Entries
Examine all the Istanbul Encyclopedia entries from A to Z.
Volumes
Browse A to G volumes published between 1944 and 1973.
Archive
Discover Reşad Ekrem Koçu's works for the entries between letters G and Z.
Discover
Search by subjects or document types; browse through archival docs that are open access for the first time.
AHMED PAŞA (Kalaylı - yahud - Kalaylıkoz)
On sekizinci asır vezirlerinden ve Üçüncü Ahmedin Sadrâzamlarından; aslı Kayseriye köylerindendir; onbeş onaltı yaşlarında bir genc iken kapı ve iş bulmak üzere İstanbula gelmiş, kaşı gözü yerinde, eli ayağı düzgün ve tuvana bir delikanlı olduğundan nüfuz sahibi hemşehri himayesile sarayı hümayuna zülüflü baltacılık ile alınmıştı. Sarayda, musahiplerden Yusuf ağanın hizmetine memur olmuştu; sadâkat ve hizmetile ağasını memnun etmiş, Yusuf ağa kızlar ağası olunca, Baltacı Ahmed de kahveci başılığa yükselmiş, bir ara surrei hümayun sakabaşılığı ile Hacca gidip gelmişti. Yusuf ağanın azlinde Cidde sancak beyliği ile çırağ edilmiş, fakat pek çok birikmiş parası olduğundan, sarayı hümayundaki elleri vasıtasile rüşvetler verip vezirlik rütbesi almıştı. Uzun yıllar Şam, Bağdat, Kandiye ve Hanya valiliklerinde dolaşmıştı. Giyim ve kuşama, zinet ve debdebeye fevkalâde düşkünlüğünden “Kalaylı Ahmed Paşa” diye lâkaplanmış; Paşanın cehaletine ve kaba gösterişine dokunanlar da bu lâkabı “Kalaylıkoz” olarak daha tumturaklı bir şekle sokmuşlardı. (H. 1105) 1693 de, İkinci Ahmed ile hükûmeti erkânının Edirnede bulundukları sırada İstanbula Sadaret kaymakamı tayin olundu, bazı halkcıl hareketlerile de İstanbulluların muhabbetini kazanmağa muvaffak oldu: Bu yıllarda İstanbulda birbiri arkasından b...
⇓ Read more...
On sekizinci asır vezirlerinden ve Üçüncü Ahmedin Sadrâzamlarından; aslı Kayseriye köylerindendir; onbeş onaltı yaşlarında bir genc iken kapı ve iş bulmak üzere İstanbula gelmiş, kaşı gözü yerinde, eli ayağı düzgün ve tuvana bir delikanlı olduğundan nüfuz sahibi hemşehri himayesile sarayı hümayuna zülüflü baltacılık ile alınmıştı. Sarayda, musahiplerden Yusuf ağanın hizmetine memur olmuştu; sadâkat ve hizmetile ağasını memnun etmiş, Yusuf ağa kızlar ağası olunca, Baltacı Ahmed de kahveci başılığa yükselmiş, bir ara surrei hümayun sakabaşılığı ile Hacca gidip gelmişti. Yusuf ağanın azlinde Cidde sancak beyliği ile çırağ edilmiş, fakat pek çok birikmiş parası olduğundan, sarayı hümayundaki elleri vasıtasile rüşvetler verip vezirlik rütbesi almıştı. Uzun yıllar Şam, Bağdat, Kandiye ve Hanya valiliklerinde dolaşmıştı. Giyim ve kuşama, zinet ve debdebeye fevkalâde düşkünlüğünden “Kalaylı Ahmed Paşa” diye lâkaplanmış; Paşanın cehaletine ve kaba gösterişine dokunanlar da bu lâkabı “Kalaylıkoz” olarak daha tumturaklı bir şekle sokmuşlardı. (H. 1105) 1693 de, İkinci Ahmed ile hükûmeti erkânının Edirnede bulundukları sırada İstanbula Sadaret kaymakamı tayin olundu, bazı halkcıl hareketlerile de İstanbulluların muhabbetini kazanmağa muvaffak oldu: Bu yıllarda İstanbulda birbiri arkasından birçok yangın çıkmış, İstanbul haşaratının “Kızıl bayram” dediği bu yangınlarda sayısız vurgunculuk, yağma, çapul vakaları olmuştu. Öyle ki, geceleyin sokaklarda nöbet bekler, ırz ve nâmus ehli geceleyin sokağa çıkamaz, belki başını pencereden çıkaramaz olmuştu.
İstanbulluların günlük sohbet mevzuu yangın ile kundakçı meselesiydi. Kalaylı Paşa kaymakamı olunca ilk işi haşarat takımını aman vermeden takib etmek olmuştu. Gece ve gündüz, yorulmadan, yılmadan şehirde semt semt kol gezdi. Uygunsuz takımından yakaladığını zindana attı, yangınların da ardı kesilldi.
Kalaylı Paşa, o devirlerde İstanbul halkının büyük bir ekseriyetini teşkil eden mutaassıp kütlesine de hoş görünmesini bilmiş, hıristiyan ve yahudilerin renkli çuhalardan ve âlâ cinsten esvap giymelerini, samur kalpak, sarı mest ve papuç kullanmalarını, ve şehir dahilinde ata binmelerini yasak etmiş, ve bundan böyle siyah esvap, siyah yahut kırmızı mest veya pabuç giyeceklerini ve hamamlarda nalın giymeyip yalın ayak dolaşacaklarını, ayrıca müslümandan tamamen ayırd edilmeleri için hamam peştemallarına çıngırak bağlıyacaklarını emretmişti.
Umduğu gibi de: “Kaymakam olunca işte böyle gerektir!” diye şöhreti cihanı tutmuş, fakat bu sefer de Sadrâzamı korkutmuş, Kalaylı Ahmed Paşayı makamı için bir rakip telâkki eden Sadrâzam Bozoklu Mustafa Paşa, Kalaylı Paşayı Kaymakamlıktan azlederek Diyarbakır valiliği ile İstanbuldan uzaklaştırmıştı.
Rusya Çarı Deli Petro Azak kalesini muhasara ettiğinde, bu kalenin kurtarılmasına memur edilen Kalaylı Ahmed Paşa, “imdatta istical etmediğinden kale din düşmanlarının eline getçiğinden” gazabı hümayuna uğradı, katli için de fermanı hümayun gönderildi; Ahmed Paşa ise Mühürdarı Halil ağa ile beraber bulunduğu yerden kaçarak gizlice İstanbula can attı ve büyük şehrin bir köşesinde gizlendi: Kalaylcı Paşanın mensuplarından bir çok kimsenin evleri basıldığı, kendileri zindanlara konulduğu halde paşalarının nerede gizlendiği öğrenilemedi; ancak iki yıl sonra, Ahmed Paşa, Valde Sultanın himaye ve şefaati ile afedildikten sonra meydana çıktı ve vezirliği alınarak Bursaya sürgün gitti, iki yıl da orada oturduktan sonra vezirliği iade olundu ve Kandiye valiliği ile Giride gönderildi. Bu sıradadır ki, hiç umulmadığı halde kendisine mührü hümayun gönderilerek Sadrâzam oldu. Vakanüvis Raşid Efendi, Kalaylı Paşanın Sadrâzamlığını şöylece kaydeder:
“Sadrâzam Enişte Hasan Paşanın hırs ve tamaı hududu aşmış, evza ve etvarı tahammül havsalasından taşmıştı. Kızlar ağası uzun Süleyman ağa da vezirin muhaliflerinden idi. Padişah Hasan Paşa yerine veziir âzam olacak kim vardır diye helecan üzere iken Süleyman Ağa: Kalaylı Paşa kadar vezir olmaz! diye Ahmed Paşayı ileri sürdü. Koz bekçiler halifesi bostancı ocağından yetişme Eski Ahmed adında bir adam vardı ki, Ahmed Paşanın meddahlığı ile tanınmıştı; Kalaylı Paşayı İstanbula davet eden hattı hümayun bu Eski Ahmede verildi. Onun da, bostancı ocağından matrut kalyon levendlerinden İbrahim adında bir ayakdaşı vardı; Eski Ahmed hattı hümayunu bu Kalyoncu İbrahim ile yola çıkardı. Kalaylı Paşa hattı hümayunu alır almaz beş on nefer iç ağasile hemen bir gemiye atlayıp İstanbula geldi (28 Cemaziyülevvel 1116 = 27 Eylûl 1704); Eski Ahmed tarafından gizlice sarayda kozbekçiler odasında misafir edildi; o gün salı idi, Sadrâzam Hasan Paşa da Kubbealtında divanı hüyamunda bulunyuordu, divan dağıldıktan sonra Sadrâzam, zevcesi Hatice Sultanın Ayvansaraydaki yalısına gitti, arkasından da kapıcılar kethüdası Veli Ağa gönrerilüp mührü hümayun alındı ve Kalaylı Paşa Bağdad köşkünde huzura kabul edilerek Sadrazâm oldu; ertesi gün de Enişte Hasan Paşa, zevcesi Sultanla beraber bir çektiriye bindirlip İzmide gönderildi.
Vakanüvis, Kalaylı Paşa devri vakaları arasında bir morina balığı fıkrası nakleder ki, bu vezirin koca bir imparatorluğu ne dereceye kadar muvaffakıyetle idare edebileceğine aydın bir misal teşkil eder:
Yalı köşkü önünde bir morina balığı kendisini karaya vurur, Padişah merak edip tartılmasını emreder, bin altı yüz okka gelir. O gün Sadrâzam da orada bulunur; huzurdan çıktıktan sonra misafir odasında otururken hazır bulunan enderun ricaline Padişahla mahrem olarak konuşulan her şeyi nakleder, sonunda da: — Şunda bir büyük balık çıkmış, cüssesi Padişahımızı hayrete düşürürmüş, ben kaptan iken Akdenizde bir balık çıkmış idi ki, boyu buradan Eyuba kadar varırdı! dedi. Bu mübalâğa karşısında kimse ağzını açamadı; paşa hiçbir münasebeti yokken ortaya: — Benim vilâyetimde amcalarım vardı, her biri bin kese zekât verirdi! diyerek öğündü; nihayet Silâhdar Süleyman Ağa kendisini tutamadı: — Amcaların kırk bin keseye malik imişler, bu çokçadır!.. dedi.
Bu garip halleri, kendini pek çabuk İstanbul zürefasının diline düşürdü; bu arada Nabi Efendi şu kıtaya yazdı:
Nâgihan bir gün Kalaylıkoz gelüp oldu vezir
Her gören didi vezaret ırzını eyler şikest
Ben didim uslandı zira çarlı te’dib eyleyüb
Terbiyet kılmak gerektir anı bunca sergüzeşt.
Kalaylıkoz Ahmed Paşa, nihayet bir gün, böbürlenme yolunda müthiş bir siyasî pot kırdı: “Edirne vakası benim rey ve tedbirimle olmuştur!..” diyerek kendini, gûya Üçüncü Ahmede saltanatı temin eden adamlardan biri süsünü verdi. Sadrâzamların divanda giydikleri kallaviye, teşrifat kaidesine aykırı mutattan ziyade sırma teller çektirdi; lüks ve şatafat düşkünlüğünü esvaplarında da gösterdi; Üçüncü Ahmed bu gibi hallerden vazgeçmesini bizzat ihtar ettikçe veya bilvasıta söylettikçe: “Veziri âzam olanlar zinet ve haşmette herkesten üstün olmalıdır! Sadaret şanı budur!” cevabını verdi. Yine Raşid Efendi nakleder: Taşrada dolaşırken, “bir gün veziri âzam olursam sana şunu yaparım” diye pek çok kimseye vaitlerde bulunmuştu. Mührü hümayuna nail olunca, bunlar, vezirin eski vaitlerine güvenerek İstanbula doldular. Ahmed Paşa vaitlerini yerine getiremiyeceğini görünce sarayının kapılarını bunların yüzüne kapamak zorunda kaldı. Bunun üzerinde, eski âşinalar, bir müddet cami ve divana çıktıkça vezirin yolunu kolladılar, bir göz âşinalığına bile nail olamadılar, bir kısmı meyus olup memleketlerine döndü; bir kısmı da İstanbul sokaklarında sefil ve serseri sürünüp dolaşmağa başladılar; çarşı pazar, han ve hamamda vezir aleyhinde konuşur oldular. Kalaylı Ahmed Paşa İstanbul halkının itimadını tamamen kaybetti; nihayet hakkında pek safça güven beslediği kaptan derya Mehmed Paşanın bir entrikasına uğrayarak (27 Cemaziyelâhır 1116) 27 Ekim 1704 de sarayı hümayuna davet olundu; Sofa köşkünde otururken mührü hümayun alınarak azledildi; ve İstanköy adasına sürüldü. Bir müddet orada çok sıkıntılı bir hayat geçirdi, nihayet affedilerek Giridde Kandiye valisi tayin edildi (M. 1706) ; orada, kiliselerin altın ve gümüşten mamul eşyalarını hazine adına müsadere etmek gibi garip bir teşebbüsü üzerine halkın acı şikâyetine hedef oldu, azledilerek tekrar İstanköye sürüldü. Tekrar sıkıntıya düştü, borç alacak hale geldi; nihayet affolunarak İnebahtı muhafızlığına nakledildi; (H. 1126) 1714 de Trabzon valiliğine tayin edildi; İnebahtından Trabzona gitmek üzere hazırlanırken anî olarak hastalandı, öldü.
“Kalaylıkoz” lâkabını pek severmiş, kendisinden bahsederken: “Kalaylı Paşa şöyledir, böyledir...” diye konuşurmuş.. En sıkıntılı zamanlarında bile vezirlerin şanından bildiği kılık ve kıyafet ihtişamını terketmemiş.
Bibl. : Râşid Tarihi, III. IV.
Theme
Person
Contributor
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.
TÜM KAYIT
Identifier
IAM010907
Theme
Person
Type
Page of encyclopedia
Format
Print
Language
Turkish
Rights
Open access
Rights Holder
Kadir Has University
Description
Volume 1, pages 414-416
Bibliography Note
Bibl. : Râşid Tarihi, III. IV.
Theme
Person
Contributor
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.