Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
AKIN (Osman Nihad)
Değerli iktisadcılarımızdan, muharrir, bilhassa geniş malûmatı ile üslübkâr sohbet yazarı, dolayısı ile nâdir yetişir nezih ve nükdedan meclis adamı, şâir, tanınmış bestekâr; 1905 de İstanbulda Bakırköyünde doğdu, babası Çorlu eşrâfından Osmanbeyzâde Nihad Bey, anası büyük muharrir Ahmed Râsimin kızı Râsime Hanımdır. Yüksek iktisad tahsilinden sonra memuriyet hayatına atıldı, İşletmeler Vekâleti neşriyat müdürlüğünde bulundu, 1944 - 1945 arasında Yüksek Denizcilik Okulunda muallim oldu, 1955 de kendi isteği ile emekliye ayrıldı. Memur iken kalemi türk basınında bir şöhret olmuştu; emekliye ayrıldıktan sonra kütübhânesinin hariminde asîl bir inzivâya çekildi; rind, açık sözlü, açık kalbli, geniş muhitinin sevgi mihrakıdır.
Dedesinden gelen mûsiki istidâdı evvela orta mektebde musiki muallimi olan piyanist Sadrı Bey tarafından keşfedilmişti; evde ve mektebde ele avuca sığmaz çocuğa yakın bir alâka gösteren bu zât, huzurunda daimâ mûti olan Osman Nihada iyi denilecek kadar piyano çalmasını öğretdi, fakat, ailesi nezdinde son derece ısrar etdiği halde Avrupada musiki bilgisini ilerletmek için bir konservatuvara göndertmeğe muvaffak olamadı. Sonra Leon Hanciyandan hususî musiki dersleri aldı, öğrendiği her usûl ve makamdan bir eser besteliyerek Hanciyan Efendiye götürmeği âdet edinmiş...
⇓ Devamını okuyunuz...
Değerli iktisadcılarımızdan, muharrir, bilhassa geniş malûmatı ile üslübkâr sohbet yazarı, dolayısı ile nâdir yetişir nezih ve nükdedan meclis adamı, şâir, tanınmış bestekâr; 1905 de İstanbulda Bakırköyünde doğdu, babası Çorlu eşrâfından Osmanbeyzâde Nihad Bey, anası büyük muharrir Ahmed Râsimin kızı Râsime Hanımdır. Yüksek iktisad tahsilinden sonra memuriyet hayatına atıldı, İşletmeler Vekâleti neşriyat müdürlüğünde bulundu, 1944 - 1945 arasında Yüksek Denizcilik Okulunda muallim oldu, 1955 de kendi isteği ile emekliye ayrıldı. Memur iken kalemi türk basınında bir şöhret olmuştu; emekliye ayrıldıktan sonra kütübhânesinin hariminde asîl bir inzivâya çekildi; rind, açık sözlü, açık kalbli, geniş muhitinin sevgi mihrakıdır.
Dedesinden gelen mûsiki istidâdı evvela orta mektebde musiki muallimi olan piyanist Sadrı Bey tarafından keşfedilmişti; evde ve mektebde ele avuca sığmaz çocuğa yakın bir alâka gösteren bu zât, huzurunda daimâ mûti olan Osman Nihada iyi denilecek kadar piyano çalmasını öğretdi, fakat, ailesi nezdinde son derece ısrar etdiği halde Avrupada musiki bilgisini ilerletmek için bir konservatuvara göndertmeğe muvaffak olamadı. Sonra Leon Hanciyandan hususî musiki dersleri aldı, öğrendiği her usûl ve makamdan bir eser besteliyerek Hanciyan Efendiye götürmeği âdet edinmişti, bu besteleri hayret ve takdir ile karşılayan Hanciyan Efendi de onun Konservatuvar tahsili üzerinde ısrarla durdu, fakat Sadrı Bey gibi o da muvaffak olamadı.
İlk bestesi, çocuk denilecek yaşta yapdığı:
Ne müşkilmiş seni sevmek, sana yâr olmak...
sûzinâk bir şarkıdır.
Bestelediği şarkıların çoğunun güfteleri de kendisinindir. Hocası Hancıyan Efendiden gayri şarkılarını ilk çaldığı zât, genç yaşında ölen arkadaşı Dr. Talha Bey olmuştu.
Osman Nihad bu ansiklopedinin müellifi R. E. Koçuya gönderdiği bir mektupda bestekâr hüviyetini şu zarif satırlarla çiziyor, amansız fakat şirin bir hicivdir:
“Bildiğiniz gibi ben henüz küçük yaşda iken, mûsikiye karşı duyduğum aşırı bir heves ve inhimâk yüzünden, günün birinde “bestekâr” kelimesi ile anılmak bedbahtlığına uğramış bir kimseyim. Bedbahtlık diyorum, çünki şarkı bestelemek aslında konfeksiyon gibi basit bir iş olduğu halde, bizim musiki târihimizde ancak üstadlara verilebilen bu muhteşem unvânın bizim gibi şarkı îmalcilerine teşmili hatâ, hem büyükce bir hatâ, hattâ bir maskaralık, bizim bunu kabullenmemiz ise, büsbütün rezillik olduğunu bildiğim için, bu unvâna hak kazanmış olanlarla kendini mukayese etdiğim zaman, Sirakuza hükümdârnn nedimi midir, palyaçosu mudur nedir, meşhur Damokles gibi, ben de, durduğum yerde tac giymiş bir bîgânenin iğreti kırallığına benzer bir ruh hâleti içinde senelerce kıvrandım, durdum. Bu işi cokdan terketmiş olmama rağmen hâlâ kafama geçirilen o tâcın ağırlığından mütevellid ızdırablarını şakaklarımda his etmekdeyim. Ortada yapılmış ve halk tarafından beğenilmiş bir kaç eserim var ise de, onların da beğenilmiş olmasını, halkın yenilik istediği bir devreye rastgelmiş olmanın acâib bir cilvesi olarak telâkki etmekdeyim”.
Osman Nihad’ın bestekâr unvânı bu nefîs hicvin sarsamayacağı bir hakdır. Sanatkârın İstanbul Radyosu aleyhine açtığı bir kuruşluk sembolik bir telif hakkı dâvası, milletlerarası telif hakları kanunun memleketimizde bir an evvel yürürlüğe girmesini sağlamıştır ki, fikir hayatımıza unutulmaz büyük bir hizmetdir.
Osman Nihad Akın
(Resim: Nezih)
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Nezih
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Kod
IAM011029
Tema
Kişi
Tür
Ansiklopedi sayfası
Biçim
Baskı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Emeği Geçen
Nezih
Tanım
Cilt 1, sayfalar 516-517
Not
Görsel: cilt 1, sayfa 517
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Nezih
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.