Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
AKKUŞ (Hâfız Hasan)
1893 de Ankaranın Kızılcahamam kazasında doğmuştur. Yıkılmış olub yeri meydana katılan Sirkecide Emirelr Camii müezzini Osman Efendinin oğludur. Yine Sirkecide, Dördüncü Vakıf Hanın köşesindeki Hamidiye Mektebinde Hacı Hasan Efendiden hâfız olmuş ve henüz dokuz yaşında iken Eyyubsultan Camiinde hâfızlık duası yapılmıştır. Rivayet edildiğine göre Yerebatan Rüşdiyesini bitirmiş, iki yıl kadar da Vefâ İdadisinde okumuştur. Devrinin medrese üstadlarından Tokadlı (yahud Tekirdağlı) Hâfız Ali Riza Efendinin ilk talebelerinden Hâfız Şükrü ile Uzunçarşı başında İbrahimpaşa Cami imamı Hâfız İlyasdan “mahârici huruf” öğrenmiştir. Dârülhilâfe Medresesinin sekizinci sınıfında talebe iken birinci cihan harbinde askere alınmış, Rumanya cebhesinde yaralanmış, Edirne ve İstanbulda Kulebidi Hastahânelerinde tedavisini müteakib tekrar cebheye sevkedilmiş, mülâzim rütbesi ile Filistine gitmiş, 1916 da İngilizlerin eline esir düşmüş, iki sene esâretden sonra mütârekede İstanbula dönmüştür.
İlk gençlik çağlarında spor ile de meşgul olmuş, güreşmiş, ve bilhassa futbolda şöhret yapmışdı; İstanbulda stadların bulunmadığı, topun çayırlarda oynandığı ve maç yangınının da henüz saçakları sarmadığı o devirde Büyükşehrin üç namlı klubünden biri olan Şehremini klubünün birinci takımında yıllarca santrhaf yeri...
⇓ Devamını okuyunuz...
1893 de Ankaranın Kızılcahamam kazasında doğmuştur. Yıkılmış olub yeri meydana katılan Sirkecide Emirelr Camii müezzini Osman Efendinin oğludur. Yine Sirkecide, Dördüncü Vakıf Hanın köşesindeki Hamidiye Mektebinde Hacı Hasan Efendiden hâfız olmuş ve henüz dokuz yaşında iken Eyyubsultan Camiinde hâfızlık duası yapılmıştır. Rivayet edildiğine göre Yerebatan Rüşdiyesini bitirmiş, iki yıl kadar da Vefâ İdadisinde okumuştur. Devrinin medrese üstadlarından Tokadlı (yahud Tekirdağlı) Hâfız Ali Riza Efendinin ilk talebelerinden Hâfız Şükrü ile Uzunçarşı başında İbrahimpaşa Cami imamı Hâfız İlyasdan “mahârici huruf” öğrenmiştir. Dârülhilâfe Medresesinin sekizinci sınıfında talebe iken birinci cihan harbinde askere alınmış, Rumanya cebhesinde yaralanmış, Edirne ve İstanbulda Kulebidi Hastahânelerinde tedavisini müteakib tekrar cebheye sevkedilmiş, mülâzim rütbesi ile Filistine gitmiş, 1916 da İngilizlerin eline esir düşmüş, iki sene esâretden sonra mütârekede İstanbula dönmüştür.
İlk gençlik çağlarında spor ile de meşgul olmuş, güreşmiş, ve bilhassa futbolda şöhret yapmışdı; İstanbulda stadların bulunmadığı, topun çayırlarda oynandığı ve maç yangınının da henüz saçakları sarmadığı o devirde Büyükşehrin üç namlı klubünden biri olan Şehremini klubünün birinci takımında yıllarca santrhaf yerinde oynamıştır
Mesleki hayatında sırası ile Galatada Arab Camii imamı, Nuriosmaniye hatibi, Nuriosmaniye imamı olmuştur, yirmi yıldanberi de bu son vazifesindedir. Kıraat hocası, daha evvel Nuriosmaniye başimamı olan Trabzonlu Sarı Hâfız Osman Akreboğludur.
Denilebilir ki hiç bir hâfız bu Hasan Akkuş kadar çok talebe yetişdirmek mazhariyetine varamamıştır, bu zâtin yetiştirdiği hâfızın sayısı dört bin beşyüzü aşmaktadır, bu da imrenilir güleryüzlü bir talihtir. Son derece zekî, hayat kanunlarını bilir, yerinde tatbik eder, memleketimizin her tarafında talebesi bulunduğu için çok yayılmış şöhrete sahibdir; tanıdıklarının çoğu zengin olduğu için onları hayrat ve hasanâta sevketmesini de bilir, meselâ Nuriosmaniye Camiinin yanındaki Kur’an kursu salonunu gaayetle mükemmel bir suretde tefriş etdirmiştir.
Sesine gelince, ne billûrî ne de yavan, bir buçuk oktavdan fazla perdesi olmayan bir sesdir; hançereni oynak ise de 32 lik nağmeler onun son kudretidir denilebilir. Makamlarda seyri musiki kaidelerine uymadığına göre bu ilimle meşgul olmadığı anlaşılıyor. Okur iken daima tercih etdiği nevâ üstünden uşşak makamıdır, ruha tesir eden bir makamdır, bunun içindir ki kesif halk kitlesinin de pek hoşuna gider.
Gaayet akıcı bir lisan ile güzel ve müessir dua yapar, ayrıca sanatdır. 1950 den beri radyo ile yayınlanan mevlidlerin hemen hepsinde Hâfız Hasan Akkuş’un Kur’anı dinlenmektedir.
Ali Rıza Sağman
Hasan Akkuş
(Resim: S. B.)
Tema
Kişi
Emeği Geçen
S. B.
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Yazar/Üreten
Ali Rıza Sağman
Kod
IAM011051
Tema
Kişi
Tür
Ansiklopedi sayfası
Biçim
Baskı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Emeği Geçen
S. B.
Tanım
Cilt 1, sayfa 528
Not
Görsel: cilt 1, sayfa 528
Tema
Kişi
Emeği Geçen
S. B.
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.