İstanbul balıkhânesinde satılan balıklardan; sazan ailesindendir, kızılkanaddan farkı, kanadlarındaki kırmızılığın olmasıdır; balıkhâneyhe kızılkanadla karışık gelir ve kızılkanad diye satılır. Vaktile Rusyadan akbalığın kurusu getirilirdi ve İstanbul çarşılarında Ringa adile satılırdı, müşterileri de umumiyetle Yahudiler idi. Ringa adı, bu balığın rusça adı olan Taran yahut Tarangadan bozmadır. Ringa avu Rusyada bilhassa Volga ve Don ağızlarında büyük ölçüde yapılır; 7 - 8 tanesi bir okka gelir, bir hafta tuzda yatırıldıktan sonra tatlı suya atılır ve 24 - 36 saat suda bırakılır, mart ayında sobalı bir yerde, nisanda ise açık havada rüzgâra asılarak kurutulur. Fümesi - dumanlısı yapılmaz. İstanbul çarşısında tarama denilen kırmızı balık yumurtası eskiden Rusyadan gelirdi, şimdi memleketimizde yapılmaktadır. Akbalığın sırtı yeşilimtrak, yanları sincabî, karnı beyazdır, her tarafı gümüş gibi parlar. Kışın derin sulardan ayrılmaz, baharda yukarı çıkar ve sahillere yaklaşarak nisandan hazirana kadar sazlıklar, otlar arasında yumurtasını döker; yumurtaları çok küçüktür, on beş günde açılır, yavrular azıcık büyüyünce sürüler halinde meydana çıkar; büyük bir kısmı da turna balıkları tarafından avlanır. Eti çok kılçıklıdır, pek makbul değildir; çamurlu göllerde avlananların eti ise pek ...

İstanbul balıkhânesinde satılan balıklardan; sazan ailesindendir, kızılkanaddan farkı, kanadlarındaki kırmızılığın olmasıdır; balıkhâneyhe kızılkanadla karışık gelir ve kızılkanad diye satılır. Vaktile Rusyadan akbalığın kurusu getirilirdi ve İstanbul çarşılarında Ringa adile satılırdı, müşterileri de umumiyetle Yahudiler idi. Ringa adı, bu balığın rusça adı olan Taran yahut Tarangadan bozmadır. Ringa avu Rusyada bilhassa Volga ve Don ağızlarında büyük ölçüde yapılır; 7 - 8 tanesi bir okka gelir, bir hafta tuzda yatırıldıktan sonra tatlı suya atılır ve 24 - 36 saat suda bırakılır, mart ayında sobalı bir yerde, nisanda ise açık havada rüzgâra asılarak kurutulur. Fümesi - dumanlısı yapılmaz. İstanbul çarşısında tarama denilen kırmızı balık yumurtası eskiden Rusyadan gelirdi, şimdi memleketimizde yapılmaktadır. Akbalığın sırtı yeşilimtrak, yanları sincabî, karnı beyazdır, her tarafı gümüş gibi parlar. Kışın derin sulardan ayrılmaz, baharda yukarı çıkar ve sahillere yaklaşarak nisandan hazirana kadar sazlıklar, otlar arasında yumurtasını döker; yumurtaları çok küçüktür, on beş günde açılır, yavrular azıcık büyüyünce sürüler halinde meydana çıkar; büyük bir kısmı da turna balıkları tarafından avlanır. Eti çok kılçıklıdır, pek makbul değildir; çamurlu göllerde avlananların eti ise pek yavandır. Akbalık (Resim: K. Deveciyan’dan)