Halk ağzında beş asırdanberi devam eden şöhreti ile Molla Gûrâni, İkinci Murad ve Fatih devri ulemasından, Şeyhülislâmların dördüncüsü, Türk İstanbulun kuruluşunda büyük hizmeti olanlardan; aşağıdaki hal tercemesi İlmiye Salnâmesinden naklolunmuştur: “Gûrânda doğdu. O devrin Mısır uleması gayet meşhurdu. Şemseddin Efendi Mısır ulemasından tahsili mârifet için Kahireye geldi. İbni Hacer Askalânîden icazet aldı. Bu sırada Hacdan avdet eden Molla Yegân Kahirede Molla Gûrâni ile görüştü, fazlü kemâlini takdir etti, birlikte Türkiyeye getirdi, Murad Hana takdim eyledi. Molla Gûrâninin necmi istikbali o günden itibaren parladı. Bursada Kaplıca ve Yıldırım medreselerine müderris ve Şehzade Mehmed Hana muallim tayin olundu. Sultan Mehmed Hanı Saninin cülûsunda kendisine vezaret teklif olunduğu halde kabul etmedi, nihayet Kazaskerliği kabul etti (H. 855 = M. 1451). Bu vazifeyi gayet âdilâne ifa eyledi. Azil ve nasıbda ihkakı hakdan ayrılmadı. İstihkak erbâbını, pâdişahın himâye ve tavsiye ettiği kimselere tercihi Fatihin iğbirarını mucib oldu. Molla Gûrâniyi tashihi evkaf vesilesile Bursaya gönderdi. Fakat Ahmed Şemseddin Efendi orada da istikametten ayrılmadı. Padişah yakınlarından birinin şeriata aykırı teklifini reddettiği gibi dövmekten de geri durmadı. Fatih bu defa büsbütün hiddetle...

Halk ağzında beş asırdanberi devam eden şöhreti ile Molla Gûrâni, İkinci Murad ve Fatih devri ulemasından, Şeyhülislâmların dördüncüsü, Türk İstanbulun kuruluşunda büyük hizmeti olanlardan; aşağıdaki hal tercemesi İlmiye Salnâmesinden naklolunmuştur: “Gûrânda doğdu. O devrin Mısır uleması gayet meşhurdu. Şemseddin Efendi Mısır ulemasından tahsili mârifet için Kahireye geldi. İbni Hacer Askalânîden icazet aldı. Bu sırada Hacdan avdet eden Molla Yegân Kahirede Molla Gûrâni ile görüştü, fazlü kemâlini takdir etti, birlikte Türkiyeye getirdi, Murad Hana takdim eyledi. Molla Gûrâninin necmi istikbali o günden itibaren parladı. Bursada Kaplıca ve Yıldırım medreselerine müderris ve Şehzade Mehmed Hana muallim tayin olundu. Sultan Mehmed Hanı Saninin cülûsunda kendisine vezaret teklif olunduğu halde kabul etmedi, nihayet Kazaskerliği kabul etti (H. 855 = M. 1451). Bu vazifeyi gayet âdilâne ifa eyledi. Azil ve nasıbda ihkakı hakdan ayrılmadı. İstihkak erbâbını, pâdişahın himâye ve tavsiye ettiği kimselere tercihi Fatihin iğbirarını mucib oldu. Molla Gûrâniyi tashihi evkaf vesilesile Bursaya gönderdi. Fakat Ahmed Şemseddin Efendi orada da istikametten ayrılmadı. Padişah yakınlarından birinin şeriata aykırı teklifini reddettiği gibi dövmekten de geri durmadı. Fatih bu defa büsbütün hiddetlendi. Molla Gûrâniyi azletti. Ahmed Şemseddin Efendi metanet ve faziletine zerre kadar halel getirmedi. Mısıra gitti, orada Sultan Kaytbayın iltifatına mazhar oldu. Bu mazhariyet Fatihin muğber gönlünü yumuşattı, üstadını tekrar İstanbula davet etti. Uhdesine evvelâ Bursa kadılığı (1457), badehu müftülük tevcih etti (1470). Molla Gûrâni hayatının son zamanlarını hastalıkla geçirdi. İstanbul haricinde havadar bir yerde otururdu. Hastalığı ziyadeleştiği sırada borçlarının beytülmalden tesviyesini ve cenaze namazında padişahın bulunmasını, cesedinin kenarı kabre kadar yerde sürüklenerek götürülmesini vasiyet etmişti. Vefatında (1487), yüz seksen bin akçe borcu çıkmış, kâmilen beytülmalden tesviye edilmiştir. Yalnız nâşını kenarı kabre kadar sürüklemek hürmetsiğliğe delâlet edeceği cihetle vasiyeti yerine gelmek için cesedi bir hasır üzerine konularak kabrinin kenarına kadar getirilmişti. Molla Gûrani uzun boylu, uzun sakallı, nâtuk bir zat idi. Şafiî mezhebine mensup iken İkinci Sultan Muradın ricası üzerine Hanefî mezhebine salik olmuştur. “Meşhur eserleri: Gayetül amani fi tefsirüsseb’al meâni, Kevseri râci alâ riyazül Buhari”. (B. : Molla Gûrani; Mollagûrâni Camii; Mollagûrâni Mescidi, Merdivenli Mescid; Manastır Mescidi) .