Koskayı yaktı; burada da Mimarkemaleddin, Çobançavuş, Kızıltaş mahalleleri yandı; ateş Yenikapıda surlara dayandı; oradan tekrar iki kol oldu; bir kolu Aksaraya, bir kolu Langaya saldırdı. Birinci kolda Şeyhferhad, Kâtipkasım mahalleleri bir volkan halini aldı; Langada, karakol karşısındaki meşhur Langa meyhaneleri bir an içinde mahvoldu; ateş oradan Cellâdçeşmesine ve Sineklibakkala doğruldu.
Yenikapıdan ayrılan kol ile tramvay yolundan gelmekte olan kol Langa caddesile Beygirciler caddesi, Emirahur Hamamı, Uzunodalar sokaklarile Cellâdçeşmesini yakmağa başlamıştı. Bostancıbaşıabdullahağa mahallesine sıçrayan ateş Sineklibakkal mahallesinin altına kadar gelmiş, Samatya tramvay caddesinin her iki tarafını kül etmişti; Bostancıbaşıabdullahağa camii yanan binalar arasında idi; Tramvay Şirketinin de ahırları yanmıştı; 220 beygirle arabalar zorlukla Yenibahçe çayırına kaçırılmış, birçok hayvan ve araba takımları kurtarılamamıştı.
On yedi saat süren bu âfette İstanbulun Camcıali, Balabanağa, Mollakestel, Kızıltaş, Mimarkemaleddin, Fevziye, Kemalpaşa, Yakubağa, Mesihpaşa, Oruçgazi, Kuyumcubahşayiş, Alembey, Gurebahüseyinağa, Kovacıdede, Baklalıkemaleddin, Eynebey, Çobançavuş, Kâtipkasım ve Şeyhferhad mahalleleri tamamen yanmış, Aksaray kül olmuştu. Yangının tahribatı üzerine neşredilen resmî rakamlar korkunçtu: 2400 ev, 15 fırın, 3000 dükkân, 16 cami ve mescid, 2 medrese, 3 hamam ve birçok türbe, tekke ve mektep.
İstanbul halkının büyük bir ekseriyeti millî bayram münasebetile mesirelerde bulunduğundan ateşi görenler dehşet içinde Büyükşehre dönmek istemiş, vapurlara, trenlere, arabalara, kayıklara hücum etmiş, İstanbul mahşerden örnek bir gün ve gece yaşamıştı. Bir anda sırtındaki esvapla sokak ortasında kalmış on binlerce insanı barındırmak ve beslemek, bilhassa kadın ve çocukları korumak, İstanbul belediyesini başarılması çetin muazzan bir sosyal dâva karşısında bırakmıştı. Felâket İstanbulda büyük bir teessür uyandırmış, herkes asil bir heyecanla felâketzedelerin ve belediyenin imdadına koşmuş, yurdun her tarafından ianeler gönderilmişti. Süleymaniye avlusunda kurulan kırk çadıra 285, Şehzadebaşında Letâfet apartımanına 18, Vefâ idadisine 55, Edhem Paşa konağına 16 aile yerleştirilmiş, Müşir Deli Fuad Paşa, İstanbul hemşeriliğinin en ulvî simalarından biri olmuş, Şehremanetine gönderdiği bir mektupta, yol parası da kendine ait olmak üzere Feneryolundaki köşküne ve bahçelerine 300 aileyi yerleştirmiye âmade olduğunu bildirmişti. Mekteplerde imtihan zamanı yaklaştığından Vefâdan başka Mercan, Davudpaşa ve Kabataş idadilerine de yangın felâketzedeleri yerleştirildi, ve o yıl bu idadilerin imtihanları Darülfünun olan Zeynebhanım konağında yapıldı. İstanbul zabıtası üzerine düşen vazifeyi can ve başla başarmış, yangın esnasında ve yangından sonra faaliyete geçen hırsızları amansız bir dikkatle takip etmiş ve böylece bir melûn fırsat peşinde dolaşan uygunsuzlardan yüzlercesini tevkif etmişti.
Yangın esnasında dört kişi kalb sektesinden, Aksarayda 19 yaşında Giridli Nadire isminde bir kızcağız ile Küçüklangada Kirkor isminde ihtiyar bir Ermeni yanarak ölmüş; yangından sonra yapılan araştırma sonunda da Sorguççu sokağında bir evin mahzeninden de, havasızlıktan boğulmuş 35 yaşında tenekeci Çekmeciyan ile 13 yaşında Artaki çocuğu cesetleri çıkarılmıştı. Devrin Sadırazamı Hakkı Paşa, Dahiliye Nazırı Halil Bey, Harbiye Nazırı Mahmud Şevket Paşa ve Şehremini Suphi Bey, âfetin devamınca yangın yerlerini dolaşmışlardı.
Aksaray yangınında bina ve eşya olarak tahmin edilen zarar en az on milyon altın idi; İstanbulda iş yapan bütün sigorta şirketleri ise ancak 600.000 lira ödemişlerdi; bu âfetten sonradır ki Büyükşehir halkı sigortaya karşı ciddî bir alâka göstermeğe başlamıştır.
Ciddî ve mizâhî, ittihadcı muhâlif bütün İstanbul gazeteleri günlerce yangından bahsettiler. Uğradıkları felâketin dehşetini öğrenmek, İstanbullular için öyle bir acı merak oldu ki ekmek parasını gazeteye verenler görüldü, gazetelerin çoğu da yangın felâketzedelerine parasız dağıtıldı. Aşağıdaki yangın mersiyasi “vav, he” imzası ile “Afacan” mizah gazetesinde çıkmıştır:
Mersiyei Harik
Pâytaht yandı yine âh perişan oldu
Öyle dehhâş bir âteş lie sûzan oldu
Öyle dehhaş bir âteş ile sûzan oldu
Yürüdü her tarafa sanki bir umman oldu
Yakdı İstanbulu hem hâliki insan oldu
Ağlamak bilmeyen âdem bile giryan oldu
Bir kazâdır ki zuhûru keder efşan oldu
Nice kâşâne olup tâ’mel dendânı lehib
Ne mesâcid ne mekâtib dedi etti tahrib
Hâsılı birbirini eyleyüb âfet tâkib
Askaraya tutasın Veznecilerden bir ip
Aralıkda ne kadar varsa emâkin telhib
Eyledi âfet, pür nikbet, tesiri acîb
Bunca bünyânı rasin hâk ile yeksan oldu
Hele ol aileler hâline insan ağlar
Bu cihet öyle müessir ki ciğerler dağlar
Dökülüb yerlere mahvoldu o ballar yağlar
Kimi hicret edecekmiş gibi yükler bağlar
Seyli âteş ise her cânibe durmaz çağlar
Ne için gülmeli, dostlar bugün elbet ağlar
Dostlar ağladı, düşman ise handan oldu
Dağdâr etti bütün milleti bu hâli elim
Nice ebniyderi etti o dem zirî adim
Hanümansûz, ciğer parçalayan nâri azîm
Bütün Osmanlıyı dilhûn idecek hâile, kim
İydi Millimizi mâtem ile etti tesmim
Ağlayor işte bu ahvâle bütün kalbi selîm
Dâri mes’ud bugün mahşeri ekvan oldu
Âlemin hâleti rühiyesin ettin teshir
Avrupa, Afrika hasretgehi ey Şehri şehir!
Sana karşı duyulan hisler edilmez tâbir
Günbegün dilleri umrânın iderken tesrir
Ne için muhterik oldun, bizi ettin dilgir
Yanma sen, yanma, niçin yanmalı târihi kebir?
Ah.. bir hayli yerin yandı da viran oldu.
Bizi müstağraki yes etti bu ihrâkı hemin
Müteellim müteessir, ideriz âh ü enin
Bir daha mislini göstermesin Allah... âmin..
Cümle Osmanlı bilâdın ide âfetden emîn
Her cihetden ide asâyişimiz hep temin
Hânis olmazdım eğer eylesem Allaha yemin
Câlibi merhameti hazreti Rahman oldu.
Bu âfetten bir gün sonra da Balat yangını çıktı ve o da ikinci bir felâket halini aldı, Haliç kıyısından Hekimoğlualipaşa camiine kadar olan geniş bir sahayı mahvetti (B.: Balat Yangını).
23 Temmuz 1911 yangınında yanan Aksaray
(Yangın yukarıda x işâreti ile gösterilen noktadan çıkmıştır. Siyah yerler yanan sahadır)
Theme
Event
Contributor
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.
TÜM KAYIT
Identifier
IAM011070
Theme
Event
Type
Page of encyclopedia
Format
Print
Language
Turkish
Rights
Open access
Rights Holder
Kadir Has University
Description
Volume 1, pages 539-542
Note
Image: volume 1, page 541
See Also Note
B.: Balat Yangını
Theme
Event
Contributor
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.