Entries
Examine all the Istanbul Encyclopedia entries from A to Z.
Volumes
Browse A to G volumes published between 1944 and 1973.
Archive
Discover Reşad Ekrem Koçu's works for the entries between letters G and Z.
Discover
Search by subjects or document types; browse through archival docs that are open access for the first time.
AHMED MUHTAR EFENDİ (Turşucuzade Elhac)
Şeyhülislâmların yüz on ikincisi, Abdülâziz devrinin seçkin ulemasındandır; (H. 1238) 1822 de İstanbulda doğdu, Ayasofyada İbrahim Ağa adında Safranbolulu bir turşucunun oğludur ki, babası sonraları turşucular kâhyası olmuştu. Aile rivayetine göre, babasının muhaleftine rağmen ilk tahsilini dükkândan kaçarak gizli yapmış, medreseye ve cami derslerine devam etmiş, Filibeli Halil Fevzi Efendiden icazet alarak açılan bir rüus imtihanında parlak bir muvaffakiyet elde etmiş, fitrî zekâsile devrinin müderrisleri arasında seçkin bir yer sahibi olmuş, bir huzur dersinde de, lisanının talâkati ve fikirlerinin aydınlığı ile Abdülâzizin nazarı dikkatine çarpmıştı. Hükümdarın muhabbeti sayesinde süratle terakki ederek İstanbul payeli ulemadan iken, (5 Ramazan 1289) 6 Kasım 1872 de birden Şeyhülislâmlığa yükselmiştir; İlmiye mesleğinin ananelerine aykırı olan bu tayin, ulema arasında türlü dedikodulara sebep olmuştu; fakat kısa bir zaman içinde oturduğu yüksek makama lâyık olduğunu isbat etmişti; medrese ağzile “derslerden havaşiyi ilga etmek suretiyle tenkih ve teshile ve meslekdaşlarını alâ meratibihim tatyibe muvaffak” olmuştu; hocası bulunan ders vekili Filibeli Halil Efendiyi, edep ve terbiyesinden, bir kere dahi ayağına çağırmamış, icabında, Şeyhülislâm efendi, ders vekiline gitmişti: V...
⇓ Read more...
Şeyhülislâmların yüz on ikincisi, Abdülâziz devrinin seçkin ulemasındandır; (H. 1238) 1822 de İstanbulda doğdu, Ayasofyada İbrahim Ağa adında Safranbolulu bir turşucunun oğludur ki, babası sonraları turşucular kâhyası olmuştu. Aile rivayetine göre, babasının muhaleftine rağmen ilk tahsilini dükkândan kaçarak gizli yapmış, medreseye ve cami derslerine devam etmiş, Filibeli Halil Fevzi Efendiden icazet alarak açılan bir rüus imtihanında parlak bir muvaffakiyet elde etmiş, fitrî zekâsile devrinin müderrisleri arasında seçkin bir yer sahibi olmuş, bir huzur dersinde de, lisanının talâkati ve fikirlerinin aydınlığı ile Abdülâzizin nazarı dikkatine çarpmıştı. Hükümdarın muhabbeti sayesinde süratle terakki ederek İstanbul payeli ulemadan iken, (5 Ramazan 1289) 6 Kasım 1872 de birden Şeyhülislâmlığa yükselmiştir; İlmiye mesleğinin ananelerine aykırı olan bu tayin, ulema arasında türlü dedikodulara sebep olmuştu; fakat kısa bir zaman içinde oturduğu yüksek makama lâyık olduğunu isbat etmişti; medrese ağzile “derslerden havaşiyi ilga etmek suretiyle tenkih ve teshile ve meslekdaşlarını alâ meratibihim tatyibe muvaffak” olmuştu; hocası bulunan ders vekili Filibeli Halil Efendiyi, edep ve terbiyesinden, bir kere dahi ayağına çağırmamış, icabında, Şeyhülislâm efendi, ders vekiline gitmişti: Vak’anüvis Abdürrahman Şeref Efendi, Turşucuzade hakkında, Efendinin karakterini pek aydın olarak belirten şöyle bir fıkra nakleder:
“Bir meclisi has günü, vükelânın toplanmasını bekliyerek, Ahmed Muhtar Efendi, Babıâlide vüzeradan Sadık Paşa ile oturmuş, konuşuyorlarmış. Vâlide Pertevniyal Sultanın kahvecibaşısı izin alarak içeri girmiş, Vâlide Sultanın selâmını bildirdikten sonra: — Dâva nasıl oldu, Şeyhülislâm efendi bizim işimize neden bakmıyor, ibâdullahın işleri böyle yüzüstü kalır mı? Arslanım onu bunun için mi Şeyhülislâm yaptı, buyurdular! demiş. Muhtar Efendi suratını asarak: — Çık dışarı herif! böyle sözler söyleek senin haddin midir?. İşte ibâdullahın işi hak ve şeriat üzere görülmek içindir ki tahkikat uzamaktadır! diye azarlayıp kahvecibaşıyı kovmuş.
Vak’anın aslı da şu imiş: Pertevnilay Sultan yeni yaptırttığı Aksaraydaki Vâlide camiine bir arazi vakfetmiş; bu arazi üzerinde bağ ve bahçeleri, tarlaları olan köylülerle arasında bir dâva çıkmış; dâva fetvâhâneye havale edilmiş; Vâlide Sultan bir an evvel halleidlmesini istiyormuş.. Etrafındaki dalkavuklar da “Bir Vâlide Sultanın bir camie vakfettiği arazinin ne dâvası olur, Şeyhülislâm Efendi düşünmeden hükmünü vermelidir” yollu tahriklerde bulunuyormuş, Muhtar Efendi Sadık Paşaya bunları anlattıktan sonra: — Bende mevki hırsı yoktur!. Papuçlarımı ele alıp yalınayak camie derse girdiğim zamanlar gözümün önündedir! Gönül o zamanlara dönmeği arzu ediyor!. demiş.
Kahvecibaşı, gördüğü hakareti telleyip pullayıp Vâlide Sultana nakletmiş; o da, Efendinin azli hüzumunu sadrazam Hüseyin Avni Paşaya bildirmiş, sadrazam kahvecibaşı meselesini bir Şeyhülislâm azli için kâfi görmiyerek münasip bir sebep zuhurunu beklemiş; bu sebebin çıkması da gecikmemiş idi. Ahmed Muhtar Efendi Kızıltoprakta otururdu. Bir akşam iskeleye geldiğinde, her nedense, debdebeli meşihat kayığına binmeyip İdarei Mahsusanın Fevaid vapuruna binmiş ve Kadıköyüne vapur ile geçmişti. Ertesi gün de, “makamının şan ve şerefini bilmeyip halk arasına karışmak zilletini gösteren” (!) Şeyhülislâm Efendi azledilmişti. Turşucuzade Ahmed Muhtar Efendi (H. 25 Rebilâhir 1291) 11 Haziran 1874 de, kendisinden pek çok hizmetler beklendiği bir sırada öldü, Kabri Karacaahmed mezarlığında, babası İbrahim Ağanın yanındadır.
Bibl. : İlmiye Salnâmesi; A. Şeref, Tarih musahebeleri.
Theme
Person
Contributor
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.
TÜM KAYIT
Identifier
IAM010883
Theme
Person
Type
Page of encyclopedia
Format
Print
Language
Turkish
Rights
Open access
Rights Holder
Kadir Has University
Description
Volume 1, page 397
Bibliography Note
Bibl. : İlmiye Salnâmesi; A. Şeref, Tarih musahebeleri.
Theme
Person
Contributor
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.